bildirgec.org

baba hakkında tüm yazılar

Mutsuz Kraliçenin Hikayesi-3

| 28 February 2007 01:45

Darjeeling’in Mutsuz Kralicenin Hikayesi ve Mutsuz Kralicenin Hikayesi 2 adlı yazısının devamı…(izin almadan yazıyorum ama umarım çok kızmazsın darjeeling:( )

Bir süre geçirdikleri mutlu günlerin ardından,yine sebebini keşfedemediği birşeyden dolayı araları açılmıştı iki sevgilinin.”Herşey o kadar güzel giderken,karnımda onun bebeğini taşırken,ne oldu yine,ne oldu da koptuk tekrar birbirimizden?”diye düşündü kraliçe.Gözyaşlarının arasında loş odasında ağır geliyordu artık ona yaşadıkları.Bütün herşey daha önce göremediği veya görüpte içine gömdüğü herşey gözünün önüne birer birer geldi.İçini acıttı bunlar.

Baba adayı bir fikirbazın baba olmakla ilgili fikirleri!

dralivolkan | 21 February 2007 10:14

3 boyutlu ultrason görüntüsü
3 boyutlu ultrason görüntüsü

Bir baba adayı olarak, diğer baba adayları neler yapıyor, düşünüyor, nasıl hazırlanıyor çok merak ediyorum. Merak etmekle kalmayan bir baba adayı ise şöyle bi site hazırlamış.
“Baba Olmak!” Yazacak o kadar çok şey var ki, neresinden başlasa bilemiyor aslında insan. Belki de o yüzden başladığım yer bir blog kurmak. (Bomboş bir blog’u defter gibi önüne açınca sanırım yazmayı ertelemek daha zor.) Yazmayı ertelememek de lazım çünkü gün boyu kafamda yazdıklarım, üzerlerine yenileri geldikçe silinip yok oluyor sanki. Günlük yoğunluğun en büyük dezavantajlarından biri bu olsa gerek.
Bu fikirlerle işe başlamış ve sonuç çok güzel olmuş. Minik kızlarının ultrason fotoğrafları da mevcut. İçim ısındı, sevindim. Baba olmayı çok isteyen, sabırsızlıkla bekleyen diğer babişkoları görmek çok güzel.

Annem ve Babam

darjeeling | 20 February 2007 16:05

Annemi ve babamı göreceğim kısa bir süre sonra.
Kilometrelerin bizi fazla ayırmadığına inanırdım bir zamanlar ,ama ayırıyormuş. Hele bir de fikir ayrılıkları yaşamaya başlamışsanız bir uzaklık giriyor ki ailenizle aranıza sormayın. Sizi canından çok seven insanlara cephe almış buluyorsunuz kendinizi. Ne için? Sırf kendi hürriyetimizi ve fikirlerimizi kabul ettirelim diye. Sonuç? Giderek çocuklaşan bu özveri kaynağı insanları kendimize gücendiriyoruz. Değmez ama ben değmediğini uzun süre sonra anlamış biriyim. Pişmanlıklar içinde aileme kırgın ve kızgın olduğum günlerin haksızlığını yaşıyorum içimde. Ve şimdi onlarla buluşacağım. Bana her telefon konuşmasında haklı yere sitem eden insanları göreceğim ve onlardan özür dileyeceğim yaptığım tüm tutarsız ve saçma hareketler için.
Herkes anne ve babasının değerini bilmeli!

insan Gibi Cevap

beyrek | 15 February 2007 09:01

İnsan değil de başka bir canlı olsaydın, ne olmak isterdin?
Bu soruyu çevremdekilere sordum. Cevaplara bakın:

1.
– kadın olmak isterdim.
– kadınlar insan değil mi ne diyosun sen?
– pardon ya sorunun başını anlayamadım.

2.
– japon olmak isterdim
– ha balık yani
– yo bildiğin Japon vatandaşı.
– e o da insan
– Abi insan değil bunlar bambaşka bir millet.

3.
– yok abi insan olmak en güzeli
– ya kardeşim öylesine bir soru, bir cevap ver.
– iyi tamam, baba olmak isterdim,ama benim babam gibi.
– senin baban insan değil mi?
– emin değilim.

Kız babaları Babacı kızlar

FEYZAN | 24 January 2007 16:13

Bazen eşimle evlenme nedenlerini sorarlar. Pek çok neden sayabilirim. Ancak benim için en önemlisi kız babası olmaya layık bir kişi olmasıdır. Kız çocuk doğurmaya evlenmeden çoook önce karar verdiğim için, bu sıfata layık biriyle evlenmem kaçınılmazdı. Kızlar babacı olur bilirim. Enteresan ve farklı olan babadır, annenin yeri ayrıdır muhakkak ancak, kızlar belkide karşı cins olduğu için bir erkek olarak babanın ilgisini çekmek ister ve tabi ki babalarıdır onlara ilginç gelen.
Babalar da bilir bunu muhakkak. Ama kızlar büyüyüp ergenlik çağına geldiğinde, her şey tersine döner. Kız çocuktan hızla uzaklaşır babalar, kızlar artık potansiyel tehlikedir onlar için. Kızların ne hissettiğini anlayamazlar bir erkek olarak. Başka erkeklerin kızlarının ilgisini çekmesini kabullenemezler.Heralde hiçbir erkeğe layık görmezler kızlarını, ya da erkeklerin kadınlarla ilgili neler düşündüklerini bildiklerinden, onları korumaya çalışırlar.Ne de olsa onlarda erkektir ve erkeklerin ne mal olduklarını iyi bilirler.Sonra gelsin gereksiz baskılar sıkıcı tartışmalar.Kızlar şoka girer bu dönemde.Oysa birkaç yıl önce kiminle evleneceksin diye sorduklarında,hayatlarında tanıdıkları en müthiş erkek olan babaları ile evleneceklerini söylüyorlardı.Bu muydu yani o mükemmel erkek.Bu geri kafalı,onu anlamaktan uzak insanmıydı?
Bu yetmezmiş gibi, o dönemde eğer varsa babalar erkek çocuklarına yönelirler.Bir arkadaş olma triplerine bürünürler.Beraber vakit geçirmeye çalışırlar.Bazen kıza karşı aynı cephede yer alarak, erkekliklerini ispat etmeye çalışırlar.Baba artık kızını kaybetmiştir, kız annesine yönelir onu ancak bir kadının anlayabileceğine karar verir. Evde ki tüm kararların anenin etkisinde alındığını farkedip, isteklerini anne kanalıyla babalarına iletirler .Baba kız iletişimi kopmuştur artık.
Öte yandan,annenim erkek evladı babaya kaptırmaya hiç niyeti yoktur.Bin yıllardan beri öğretilmiş kadın öğretisine göre Erk yani kudret erkek demektir.Bu kudreti bulmuşken babaya kaptırmaya hiç niyeti yoktur.Oidipus sendromlu, anneye aşık çocuk artık büyümüştür.Vücudu babasınınkinden de güçlüdür. Hayran olduğu annesini, babasından korumaya hazırdır.Anneler bu dönemde, evlatlarını manen ve bedenen besleyerek kendilerine bağlar.O erkek çocuk onundur ve baba tamamen yalnızdır artık.
Sonra tekrar kız çocuk önem kazanır o evlenmek üzeredir, minik kuş evden uçmaya hazırdır. Anne ve babası farketmeden kendi kendine kanatlarını uzatmış uçmaya hazırlanmıştır.Baba çok üzülür, ama evlenince tekrar kızını kazanır.Tehlike geçmiştir artık, o büyümüştür.Yaşlı babasını hiçbir zaman bırakmaz, tüm ihtiyaçları ile ilgilenir, o yeniden hatırlanır çok iyi bir evlattır .Annesi içinde çok kıymetlidir çünkü, Erkek çocuk kendini manen ve bedenen besleyecek daha genç birini bulmuş annesinden çok, onu tercih eder olmuştur. Demek ki neymiş: aklı olan baba kızını her yaşta kazanan babadır. Bahislerinizi daima kızınızın üstüne oynamanızı acizane tavsiye ederim.
Bende aynen anlattığım gibi babacı bir kızdım.Sonra bir gün şairin dediği gibi yıkadılar aldılar götürdüler onu ,bunu babamdan hiç ummazdım.

Kitap Okuma Stratejileri

siyah zeytin | 18 November 2006 00:02

Anne Babalara Okuma Alışkanlığı İçin Öneriler:

1. Kitabınızı herzaman yanınızda taşıyınız. Bir iki sayfa dahi olsa okuyunuz. Aynı şekilde çocuğunuzun da kitabını yanında taşıyınız.

2. Okuma köşesi yapınız: Evde çocuğunuzun kitabını okuyabileceği bir köşe yaratabilirsiniz.

3. Okuma saatleri belirleyiniz: Günün belirli zamanlarında anne baba olarak kitap okuyor olmanız çocuğunuzda doğal bir kitap okuma sevgisi oluştıracaktır.

4.El ele tutuşup çocuğunuza kitap almaya gidiniz: Ailece gidilen alışverişten mutlaka bir kitap alarak dönünüz.

SIRA 92 !…

koza 68 | 10 November 2006 14:54

Birleşmiş Milletler Kalkınma Proğramı ( UNDP) ; En yaşanılası ülkeler sırasında bizi 92. sıraya yerleştirmiş…
Geçen yıla göre iki basamak atlamışız…Ürpertici bir manzara ,mısır, zaire gibi ülkeleri geride bırakmışız !…

Vapurla , Kadıköy’den Eminönü’ne gidiyorum, martılar her zamanki yol arkadaşlarımız…Simit parçalarına balıklama dalıyorlar…
Arka kanepedeki konuşmalara kulak misafiri oluyorum…
“Ayakların buz kesti dimi oğlum ?.”
“Yok baba bugün hava iyi,üşümedim …”
“Baksana oğlum çorapların bile ıslanmış, ne yapsak bilmemki…”
“Boşver baba , iş bulunca hallolur zaten…üzülme sen!…”
Arkama hafifçe dönüp, göz ucuyla baba oğulu süzüyorum…Adam orta yaşlarda , çocuk ilkokul çağlarında…
Baba işsiz ; İçinde çaresizliği,kalleşliği,umudu,vahşeti barındıran koca kentte yapayanlız…
Çocuk ; Soğukkanlı,kedersiz görünmeye çalışıyor ama kadersiz…Neler yaşayacağı belirsiz,bilinmez !…
Birazdan vapurdan çıkıp,bir yerlere dağılacağız, aramızdaki “acı”ortaklığını içimizde bir yerlere gömüp kendi hayatımıza sarılacağız…
Evet 92.sırada olmak; Hayat damarlarımızın kocaman bir taş parçasıyla tıkanmasından başka ne olabilir ki?…
92. sırada olmak; Yaşanması gereken hayatlarımızın “çalınmış” olması değilmidir ?…
92.sırada olmanın hesabını kimden soracağız…
Hazineyi soyanlardan mı?…
Hazineden geçinen haramilerden mi?…
Akşamın kızıllığı çöküyor içime…
Baba ile oğul , dondurucu soğukta gözden kaybolup , gizlenmiş hayatlarına doğru gidiyorlar…

BİLMECE!

| 26 October 2006 15:22

yalnızlıkla deşarj olan kalabalıklarla
bir baba bakışının sevecen heybetini içine çeken
tinerci çocuklar
umuda peynir gemisiyle yelken açtıysa,
mutsuzluğa yatay geçiş yapan müntehir kediler
isminden başka cismi olmayan jileti kör dilencileri
kalbindeki deliği ucuz sevişmelerle dolduran bitkin playboy’lardan…

elmanın kurduna aport diyen mankenler de
ruhunu sermayenin kedisine ipoteklemiş
gözyaşlarını sevgi tacirlerine satan vicdanı çü(rü)k kaşarlanmış abazanlardan
nasıl ayırır?

KURBAN

menese | 29 September 2006 15:20

“İnşaatlarda sıvacılık yapan Mustafa B., 12 yaşındaki oğlu S.B.’yi, dayanamayıp orucunu bozdu diye dövdü. Yetinmeyip, kollarına, bacaklarına kalem batırdı. S.B.’nin ifadesi üzerine önce gözaltına alındı. Sonra serbest kaldı, S.B’yi alıp evine döndü.”

Haberin sonrasını okumadım -içimden gelmedi doğrusu- ama tahmin edebiliyorum..
Bu kara cahil adam, zavallı çocuğuna evde en azından bi posta daha dayak geçmiştir.. Benim korkum çok daha beterinin yaşanması.. Gözü dönmüş bu “baba”, oğlunun şikayeti üzerine -ki bunun kendisini çok kızdırdığına emin olabiliriz- düştüğü durumdan rahatlıkla meşum bir cinayet teşebbüsüne yeltenebilir..
Acı olan şu ki; bu adam bir baba olarak oruç bozan oğlunu dövmekle sevap işlediğini sanmaktadır.. Ona kuran kurslarında falan verilen eğitim buna işaret etmektedir.. “Hak yolunda kafirlerle ya da münafıklarla -misal oğul- her türlü mücadele hakkındır, hatta vazifendir” Tıpkı bugünlerde islam aleminde görülen -kendi canından bile geçmiş- “canlı bombalar” misali..

Babama birşeyler oluyor!

Guitarist | 18 September 2006 18:47

Gelin dostlar,burda sizinle biraz dertleşelim.

Aslında herşey bir kaç ay öncesine dayanıyor.Kendi halinde ve işinde başarılı bir avukat olan babam,her ne hikmetse burnundan estetik olmakla başlayan macerasına,converse gençliğine katılarak devam etmekte şu aralar…

Yahu kırküç(rakamla 43) yıllık burnunun şekli yeni mi battı?Hadi yaptırdın,pembe gömlek giymek de nerden çıktı?Ulan baba tamam onuda giy ama conversi alırken şu oğlun hiç mi geçmedi aklının ucundan?Yazıklar olsun…

Herneyse bir de play65 de tavla oynaması var ki evlere şenlik. Babamdan hiç beklemediğim “ok” demesi bir yana yenilince “no problem” yazması beni şok etti. Play65 den tavlayıp msne eklediği kızlara ise hiç değinmeyeceğim.