ABD’de binin üzerinde kitabevinin sahibi olan Barnes&Noble’ın her yıl verdiği prestij ve para ödüllerinin roman dalındaki üç finalistinden biri Zülfü Livaneli oldu. Detay için buraya lütfen. Bu ödüle aday gösterilmesine vesile olan kitap ise ABD’de “Bliss” adı altında yayınlanan “Mutluluk” adlı romanı. Aynı kitap geçen sene de aylık edebiyat dergisi “Notes Bibliographiques” tarafından Fransa’da ayın kitabı seçilmişti. Detay için buraya lütfen.
yorumlar
Zülfü Livaneli, şarkı söylemesin de ne yaparsa yapsın.Tenedian bana kızmayın, ama bir yere yazmam lazım. Hani edebiyat ya, bu konuya uygun. Alkım Yayınevi K isminde bir dergi çıkarmaya başladı. Haftalık bir dergi ve fiyatı 1 milyon. Edebiyatçıların, felsefecilerin, ressamların bilumum aklınıza gelebilecek bütün sanatçıların yaşam öykülerini anlatıyor. Alın bi bakın, seveceksiniz, çünkü güzel bir dergi.Dergiyle bir alakam, bağım asla yoktur, yanlış anlama olmasınnn
“nevdalist” önerdiğin dergiyi ben de okuyorum…Değeri 1 YTL ama, içeriği çok daha değerli…Dergi 19. sayısına ulaştı bile…Daha önce bir yorumunda “nihilist” olduğunu yazmıştın ya; sanırım Albert Camus’un YABANCI’sını da okumuşsundur, 17 yaşımdayken okumuştum 71’de, oldukça etkilenmiştim…Sanırım yazın ve felsefe ilgi alanına giriyor…*Ve şu yaş konusu; İngiliz Romancı ve gazeteci Daniel Defoe ilk romanını 59 yaşında yazmış ( ve ben de sosyal bilimlerde zirve yaşların 55-65 olduğunu yazmıştım anımsarsan)…Ve 1 Nisan 1929 doğumlu Milan Kunderra; Paris’te Yüksek Lisans öğrencilerine ders veriyormuş günümüzde…Kanımca “Dergi K”; her sayısında yıllanmış ama paslanmamış insan örneklerini sunuyor bizlere…Zülfü’nün şarkıcılığına sıra gelince; 1980 öncesinde, Ruhi SU’yu yitirdikten sonra, onun “leylim leylim” deyişini, sazının tellerini titretişini sevmiştik o günlerde…Özellikle Nazım’ın dizelerine ses verdiği “Nazım Türküsü” oldukça beğenilmişti…Ama değişken kişiliği, siyasal kimliğindeki zikzakları her dönemde tartışılır oldu…Bununla birlikte; yazılarına “insan yüreği” yansıyor, ama ikiyüzlü bir yansıma mı yoksa gerçekten de barış-dostluk için çarpan bir yürek mi, elbetteki bunu en iyi Zülfü bilir…
Zülfü Livaneli’yi nedense hep mukemmelci , birazda megaloman olarak dusunmusumdur. ‘yaparsam mukemmel olmali’ diyen biri bence (ornegin yonetmenligini yaptigi sis filmi mukemmelciligine guzel bir ornektir).Sesi olmadigi halde, kullanmasini bilen biri.Siyasi kimliginde ise hic zigzaglarini gormedim acikcasi. Hemen hemen 20 yil oncesinin ayni Zülfü’su.Keske Istanbul’a belediye baskani olabilseydi. Turk siyasetinin onun gibilere ihtiyaci var diye dusunuyorum.
Byn Selma, zeytin dalınızı kabul edemeyeceğim. Çünkü özelden ya da genel bana bir özür borcunuz olduğunu düşünüyorum. Başka bir tartışmada haksızdım, canım acısa bile özür dilemeyi bildim. Benim için büyümek ve olgunluk işte böyle bir şeydir.Ben çok değişik alanlarda okudum. Lise terk esprimi bir arkadaş mazlumları oynamak diye algılamış. Oysa ben sıradanlığa gerçekten övgü yağdıran, bu kalıplara bireyin ihtiyacının olmadığını düşünen biriyim. Bu yüzden de ben şunları şunları okudum, siz bir durun deme gereği hissetmedim. Benim için bilgi paylaşılır bir şeydir. Meta olarak kullanılmayan, sahip olduğun bilgi yüzünden diğer kişilerden üstün olmayacağın bir şeydir. Bir şeyi çok iyi bilmenin benim için gerçekten önemi yok. O bilgiden nasıl faydalandığın ve hayatta nasıl durduğundur önemli olan.Zülfü Livaneli konusunda ap’ye katılıyorum. Bütün parçalarını seviyorum, yeter ki o söylemesin. Ben onun parçalarını Banu’dan Leman Sam’dan dinlemeyi tercih ediyorum.Yaş konusunda söyleyecek bir şeyim yok. Çünkü o sinemaseverle çok uzun bir tartışmanın parçası. Yorumlarımızı falanda sildik, o yüzden yarım kalmış. Elbette üretimin belli bir olgunluğa erişmesi için zaman denilen şeye ihtiyaç duyuyoruz. Kimi bunu çok genç bir yaşta yakalıyor, kimiyse daha geç bir zamanda. Buna itiraz etmem ise saçmalık olur. İtiraz ettiğim nokta yaş yüzünden bir ayrıcalık beklenmesidir. Bakınız tenedian’da yaş konusunda bizden bir adım önde. Ama birgün bile bu yüzden bir ayrıcalık istediğine ben rastlamadım.Sizin 54 yaşında doktora yapmanız elbetteki takdire şayandır. Ama bu size bir ayrıcalık kazandırmaz. O yaşta olup da evlere temizliğe giden birçok kadın var. Sadece emek boyutu değişiyor. Çok arabeks oldu ama; ünvanlara, başarılara değil, insana önem vermek gerektiğini göstermek için bu örneği verdim.
“nevdalist”; uzatılmış bir zeytin dalı yok ki?…En saldırgan, en alaycı yorumlarınıza da karşılık verdim…Burada “Dergi K” konusuna değinildiği için, Dergi’yi de keyifle okuduğum için yorum yazdım…Ve Zülfü konusuna da yabancı olmadığım için…( Ve bir zamanlar Timur Selçuk’u da dinlerdik beyaz piyanosuyla, bizim devrimci özlemlerimize yönelik ezgiler söylerken o günlerin Spor ve Sergi Sarayı’nda…Daha sonraları Selçuk’daki değişim; 180 derecelik oldu…Ve Inti Illimani’yi (Venceremos ezgisiyle) de, Sadık Gürbüz’ü de; Zülfü’yü de dinledik, özgürlük, barış, umut dolu geleceğe yönelik düşlerimizi okşuyan ezgileriyle…Zülfü; Cem gibi, Şanar Yurdatapan v.b gibi kaçıp gidiverince…Buna karşın; pek çok değer işkence, cezaevi, ölüm gerçeğinin içine düşünce…Ve TÖ’nün elini öpen Cem’in ardından, Zülfü de geri dönünce ( üstelik dilinde/yazılarında II:Cumhuriyet söylemleriyle)…Ve şimdi CHP’de olmak?…Sanırım bu yaşam; dalgalı, değişken, kısaca zik-zak gösteren bir süreç olarak tanımlanabilir…Yazdıklarımı yorumlarken; sizler, eleştiri-tartışma düzeyini aşağılara çekmeseydiniz, çok daha saygın yazışmalar olurdu…Ben ne kindarım, ne de dindar; kendisiyle bile dalgasını geçebilen, özgüvenli, yaşam dolu bir kadın kişiyim…Bu başlık altında düzeyli bir tartışma ortamı olduğunu ve Zülfü’yü de sizlerden daha iyi tanıdığımı düşünerek yorumumu yazdım…Ki sizler onu 80 sonrasında yurtdışına kaçıp, dönüşünün ardındaki kişiliğiyle tanıdığınız için, elbetteki yaşamındaki değişimi/dalgalanmaları değerlendiremezsiniz ( şimdi burada da; “ben bilirimcilik” yaptığımı ileri süreceğinizden hiç kuşkum yok, ama 31. yaşam yılınızda olduğunuza göre, izin verin de bu değerlendirmeyi yapabileyim)…Belki sizler onun; ülkücü-MHP’li bir ağabeyi olduğunu da bilmezsiniz…50’li yaşlarında temizliğe giden kadınlara sıra gelince; herkes genç oldu, herkesin yaşamına olanaklar sunuldu…İnsan kendi yazgısını kendi yazar; “ölüm” dışında her soruna karşı çözüm üretilebilir. üstelik yaşamda; işbölümü ve uzmanlaşma var, herkes bir işin ucundan tutacak değil mi?…Emeksiz yemek var mı?…Ben 2 çocuklu kadın olarak, üstelik de 08-17 saatleri arasında “yarı-açık tutukevi” olarak tanımlanabilecek kamu kurumunda görevliyken, koşullarımı daha da iyileştirmek için özverili bir çaba göstermişken, neden başkaları kolaycı yaşamı seçiyor?…Şimdi yine karşı çıkacaksınız bu sözlerime; “herkesin olanakları eşit mi?” diye…1980 öncesinde, özellikle de bizlerin çocukluğunda, okumak isteyenlere “Devlet Baba” elini uzatırdı, Devletçilik ilkesi gereği olarak…Özellikle öğretmen, ebe-hemşire olmak isteyenlere sınavsızdı okullar…Ülkenin nüfusu 30 milyondu; tüketim yerine üretim, dayanışma, imece öğütlenirdi yurttaşlarımıza, yemece değil……Yemece, köşe dönmece, üretmeden tüketmece; 1980 sonrasında yükselen değerlerden sayıldı… Değil mi ki master-doktora sürecine yaşamında yer vermişsin, bu değişim sürecinin de ayırdında olman gerekir, günümüzde dayatılanlarla yetinmeden ülkemizin 1980 öncesi ve sonrası toplumsal yapısını araştırman gerekir (Ki 1980 yılı; yalnız ülkemiz için değil, Dünya genelinde “küreselleşme” olgusunun temellerinin atıldığı yıl olarak değerlendirilmektedir).İnsan olmak; öncelikle erdemli olmak, yaşamda kolaya kaçmadan savaşım vermek, sorumluluk edinimli, özverili olmak ve başkalarına saygı duymak gibi pek çok ön koşulu içeriyor.Herkesin yaşamsal deneyimleri, birikimleri, değerleri başkalık gösterir; kişiler bunları dışa vurduğunda size karşıt olanları dışlar, uygun olanları isterseniz kendi yaşamınızda varolanlarla yoğruşturabilirsiniz. Ama alaycı, saldırgan, özellikle de saygısız karşı çıkışlarınız olursa; elbetteki hoşgörüyle karşılanmazsınız…Ve bana yaklaşımınız buydu; benden de yanıtını aldınız…Gerçek kamusal alanda; nasıl ki kişilerin susturulmaması gerektiği ileri sürülüyorsa, sanal kamusal alanda neden beni susturmak için yoğun bir girişimde bulundunuz?…Yoksa “hafif.org” kurtarılmış bölgeniz miydi?…Yasak alana mı girdim?…Gitmemi söylediniz ( ki YA SEV, YA TERK ET diyenlere benziyordu yaklaşımınız)…Susmamı söylediniz…Sığ olduğumu söylediniz ( Sizler gibi düşünmeyenler “sığ”, sizler “derin bilgili, engin görüşlüsünüz” öyle mi?)…Yakıştırdığınız yaftaları yeniden saymama gerek yok; her biri yorumlarınızda duruyor…Ve ben karşılık verince de; daha da saldırgan, sövgücü oldunuz…Neyse; yazdıklarınızı görmüyorum, yazdıklarımı görmeyin…”nihilist “olmaktan söz ediyorsunuz ya, yok saymak diye bir kavram var, elbetteki bilirsiniz…Yokuz bir diğerimiz için…Kıramam zeytin dallarını…
sizin öyle zeytin dalı falan uzatacak yüzünüz de yok kapasiteniz de,bu durum tamamen nevdalistin iyiniyetidir. örnek alın diyeceğim ama çare değil.istediğinizi tanıyın istediğinizi dinleyin,istediğiniz kadar okuyun istediğiniz kadar diplomayı üst üste ekleyin.sizin ruhunuz kirli hanımefendi.ırkçısınız,faşistsiniz ve bütün bunların ötesinde zavallısınız ama sizin için üzülemiyorum bile.
Zulfu olayina ve yurtdisina kacma olayina bakis aciniza katilmiyorum. Yani kacmasalar daha mi iyi olurdu? Nazim Hikmet kacmayip ta, Sabahattin Ali gibi oldurulse daha mi iyi olurdu ornegin? Pablo Neruda, ulkesinden ayrilmasa, Pablo Neruda olurmuydu acaba?Insanlarin en dogal haklarinin, konusma ve dusunme ozgurlugunun ellerinden alindigi, dusundukleri, soyledikleri icin hapise atildiklari ve zaman zaman bir sekilde yok edildikleri kara bir donemden , ‘zor yillar’ dan bahsediyoruz burada.Surekli oldurulme, hapse atilma korkusu ile yasamak pek kolay olmasa gerek. O donem de kacan aydinlari ayiplamamak gerekir bence.Zulfu ile ilgili olarak, abisinin ulkucu olmasi ile kendisinin ne alakasi olabilirki? CHP den siyasete girmesi de o kadar onemli bir olay degil. Sayet kaliteli insanlar siyasete girmez ise, ortalik su an ki politikacilara kaliyor ise. Buyurun bakin meclise. Iste bizleri yonetenler. Aralarin da biraz kaliteli insanlar olmus olsa fena mi olurdu?Cem Karaca ili ilgili olarak ise. Sozleriniz de gercek payi yok degil. Ama Cem Karaca nin donekligi onun yaptigi muzige bakis acimizi degistirmemeli (diye dusunuyorum). Turkiye’de (protest) rock olarak nitelendirilebilecek ilk ve tek kisi idi kendisi zamaninda (halen de oyle bildigim kadari ile).
Byn Selma, peki. Ben söyleyeceğimi söyledim. Tenedian’ın yazısını da bloke etmeyelim. Sizinle tartışmak ve polemiğe girmek gibi bir niyetim yok.Yalnız anlamadığınız şey şu: Siz beni hep başkalarıyla karıştırıyorsunuz. Bana cevap verecekseniz, bari benim yazdığım yorumları okuyun, onun üzerinden cevap verin. Başka arkadaşların yorumlarıyla gelmeyin. Ya sev ya terket diyenlere yaklaşımım nasıl benzeyebilir? Tarzım ve haddim değil, bir insanı sanal alemden kovmak. Bir tez öne sürüyorsanız, yazdığım cümlelerle de bunu ispatlamalısınız.Son söz; biraz da özeleştirel bakmak lazım. Malesef bunun da yaşı yokkkk.Haksız olsam zeytin dalı uzatmasını da bilirdim. 1 2 3 ve son
adamı zorla yazar ettiler, zorla sinemacı da etmişlerdi. değil adam ne yazar, ne yönetmen. yazar eksiği var ya memlekette, o kapatılmaya çalışılıyor.
yahu selma hanım, “Zülfü’yü de sizlerden daha iyi tanıdığımı düşünerek” demişsiniz. yaşınızın büyük olması zülfü livaneli’yi bizden iyi biliyor olmanızı neden gerektiriyor? yoksa ben mi anlayamadım, zülfü bey’le başka türlü bir yakınlığınız mı var?hani her yazınızda ısrarla kendinizden bahsetmenizden dolayı gerçek bir kişi gibisiniz sadece, yoksa ahmet aksüt sınıfından olduğunuzu düşüneceğim… ahmet aksüt kim mi? onu da bilmiyorsanız, sizin utancınız olsun!
çok alengirli insanlarmışsınız yav.
Üstüme alınayım mı bilemedim, amaaaaSadece alengirli değiliz, yanar döner ışıklarımız da var.
aynı zamanda da entiripüfteniz.
1- Önerilen dergiyi okuyacağım.Öneri için teşekkür ederim.2- Zülfü’nün ödülü ne yorumlara sebep olmuş 2 günde, şaştım kaldım.3- Entiripüfteniz.
Kusura bakmayın ama çoğunuz,hayatlarını yalan ve dedikodu üzerine kurmuşunuz,dikkat ediyorum genelde önemli birinin başarısı ya da başarısızlıkları üzerine odaklanıp,sonra da küfürleşiyorsunuz…Anlıyacanız tam bir oryantal kafanın ürünlerisiniz.Üretin be üretin,fikir mi olur,yemek mi olur,neyseniz onu yapın derim.Nevdalist doktora yapıyomuş aman ne güzel yap ama zırvalama,siz selmaelma,bu insanlara neden kafayı taktınız ayol! Seviyeli “adam” görüntüsü verip birbirinize akla hayale gelmedik küfürler edin,sonrada ben şuyum ben buyum diyin…İşte oryantal kafa!
Pardon ama ne oluyor?Deniz80; bir tartışmanın muhatabı değilsin, ancak oturduğun yerden bana zırvalama deme hakkını kendinde buluyorsun. Şimdi bu tartışmada senin yerin nedir? Hani sen niye karışıyorsun? Sıkıldım ben artık bu işten. Her aklına esen nevdalist’e bir laf sokalım telaşında.Sen merak etme, ben üretiyorum. Sen de ürettiklerim üzerinden yorum yapsan, daha güzel olacak. Ben Byn Selma mevzusunu kapattım. Sen iki gün sonra niye tekrar açıyorsun? Ayrıca yazdığın bir yazı vs göremedim. Bize üretin üretin diyenin, bunu ilk önce kendisinin yapması gerekiyor. Çuvaldız olayı yani…Ayrıca hayatımızı nerden biliyorsun, onu da çok merak ettim. Çoğumuzun yalan ve dedikodu üzerine kurulu bir hayatı varmış ya, o bağlamda soruyorum. Sen buradaki herkesi tanıyorsun demek ki!Dip Not: Oryantalizmi de bi zahmet öğren, bak senin üretimin de bu olsun. Öyle kavramları kendi isteğinize göre herşeye de uyarlamayın. İlla bir şey biliyorum diye yutturacaksınız ya! Dedikoducuya, yalancıya üzgünüm ama, oryantal denilmez.Benden pes ve NOKTA: Polemik isteyenleri başka kapıya alayım.
kızma arkadaşım.”Fikir!” yazısı yazanlar eleştiriye açık olacaklar.Ben yazmıyorum okuyorum bana keyif veren bu.İtirazınız mı var?.Yazılanları ve yorumları takip ederek bu sonuca varmak zor değil.Belden aşağı vuruyorsunuz(lafım nevdaliste değil).Tartışmaya katılmak için izin mi almam gerekiyor?.Oryantal kafa,şark kafası,ebleh kafa hepsi aynı kapıya çıkar ne demek istediğimi anladın sen!.Ordan burdan int.resim idirerek,herkesin kolayca ulaşabileceği bilgileri paylaşıma sunmak”ucuz muhabir”olmaktan başka nedir ya?Varsa size ait bir düşünce paylaşıma açın tartışlım.
Bilgi için teşekkürlerpanaxpanax ginsengalışverişsaat plusantakya biber hapı