Bilmem ki dünyaya bir Yahya Kemal ve bir Münir Nurettin daha gelir mi? Şüphesiz biri edebiyatın zirvesi diğeri musikinin…Her dinlediğimde ruhumda fırtınalar koparan ‘Dönülmez Akşamın Ufkundayız’adlı eser, bu iki büyük şahsiyeti bir araya getiren emsalsiz bir örnektir.Güftesi,Yahya Kemal Beyatlı‘ya ait eser,Türk Sanat Musikisi’nin son büyük üstadı Münir Nurettin Selçuk‘un bestesi ve yorumu ile ölümsüzleşmiştir.

Münir Nurettin SELÇUK
Münir Nurettin SELÇUK

”Rindlerin Akşamı” Yahya Kemal‘in rindler serisinin ikinci şiiridir.Yahya Kemal‘in ve Münir Nurettin‘in hayatlarını uzun uzun anlatmak fikrinde değilim ve isimlere eklediğim linklerden isteyen bilgi edinebilir.‘Rindlerin Akşamı’
hayatının sonuna geldiğini farkeden bir insanın o anki duygularını anlatmaktadır.Şiir tahlilinde çok iyi olduğum söylenemez ve şahsen bunun farkındayım ancak anladığım daha doğrusu hissettiğim kadarı ile bahsetmek isterim.Eski şiir ve yeni şiiri çok iyi harmanlayan,ahengin şiirin olmazsa olmazı olduğunu söyleyen bu büyük şair,aruz vezni ile yazdığı şiirinde şöyle demektedir:

Rindlerin AkşamıDönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılanVe arkasında güneş doğmayan büyük kapıdanGeçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece.Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül!Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül.!

(Münir Nurettin Selçuk’un kendi yorumu ile dinlemek için tıklayınız)

Yahya Kemal Beyatlı
Yahya Kemal Beyatlı

Hayatın son safhasında geriye doğru bakar şair; pişmanlıklar,hatalar ve yarım kalmışlıklar için çok geçtir artık.Bu vakitten sonra zaman nasıl geçerse geçsin ne farkeder ki? Kaçınılmaz son kapıda,o kapıdan sonrası ölüm ve dünya için son.Zindan kapısından girmeden önce dışarıya son bir kez bakan mahkum gibi dünyaya bakmakta ve bir kez daha gelinir mi düşüncesini bir teselli olarak görmemektedir.Kaçarı yok,boşlukta açılan o simsiyah kanatlı kapıdan sonra güneşin bir sonraki doğuşunu göremeyecektir insan.Hayatının son demlerinde aşk içinde mutlu yaşamak gerek demektedir,kendini harab etsen de hiçbir şey değişmeyecektir ve sonuçta yok olup gideceksin.Şiir,ritimsiz bir musikidir,ruhun dilidir…Bestekarın notalarında bambaşka bir lezzete ulaşır.Şairi adam gibi şair,bestekarı adam gibi bestekar olunca bir eser,gelmiş geçmiş tüm popüler kültürün rezil zırvalıklarını süpürür zamandan ve kültürün tahtına yeniden kurulur.Bu iki büyük sanatçıyı birleştiren eşsiz bir diğer eser de ”Aziz İstanbul‘dur.” Dünyanın bir çok şehrini gezmiştir Yahya Kemal ancak İstanbul için; ”sade bir semtini sevmek bir ömre değer” demektedir.İnsan ne kadar çok şehir görse de büyülü güzelliklerin merkezi İstanbul’dur.Bu şehir bir rüya kenttir ve orada yaşayan,orada ölen ve ebedi uykusuna orada devam eden ancak, yaşamıştır onun için.Şiir’in tam metni:

Bir Başka TepedenSana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü’yadaSende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.

(Münir Nurettin Selçuk’un kendi yorumu ile dinlemek için tıklayınız)Bu iki büyük sanatçımıza Allah’tan rahmet diliyorum ve aziz hatıralarını saygıyla anıyorum…