Dün , ulusalcıları da laikleri de anti-laikleri de gördük.Türkiyede sahnelenen oyunun aktörlerinin nasıl roller kestiklerini de gördük.gördük ki, bu devletin ne ortak bir hedefi ne bir manifestosu ne de millete verebleceği bir şey var…Demokrasi demokrasi diye tutturanların devletin en yüce makamına seçilmiş bir zat’a karşı gösterdikleri tavrı türklüğün ya da milletin direnişi olarak açıklayabilir misiniz?fıkra bu ya,Adam lokantaya gider, garsona bir çorba getirmesini söyler.Garson çorbayla gelir adam limonu sıkmaya çalışır, yüzünü ekşitir ve garsonu çağırır,-evladım bana dişi bi limon getiriver.-başüstüne efendim!Adam getirilen limonu dener.garsonu yine çağırır.- Dişisini , dişisini istiyorum evladım.Garson-derhal efendimAdam bu limonu da beğenmemiştir. garsona işaret eder.-yau anlamadın mı dişisini istiyorum kardeşimGarson hayretle adama bakar.-size bişi sorabilirmiyim üstadım, siz bu limonu ikecek misiniz, sıkacak mısınız?evet türkiye şu an ne yapacağını bilmiyor…Alaaddin’in cinini bekliyor sanki…Türkiye sıradanlık monarşisinden farkı kalmayan bu sistemi mutlak değiştirmek ve globalleşmeye karşı direnç göstermek mecburiyetindedir…Ülkenin geleceğini karartan, çok taraflı bir çatışma ortamının içine çekilmek istendiğinin halka anlatılması, murdar olmuş sistemin yeni ve millet olma bilinci esas alınarak harekete geçirilmesi gerekmektedir.Türkiye çok ciddi bir örselenme yaşamaktadır…Bunları sahnedeki aktörlerin oynadıkları oyundan pek ala anlamak mümkündür…özgür pazar, rekabetçi ekonomi falan, bunlar ülkenin önde gelen sorunları değildir…Derhal rafa kaldırılmalıdır…Türk milleti hedefsiz, rotasız bir gemi gibi meçhule doğru yol almaya devam edemez. “Kurucu devletin” varlığını korumakla yükümlü TSK bir an önce “bizim çocuklarımız “ olduğu günlere dönmek zorundadır…
Her ne olursa olsun, çıkacak ilk bunalım daha da ağır ve telafisi güç sonuçlara gebedir. Kimileri, ülkenin yeniden doğuş atağına geçebilmesi için böyle ağır bir bunalımı yaşaması gerektiğini söylerler. Doğru olabilir, ancak yıllardır türk milletine aşılanan düşük ahlak ve işgal ekonomisi ile bunun olabilmesi çok zordur…Ancak, türkiye sahte alternatiflerlerden de vazgeçmek durumundadır… Düşüncemi yineliyorum; Türkiye bir müddet kurucu meclis tarafından yönetilmeli ve hiç bir ideolojik donanımı bulunmayan sözde ulusalcı güçlerin elinden kurtarılmalıdır.. Türk milletine ,istiklal harbinin diriliş ve toparlanma bilinci aşılanarak önü açılmalıdır.
Yakup kadri, ergenekon adlı eserinde şöyle der,
yıllar önce keramet sahibi bir adam bana demişti ki; Türk ülkesinin sınırları,türk askerinin silahından çıkan kurşunun çizdiği mesafe hattıdır..”