Malumunuz epeydir yoktum, hiç diyen oldu mu acaba bir Taha 3045 vardı ne haltlar etmekte, nerelerde acaba diye:)Uzun çok uzun bir tatilin ardından aranızdayın sevgili Hafif ahalisi (ne de bayılırsınız ya bana)Öncelikle tatilimi herşeyden uzak ama herşeye yakın olmak felsefesi ile yapmaya başladım, laptopumu almadım, cep telefonumu almadım (bir Telekom kartı alarak ara sıra arayacaklarımı kısa ve öz olarak aradım) eşim ile bir Köroğlu bir ayvaz çıktık yollara.Cunda Adası ilk durağımızdı, gitmeyenlerin mutlaka gitmesi gerektiği konusunda gerçekten ısrarcıyım.O ne güzellik , o ne harika yemekler, denizi şahane anlata anlata bitiremeyeceğim.İstifno denen otu ilk kez tattım ve beğendim.İnsan orada hafif ve lezzetli yemekleri yerken ruhunun dinlendiğini hissediyor ve galiba gittiği yere bünye ve midesi de uyum sağlıyor, o denizin, o mehtabın,yeşilliklerin ortasında önüme içli köfte, ezme falan gelseydi heralde midem altüst olurdu, oysa Mardin gezimde ağzım sulanarak en acılı, etli yemekleri nasıl beklediğimi hatırlıyorum.Lokma tatlısını unutmayalım.Pek çok Manastır ve kilise var Cunda’da ,hepsine gitmemiş olsam da bilgilerini yine de paylaşmak isterim.Ayışığı , Panayia,Taksiyarhis,Aya Yorgi, Tavuk Adası, Aya Dimitri, Evangelistiria, Profiti veApostolos manastırlar adada yer alıyor.Pek çok manastır yıkıma uğradığı için günümüzde yok, bazılarının da ufak kalıntıları var.

Taksiyarhis, Agios Yannis, Agios Pandeleiminos,Panayia,Dimitrios,Agia Triyada kiliseleri manastırlardan daha iyi durumda.Cunda’ya doyamadan kısa bir süre Ayvalık’ta kaldık, oraya kadar gidip Sarımsaklı’ya uğramamak aptallık olurdu.Tımarhane Adası’nı bilmeyenler olabilir, Ayvalık’ta bulunanlar mutlaka adını duymuşlardır.Fazlaca içen kişilerin kafalarını toparlamaları için oraya götürülüp bırakıldıkları anlatılır.Çamlık, Şeytan Sofrası, Altınova …daha fazla bahsetmiyeyim iki aya yakın zaman geçirdim doyamadım, mutlaka gidilip görülsün, yaşanıp tat alınsın efendim.