Yargıtay baskınıyla ilgili son olayları izlerken, bu tür olayların, yakın tarihimizde bir çok benzerini hatırlamaktan dolayı çok da kaygılanmadım. Aynı haberde, yargıtayın son aldığı kararı da veriyordu. Kadın öğretmen okulda değil sokakta da türban takamayacaktı. Gelenek olarak, bu tür bir eğilimle gönül bağım olmamasına rağmen “insanların üzerine bu kadar giderseniz olacak olan buydu” diye düşündüğümü hatırlıyorum. Ancak, bir kaç saniye sonra yakalanan kişinin özelliklerini açıklamaya başladıklarında, “bu, tamamıyla gizli servis ya da ulusötesi lobilerin tezgahı” diye teşhisimi de koymuştum. Son zamanlarda ülkemizde estirilen provakatif olaylarla bir bağı vardı ya da yoktu. Ama nedense, benim aklıma, borsadan beş milyar dolarını çekenler geldi. Şunlar, bir araştırılsa, belki de altından, hem ekonomik hem politik ve hemde sosyal provakasyonlar yapan bir ulusötesi teşkilat çıkacaktır. Türkiye de böyle komplo teorileri ile düşünmek, hala modası geçmiş hale gelmedi. Ancak ben umutluyum. Ülkemizde de bir gün gelecek ve spekülasyonların, provakasyonların, komplocu zihniyetlerimizin ötesine geçilecek. Felaket tellallarına kulak asmamakta ve güzel işler yapmaya devam etmekte fayda var. Ve illah ki, umud etmekten vazgeçmemek.
yorumlar
yapılanın adı finansal terördür. önce içinde bulunduğun ülkenin durumuna göre bir fısıltı yayar, sonra rejimin tehlikede olduğunu bas bas bağırırsın. ilkel yerliler daha ne olduğunu anlayamadan “yükü” kendinden menkul beyaz adam cebini biraz daha doldurur. son operasyonda amerikalı geyiğin biri düşük fiyattan thy’nin yüzde 10’unu ele geçirdi. sen sağlam ben selamet yaşayıp gidiyoruz işte.
yargıtay danıştay çalıştay
Sorunların altında yatanın ne olduğu konusunda aşşağı yukarı hem fikir olduğumuzu görüyorum.Ancak neden birimizin uluslar ötesi güç ,diğerimizin finansal terör dediği şeyin en son noktasında organizasyonların en başındakileri işaret ettiğimde ırkçılıkla itham ediliyorum bunu hala anlamadım.Dikkat ederseniz uluslarası güç , finansal terör ya da adına ne derseniz değin bunlar organizasyonun en üstündeki amaca bilerek yada bilmeden hizmet eden birer yan oluşumdan başka bir şey değillerdir. Olayları dikkatli analiz ettiğimizde çözülmemiş dağılmamış her ülke insanının dönem dönem bu ayrıştırma bakterileri ile mücadele etmek zorunda bırakıldığı görülmektedir. Burada sözkonusu olan ülkeler üçüncü dünya ülkeleri değil USA , almanya , fransa , italya aklınıza tek olma bir bütün olma özelliğini hala taşıyan bütün ülkeleri getirebilirsiniz.Tek bir ülke bunların dışındadır. Onlarda çok ustaca yürüttükleri dış ve iç politika ile sözünü ettiğim ayrıştırma mayalarını ülkelerine sokmamaktadır hatta bunun için dönem dönem bu şerefsizlerle ortak amaçlar doğrultusunda iş birliği yaptığı gözlenmektedir. Ama geçmiş tarihe bakacak olursanız onların dahi bu ayrıştırma bakterilerinden nasiplerini aldıkları tarih süreçlerinin bulunduğunu görürünüz.Uzun lafın kısası pek çoklarımızın hala sahne de sergilenenleri gerçek sorunlar zannettiği ancak oyunun yönetmenini hala göremediği bir ortamda bizler bu yönetmenin farkına varanlar olarak hiç bir şey yapmadan oturmaya devam mı edeceğiz.