bir kroki
BOLU YEDİ GÖLLER
Eşsiz manzarası, yeşilinin binbir tonu, her yerinden bereket fışkıran toprağı, dingin ve birbirinden güzel yedi gölü yanında, belki de bunlardan daha da çok içinde barındırdığı huzurla bahsetmeye değer yedi zümrüt gölden. Zümrüt çünkü yeşilin her tonunu yansıtıp göz alıyorlar. İnsanın iyi, kötü bütün düşüncelerini; mutlu, mutsuz bütün anıların; bütün hüzünlerini ve bütün sevinçlerini bağrından yansıttığı o yeşilin içinde boğan, geriye koskoca bir sıfır, koskoca bir huzur, bırakan bu yedi yeşil cübbeli büğücü bence yanlarına sokulan her insan evladının kalbinden bir parçayı çalıp yeşil sularında saklıyor.
yoldan bir manzara
Yağmurlu ve sisli bir günde kıvrıla, kıvrıla yamacında ilerleyen bir yoldan çıktığımız dağın tepesinde birbiri ardı sıra dizilmiş göller Sazlı Göl, İnce Göl, Nazlı Göl, Kuru Göl, Derin Göl, Büyük Göl ve Serin Göl bizi beklenenin aksine çevredeki ağaçlardan kaptıkları güneş ışıklarının yansımaları ile karşıladılar. Göllerin hepsi kayan toprağın akan suyun önünü tıkaması sonucu oluşmuş ve birbirine bağlı. İsimlerini de sahip oldukları özelliklerden alıyorlar.
serinlik
Sazlı Göl’ün içinde adı üzerinde sazlar var. İnce Göl uzun ve ince bir gölcük, çevresinde az sayıda ve doğadaki estetiği bozmayacak şekilde yapılmış kiralanabilen ahşap kulübeler var. Nazlı Göl içinde bulunduğu çukurcuğun toprağı suyu tutmadığından – suyu tutmaya nazetettiğinden – nazlı adını almış. Kuru Göl karsularının eridiği ve yağmur oranının çok olduğu ilk bahar aylarında Nazlı Göl’ün tutmaya nazettiği suları tutarak dolan, diğer zamanlarda küçük, kuru bir çukurcuktan ibaret olan gölcüğümüz. Bu yedi gölün içinde adı üstünde en derin olan Derin Göl, çevresindeki yürüyüş parkurları ve gökkuşağı, abant ve dere alası gibi içinde barındırdığı balık türleri ile dikkat çekiyor. Büyük Göl’ün üzerinde göle uzanan seyirlik iskeleler ve çevresinde doğaya zarar vermeden mangal yapmaya izin veren yapılandırmamalar bulunuyor ki uzun bir yolculuk ve uzun bir yürüyüşten sonra bu iskelelerden birinin üzerinde durup manzarayı seyretmenin, seyrederken de ağır ağır çay yudumlamamnın keyfine doyulmuyor.
yürüyüş
Yedigöllerdeki ağaçların kraliçesi sarıya çalan yeşil yaprakları ile ışığın ormanın derinliklerine şuh bir şekilde işlemesine izin veren nazlı kayın ağacıdır. Onca yeşil arasında yeşil olmaya nazedişi, sanki asıl rengi sarıymışta yeşil yanındaki pasaklı çamdan yanlışlıkla üstüne bulaşmış gibi duruşuyla kibar, titiz bir hanım efendi edası vardır kayınlarda. Meşe, gürgen, karaçam, sarıçam, kızıl ağaç, göknar ve ıhlamur da yedigöllerde ikamet eden ve yeşilin her tonu ile bu doğa cümbüşüne katılan diğe orman sakinleridir. Ve bu cümbüşün dibindeki kuytu ormanda ağır adımlarla yürümek ayrı bir içsel cümbüştür.
yeşilin büğüsü
Bu bölge türkiyenin ilk milli parkı olma özelliği de taşıyor. Ayrıca geyik üretim tesisleri de var. Bu tesislerde üretilen geyikler yabani hayata alıştırılıp doğaya salınıyor. Ormanda ayı, yaban domuzu, kurt, tilki ve sincap da bulunuyormuş. Ben söyleyenlerin yalancısıyım.Ben yedigöllerin ilk baharını gördüğüm için ilk baharını anlatıyorum tabi. Ama anladığım kadarı ile her mevsim ayrı bir kılıkla insanın karşısına çıkıp şaşırtıyor burası. Dört mevsimini ayrı ayrı keşfetmek gerekiyor o yüzden de. Ulaşım biraz zor. Zira günlük gezemeye gidilebilecek sıradan bir piknik alanı olmaktan kurtarmaya çalışmışlar yolları özellikle bozuk bırakarak. Böylece ancak sevdalılarının katlanabileceği delikli çukurlu, uçurum kenarında bir yolun ucunda saklayarak ulaşılmaz kılmışlar buraları. Gene de bu zorluğa değdiğini söyleyebilirim. Uzak değil. Yolunuzu düşürmeye çalışın.
yorumlar
Yurdumuzun cennet köşelerinden biri yedi göller.Tanıtımından dolayı kutlarım.
Ben de nazik yorumun ve verdiğin link için teşekkür ederim.
baharalı, güzel yazmışsın ne diyeyim. fotoğrafları da beğendim. teşekkürler.
Daha acemiyim aslında. Bu da benim ilk yazım. Fotoğrafların kenarından tarihler sırıtıyor ama neyleyeyim. Oluversin o kadarcık kusur. Ben teşekkür ederim cesaretlendirdiğin için.
@baharali, gerçekten doğa harikasi çok güzel yerler. Ben bir kez gittim bir daha tövbe.. beni kimse götüremez oraya, çünkü yollar çok kötüüü…
Yollların kötü olduğunu yazdım zaten. Piknikçilerin istilasından korumak için özellikle yapmıyorlarmış.
Ortabir de iken gitmiştim, evden ilk kez uzaklaştığım için ağlamıştım..Ama güzel bir yer olduğunu hatırlıyorum, bir de Maşukiye var..
O, konuda haklılar.. yollar güzel olsaydı belki de yedigöller bu kadar doğal kalamazdı.
yazı ve fotoğraflar çok güzel baharalı…
Bolu – Gölcük
Burası da çok güzel bir yer…
Teşekkür ederim. Bir çok güzel yer var. Mekan olarak çok uzak değilim boluya da. Gidebilirsem fotoğraflarımı hafifde paylaşmak isterim.