kafkasya haritası
kafkasya haritası

Şu sıralar Gürcistan aracılığıyla Batı’nın ve Güney Osetya aracılığıyla da Rusya’nın askeri çatışmasına sahne olmuş olan, Türkiye’nin belki de kaderini tayin edecek Kafkasya üzerine bu yazıyı Hafif camiası ile paylaşmak istiyorum.Kafkasya üzerine kısaca coğrafya bilgisi sunarak başlamak gerekirse; doğu tarafında Hazar Denizi, batı tarafında Azak Denizi ile Karadeniz olmak üzere Dünya haritası üzerinde oldukça önemli bir alanı kaplamakta. Kafkasya olarak, Kırım‘ın doğusundaki Taman Yarımadası‘ndan, Bakü’nün de üzerinde bulunduğu Hazar Denizi’nin batısındaki Abşeron Yarımadası‘na kadar uzanan dağlık bölge isimlendirilir.Bölgede bugün üç bağımsız cumhuriyet, yedi özerk cumhuriyet ve üç tane de özerk bölge bulunmakta. Güney Kafkasya bölgesi Azeri, Gürcü ve Ermeniler tarafından paylaşılırken, Kuzey Kafyaska topraklarında onlarca milleti barındırmakta.Jeopolitik olarak Kafkasya Hazar Denizi vasıtasıyla Orta Asya’ya bağlanmanın yanında, Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının arasında ve Akdeniz-Ege-Marmara ile Boğazlar-Karadeniz ve Azak Denizi su yolunun ucunda olmasıyla da büyük önem taşır.Hazar havzasının ve Orta Asya’nın enerji kaynaklarının Batı’ya geçiş yolu olan bu coğrafyanın kontrolü, şu anda en iyi kazanç kaynağı olan, Orta Asya’nın doğalgazını ucuza alıp Avrupaya yüksek fiyata satan Rusya’nın ekonomisi için neredeyse hayati önem taşımakta. Aynı zamanda enerjiye aç olan Avrupa’nın da enerji kaynaklarlarını çeşitlendirebilmesi için bu bölgeyi kendi kontrolünde tutmak istemesi çıkarları gereği doğaldır. Bunun dışında ABD hem Rusya’nın elini zayıflatmak için hem de ABD’nin büyük enerji şirketlerinin bölgedeki operasyonlarının başarılı olabilmesi için bu bölgede aktif olmak zorundadır.Nitekim, son gelişmeler üzerine Kafkasya’ya yukarıda bahsedilen persfektifin yanında 2 veya birçok kutuplu dünya düzenine geri dönüşün başlangıcı şeklinde de bakılabilir. Türkiye’nin bu yeni dünya düzenin başlangıcında bir askeri darbe tehditini atlatmış olması İsrail-Suriye arasındaki görüşmelerde arabuluculuk yapıyor olması ve Bakü-Tiflis-Ceyhan’a imza atmış olması önemli başarı sayılabilir. Bunun yanında Türkiye’nin bölgede son Irak Savaşı’nda olduğu gibi kendi başına müttefiklerinin arzuları dışında kararlar almaya başlaması ya da müttefiki olmayan ve yeni dünya düzeninde ana aktör olacak olan Rusya’yı hiç memnun etmeyecek olan NATO’ya bağlı ülkelerin savaş gemilerinin (hernekadar T.C. Dışişleri Bakanı Ali Babacan aksini iddia etse de) Montrö Anlaşması’nın delinmesi anlamına gelebilecek geçişine izin vermesi, çapraz ateşin arasına kalma olasılığını daha da yükseltiyor.