ulkemizin nukleerden baska cıkıs yolu yoktur,bizim komunist profosor (iyi adamdır) bunun sunumunu yapmıstı bize(bu alanda cok basarılı bir hocadır) ,yenilenebilir enerji kaynakları turkiye icin hikaye, bunu da gayet guzel acıklamıstı, hocanın isminide veriyorum: osman seveaioglu (hatırladıgım kadarıyla buydu) nukleere gecmedigimiz takdirde ilerisi bizim icin felaketaslında elektrik muhendisleri odası bunu bilmesine ragmen olayı carpıtarak muhalefet etmekte, yani bunu bilen insanlar bile gercegi saklamakta,alpayın elestirisine gelince ,evet haklı tarafları var,bende de bir korku var,ama baska care var mı?ihalenin zamanlaması yanlıstı,ekonomik krizin ortasında ihale yapılmaz,bu da ayrı bir elestiri
Akademik ve siyasi çevrelerde millete hesap verme ve sorumluluk alma konusunda herhangi bir geleneğimiz olmamasına rağmen Türkiye’nin son 50 yıldır nükleer enerjiye geçmesinin önünü kesenler ve halen daha aynı çalışmaya devam edenlerin içleri ne kadar rahat ve geleceğe karşı bu sorumsuzluklarının hesabını nasıl ne zaman kime verecekler, büyük merak içerisindeyim.gazeteport yazarstarlarından en başarılısı olan fikri bayarın makalelerini sunuyorum, bu şekilde kaynak çok ama hem bilinçsizce hem de taassupla çevre kirliliği konusuna kilitlenip kalmış akademik çevreyi endişeyle takip ediyorum ve altında menfaat ilişkisinden ziyade masumane ülke çıkarlarını düşündüklerine inanmak istiyorum.123
öncelikle nükleer enerji kullanılmalı. çernobil gibi ermenistandaki metzavor nükleer santrali gibi embesilce yönetim sonucu telafisi olmayan sorunlara yol açan bir şekilde yönetilmemeli!ardından yenilenebilir kaynakların kullanımı için çalışmalar yapılmalıdır. birinden birisi olacak değil! her ikisini neden kullanmıyor türkiye? bütün dünya ülkeleri içerisinde en gelişmiş ülkeler en sık nükleer enerji seçeneklerini kullananlar! demek ki bir bildikleri var!nükleer şart! ama öyle ama böyle! karbon emisyonu almış başını gidiyor bunun önüne geçmek lazım, rusya ve iran gaz vermiyor, verse de borçlanıyorsunuz. nükleeri kurmak zorundasınız…
modern enerji politikası adıyla “1950” lerin modern enerji politikalarına yatırım yapmış olacağız..-15-20 yıl sonra güneş enerjisi ve rüzgar tribünleri fosil ve nükleer enerji kaynaklarının yerini almaya başlayacak biz de 5-6 sene sonra ancak devreye sokulabilicek 50’lerin modern enerji politikalarını güdeceğiz!-kaldı ki bu sefer de uramyum’a mahkum olacağız. nükleer atıkta cabası.-gelecekte bu sefer uranyum’un petrol gibi fiyatı artacak. çünkü o da petrol gibi sınırlı sayıda.-
bütün dünya ülkeleri içerisinde en gelişmiş ülkeler en sık nükleer enerji seçeneklerini kullananlar! demek ki bir bildikleri var!
onların sanayisi var desem… keşke 50 sene önce yapsaydıkta doğru düzgünde sanayileşe bilseydik şimdilerde de yenilenebilir enerji kaynaklarını tartışıyor olsaydık.-Dünya Nükleer Enerjiyi neden terkediyor
türkiye nükleerden vazgeçemez çünkü nükleer silahları kamufle etmenin en güzel yolu nükleer santraldir. şu anda emrimize amade 90 kadar nükleer bomba var lakin en ufak anlaşmazlıkta amrikanyalı piçkurularının tetikleme sistemlerini vermeyeceğini bilmek için deha olmaya gerek yok. şol sebepten o reaktör bi yerlere yapılacak, nükleer bomba sahibi olunacak. heleki iran sahip olduktan sonra haydi haydi gereklidir diyecekler.alternatifi yokmu, vaar. toryum reaktörü yapılabilir lakin onu yapmak içün önce silah ve maden lobilerini aşmak, enerji ve çevre odaklı düşünmek lazım. halbuki yok öle bişi, bu işlerle uğraşanlar askeri ve para odaklı düşündüklerinden dolayıAkrebin kiskacinda yogurmus bizi kader;Aldirma, böyle gelmis, bu dünya böyle gider!
@uykusuz kutup ayisi sen bunu düşünerek mi yazdın cidden? inanmıyorum ya, herkes senin gibi düşünüyorsa varya, bu ülkeyi kaldırın çöpe dökün o zaman!güneş enerjisi rüzgar enerjisi dediğin şeyler “AL-TER-NA-TİF” enerji kaynakları sevgili arkadaşım. ana enerji kaynağı olamaz! 1950 li yılların teknolojisine geçilip geçilmemesini konuşuyorsun ama hala taş devrinin enerjisiyle elektrik üreten bir ülkesin! bu ne çelişki?önce nükleeri kuracaksın ardından alternatif gerekirse onları da kuracaksın. göz var nizam var akıl var mantık var. bugün isveç gibi 9 milyon nüfusu olan bir ülkenin tam 9 tane nükleer enerji santrali var! 1 tanesini kapatılar ve yenisini açacaklar. amerikan başkanı bush geçen yıl ya 16 yeni nükleer enerji santralinin açılmasını istemişti.
valla düşünerek yazmıştım kusura bakma ufopilotu!-
“Dünyada toplam elektrik enerjisi üretiminden nükleer enerjinin aldığı pay yüzde 18`dir.”-Nükleer santraller bu üretimi yaparken her yıl 12 bin ton nükleer atık üretiyor. Bu atıkların tam olarak nerede depolanacakları ise tam bir muamma halindedir. Çünkü nükleer atıkların etrafa yaydıkları radyasyonun ölümcül olması ve bir felaketin yaşanmaması için atıkların uzun yıllar büyük bir dikkatle saklanmasının gerekmesidir.
–
Nükleer santrallerin çevresinde yaşayanlarda kanser vakalarında yüzde 400 artış, genetik mutasyonlar sonucu normal olmayan doğumlar, yaygın lösemi hastalıkları görülmüştür. İngiliz hükümeti, Sella Field nükleer santralinde çalışanlara, çocuk yapmamalarını önermiştir. Fransızlar ise reaktörlere 30 km. yakınlıkta oturanların kanser riskinin arttığını tespit etmişlerdir. Çernobil faciasından sonra Karadeniz yöresinde kadınlarda meme, erkeklerde akciğer kanseri ile kan kanserinde artış saptanmıştır. Gelişmiş ülkeler en son teknolojilerine rağmen nükleer kaza ve risklerin üstesinden gelememektedir. Bu nedenle Avrupa`da 1989 yılında 172 olan reaktör sayısı 149`a düşmüştür.
–
“Nükleer santral teknolojisine sahip olan ülkelerin firmaları, kendi ülkeleri ve diğer gelişmiş ülkelerden yeni sipariş alamaz duruma düşmüşlerdir. Bu şekilde devam etmesi durumunda iflas edeceklerdir. Bu nedenle geri kalmış ülkelerde 1 milyar dolara varan rüşvet dağıtmayı bile göze alarak, yerli işbirlikçiler aramaya başlamışlardır.”
Türkiye’de yeniliğin yeri, adı, sıfatı ne olursa olsun, ne kadar iyi, güzel ve hoş olsa da hep zararı dokunmuştur. Haşmetli yetkililerimiz her seferinde cahilce, surumsuz ve haince davranıp bu durumlarda kendi çıkarlarının koruyucusu olmuştur. Hep popülist tavırlarla hareket etmişlerdir.Eğitimde kredili sistem, gümrük birliği, Turgut Özal ve icraarları, başkanlık sistemi… Say say bitmez.TSK’da hala müzelik ABD malı kamyonlar, alüminyum yemek kapları kullanılır. 1952 US ARMY yazısı karizmatik duruyor. Ama bunlar aksesuar değil, hala kullanılıyor. O kamyonların da tükettiği benzinin yıllık masrafıyla modern araçlar satın alınabilir ama heyhat! Burada hain olan bizleriz ya! İsrafa karşıyız ya…Şimdi diyelim ki nükleer enerji en ucuz, en temiz en verimlisi. Mesela diyoruz. Bizim yüce yetkililerimiz allem edip kalem edip Türkiye’ye büyük bir zarar verecek biçime dönüştürürler bunu.Nükleer santral Türkiye için bir silah, bir sanayi değil, tam tersine bir mayın, bir bomba, bir çöplüktür.Bir üsteki yorum biraz aklı, biraz vicdanı olan herkes için yeterlidir.
Nükleer karşıtları temel olarak 4 noktada karşılar bu enerjiye Türkiye’de:1- Nükleer teknoloji ve nükleer yakıt dışa bağımlıdır.2- Nükleer atık sorunu büyük ve çözülememiş bir sorundur. Uranyum bazlı “Fisil” adı verilen bu yakıt çubukları yüz binlerce yıl ışımaya ve radyasyon yaymaya devam ederler.3- Türkiye’nin nükleer enerjiye ihtiyacı yoktur. Gerekli olan miktar da yenilenebilir kaynaklardan karşılanmalıdır. DPT’nin söylediği gibi Türkiye’nin 2020 yılındaki enerji ihtiyacı 570 GW olmayacaktır. Bu rakam en fazla 300 GW’tır (EMO). Ayrıca Türkiye’nin yenilenebilir bu ihtiyacı karşılayabilir.4- Dünya nükleer enerjiyi terk ediyor. Eski ve tehlikeli teknolojilerini bize satmak istiyorlar.Tüm gelişmiş ülkelerin sahip olduğu,İleri teknoloji içeren,Sahip olduğu ülkelere stratejik bir güç de veren,Kyoto Protokolünün sera gazları salınımına önlem olarak sunduğu,O meşhur nükleer enerji gerçekten de kötü mü?Çevrecilerin iddiaları gerçek mi acaba?İşte bu soruların ve yukarıdaki 4 sorunun yanıtları:1- Nükleer teknolojinin dışa bağımlı olduğu doğru. Ama alternatif olarak sunulan rüzgar enerjisi teknolojisi de tamamen dışa bağımlı. Türkiye de rüzgar jeneratörü üretilemiyor. Nükleer yakıtı da dışarıdan almamız gerekecek. Ancak gaz ile karşılaştırıldığında, ciddi farklar var. Gazda stok yapamıyorsunuz. En fazla 8 günlük stok yapabilirsiniz. Oysa makul fiyatlarla bulabileceğiniz fisilleri (Nükleer yakıt çubuğu) çok uzun sürelerle ve istediğiniz miktarda sorunsuz ve tehlikesiz olarak stoklayabilirsiniz (15-20 yıl). Üstelik Türkiye’nin, uranyuma alternatif olarak kullanabileceği yeterli miktarda toryum yatakları var.2- Bu argüman da temelde doğru. Ama açıklanmaya ihtiyacı var. Kullanılmış yakıt çubukları 15-20 yıl süreyle santral alanında derin havuzlarda tutuluyor. Bu sürede aktivitesinin %98’ini yitiriyor. Daha sonra da korozif olmayan maddelerle kaplanıp yerin 1000 metre altına gömülüyor. Ama buna da miktar yönünden bakmak gerekiyor. 1000 MW’lık bir reaktör yılda sadece 27 ton (7 metre küp) atık üretiyor. Oysa aynı santral, eşdeğer gücü üretecek bir fosil yakıtlı santralin salacağı 2 milyon ton karbonu önler. 40 yıllık üretim hayatında ise toplam 80 milyon ton karbon salınımını önler. Bu santral doğal gaz santrali olursa, önleyeceği karbon salınım miktarları sadece yarıya düşer. Yani bir nükleer santral, çevre dostu sandığımız doğal gaz çevrimli bir santralın saldığı yıllık 1 milyon ton karbonu önler.3- Bu iddia da Elektrik Mühendisleri Odası’nın yaklaşık 6 yıl önce ortaya attığı bir iddiadır. Oysa verilere göre son 20 yılda Türkiye’nin elektrik ihtiyacı her yıl bir öncekine göre % 8 artmıştır. 2007 yılında da 2006’ya göre % 8,5 artarak 190 GW olmuştur. Bu hesapla 2020 yılında ihtiyaç en az 520 GW olacaktır. Şu an karbon salınımında 20. olan Türkiye, sera gazı salınım artışında OECD ülkeleri arasında birinci durumda. 2020’de Avrupa 2. si olacak. Türkiye 2012 yılında Kyoto Protokolüne uymak zorunda olduğuna göre, protokolün koyduğu sınırı kat kat aşacaktır ve çok daha ağır faturalarla karşılaşacak. Bu süre içinde yenilenebilir kaynakları yaratmamız imkansız olduğuna göre, aslında önümüzde sadece 2 seçenek vardır: elektrik enerjisi kullanımını yasaklamak ve hemen gelişmeyi sıfırlamak, ya da nükleer santral kurmak. Dün verdiğimiz rakamlara göre dünya elektrik üretiminin % 80’i yenilenemeyen kaynaklardan elde ediliyor. % 19’u da hidrolik kaynaklardan. Yenilenebilir enerji kaynakları ise % 1’in altında. Teknolojisi bizim olmayan, dünyada kullanımı % 1’in altında olan kaynaklara yatırım yapmak ne derece doğru olur tartışmalıdır.4- Dünyanın nükleer enerjiyi terk ettiği doğru değildir. Hatta tam tersidir. Dün verdiğimiz tablodan da görebileceğiniz gibi, bazı tesislerin kapandığı doğrudur. Ama kapanan tesislerin gücüne ve yeni açılacakların gücüne dikkat ederseniz, bunun sadece verimlilik artırma operasyonu olduğunu görürsünüz. Kapananlar 3-5 GW gücündeki küçük santraller. Oysa yenileri ise 1000 veya 1250 GW’lık santraller. Bu sadece gelişen yeni teknolojinin uygulanması. Öte yandan 1990 yılında parlamento kararıyla nükleer santrallerini kapatan ve dünkü listede adını göremediğiniz Polonya, yeniden nükleer santraller kurma kararı aldı. Ayrıca İngiltere yeni nükleer santraller kurarak, küresel ısınmaya karşı karbon salınımını azaltma kararında. İngiltere’nin eski Başbakanı Tony Blair görev süresi dolmadan hemen önce, enerjide gidilecek yönü “Mevcut nükleer santrallerimizi yenilemediğimiz takdirde iklimi koruma hedefleri nasıl yakalayabiliriz” sözleriyle açıklamıştı. Blair’in halefi Gordon Brown da, yeni nesil nükleer santrallerin kurulmasının bu çerçevede gerekli olduğunu öne sürdü ve İngiltere’nin enerji güvenliğinin nükleer santrallere bağlı olduğunu kaydetti: “Bu kararlılığı ortaya koymazsak, aşırı ölçüde yurtdışından gelecek enerjiye bağımlı oluruz.” Kamuoyu anketleri İngilizlerin yüzde 65’inin nükleer enerjiye destek verdiğini ortaya koyuyor. Ulusal Nükleer Enerji Kurumu’ndan Peter Mann, kamuoyu anketlerinde çıkan sonuca destek vererek, “İngiltere’de enerjide çeşitliliği sağlamak için yeni nesil nükleer santrallere ihtiyacımız var” görüşünü kaydediyor.
Turkiye’nin nukleer enerjiden vaz gecmesi demek, Turkiye’nin enerjide disa bagimli kalmasi demek.Hatta kurnaz baazi yerel! isletmelerin fahis fiyatlardan devlete enerji satmasi demek.O yuzden ne zaman bir nukleer lafi gecse her defasinda bize cernobili hatirlartirlar.Tv cocuklari olan bizlerde her defasinda kanariz.Bu zat i muhteremin nukleer enerji ile ilgili yazilarini tavsiye ederim.
bazı insanlar samimi duygularla karsı cıkıyorlar,genelde olayın uzmanı olmadıkları icin yanılıyorlar,ama ben onlara saygılıyım,ve onların elestirilerini dikkate alırım,ama bazılarıda sırf muhalefet olsun diye, ya da sırf akp yaptıgı icin karsı cıkıyor,iste bu zihniyete ben guluyorum,kendilerini kucuk dusurup duruyorlar:)
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
ulkemizin nukleerden baska cıkıs yolu yoktur,bizim komunist profosor (iyi adamdır) bunun sunumunu yapmıstı bize(bu alanda cok basarılı bir hocadır) ,yenilenebilir enerji kaynakları turkiye icin hikaye, bunu da gayet guzel acıklamıstı, hocanın isminide veriyorum: osman seveaioglu (hatırladıgım kadarıyla buydu) nukleere gecmedigimiz takdirde ilerisi bizim icin felaketaslında elektrik muhendisleri odası bunu bilmesine ragmen olayı carpıtarak muhalefet etmekte, yani bunu bilen insanlar bile gercegi saklamakta,alpayın elestirisine gelince ,evet haklı tarafları var,bende de bir korku var,ama baska care var mı?ihalenin zamanlaması yanlıstı,ekonomik krizin ortasında ihale yapılmaz,bu da ayrı bir elestiri
Akademik ve siyasi çevrelerde millete hesap verme ve sorumluluk alma konusunda herhangi bir geleneğimiz olmamasına rağmen Türkiye’nin son 50 yıldır nükleer enerjiye geçmesinin önünü kesenler ve halen daha aynı çalışmaya devam edenlerin içleri ne kadar rahat ve geleceğe karşı bu sorumsuzluklarının hesabını nasıl ne zaman kime verecekler, büyük merak içerisindeyim.gazeteport yazarstarlarından en başarılısı olan fikri bayarın makalelerini sunuyorum, bu şekilde kaynak çok ama hem bilinçsizce hem de taassupla çevre kirliliği konusuna kilitlenip kalmış akademik çevreyi endişeyle takip ediyorum ve altında menfaat ilişkisinden ziyade masumane ülke çıkarlarını düşündüklerine inanmak istiyorum.123
öncelikle nükleer enerji kullanılmalı. çernobil gibi ermenistandaki metzavor nükleer santrali gibi embesilce yönetim sonucu telafisi olmayan sorunlara yol açan bir şekilde yönetilmemeli!ardından yenilenebilir kaynakların kullanımı için çalışmalar yapılmalıdır. birinden birisi olacak değil! her ikisini neden kullanmıyor türkiye? bütün dünya ülkeleri içerisinde en gelişmiş ülkeler en sık nükleer enerji seçeneklerini kullananlar! demek ki bir bildikleri var!nükleer şart! ama öyle ama böyle! karbon emisyonu almış başını gidiyor bunun önüne geçmek lazım, rusya ve iran gaz vermiyor, verse de borçlanıyorsunuz. nükleeri kurmak zorundasınız…
yorumlar cok gercekci, iste yapıcı elestiri bu olsa gerek,yapıcı yorumlar boyle olsa gerek
modern enerji politikası adıyla “1950” lerin modern enerji politikalarına yatırım yapmış olacağız..-15-20 yıl sonra güneş enerjisi ve rüzgar tribünleri fosil ve nükleer enerji kaynaklarının yerini almaya başlayacak biz de 5-6 sene sonra ancak devreye sokulabilicek 50’lerin modern enerji politikalarını güdeceğiz!-kaldı ki bu sefer de uramyum’a mahkum olacağız. nükleer atıkta cabası.-gelecekte bu sefer uranyum’un petrol gibi fiyatı artacak. çünkü o da petrol gibi sınırlı sayıda.-
onların sanayisi var desem… keşke 50 sene önce yapsaydıkta doğru düzgünde sanayileşe bilseydik şimdilerde de yenilenebilir enerji kaynaklarını tartışıyor olsaydık.-Dünya Nükleer Enerjiyi neden terkediyor
türkiye nükleerden vazgeçemez çünkü nükleer silahları kamufle etmenin en güzel yolu nükleer santraldir. şu anda emrimize amade 90 kadar nükleer bomba var lakin en ufak anlaşmazlıkta amrikanyalı piçkurularının tetikleme sistemlerini vermeyeceğini bilmek için deha olmaya gerek yok. şol sebepten o reaktör bi yerlere yapılacak, nükleer bomba sahibi olunacak. heleki iran sahip olduktan sonra haydi haydi gereklidir diyecekler.alternatifi yokmu, vaar. toryum reaktörü yapılabilir lakin onu yapmak içün önce silah ve maden lobilerini aşmak, enerji ve çevre odaklı düşünmek lazım. halbuki yok öle bişi, bu işlerle uğraşanlar askeri ve para odaklı düşündüklerinden dolayıAkrebin kiskacinda yogurmus bizi kader;Aldirma, böyle gelmis, bu dünya böyle gider!
obama bile nukleer enerjiden vazgecilmez diyor, bunun hep altını ciziyor,
@uykusuz kutup ayisi sen bunu düşünerek mi yazdın cidden? inanmıyorum ya, herkes senin gibi düşünüyorsa varya, bu ülkeyi kaldırın çöpe dökün o zaman!güneş enerjisi rüzgar enerjisi dediğin şeyler “AL-TER-NA-TİF” enerji kaynakları sevgili arkadaşım. ana enerji kaynağı olamaz! 1950 li yılların teknolojisine geçilip geçilmemesini konuşuyorsun ama hala taş devrinin enerjisiyle elektrik üreten bir ülkesin! bu ne çelişki?önce nükleeri kuracaksın ardından alternatif gerekirse onları da kuracaksın. göz var nizam var akıl var mantık var. bugün isveç gibi 9 milyon nüfusu olan bir ülkenin tam 9 tane nükleer enerji santrali var! 1 tanesini kapatılar ve yenisini açacaklar. amerikan başkanı bush geçen yıl ya 16 yeni nükleer enerji santralinin açılmasını istemişti.
valla düşünerek yazmıştım kusura bakma ufopilotu!-
–
–
Nükleer enerji bir zorunluluk mu?
Türkiye’de yeniliğin yeri, adı, sıfatı ne olursa olsun, ne kadar iyi, güzel ve hoş olsa da hep zararı dokunmuştur. Haşmetli yetkililerimiz her seferinde cahilce, surumsuz ve haince davranıp bu durumlarda kendi çıkarlarının koruyucusu olmuştur. Hep popülist tavırlarla hareket etmişlerdir.Eğitimde kredili sistem, gümrük birliği, Turgut Özal ve icraarları, başkanlık sistemi… Say say bitmez.TSK’da hala müzelik ABD malı kamyonlar, alüminyum yemek kapları kullanılır. 1952 US ARMY yazısı karizmatik duruyor. Ama bunlar aksesuar değil, hala kullanılıyor. O kamyonların da tükettiği benzinin yıllık masrafıyla modern araçlar satın alınabilir ama heyhat! Burada hain olan bizleriz ya! İsrafa karşıyız ya…Şimdi diyelim ki nükleer enerji en ucuz, en temiz en verimlisi. Mesela diyoruz. Bizim yüce yetkililerimiz allem edip kalem edip Türkiye’ye büyük bir zarar verecek biçime dönüştürürler bunu.Nükleer santral Türkiye için bir silah, bir sanayi değil, tam tersine bir mayın, bir bomba, bir çöplüktür.Bir üsteki yorum biraz aklı, biraz vicdanı olan herkes için yeterlidir.
*
Turkiye’nin nukleer enerjiden vaz gecmesi demek, Turkiye’nin enerjide disa bagimli kalmasi demek.Hatta kurnaz baazi yerel! isletmelerin fahis fiyatlardan devlete enerji satmasi demek.O yuzden ne zaman bir nukleer lafi gecse her defasinda bize cernobili hatirlartirlar.Tv cocuklari olan bizlerde her defasinda kanariz.Bu zat i muhteremin nukleer enerji ile ilgili yazilarini tavsiye ederim.
bazı insanlar samimi duygularla karsı cıkıyorlar,genelde olayın uzmanı olmadıkları icin yanılıyorlar,ama ben onlara saygılıyım,ve onların elestirilerini dikkate alırım,ama bazılarıda sırf muhalefet olsun diye, ya da sırf akp yaptıgı icin karsı cıkıyor,iste bu zihniyete ben guluyorum,kendilerini kucuk dusurup duruyorlar:)