Buralardayım aslında. Biraz o tarafa doğru gittim. İstediğimden değil sıkıntımdan. Kesmedi. Bu tarafa geri geldim, aynı aylak ve ağır adımlarla.Üç sefer, beş sefer, on sefer…Daha…Olmadı, olamadı dolaşmak sıkıntımı dağıtacağına daha da arttırdı. Gün ve gün aynı voltaları atmak yoklukları unutturmadı. Her gün sabahın köründe çıkıp, akşamın karanlığında elimdeki birikmiş voltalarla geri dönmek kesmedi. Biriktirdiklerimi haklı çıkarmadı.Her zaman yaptığım gibi günleri bitirdim, benden başka kimsenin haberi olmadan. Herkes gibi yenilgiyi kabul ettim, kime yenildiğimi bilmeden. Her yaşamdaki gibi yazdan sonra kışın gelişini beklemeye başladım. Fizik, kimya yâda her hangi karın ağrısı kanunsa “yoktan var edilemez” demesini içerlediğimden olsa gerek ki elimdeki malzemelerle çürütmeye çalıştım. Yok, olanı var edemedim. Var olanın yok oluşunu seyrettim çaresizce. Düştüğüm düşümden, kanayan yanlarıma rağmen durduramadım ömrümü, hiçe sayılan tezlerimle.Kesinleşmemiş gidişlerle dönüşü dilsiz yollara başladım böylece. Bir gözüm kör, bir kulağım sağır, bir kolum kopuk, bir ayağım kesik, attığım isteksiz adımlar eşliğinde, voltalar biriktirdim. Bu taraftan, öbür tarafa kontrolsüz devinimler eşliğinde. Adressiz başlangıçlara eşlik ettim. İzi, yolu, sokağı, sapağı belli olmayan, bittiği ve gittiği köşe başını hiç görmediğim, ikametgâh kâğıtlarında bile yazılamayan yalan adresleri yaşadım. Iskartaya çıkardığım, tedavülden kaldırdığım yaşamımda.Bunlardan dolayı yanlış sokaklara dalıyorum artık, nereye çıktığını umursamadan. Yanlış caddeler de geziniyorum artık, üç adım ilerisini hesaplamadan. Yanlış yüzlere bakıyorum artık, görünemez oluşuma aldırmadan.Olmadı, olmuyor, olmayacak… Hiçbir zaman.Boşa vakit harcamaktayım anlayacağın. Sonuçlanmayan, ama sonucu belli olan artık zamanlardayım.Şimdi…Bir volta daha…Sonuca sandığından daha yakınım aslında, bakma uzakta kalışıma…