YÜZMEYİ VASİYET EDEN DEDE
Bu hikâye tanıdığım bir bürokrata ait. Kendisi iyi bir yüzücü. Bir yurtdışı seyahatinde etrafındakilerin dikkatini çekmiş bu yeteneği. Kendisini tebrik edenlere işin sırrını şöyle anlatmış:
“ İyi bir yüzücüyüm. Çünkü bir ata vasiyeti bu. Bunu bana babam vasiyet etti. O’na da dedem. Toplamış bütün çocuklarını. Yüzmeyi öğreneceksiniz ve bütün çocuklarınıza öğreteceksiniz, demiş.
Dedem yüzmeye bu kadar önem vermesinin sebebini de açıklamış:
Kurtuluş savaşı yılları… Dedem de cephede… Bir gün düşman askerlerinin kuşatması altında kalmışlar. Kurtulabilmeleri için tek bir yol varmış; önlerindeki nehre atlayıp karşıya geçmek…Tam nehre atlarken arkadaşı kolundan tutmuş: “Sana bir emanet vereceğim. Bir mektup bu. Anne babama ve yolumu gözleyen yarime yazdım. Ulaştırırsan memnun olurum. Bana hakkını helal et. Komutanıma ve arkadaşlarıma söyle onlar da haklarını helal etsinler. Çünkü ben yüzme bilmiyorum. Sizin ele geçmemeniz için ben, ses çıkarmadan ölüme atlamalıyım” demiş. Ardından salmış kendisini nehrin derin sularına. Dediği gibi, düşmanın dikkatini çekmeden, sessizce, çırpınmadan, can vermiş.
Vatan için boğulmuş… Vatan aşkı böyle yüce bir duygudur işte. Kimi vatan için deryayı yüzer geçer, kimi vatan için şehadet şerbeti içer..
Bu aziz toprağın, bu ulu pınarın bağrında yatan bir şehidin vasiyetidir bu: Yüzmeyi öğren ve öğret CAN!