yukarıdan yere bomba düşüyor. yere değdiği anda etrafa sayısız türbanlı kadın dağılıyor. üzerlerindeki kıyafetlerden yüzlerine kadar herşeyi birbirinin aynısı olan bu kadınları ayırt edebilmenin tek yolu başlarındaki rengareng türbanlar. her biri ayrı ayrı yerlerden farklı yönlere koşuyor, koşarken evlerin, iş yerlerinin, okulların, hastanelerin kapılarını tek tek yumrukluyorlar. şehrin bütün hoparlörlerinden aynı anda; ‘bu topraklarda demokrasi yeşerecek, her birey dilediğince hareket edebilme özgürlüğüne kavuşacak’ söylemleri duyuluyor.bu sesle daha da çoşan kadınlar bilinçlice hareket etme yetisini kaybediyor, başlarındaki türbanı her ne pahasına olursa olsun korumak sancısıyla koşarken, birbirlerine takılıyorlar, düşüyorlar, eziliyorlar, etekleri bedenlerinden sıyrılıyor edep yerleri ve kadınlıklarıyla ortada kalıyorlar.bu ana kadar şehrin hiçbir köşesinde rastlamadığım erkekler, çürümüş et kokusu almış sinekler gibi kadınların üzerlerini üşüşüyorlar. başlarındaki türbana özen göstererek, cinsel organlarını kadınların açılan bedenlerine sürtüyorlar. birden, ‘türbaaan, allahu ekber, türbaaan, allahu ekber sesleri duyuluyor, taraflar birbirinden ayrılıyor, erkekler ve dişiler arasına büyük mesafeler giriyor.