Karmaşık ve esrarengiz bir varlık olan insan üzerine düşünmeye devam edelim…İnsan bilgisi üzerine birkaç kelâmda ve biraz yorumda bulunmak isterim.“İnsanın bilgisi ve aklı sınırlıdır” önermesi üzerine düşüneyim… Hayat üzerinde sonlu bilgilere sahip bir varlıktan bahsediyoruz…İnsanın bilgisi sınırlıysa, başkalarının aklında, başkaların zihninde olanları, bitenleri bilmesi olanaklı değildir. Kimin ne düşündüğünü nereden bileyim…İnsanın bilgisi sınırlıysa, insanın ideolojik bilgisi olması şart değildir. Herkes, ideoloji bilmek zorunda değildir. Sınırlı bilgisiyle, hayatını idame ettirmeye çalışır.İnsanın bilgisi sınırlıysa, insanların ekonomik düzeni ve siyasal sistemi bilmesi koşul değildir. Her birey, bunları bilmek zorunda değildir.İnsanın bilgisi sınırlıysa, dini bilgi bilmek zorunda değildir. İnsan, dini bilgi bilmeden yaşayabilir.İnsanın bilgisi sınırlıysa, felsefî görüşleri bilmek zorunda değildir. İnsan hiçbir felsefi düşünce bilmeden yaşayabilir.İnsanın bilgisi sınırlıysa, insanlar hayatın insanî ve toplumsal yönünü bilmek zorunda değildir.İnsanın bilgisi sınırlıysa, insanlar yaşamın canlı ve cansız varlıklarını da bilmek zorunda değildir.İnsanlar, hayatın objektif yönlerini de bilmek zorunda değildir.İnsanlar, insana ve topluma ait nesnel doğruları da bilmek zorunda değildir.İnsanlar, varlıklara ait nötr doğruları da bilmek zorunda değildir.Bu kadar sınırlı bilgilere sahip insan nasıl yaşamaktadır? Sorusu üzerine düşünelim… Hak ketten, birçok şeyi bilmeden hayatımızı idame ettirebiliyoruz…Bu da insanın aslında farkında olmadan toplumdan acaba bilgi aldığını, toplumla bilgi paylaştığını söyleyebilir miyiz?