bildirgec.org

zülfü livaneli hakkında tüm yazılar

Mikis Theodorakis

admin | 04 April 2011 08:53

Zorba the Greek adlı parça ve bunun gibi bir sürü eserle dünya müziğinde önemli bir yere sahip Mikis Theodorakis, çağdaş Yunan müziğini Manos Hadjidakis ile kuran kişidir.

theodorakis
theodorakis

Yunanistan‘ın Sakız Adası‘nda 1925 yılında doğan Theodorakis, çok erken yaşlarda müzikte yeteneğini göstermeye başlamıştır. Çocuk yaşta kendi şarkılarını yazmaya başlayan Theodorakis, 14 yaşında Patras Konservatuarı’na başlamıştır. Daha 17 yaşında iken, Atina Konservatuarı’na başladığı sırada, İtalya Yunanistan’a savaş açtı ve kendisi de direniş ordusuna bu yaşta katıldı. Direnişçilere katıldığı için hapis cezası aldı, bir ara serbest bırakılsa da tekrar esir alındı ve hatta ölüm cezasına bile çarptırıldı. Ama şans eseri, ölüm o an kaderi değilmiş ki ölmedi ve bu olaylardan sonra hapis cezaları aldığı gibi sürgün yedi. 1953’de İtalya’ya kaçıp orada Paris Konservatuarı’na girdi ve eğitim bitince Yunanistan’a 1961’de döndü ve Lambrakis Gençlik Örgütü’nün başkanı oldu. Milletvekili oldu. 1967’de albaylar cuntası,

theodorakis
theodorakis

Theodorakis’e karalama kampanyası yapmaya çalıştı ve hatta şarkılarını yasaklattılar. Theodorakis ise buna karşı Yurtsever Cephe’yi kurdu ve davasını savundu. Fakat tutuklandı ve ülke dışına sürüldü. Nihayet 1974’te albaylar cuntası düşünce kendisi ülkesine döndü. Bu sırada dünya çapında verdiği konserler ile de kendini ifade etme imkanı yakaladı.
Theodorakis, ömrü boyunca bir çok beste yapmış olup 12 sinema filminin de müziğini bestelemiştir. Dünyaca bilinen ve sevilen bir çok eseri vardır.
Yunanlar’ın dünyaca ünlü dansı Sirtaki‘nin dünyaya yayılmasını ve çok sevilmesini sağlamıştır. Buzuki adı verilen Yunan çalgısı, en güzel şarkıları Theodorakis’in besteleri ile tanımıştır diyebiliriz. O, Yunan müziğinin babasıydı. Zülfü Livaneli ile düet yapmışlığı vardır ve bendeniz de bu düeti canlı izleme fırsatına sahip olan insanlardan biriydim.

Mikis Theodorakis

admin | 03 April 2011 14:46

Zorba the Greek adlı parça ve bunun gibi bir sürü eserle dünya müziğinde önemli bir yere sahip Mikis Theodorakis, çağdaş Yunan müziğinin Manos Hadjidakis ile kuran kişidir.

theodorakis
theodorakis

Yunanistan‘ın Sakız Adası‘nda 1925 yılında doğan Theodorakis, çok erken yaşlarda müzikte yeteneğini göstermeye başlamıştır. Çocuk yaşta kendi şarkılarını yazmaya başlayan Theodorakis, 14 yaşında Patras Konservatuarı’na başlamıştır. Daha 17 yaşında iken, Atina Konservatuarı’na başladığı sırada, İtalya Yunanistan’a savaş açtı ve kendisi de direniş ordusuna bu yaşta katıldı. Direnişçilere katıldığı için hapis cezası aldı, bir ara serbest bırakılsa da tekrar esir alındı ve hatta ölüm cezasına bile çarptırıldı. Ama şans eseri, ölüm o an kaderi değilmiş ki ölmedi ve bu olaylardan sonra hapis cezaları aldığı gibi sürgün yedi. 1953’de İtalya’ya kaçıp orada Paris Konservatuarı’na girdi ve eğitim bitince Yunanistan’a 1961’de döndü ve Lambrakis Gençlik Örgütü’nün başkanı oldu. Milletvekili oldu. 1967’de albaylar cuntası,

theodorakis
theodorakis

Theodorakis’e karalama kampanyası yapmaya çalıştı ve hatta şarkılarını yasaklattılar. Theodorakis ise buna karşı Yurtsever Cephe’yi kurdu ve davasını savundu. Fakat tutuklandı ve ülke dışına sürüldü. Nihayet 1974’te albaylar cuntası düşünce kendisi ülkesine döndü. Bu sırada dünya çapında verdiği konserler ile de kendini ifade etme imkanı yakaladı.
Theodorakis, ömrü boyunca bir çok beste yapmış olup 12 sinema filminin de müziğini bestelemiştir. Dünyaca bilinen ve sevilen bir çok eseri vardır.
Yunanlar’ın dünyaca ünlü dansı Sirtaki‘nin dünyaya yayılmasını ve çok sevilmesini sağlamıştır. Buzuki adı verilen Yunan çalgısı, en güzel şarkıları Theodorakis’in besteleri ile tanımıştır diyebiliriz. O, Yunan müziğinin babasıydı. Zülfü Livaneli ile düet yapmışlığı vardır ve bendeniz de bu düeti canlı izleme fırsatına sahip olan insanlardan biriydim.

VEDA (2010)

agustos | 12 February 2010 16:34

“Ölüme meydan okuyan bir kuşağın hikayesi” olan Veda, Atatürk’ün yaveri Salih Bozok’un anılarından yola çıkıyor.

26 Şubat 2010’da sinemalarda olacak olan film için “Bir Atatürk filmi daha” denebilir belki ama filmin senaristi ve yönetmeni Zülfü Livaneli “ilk Atatürk filmi” diyor. Zira, Veda filmi belgesel değil. Atatürk ile ilgili daha önceki yapımlarla karşılaştırıldığında (bazıları yalnızca televizyon için hazırlanmıştı) gerçekten bir “film” olduğu farkedilebiliyor.

Can Dündar’ın Mustafa filmi ile kıyaslanacaktır kuşkusuz. Lakin filmin sitesindeki fotoğraflara bakılırsa çok farklı göründüğü söylenebilir.

Senaryo çalışması 3 yıl süren, çekimleri 7 haftada tamamlan film, aynı zamanda Türkiyede yapılmış en kalabalık produksiyon.

ZÜLFÜ LİVANELİ “Türkiye’nin büyük dönüşümüyle ilgili tahminler”

| 09 November 2009 10:11

Zülfü Livaneli, başlıktaki yazısında, Türkiye’nin büyük bir dönüşümden geçtiğini ve bunun ne yönde olduğunu okurlarıyla paylaşmış.

Özetle, Türkiye’nin bir Ortadoğu ülkesi olacağını, toplumun muhafazakar, kalitesiz ama zengin bireylerden oluşacağını.
Önümüzdeki yıllarda, gökdelenler ve alışveriş merkezleriyle, lüks mağazalar ve lokantalarla dolu, yabancı şirketlerin orta doğu merkezlerinin bulunduğu, bu günkünden daha zengin bir ülke olacağımızı.
Bir çeşit Dubai ya da eski Beyrut.
Öte yandan hızlanan bir cahilleşme, kültürsüzleşme, lümpenleşme süreci olacağını.
Her işin başına liyakata göre değil, tarikat ilişkilerine göre seçilmiş insanların geleceğini.
Alabildiğine muhafazakar ve Amerikancı bir ülke olacağımızı tahmin ediyor, daha doğrusu iddia ediyor…

Neden Yoksuluz ?

goddrawme | 24 July 2009 13:02

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=247627&Categoryid=4&wid=5

layıklık !

kaleidoskop | 06 June 2009 10:38

http://haber.gazetevatan.com/haber.vatan?detay=Hayata_dair_26&Newsid=240166&Categoryid=4&wid=5

Altmışdört yılın ardından: Meral Çetinkaya

kahramancayirli | 27 May 2009 13:30

Altmışdört yılın ardından: Meral Çetinkaya
Kahraman Çayırlı

Zaten huyumuzdur bizim. Sanatçılarımızın değerini, ancak onları kaybettiğimiz vakit anlarız. Hayattayken saygı duymamız gereken insanların kıymetini bilmek için, onların yitip gitmelerini bekleriz illa. Benim bu yazı ile niyetimse, yıllardır sadece işini yapan ve her daim takdir edilmeyi hak eden gerçek bir sanat insanını anlatmak: Meral Çetinkaya’yı..1945 yılında Bursa’da doğan Çetinkaya’yı ben ilk kez Bizimkiler’in (Yalçın Yelence/ 1989-2001) Ayla’sı olarak tanıdım. Oysa “Sanat Tarihi” eğitimi alan yetenekli sanatçı, 1969 yılından itibaren “oyunculuğun er meydanı” olan tiyatro sahnesindeydi. Dostlar Tiyatrosu’nda uzun yıllar çalıştı. “Şili’de Av”, “Alpagut Olayı”, “Bitmeyen Kavga”, “Gün Dönerken”, “İkili Oyun”, “Yalınayak Sokrates” sanatçının oynadığı oyunlardan. Tiyatro yaşamını ise halen Bakırköy Belediye Tiyatroları’nda sürdürüyor. “Bir Yaz Evi”, “Hadi Öldürsene Canikom”, “İlk Gençlik”, “İvan İvanoviç Var mıydı? Yok muydu?”, “Ocak” son temsillerinden.