Galatasarayımla Fenerbahçeyi aralarındaki rekabet ve çekişmeden ötürü , oldum olası hep birbirleriyle zıt karakterlere sahip , ikiz kardeşlere benzetmişimdir… Sürekli yaramazlık yapan , her fırsatta atışan , yıldızları hiç barışmasa da konu kardeşlik ve birbirinden vazgeçememek olunca küslükleri unutup yeniden anlaşıp kaynaşan ikiz kardeşlere…

Asırlık geçmişleri ve ruhlarındaki mücadele aşkıyla asla ihtiyarlamayan ezeli – ebedi rakiplerin soluk soluğa takipçileri bizler ise yaptıkları karşılaşmaları , yollarını gözleyerek büyük bir iştahla beklemeye alışmışızdır… Bir haftadır duyduğumuz sezon başı , hazırlık maçı , dostluk kupası ve yeni transferlerin alışma maçı gibi , buluşmanın çapını küçültme gayretlerine karşın , her maç gibi bu maçın başına da bir gs – fb maçı olmasının biliinci içinde oturmak istemişizdir…

Ama gel gelelim , son yıllarda futbol dünyamızda olup biten negatif olaylar , iştahımı öyle kaçırmışki , bu sezona sanki sporla alakası olmayan bir yabancı gibi uzak kalmama sebep oldu… Sevgili oğlum Rüzgar ‘ ın dünyaya gelmesi de tabiki önceliklerimi değiştirdi… Herşeye rağmen eski günlerin hatırına yeni sezona nasıl gireceklerini merak ettiğim için maça çok da kayıtsız kalmak istemedim…Günlük koşturmacalar ve oğlumun sağlık koşturmacaları dikkatimi dağıtmış olacak , maçın paralı bir kanal da olduğunu unutmam sadece maç özetleri ve maç sonrası kritikler ile yetinmeme sebep oldu…

Ne de isabet olmuş ki hiç sormayın… Özetlerde rezalet bir maç izlemenin ötesinde , bizi ele güne kepaze eden , hazırlık desen hiç bir hazırlığı andırmayan , dostluk desen sahada büyüteçle arasan bulamayacağın , meşalelerin havada uçuştuğu , neredeyse maçın tatil edilmesine kadar gidecek bir fiyasko içinde , sarı – kırmızı kartların peşi sıra çıktığı her iki takımın oyuncularını deneme fırsatı pek de bulamadığıbir maç gelmiş , olmuş , bitmiş… Caaanım saatlerim buharlaşıp gidecekmiş…

Maçın özetleri bile olup biten rezaletin ve fiyaskonun fotoğrafını ortaya koymaya yeter nitelikteydi… Bir de üstüne maç sonrası çıkan olayları seyredince bende film koptu… Bu yazıyı yazmam elzem oldu… Maç için iki üç pozisyon dışında hiç bir olumlu şeyden bahsedilemeyeceği gibi , spor anlayışımız ve futbola bakış açımız bakımından da ne kadar sınıfta kaldığımızı açık seçik görebildik… Futbolcusundan teknik direktörüne , klüp yöneticilerinden medya patronlarına var olan bütün futbol simsarlarının spor adına bize sundukları bayat ekmek tadındaki oyunları bir kere daha içimiz yana yana izledik…

Son dönemde yapılan yüksek miktarlı Süper Lig ihalesi ile artan gelirlerin , futbolu güzelleştireceğine dair olan umutlarım giderek kaybolmakta… Biraz Galatasarayım biraz da bir kaç anadolu klübünde görülen mali toparlanmalar dışında , diğer klüplerin yöneticilerin aynı hastalıklı zihniyeti sürdürmeleri yeni sezona girerken bizi hiç de keyfli günlerin beklemediğini gösteriyor… Çocuklarımızı birer sporsever olarak yetiştirme hevesimiz sanırım kursağımızda kalacak… Sağlam bir spor kültürünün milyonlar tarafından benimsendiği , statların sadece futbol için değil , olimpik ruhun en derinden benimsenmesiyle tüm spor dalları için tıklım tıklım dolduğu , maça ölmeye yok etmeye değil , bir karnaval havasında çoluklu çocuklu ailecek eğlenmeye gidildiği günler sanırım başka bahara kalacak…

Fanatikliğin körüklediği düşmanlıkların olmadığı , arada tartışsalarda biri olmadan diğerinin de var olamayacağını anlamış ezeli rakip ama ebedi dost ikizler 4 büyük klübümüzün ve diğer Anadolu klüplerinin , bizlere tutku ve heyecan içerisinde maçlar izletebildikleri bir gelecekte buluşmak umuduyla… Sevgi ve Saygılarımla… Fırat ÖÇAL