bildirgec.org

acı hakkında tüm yazılar

İKİ ZİYAN BİR YALAN (son)

astral | 24 February 2010 13:57

(3. ve son bölüm: ‘Ateşte Zıplayan Bit‘)

Yine de kafam karışıyor.

Neden kafan karışıyor?

– Bana aşıksa kötü davranmaması gerekiyor.

Sen her konuda olması gerekenleri mi yaptın bu güne kadar? Bugün yaptın mı en yakın örneğin? Kafandakilere uygun mu davrandın? Neden bedenliyiz biz? Kendimizi geliştirmek için. O kadar erdemli olsak burada işin ne? Sen de erdemli değilsin. Erdemi bırak,sen dahi tutarlı değilsin. Yorma kendini. Kabul et. Beyaz isteme. Karışıklık, kirlilik anlamına gelmez her zaman. Biraz ziyan yalan anlamına da gelmez. Tamam mı?

GÖLGELER AÇIK VERİYOR (4)

astral | 24 February 2010 12:27

– “GİDİYORUM.”

Can sessiz kaldı. Konuşulacak bir şey yoktu ne de anlaşılacak…

Esin Can’ın gözlerinin içine bakıyordu.

Belki bunca olandan sonra ve yüreğinde ki sevgiyi terk etmeden önce, aşkının aşkını terk etmemesi için aşkının gözlerine bakıyordu.

(www.corbis.com adresinden alınmıştır.)
(www.corbis.com adresinden alınmıştır.)

Bir sözcük bekledi son kez ya da tutup elinden çekmesini kendine.O giderse yapayalnız kalacağını hissedip, sımsıkı sımsıkı sarılmasını diledi tutkuyla.

Can ne bir şey dedi ne de bir hareket belirtisi gösterdi. Gözleri donmuş gibi bakıyordu. Anlam yoktu.

Anlam aramadı artık Esin. Kaç kere açtığını bilmediği kapıyı son kez açtı kendi dünyasına açılan yolda…

II Esi dışarıya çıktığında akşam olmak üzereydi.

Günü geceye bağlayan bu saatlerde yüzüne, bedenine vuran bir rüzgarın peşi sıra düşünüyordu, içini yakarcasına “yıllar boyu ! yıllar boyu !” diye. Vurdu kendini yollara, kendini verdiği adamın yerine…

Pencerenin hangi tarafından bakıyorlar, onu bile anlatamıyorlardı birbirlerine. ‘Gölgeler açık veriyor’, diye düşündü içinden.

Gölgeler açık veriyor…

İki Ziyan Bir Yalan (2)

astral | 23 February 2010 10:49

corbis.com
corbis.com

Sanki Tanrı anlatmak ister gibi, ‘Aşk kafana göre bir yazının devam etmesi değil, küçüğüm. Aklındakilerinin olmasıysa hiç gerekmiyor. Biraz karışıklık da işin içinin çamurlandığını değil tam tersine belki o çamur içinde senin yolunu bulmaya çalışırken büyüdüğünü de gösteriyor. Tamamen iyi yok.’

– Tamamen iyiyi aramıyorum.

– İyi de istiyorsun ki belki sorunsuz belki tutkusuna leke düşürecek ya da soru işaretleri yaratacak tutumlarda bulunmasın. Biz ne kadar koşut bir varlığız ki bunu başarabilelim. Çoğu zaman kendi içimizde de oldukça karışığız.

İki Ziyan Bir Yalan 1

astral | 22 February 2010 09:40

Yeşil, haki, gri karışımı bir palto giymişti. Yeniydi. Yakışmıştı. Badi badi ve sert sert atıyordu adımlarını dünyaya kızgın adam. Bana doğru geliyordu. Yine dudağında efkarlı bir sigara, en yakın arkadaşı. Gözlerinde çoğu zaman olduğu gibi tutku vardı.

Gözlerindeki o tutkuya mı aşığım ya da aşık olduklarımın arasında o da mı var bilmiyorum. Karşıdan bana doğru gelirken sahiplenici ve dünya yansa onu vermem diyen bir hali vardı. Bu hali benden başkası onun üzerinde okuyor mu bilemiyorum.

corbis.com
corbis.com

Çok ünlü bir oyuna bilet almıştık. Bana aşık eleman da orada bitmesin mi, bizimki ondan hiç haz etmiyor. Bir de üzerine üstlük tiyatro sahibi biletleri çifter dörder satmış.

öpülesi bir gamze.. öyle işte!!

admin | 02 February 2010 10:37

yüreğimde gördüm seni bugün. baktığım yere yansıtıyordu seni. gülümsüyordun bana her zamanki gibi.gülüyordum bende sana karşılık olarak. gözümü kapatsam yok olacaktın biliyorum ama ordaymışsın gibi hissetmek ayrı bir huzur veriyordu bana, nerden geldiği bilinmeyen bir mutluluk dolduruyordu içimi.. gülüyordum.. gülüyordun.. hatırlaması acı olsada hatırlıyorum işte; birbirimize bakınca hep gülerdik ya hınzırca, o gelir hep aklıma ve her seferinde yine gülerim. sanki yanımdasın da bir muziplik düşünüyorsun bende merakla bekliyorum öyle hissederim.. ve bir tebessüm belirir yine sende ve öpülesi bir gamze gülüverir dudağının yanında. çakmak çakmak olur gözlerin hani içimi kıpırdatır ya işte öyle.. gülerim yine.. sonra bir hüzün belirir gözlerimde. hayalinde olsa karşımda saklarım senden, sende hüzünlenip kaybolma die.. öyle işte.. gidişini kabullenemediğimden midir nedir sanki varmışsın gibi yüreğim seni gösterir ..öyle işte..

KÖŞEDEKİ HAYAL

mavilikler | 27 January 2010 17:05

O, tam köşede duruyordu. Farkettiğimde, geri dönemeyeceğim bir noktadaydım. O da farketmişti beni çünkü. Eğer başka bir yöne bakıyor olsaydı, hiç düşünmeden sırtımı döner, hemen uzaklaşırdım. O kadar uzun zaman geçmişti ki yollarımız kesişmeyeli… Bir gün aniden karşıma çıkmasını beklediğim günler çok uzaktı artık.

Şimdi köşede, benim önünden geçmemi beklerken, hiç hayale benzemese de, en azından benim için ‘gerçek’ değildi. Benim karşılaşmak istediğim adamla, beş senelik koca bir yaşanmışlık girmişti arasına. Bu iki adam tıpatıp aynı görünüyor olsa da, onları ayıran koca bir fark vardı: Biri yabancıydı, biri sevdiğim…

ölü bir kan damlası ölü bir yaşam!

Leb i Nar | 17 January 2010 15:02

Bir yaşam vardı içimde sana dair, seninle birlikte oluşturduğumuz. Ayrılık yoktu hiçbir zaman. Hayalleri sen kurardın ben ikimiz için inşa ederdim. Zemin sağlam omalıydı ve sen bana güvenirdin. Adımlar atardık beraber. Bazen küçük, bazen büyük. Çukurlar çıkardı önümüze atlar geçerdik ya da düşsekte sallamazdık. Çünkü kurtarırdık birbirimizi. destek olmak böyle bir şeydi heralde, birbirimizin elinden sıkıca tutmaktı… uçmayıda öğrendim seninle. bulutlara çıkardık seyrederdik altımızda akıp giden yaşamı. bazen umarsızca bakardık hayatın akışına, bazen tereddütle. korkardık elbet ama yansıtmazdık birbirimize. bakışlarımız buluştuğunda sıyrılırdık bu duygudan ve gülerdik ve mavimsi pamuktan uçağımızı sürerdik başka semalara…
şimdi bakmaya korktuğum bir hayatın enkazı var içimde. hiç yıkılmayacağını sandığımız beraber attığımız o temeller nasıl yıkıldı, tereddütle ama cesurca baktığımız o hayatın akışına nasıl kapıldık, kimler kopardı bizi, nelere yenildik..
şimdi o enkazın içinde dolanırken bazı sesler geliyor kulağıma.. seni seviyorum diyor bir ses fısıltıyla.koşuyorum , yakalamak istercesine sesi takip ediyorum ama .. sonrasında bir çığlık yükseliyor .. bu ne acı bir ses.. kendimi görüyorum.. sana çağırıyorum korkak ve anlamsız bir halde.. elimi uzatıyorum belki tutarsın diye ama ne çare, boşlukta sallanıyor bir yaprak gibi elim yanıma düşerken.. bakıyorum kendime .. bu hale nasıl geldik, nerede kaybettik bizi, neredeydik kaybolurken tutamadık elimizi.. nerede.. ve içimde bir yaşam sana dair eskisinden farklı.. bir mezar.. ve ölü bir kan damlası , ölü bir yaşam..

ruhuma patlayan TOKAT

astral | 15 January 2010 09:07

facebook.com
facebook.com

Sakince oturmuş sıcağımda, kitap okuyordum, altını çize çize… Alacaklıların kapı çalması vardır ya, kapıya birden panik halinde vurulmaya başladı. Korktum. ‘Kim bu geri zekalı insan?’ diye geçirirken aklımdan, buğulu o küçükten göremediğim halde; yine de baktım, ‘Kim acaba?’ diye…

Hemen açtım kapıyı çünkü Elif’ti, balımdı, en yakınımdı. Deli gibi ağlıyordu. Sarı ıslak saçları jölelenmiş gibi ayrık ayrık duruyordu. Sırılsıklamdı. Sırılsıklam ve yıkıktı. Makyajsız yüzüyle dahi, çok çok güzeldi küçük çilli beyaz suratı. Kızarmış gözleriyle bana bakıyordu, boynuma sarıldı. Kapıyı kapatmama dahi izin vermeden sarıldı, boynuma dayadığı kafasından sular damlıyordu. İçerlemiş kadın tüm isyanıyla anlatmaya başladı. İçeri geçtik… Ellerini avuçlarıma aldım, kreşten beri beraber olduğum arkadaşımın hayatı kaymak üzereydi ve yine yanımdaydı, şimdi anlatmaya ihtiyacı vardı. Dinledim, başka ne yapılabilirdi ki…

ZAFER SAYDIKLARIN K..INDA PATLADIĞINDA, GÖRECEKSİN ZAFERİ!

astral | 31 December 2009 12:28

httpfirenzegold.files.wordpress.com200903tears.jpg
httpfirenzegold.files.wordpress.com200903tears.jpg

Ki, ben beni biliyorsam geleceksin; kim ki gelmedi? O açılmayan telefonların sahibi kişi; kim zamanı geldi, ikna etme çabasına girmedi, tekrar?

Duy zaman! Hiç mi yok, inkarın, ihtimalin? Teninde fermandım ki, ben anında gün batımında yaldızlı ışıktım ufkunda, terinde; nerede? Neredesin? Ey zaman! Konuş benimle, konuş ki, zaman dursun biraz. Durmalı bu gönlümdeki isyan. Sana ‘yok’ gelen bu çağrı, benim son haykırışım zamana…

CANIM

astral | 30 December 2009 12:09

httpimg.blogcu.comuploadsMeLye_uzuntu_Neden_Tek_Kisilik.jpg
httpimg.blogcu.comuploadsMeLye_uzuntu_Neden_Tek_Kisilik.jpg

Şimdi bir düşün yanmış isiyim…
Geride kalmış buzdolabında içilmemiş/içilememiş hevesle alınmış, hevesli akşam/ geceler için saklanmış alkoller…

Soğuk bir ‘Nasılsın canım…?’ olmuş-um. Susakaldım, diyeceklerimi unuttum. ‘Bu muyum ben?’ dedi kendim kendime bin kere, saniyenin bin de birinde.

Susakaldım, canım lafından nefret ettim, hayatım boyunca artık canım lafından nefret edeceğimi anladığım andı.