bildirgec.org

ayrılık hakkında tüm yazılar

Yalnızlığı Anla…

tissss | 17 January 2007 02:55

Ben çocukken, çok uzaklardan çok sevdiğim biri gelirdi zaman zaman. Öyle ki dünyalar benim olurdu o geldiğinde, babadan okulu asma izni güç bela alınırdı. Yanımda kaldığı o kısa zaman kırıntıları en sevdiğim şarkı kadar kısa gelirdi hep. Gitme vakti geldiğinde çıkamazdım uğurlamaya, anlamazdım çünkü neden gittiğini, iş? güç? arkada bekleyen biri?…anlayamazdım hiç birini, kabullenemezdim gidiş sebebi olarak. Seviyordum işte onun yanımda olmasını, onunla vakit geçirmeyi, yemek yemeyi, ufak bahçemizde top oynamayı ve saklambaç bazen…anlayamazdım niye gitmesi gerektiğini, anlatamazlardı bana. O giderken çıkamazdım uğurlamaya. Evin en arka odasına, dolabın arkasına saklanır kendimin bile duyamayacağı kadar sessiz, bir çocuğun gönlünün kaldıramayacağı kadar şiddetli ağlardım.

NE ZAMAN BİZDİK?…

mavisu | 23 December 2006 05:31

Yollar ayrılınca kar mı yağar kalplere? belki o kadar kolay da değil anlatması… yani mesela şimdi ben, yoldan geçen bi yabancıya nasıl ki sarılamazsam, senle karşılaşsak bi yolda sana da sarılamam… belki ona yaklaşırım, sana yaklaşamam! hani ya canımdın, ki hala öylesin… hani ya herşeyden daha çok isterdim yanında olmayı, ki hala isterim… öyleyse neden? neden yabancılaşır bigünde iki insan?.. ayrılınca yollar, hafızasını mı kaybeder sevdalar… yoksa ayrılığın kuralları mı vardır? anlat hadi, sevmek böyle kaç hale koyar insanı?..

Yani mesela şimdi sen, nasıl ki soranlara iyiyim diyorsan, ben sorsam bi gün bi cesaret, bana da “iyiyim” diyeceksin, “hadi kendine iyi bak” diyeceksin… oysa biz bölüşmedik mi senle tüm sakladıklarımızı? sensiz iyi olamadığımı bilmeyecek misin?.. biz ne zaman bizdik, ne zaman sizli bizli olduk anlayabildiniz mi bayım siz? desene, düşün ki bitiyor yıllar sonra evlilikler bile. sonra kim nerde ölüyor, diğeri bihaber… söyle nasıl oluyor bu hem heplik, hem hiçlik bi arada ve bu denli yakın? eleleyken el oluvermek yani böyle?.. kolay değil deme! hiç olmamalı! olmalı mı?.. aklım almıyor benim, ne böyle sevdaları, ne böyle ayrılıkları… ağırım besbelli hayatın omzuna. sevdiğim ve yine de ayrılmam gereken ne varsa gitmeyi bilirim ama, uykularda, kuytularda, dualarda değişen bi ben yok…

ARRGH!

hipangel | 12 December 2006 23:42

Hayatında olan biten her şeyin sorumlusu sensin!
Başka hiçkimse değil!
Başkalarını suçlamayı bırak artık!
Biri sana gelip küfür ettiyse bunun suçlusu sensin!
Küfür edeceği ortamı ve hakkı vermeseydin ona!
Daha sonra ahlayıp vahlayıp bunlar neden benim başıma geliyor deme!
Otur oturduğun yerde, çek acını!
En dibe vur!
İnilebilecek en dip yere in!
Acını çek!
Her hücrende hisset bunu, her zerrende!
Ağla, bağır, çağır, isyan et!
Ama başkalarını suçlama!
Hayatındaki her şeyin sorumlusu sensin çünkü!

Seni anlamıyo mu?
Sen bunları haketmiyor musun?
Yanlış mı tanıdı seni?
Bunun için mi ağlıyorsun?!
Neden seni anlamasını sağmaladın,
Seni yanlış tanımasına neden izin verdin?!
Neden şimdi kendi seçimlerin için sızlanıyorsun?!
Boşuna bu gözyaşları!
O senin ağladığını bilmiyor!
Büyük ihtimalle başkasına dokunuyor,
Onu önemsiyor!
Bunları duymak canını yaktı mı,
Başkasıyla hayal edemiyor musun onu?!
Senin değildi ki o,
Kabul et artık bunu kimse kimsenin sahibi değil!
Sen kendine değer vermiyorken,
Nasıl bekledin onun sana değer vermesini?!
Sen kendine saygı duymayıp, kendini sevmezken,
Onun seni sevip saymasını ondan nasıl bekledin?!
Karşımda zavallı birini değil, güçlü birini görmek istiyorum!
Güçlü olmak zo-run-da-sın!
Ağlamakla, geçmişe saplanmakla kaybedecek vaktin yok!
İnadına yaşamalısın, inadına mutlu olmalısın, inadına başarmalısın!
Hemen dik dur, kamburunu düzelt, başını dik tut, sil gözyaşlarını!
Böylesine sevebildiğin için kendinle gurur duy!
Ve unut!
Ve düşünme!
Yapabileceğin tek şey bu!

koza vedası…

thebutterfly | 05 December 2006 11:04

Ne gittiğimi unutabilirim,ne kaldığımı hatırlayabilirim..Zaman her şeyi silikleştirirken,sana artık söyleyecek,anlatacak sevgim kalmadı benim.Üzerine tutup sana yakıştıracak hiç bi rengim kalmadı.
Gözümü yumuyorum,boşluğuna çarpıyorum,yürüdüğümüz köprüler yıkıldı,tükürdüğümüz vapurlar yok artık..Şehre yağmur yağıyor artık,eylül biteli çok oldu..
Gözümü açıyorum adını unutuyorum.Üzerime basıp,geçip gittiğin hayatın geliyor kulağıma..Anlatıyorlar..Adımı söylüyormuşsun,canın acıyormuş üstelik! Biliyor musun ben hep sana açtım,sana rağmen sana acıkmış günler,gecelerle dizdim boğazıma yutkunamadıklarımı..Hep doymadan kalktım sofrandan..Sen benim ruhumu öpmeyi unuturken ve dudaklarımdan kandırırken beni,ben seçtim sana inanmayı,tuttuğum ellerini koşulsuz bırakmamayı ben seçtim..Çünkü ben ömrümdür ilk defa “senin” kokunda kör yaşadım.Kendimi ilk emanet edişimdi..
Şimdi ben,senin o sever gibi beni taklit ettiğini henüz anladığım o kışların üstüne,kendi kışımdan yazıyorum sana bunları..Sesin silindi artık,çarpmıyor evimin duvarlarından kulağıma,kendi sessizliğimden yazıyorum sana bunları..Ellerim,ayaklarım yine buz gibi her uykuya gidişimde her zamanki gibi,kendi kendime ısınmayı öğrendiğim gecelerden yazıyorum sana bunları..Sokaktan geçen poçacıdan içim acımadan kendim için poça alabildiğim pazar sabahlarımdan yazıyorum sana bunları..
Kendimi yeniden buyur ettiğim,kendi cennetimden yazıyorum..
Bitti hasretliğin burada..
Hadi kal sağlıcakla..

1 Kasım 2006
><

Dünyaya sağ tıklamak…

bluesband | 28 November 2006 15:35

Dünyaya sağ tıklayıp gözat dediğinizde ne görüyorsunuz koca bir boşluk mu?Gücü elinde bulunduranların güçsüzlere yaptıklarınımı?Bir lokmaya muhtaç olan insanlarımı?Yoksa benim gibi sevdiğinin göz yaşlarına neden olan vicdansızlarımı?

Eğer şimdiye kadar okuduğunuz satırları dinlemeye değer bulduysanız okumaya devam edin..

İnsanlığın tanımını biri size sorsa ne cevap verirsiniz?Düşünebilme yeteneğine sahip bir canlımı?Kendini geliştiren ,öğrenebilen düşünebilen bir canlımı?Hayır!Emin olun artık insan demek bu değil.İnsan,acımasız olan,sevgiden anlamayan,kendi çıkarları doğrultusunda haraket eden bir canlı oldu artık.Ve sanırım çoğumuz insanız!Bu geceden itibaren ben artık insan olmak istemiyorum.Kendine insan diyen “insancıklar”dan da nefret ediyorum.Başta kendimden.Dünyanın bir ucunda ki insanlar başka insanların artığına muhtaçken,ortadoğu da her gece “bu sabah uyanabilecekmiyiz” diye düşünürken,bense sıcacık evimde Rabbimin bana vermiş olduğu engüzel hediyeyi incitiyorum her seferinde.Her geçen gün biraz daha insan oluyorum bu düzende.Biri buna dur demeli.Bu gece insan olarak geçirdiğim son gece.insan sıfatını kirleten benim gibilere yazıklar olsun.

Biz Ne Zaman Ayrı Düştük ?

mnc | 27 November 2006 01:51

“Biz ne zaman ayrı düştük ? Anlamaktan vazgeçtiğimiz zaman.
Tam anlamak için, tamamlamak için, ne okuyorsanız okuyun. Birde zamanı okuyun.”

İşte bu sözler bir kaliteli reklam için çok yazılmış ve zamanımıza, içinde bulunduğumuz durum’a hitap eden bir yazı. Biz ne zaman ayrı düştük te kavga etmeye başladık?
Maç çıkışında satırlı insanlar, birbirinin gırtlağına sarılan insanlar, mecliste birbirine giren vekiller(!), trafikte kavga edenler, gereksiz küfür edenler, parti çatışmaları, fikir kavgaları, bildirgeç’teki yorum tartışmaları…

SÖZ SENDEN AÇILDI ÖRT ÜSTÜNÜ

mavisu | 25 November 2006 04:49

Ben mi? Biliyorum, bekler miyim hiç!? Geceleri günlere ekler miyim!?Kavuşmak söz konusu olduğunda, yüzyıllardır insanoğlunun zamanlaması berbat… Bu sadece bizim sevdamızın sorunu değil yani, üzülme. Bir gün döneceksin belki, ama şimdi değil, çünkü bi gelsen gökyüzü taçlanır şu an; çünkü bi gelsen içim bayram yerine döner hala; çünkü bi gelsen, gökten üç elma düşer, masal mutlu bir son bulur. Oysa bilirsin sevdalar hüzünlü… Bir gün döneceksin belki; içimde kuraklık başladığında, o bile bittiğinde hatta!.. Bir gün döneceksin; sana inancımı yitirip vazgeçtiğim zaman… Bir gün döneceksin, tıpkı o şarkıda olduğu gibi “lakin vakit geçmiş olacak” Gökten yine üç elma düşecek payımıza ama, üçüde kurtlu çıkacak!.. işte o gün tarihe geçecek adımız, kaybedenler bilmem kaç…

KANADIM…

mavisu | 21 November 2006 18:47

kanadım..
al bastı sevdayı
arındım hayalinden
küllenen ayrılıklar içiyorum,su katılmamış hüzünler…
ağır bedeller ödüyorum daima,
anlıyorum; acı, elmanın yarısı…
ben, “rağmen” sevdimdi zaten,
özlemine rağmen elveda
kanadım, kırıldı sevda!

Aşkı bitiren keneler!!!

koza 68 | 06 October 2006 11:33

Bozulmaz sandığınız “giz” ve mutluluk bir gün drama dönüşürse ne yaparsınız?…
Karşınızdakine söylediğiniz her söz , düşmanca algılanıp ,ağır ve dayanılmaz hakaretlere boyun eğmek durumunda kalırsanız ne yaparsınız?…
Yaşadığınız sorun her neyse , o andan itibaren sizi iki düşman yapıyor, gittikçe yabancılaşıyorsunuz birbirinize ilişkiniz kayıkçı kavgasına dönüyor adeta…Birbirinizin varlığı, “arzularınızı” doyurmak şöyle dursun , tam tersine taşınamaz bir yük olup çıkıveriyor karşınıza… Sıkıntısını yüklendiğiniz şeyi sevmenize olanak kalmıyor artık…

iyi değilim ben yaa..

quodquidest | 06 September 2006 13:48

bunu neden yapıyorum kendime ya??
baştan alalım..
neden ayrıldığımızı bilmediğim,hatta ayrıldığımızı bile kendi kendime farketmek durumunda kaldığım,kendi kendime kafamdan atamama sebebimin aşk deil saplantı olduğunu kanırta kanırta kabul ettirdiğim eski sevgilimin sürekli kullandığı linkini google’da arattım dün.. ne sebeple??pas..
çıkan sonuçlardan bi tanesine tıkladım programlanmış bi şekilde.. bi forum sitesine mart ayında yazdığı ve muhtemelen benden başka kimsenin okumadığı -nerden biliyorum??pas..- bi yazı çıktı karşıma.
okudum..
iyi halt ettim!!
babasına yazmış..
doğmadan kaybettiği bebeği hakkında!!
‘bi daha torunun olmayacak baba..’