Bir şarkı dinliyorum ki…Evvel bir zamanda da dinlemiştim.Kendime üzülmem için emir verdiğim bir zamanda.Gözyaşlarımın popolarına,dışarı çıkmaları için,şaplaklar attığım bir zamanda.Avcumdaki damarların gene bir kalem için kök saldığı, kalemin susuz kaldığı,kalemin ölü olduğu bir zamanda.Yazı yazamadığım, yazmak için kalemime bu şarkıyı dayattığım,isteksizce peyda olan kelimelerin, melodilerin kılıflarına her birkaç numara küçük gelişleriyle, sonunda melodileri de intihara uğurladığım bir zamanda.Kendime emirler yağdırdığım bir zamanda, toy bir anımda.Hüzünlerime emirlerimin işleyeceğini sandığım yıllarda, ilişiği sadece benden ibaret olan olayların hüzün için kafi olduğuna kandığım zamanlarda.İki kişilik olduğunu farzederek, kurallarını benim koyup mızıkçılığını gene benim yaptığım,tek kişilik oyunların en canalıcı anlarında…Göya…Şimdi ,evvel bir zamanda ,gerçekliğime kıyan masumiyetimin , bir şarkının mısralarını katledişini anıyorum;şu zamanlarda ise hüznü ben, sahiden tanıyorum.Hala bazen bilerek onu yolundan alıkoyuyor,içerime girmeyeceği varsa da bir fincan kahveye tavlıyorum,kırk yıl hatırını alıp diğer kırklardan kalanların yanına katıyor,her geçen gün tükenen hatırlarımı tazeliyorum;tamam bazen ben şansımı zorluyorum; ama öyle de değil artık sanki.Sanki ben hiç kal demesem de,o kalacak gibi.Gir içeri diye ısrar etmesem,o lafı uzatacak gibi.Gözlerimi onunkilerden kaçırsam,çenemden tutup başımı yukarı kaldıracak gibi.Sanki kırk yıllık eş dost gibi, sanki henüz bir günlük bir aşk gibi,ilk aşk gibi;hem hiç ait olmadığın hem yıllardır yanında uyandığın gibi.Cahil,kendini bilmez bir bağlanmışlık gibi işte, kovsan da dizlerine çökecekmiş,itelesen de sokulacakmış gibi;öylesine sevgiden yoksun,saplantılı ama ateşli.Elimde gene bir kalem ile,kulağıma çalınan aynı şarkı.Sözler aynı,müzik aynı,nağmelerin yaşı aynı.Kimbilir belki saat de aynı.00.00Zamanın, saate bakma dürtünle oynadığı oyun da ,biliyorsun ki ,aynı…Kimse bu saatte seni düşünüyor değil, saniyelerin alaycılığı aynı…
yorumlar
bunu çok merak ediyorum doğrusu;kıvranışların,özlem sancılarının bir ma’kes bulup bulmadığını… ama bunu hesaba katarak özlemek ve vuslat sancısı çekmek,tatsız olur gibi…karşılık beklemeden yüreğin bütününü ortaya koymak gerek…
herzamanki gibi süperdi
Sevgili Sinjob; o cümlemden karşılık beklediğim anlamının çıkıyor olması üzücü.Tam tersi,vuslatın da ayrılığın da tek taraflı çok daha layığıyla yaşandığını savunanlardanım(iki taraflı olması imkansız);ortada yoğun bir özlem var ise zaten, bu yoğunluğu yaratan tek bir taraftır ve gene aynı taraf,dediğin gibi yüreğinin bütünüyle hisseder herşeyi,özlemini;laf olsun diye değil.Biri onu düşünmüyor diye,o taraf,o birini düşünmemezlik edemez ki istese de yapamaz.Yazar işte en somutu,yazarak düşünür,ve kelimelerinin içine, belki de kendini tek bir cümleyle bile ifade etmeye yeltenmemiş,gerek duymamış,önemsememiş,sadece kafa sallamış birini sıkıştırarak yazar.Hatta buna rağmen yazar.Yazdıklarının biri tarafından okunmuyor olmasını dileyerek yazar,o rahatlıkla yazar.Ma’kes hesabına tutuşsaydı yazmazdı en azından..Ya da okusun diye yazardı,kendi için yazmazdı.Öyle olsa gerek yani,herhalde:D:D Ne bileyim…
Pilli hafif,çok teşekkür ediyorum:)
yetti ömrün ahire sen bir nebati bilmedinkimdi bu gözden bakan ya dilde bu guya nedir?
Güya haklısın.
imlasal hatalar bir yana duygu olarak hiç bir şey hissettirmedi bana. biraz zorlama olmuş gibi.
Aslında zoraki olmadı; ama saygılarr:))
KUŞE-İ NİSYAN…Hüznünü kovan kuşlar dolanıyor havada…Sessizlik var kanat çırpışları dışında…Bir sukut dilleniyor çığlıklarında…Kanatlarından düşen umut tüyleri…Salınıyor sessizce yeryüzüne…Hüzün kovuluyor gökyüzünden…Çığlıklar eşliğinde uzaklaştırılıyor…Kanatlarından…Üşütmüş düşlerin var geceye dair…Planların kırmızıya serilmiş…Bir mühür basılmış tenine…İmzasız sevişmeleri…İz bırakmıyor değdiğinde tende…Bakışların boşluğa kinleniyor…Yokluğa karışmak…Faili meçhul şehit gözlerinde buluşma anı…Bir bileyiş kinli bir dişleyiş…Hedef alan sınırı iz bırakırcasına belirleyiş…Gözler de kaybolmak…Kapanış aralığından seyre dalmak…Hayra yormak düşlediğini…Son kez bakmak ölüm soğukluğunda…Hayırsızca teninde…Varlığa karışmak…Maltoferfol……………………………………..Tebrikler IL MARE kelimelere hükmetmeni seviyorum…
yazı çok hoş ilmare ama hüzün kovan kuşu diye bir kuş var mı cidden diye sorarsam…………saf mıyım:(???
Var var var!! Yarım saattir dinliyorum fakat sözleri böylesine muhteşem olan bu şarkının sahipleri kuşların, bu derece acıklı bir melodiyle herhangi bir hüzün kovmaları ne derece imkanlı? Var bu kuşlar yani de beni bulmadılar,bulanlara selam olsun..
hüzün yığan kuşu olmuş şarkı aslında:) damardan giriyor abiler…
o göya ne ya? bir şifre mi? yoksa klavyen mi sürçtü:))
Şifre değil,klavyem de sürçmedi aslında,konuşurken öyle söylüyorum,öyle yazıvermişim…Ama allahtan bağlaçları konuştuğum gibi yazmıorm değil Mİ:D
valla konuştuğumuz gibi yazsak,hele ki egede çok garip olur:)kamyonla yük taşıtmak isteyen adam soruyor:”100 liraya götürüvereceksen,götürüver;götürüvermeyeceksen,götürüverecekler çok”al bunu egede konuşulduğu yaz bakalım yani ”r” harfini kullanmadan,ne kadar tuhaf olur görürsün:)
Emir kulunun gene gene duyurusu:3. KADIKÖY FOTOĞRAF GÜNLERİ25 HAZİRAN CUMASaat:20.00 Sergi ile birlikte açılışSaat:21.00 Müşerref Sündüs “2 Yaka İstanbul”Saat:21.05: Ahmet Kılıç “Şehr-i Hüzün”…Saat:21.10 Almudena Lara Hidalgo ” İstanbul Proyect”Saat:21.15 Sena Çenkoğlu “Istanbul, not Constantinople”Saat:21.25 Aramis Kalay “İstanbul Hayal- Geçmişin İzleri”Saat:21.50 İlteriş Tezer “İTA İstanbulla Yaşamak”Saat:22.15 İzzet Keribar “İstanbul Gösterisi”26 HAZİRAN CUMARTESİSaat: 21.00 Dana Orhon “Bir Kazak Kızının İstanbul Algılaması”Saat:21.05 Fırat Kavlak “İstanBlue”Saat:21.10 Ayşe Küçükkurt “Burası İSTANBUL”Saat:21.20 Engin Güneysu “Sokağın Dili Bildiğin İstanbul”Saat:21.35 Erhan Şermet “İstanbul Aile Albümü”Saat:21.50 Nadir Ede “Benim İstanbul’um”27 Haziran PAZARSaat:21.00 Seval Danışman “İstanbul’dan Anlar”Saat: 21.05 Abdulkadir Çokgörmez “İstanbul’dan”Saat: 21.10 FOTOAMELE Ortak Gösterisi “Amelenin İstanbul’u”Saat: 21.20 Uğur Karakadı “İçinden Deniz Geçen Şehir İSTANBUL”Saat:21.30 Cengiz Karlıova “BIANEL’DE”Saat:21.50 Ahmet Kuzik “Akşamİstanbul”Saat:22.10 Alptekin Baloğlu “Bir Balığın Gözünden İstanbul”YER:SELAMİÇEŞME ÖZGÜRLÜK PARKI
Benim düşlerimin içindeO uyuyordu,duyuyordum.Ben bir uykusunda onun,Bir düş’ünde bulundum…Uyuyordu,duyuyordu,Avundum.Benim düşlerimin içindeO uyumuyordu,biliyordum.Ben ne bir uykusunda onun,Ne de bir düş’ünde bulundum…Bulunsaydım,Vururdum.Özdemir Asaf
Birisi biri için,Bilerek,bilmeyerek,Her biçimden bir anlam,Her anlamdan bir biçimBeklemiştir giderek,Bekledi,bekleyecek,Birisi biri için.O belki de gelecek,Belki de gelmeyecek.Birisi biri içinGelecek,gelmeyecek,Sürecek için-için,Ama hiç gitmeyecek.Hep başlayıp yenidenVe de hiç bitmeyecek. Ö.A
dönüp tekrar tekrar yazılarını okumak güzel.ama hangi yazını okusam aklımın 1 numarasında-aklımda içben aklımda-cümlesi geçen yazı vardır
🙂 Ne güzel hissettirdin,saol:) ‘Lades’ yazımı ben de çok seviyorum,anlamı da çok büyük zaten…Aklında olan cümlenin o yazıdan olmasına sevindim… Teşekkürler tekrar:)