Ara sıra, normal olmayan günlerimi yazarım burada ben, bugün aslında normal olan ama benim sıradışı geçirdiğim günlerden biriydi. Bende yazayım ,insanlar aman banane dese bile okurlar muhakkak dedim.Sabah başladı bütün günün olaylarının başlangıcı, rutin olarak aynı sokakta oturan akraba veya arkadaşlarla hafta içi beş gün kahvaltı ederiz biz, bugün bendeydi kahvaltı günü toplaştık evde, çay demlendi, yumurta kırıldı, domatese zeytinyagı döküldü falan filan.. Açlıktan midesi kazınmış olan ben adam gibi yemegimi yerken çıt diye bir şey, bu ses değil bir his, ay bakıyorum sol üst dişim kırılmış, ucu kırılmış kendi sallanıyor,iyi de ne yedimki ben, peynir gayet yumuşaktı, ceviz kırmışım gibi bu ne şimdi, hiç hoşlanmam agzımın ve saçımın kurcalanmasından, sallanan diş dişçi demek, dişçi demek herşey demek. Otuzuna merdiveni dayamış bir kadın olarak eski günlerdeki gibi ip bağlayarak çekmeyi bile düşündüm ama kendimden utandım, hem kartlaşmış bir agızdaki diş, kuzuyken sahip oldugumuz diş gibi çıkmaz ki.Eşimi arayıp onun ”kadın senin süren doldu , bak dişlerin de dökülmeye başladı, değiştirsek mi ne yapsak, huhahauaha” şeklindeki esprilerini dinledikten sonra, bir Türk kahvesi içtim, bu dişten kurtulmalıydım, hemde en kısa zamanda, sallandıgı için sürekli dilimle onu buluyor ve kurcalıyordum. Dilimle gel, git, oy,kurcala yaparken baktım diş gitgide yumuşadı, yuvasından çıkmaya hazır ve sonunda diş elimde,ıyy pekte çirkinmiş, Sevinemedim dişimin çıkmasına aslında, kökü bende ve dişçi tarafından kanırtılarak çıkarılan diş kökünün ne demek oldugunu iyi bilenlerdenim, ama karar verdim agrı, sızı yapıp beni at, benden kurtul diyene kadar elleşmicem köküme, ne zaman bana dünyayı dar eder o zaman gider aldırırım, bende böyle üşengeç bir insanım işte.Diş maceramın bitmesiyle, kızımın ne zamandır beklediği bugün vizyona giren Hotel For Dogs filmi için başımın eti yemesi saati geldi, normalde yarın olan gitme planımız, evimize yakın olan alışveriş merkezinde o filmin henüz vizyona girmemiş oldugunu öğrenmemizle suya düşmüştü. Daha uzak olan alışveriş merkezine gitmeliydik hemde bugün sebep bana işkence olsun. 16:15 olan seansa yetişmek için giyinmek, çocukları giydirmek, taksi çagırmak ve gitmek için tam 20 dakikamız vardı. Çok şükür gelecek program reklamlarında yetişebildik,kızı soktum filme ben oğlumla fırıl fırıl gezecektim, hep öyle yaparız kız film izlerken ben oğluşumla girilmedik mağaza, yenilmedik yemek bırakmam.Bu alışveriş merkezi hiç hoşuma gitmedi bugün, birincisi kızımın yaşındayken, o zaman alışveriş merkezlerinin ilki olan bu yere gelip, buzpateni yaptıgım günler aklıma geldi ve büyümüş olmaya gıcık oldum, ikincisi meret yerde sinema bileti tek fiyattı, bizim oradaki alışveriş merkezinde öğrenci tarifesi denen bir halt vardı, zaten buraya geliş taksi parası da ötekinin üç katıydı iyice kıl oldum ben bugün buraya.Hem bana yaşımın ilerledigini hatırlattı hem pahalıya patladı. Madem o kadar masrafa girdim, hamburgerle yetinmemeliydim, değişik şeyler yemeli, biraz alışverişyapmalıydım, inceldiği yerden kopmalıydı.Oğluma ilk çin yemeği tecrübesini yaşatmak üzere geldiğimiz restaurantta, açık büfeden tabaga Allah ne verdiyse doldurdum ve yavrumun şaşkın bakışları arasında hem kendimi hem onu bir güzel doyurdum, oda damak tadımıza yabancı olan bu yemekleri gayet begendi.Yemek ve alışveriş gezimiz, kızımın Bilim Çocuk dergisini ve benim kendime bir eşarp, oğluma bir oyuncak almamızla bitti.Film çıkış saatine on dakika kala yukardan buz pateni yapan bebeleri izledik tabi oğlum yine şaşkındı ve olanları anlamaya çalışıyordu.Eh gezmeniz normal gitti diyebilirsiniz, demeyin, iş çıkışı eşim oraya ugrayıp beni alacak, sevgi yumagı şeklinde eve dönecektik, ama bunun için biraz daha ugraşmamız gerekecekti. Kulaklıgı bozuk oldugu için tamire giden, gelen telefonum bugün yine bana ses duyurmamaya çalışmasın mı? Ay bayılacagım, eşim arıyor ve ben onu duyamıyorum, her zaman iki tane telefon taşıyan iletişim canavarı ben bugün tek ve ses vermeyen telefonla dönenip duruyorum.Eşime koordinat veriyorum, nede olsa beni duyuyor, ama adam piyasada yok çıkış kapısına gel diye bagrınıyorum yok ta yok. Habire arıyor ben durmadan çıkış kapısına gel diyorum, ve cevabını duyamıyorum. Çıkış kapısında onbeş dakika bekledik bu arada yagmur da başladı, yine mont giymeden çıkmış arsız kızım üşümeye başladı, eşim dakika başı arıyor ve ben kendimi berduş gibi hissediyorum ama yine aklımda parlak bir fikir. Güvenlik görevlisine rica ettim, eşimin telefonunu çaldırdık, çok şükür sesini duydum ve o sesin yıllardır bana bu kadar mutluluk verdiğini belki bir kaç kez hatırlıyorum.Zavallım yarım saattir arkadaki giriş kapısında bekliyormuş, ben sahil yönündeki kapı demeyi unutmuşum, ben önde, o arkada yagmur tepede, telefon elde öylece bekleşmişiz. Taksiye atladık eve geldik, adam ıslanmaktan mı oldu ne? hasta yatıyor, ateşi yükseldi.