kalbine gömdüğüm deli gömleğimyalnızlığımsürçüyorum bedenindetam oranda, mızrabın rahmindeyimgel, esrârını çaldığın ilk günaha âh edelimne vakit unutulmuş intiharların figüranı olsamsüslü boşluğumuz pek halim selimantikacılar üzülmez sevgilimacılarımız asarı atika artık, hadi ölelimhadi, bıçkın bir rüzgâr duruyor bakbak, dudakları etli bir saat ağlıyor vakitsizhadi, kır bu erselik yanlışıyeli kovan süreksizliğim
yorumlar
bitmez hiçbirşey ayrılabilse de moleküller uzar gider his denilen ça-ba(ğ)larla..bu ne lezzet mefkud.ellerine sağlık.
Şiliye en son 1984’te gitmiştim, o zemanlar enver ibrahimle aramız fevkalade iyiydi; o günleri hatırlattınız bana teşekkür ederim.
vakit çok geç …
“o zemanlar” enver üstadımızla aranız iyi olduğuna göreyaş itibariyle de “o zemanlar” yirmi yedi otuz arası olmanız icap eder…eder de ne yaman bi topçuydu efenim…lâkin o, medenî milletler seviyesine çıkmaya çabalayan bir ülkeye teknik direktör olarak gitmedi di mi?haa, bu arada gabriel yared neler yapıyor, bi malumatınız var mı?sevgili’nin notalarını ve j. march’ı hâfızamızdan atabilmiş değiliz de…
Enverle 1984’ten beri görüşmüyoruz, şiiriniz hatırlamama vesile oldu, saolun. Aman efendim enverleri karıştırmayın sakın topçu olan başka. Gabriel yared ne yapsın Amerika’ya inanmaya devam ediyor.
“eder” alexio de assis ’82 dünya kupası’nda döktürdüydü ya hani efenim, bu eder, o eder!eddie vedder’ı bi köşeye koyalım nusrat fatih üstadı özlesin dursun o!dursun seyfioğlu’nu bu işe karıştırmayalım da!”topçu” enver’i tanımam bilmem. bizim buralarda pek meşhur değil ama sizin oralarda galat-ı meşhur olmasın!tebarüze kestim: gabriel yared’i yar etmeyecekler amarikaya!ne hınzır, matrak untouchable zen insanısın sen insanı!
Ben ilk gördüm Nusret abiyi, o zemanlar mısırdayız darbukacı Ahmet’le baktım dev gibi adam, sandım dünyanın en güçlü adamı. Sonra üstad bir okumaya başladı; yok böyle bir ses. Allah rahmet eylesin. Anwar ya şu topçu hükümet olayları da var idi, onu sanmayında. O sizin nacizane latife anlayışınızın güzelliği.
aman aman, pek yaman!14 okur gelivermiş…güliver bile üşenmemiş santimetroya binivermiş…yaprağın kılcal damarlarında meyva değil, meyve güzergahındayım…karargahım ellerim…ellerimi küçümsemeyin.eller dedim de…para’psikolojinin flaş ismi uri g’eller matrix’e “guest star”olsaydı diye elimi tutamadım işte!
biri mefkudu urdursun..adam butun yazılarını hortlatmaya başladı.
durmaz o sahinden!takılır kafasına göre…
durur, durur. duracaaaaak!
kim biter,ne biter,istediğin kanımın ucundan damlayan bedenimsevereyim ellerine,parçala sivrilmiş dişlerinle,kelepçenin pasında tattığım yatak hırıltılarında sızlıyorken aydınlığın, bir labirent çıldırtmasında sıkışıyor korkuların, yılgınlığımı yığıyorum özlerken zamana,…tıkıyorum sana giden yolları piston yaptığım kalbimle…kendime aşığım, aşşalama kasırgası vururken bana sunulan çıkmazlarda…isyan var kırkyama örtülü beyin hücrelerimde , kırkayak çokluğunda adımlar atıyorum akrepten, yelkovana, yelkovandan hiçliğime…karanlıkkaranlıkkaranlık.
La havle ve la kuvvete illa billah..
ne diye dua eder, ne diye susturmaz yanılgılar,tanrılar ölmüşken ne sebeple eller açılır gökyüzene…avuç içlerine düşen sadece yalandan arta kalan şeytanken…..?
şeytanla raksetmekten kirlenen ruhun dinlenmez mi hiç bir gülün gölgesinde, dinlediğin bülbül hiç doyurmaz mı aç kalbini her esen yelde..
mazur gör sarhoşluğumu,kendime tabıyorum tek tanrı bildiğim,şeytanı biliyorum tesbih uçlarında parmak yaraladığım…
Mefkud, gercek bir sairdir. Tüm yazdiklarina bayiliyorum. “kalbine gömdüğüm deli gömleğim”Bu söz bana zen kardesimi hatirlatti o’da bi yazisin da kendine sövüyordu. Harikasin ÜSTADIM…
şeytan bir meleksakıninkar etmekan çanağı gözlerikorkutmaya yıldırmayatakındığı halbir maskehak-sızlıknesen-deneöte-kibir deyadsıma…