Nobel ödülleri adını Alfred Nobel’den alıyor. Peki kimdir bu, dünyanın en prestijli ödülleri olarak anılan Nobel ödüllerinin mimarı?Kendisi İsveçli bir kimya dehası olarak adlandırılıyor. Deha demekle dinamit gibi insanlığa çok faydalı bir buluşun sahibine hakaret bile etmiş olabiliriz. Kendisini o kadar kaptırmış olsa gerek ki, bu merakı yüzünden öz kardeşinin küçük yaşta ölümüne sebebiyet vermiştir.Hatta bu dinamit olayını da abartarak tüm Avrupa ve Rusya’da büyük silah fabrikaları kurmuştur. Bu sayede dünyanın hemen hemen her yerine hatta ABD ve Avustralya’ya dahi muazzam derecede silah satarak servetini katlamıştır.Vasiyetinde, bu yollarla kazandığı paraların ödüllerde kullanılmasını söylemiştir. Ve bu ödüller 1901 tarihinde dağıtılmaya başlanmıştır. Her yıl düzenli olarak Fizik, Kimya, Tıp, Fizyoloji, Edebiyat ve Barış dallarında dağıtılır.
Orta doğunun her çatışma noktasına silah pazarlayan ve bu sayede, ülkesinin refahını artıran İsveç, Edebiyat ödüllerini veriyor. Aynı zamanda bilmem ne kadar barış enstitüsüne de ev sahipliği yapıyor. Barış ödüllerini ise yine aynı şekilde silah konusunda söz sahibi olan ülkelerden Norveç veriyor. Yani silahlarla oynayanlar dünyaya barış dersi veriyorlar.Ama ne yazık ki bu ödülleri insanlığa yararı dokunan insanlardan çok, Avrupa ve ABD’nin çıkarları doğrultusunda çalışmalar yapanlara veriyorlar. Bunu anlamak çok zor olmasa gerek. Sovyetler Birliği’nin son devlet başkanı Mihail Gorbaçov, ABD başkanı Jimmy Carter, Kofi Annan gibi dünyayı sömüren isimlere layık görülmüş barış ödülleri. Kimileri IMF’i dünyaya saran, kimileri sosyalizmi kaldıran insanlardır.Birde Nobel Edebiyat ödülleri; 2000’de Çin’e muhalif ve ülkesine söylemediği hakaret kalmamış bir Çinliye, 1953 yılında ise İngiliz politikalarıyla Filistin’e yerleşip orada katliam yapan, İsrail’e zamanında en çok desteği veren İngiliz devlet adamı Sir Winston Churchill’e(Edebiyatla uzaktan yakından alakası bulunmamaktadır), öte yandan ‘Ya AB ya da barbarlık’ diyen Orhan Pamuk’a verilmiştir. Yorum sizlere kalmış…‘O kadar korkunç bir katliam aracı bulmalı ki, insanlık korku ve korunma içgüdüsüyle barışı seçsin’ (Alfred Nobel)
yorumlar
okuduğum en anlamlı yazıydı bence,harika bir araştırma ve çok yerinde tahliller… tebrik ederim…
yani şimdi bu adam olmasa tüfek icat oldu mertlik bozuldu diyemeyecektik.çok güzel bir araştırma olmuş.teşekkürler
Kofi Annan dünyayı mı sömürüyormuş ?Ne zamandan beri ?
onnuprocum, kofi’yi bilmem ama malesef sömürgeçler hep olacaktır.
evet onnupro, Kofi Annan yardım yaptığı ülkeleri, IMF’ye bitmez tükenmez borçlara bağladığı için, ABD çıkarları doğrultusunda doğulu ülkeleredemokrasi ithal ettiği için sömürgecinin önde gidenidir!
O Kofi `nin ölünce yataçak yeri yok,Sakun sormayun nie die anlatmam, dış vede uluslar arasu ilişkileri az takip edin .okuyun anacum okuyun.
çok yazıp çizmeye de gerek yok aslında. harlemsaray’ın dediği gibi az biraz takip ve araştırmayla her şey anlaşılır…
syn. jafar imzanızın devamında Türkiye yok muydu acaba. merak ettim.
yazar Blessington Türkiye’yi esgeçmiş
)))
Annan ülkeleri IMF ye mi bağlıyormuş, vay bee.
o zaman syn jafar, Türkiye hep es geçilen bir ülke diyebilir miyiz?
her zaman olmasa da çoğu zaman es geçiliyoruz. yurtdışında yaşayan arkadaşlarımızda bilirler ki bizleri 3.sınıf dünya ülkesinden farklı görmüyorlar. üstelik mürekep yalayıp yutmuşları bile.
Marguerite Blessington,aşktan zerre kadar anlamıyor demek ki.