yukarıdan yere bomba düşüyor. yere değdiği anda etrafa sayısız türbanlı kadın dağılıyor. üzerlerindeki kıyafetlerden yüzlerine kadar herşeyi birbirinin aynısı olan bu kadınları ayırt edebilmenin tek yolu başlarındaki rengareng türbanlar. her biri ayrı ayrı yerlerden farklı yönlere koşuyor, koşarken evlerin, iş yerlerinin, okulların, hastanelerin kapılarını tek tek yumrukluyorlar. şehrin bütün hoparlörlerinden aynı anda; ‘bu topraklarda demokrasi yeşerecek, her birey dilediğince hareket edebilme özgürlüğüne kavuşacak’ söylemleri duyuluyor.bu sesle daha da çoşan kadınlar bilinçlice hareket etme yetisini kaybediyor, başlarındaki türbanı her ne pahasına olursa olsun korumak sancısıyla koşarken, birbirlerine takılıyorlar, düşüyorlar, eziliyorlar, etekleri bedenlerinden sıyrılıyor edep yerleri ve kadınlıklarıyla ortada kalıyorlar.bu ana kadar şehrin hiçbir köşesinde rastlamadığım erkekler, çürümüş et kokusu almış sinekler gibi kadınların üzerlerini üşüşüyorlar. başlarındaki türbana özen göstererek, cinsel organlarını kadınların açılan bedenlerine sürtüyorlar. birden, ‘türbaaan, allahu ekber, türbaaan, allahu ekber sesleri duyuluyor, taraflar birbirinden ayrılıyor, erkekler ve dişiler arasına büyük mesafeler giriyor.olduğum yerden kalabalığı seyrederken yaşlı bir teyze yanıma geliyor. ‘ayrıntılar için şavaşırken asıl meseleyi unuttular’ diyor. ‘neyi teyzecim’ diyorum. ‘tanrının kendisini’ diye ağlayarak uzaklaşıyor yanımdan.aniden uyanıyorum. gördüklerimin kötü bir kabus olmasına sevinirken birden kendimi çırılçıplak kadınların arasında buluyorum. sokak boyunca tezgahların vitrinlerin önlerine dikilmiş çıplak kadınlar görüyorum. kadınların etlerine kancalı iğnelerle iliklenmiş telefon, cüzdan..vs gibi ürünler dikkatimi çekiyor. almadan önce istediğiniz kadar elleyebilirsiniz yazısıyla dehşete kapılıyorum. az önce gördüğüm vahşet mi bu mu daha ürpertici diye düşünürken, hoparlörden az önceki aynı sesin bu kez; ‘bu topraklara erkeğin egemenliğini getireceğiz’ dediğini duyuyorum..kadınların etlerine batan iğnelerin kanattığı yerleri emmek için sıraya girmiş vampir ruhlu erkekler korkutuyor. koşarak uzaklaşmaya çalışırken masa üzerlerine çıkarılmış, şov unsuru yapılmış kadınlar içimi sızlatıyor.birden uyanıyorum..derin bir ohh çekerken , arkamda bir ses ‘uyurken ne kadar da güzelsin’ diyor. kötü bir kabustan uyanmış olmanın rahatlığıyla gülümsüyorum. aynı ses ‘biliyor musun eskiden erkeklerin kadınların saçlarını görebildikleri zamanlar varmış ve bu onlar için normal kabul ediliyormuş’ diyor. ‘bu normal değil ‘ diyorum..bunu ben mi dedim diye düşünüyorum içimden. bir buhran anı, düşündüklerim ve yaptıklarım birbirinin aynısı değil. ‘ben şimdi ne zaman bir kadının saçını görsem içimdeki erkeğe dur diyemiyorum’ diyor erkek. panikle başımdaki türbana bakıyorum, saçlarım açıkta, örtüm alınmış. soyulmuş, ırzıma geçilmiş gibi hissediyorum kendimi.boğazıma sarılmış eller var gibi..hayatımın bütün saflığını yitirmiş gibi. hayır böyle hisseden sen değilsin diyor içimdeki ses..hala panik içindeyim. gerçekten ne hissettiğini seçemiyorum.aniden uyanıyorum..terlemişim.vücudum sırılsıklam.bu kez gerçekten uyanıyorum.yoksa hala uyanamıyor muyum(Z)?