büyük bir darı be bizimkisudan çıkmış balığımbelli ki çok alığımbüyük bir şaka bekem taht el suhuletbir şehrin sinameki obasındakaşarlanmış bir kalenin cinayetiyimen büyük yeti, başka büyük yokbir büyük rakıdan başkakalbime mil çekmeadamım ben, adamo değil!titiz sülalendir!fitim aşka ve allaha!neyim var neyim yoksa…
yorumlar
şimdi yine kızacaksın ama…:))kalb mi, kalp mi?n’efes mi,nefes mi?
kanayan bir yaraysa kalbbir kalbin yarasını gözü kapalı yalamalı———içten….
n’efesiyiz de nefes/efe söz oyunu var. (bkz; efesiyiz) kalb mevzuu ise karışık. o bence de kalp. ama gelir açıklaması birazdan.;)
sözlükte ne kalb var ne de n’efes…kalp ” in ” eki alırsa ” p”, yumuşar, ” b” olur. öbür yerler doğru.
n’oldu ” ne oldu”gelir’mola “gelirmi ola” böyle bişey mi aRRoGaNTe HoMbRe?n’efesiyiz “ne efesiyiz” mi olur yani… anlamı daha da bozmuyor mu?
hayır yahu. hem nefesiyiz hem efesiyiz gibi. ufakufak’ın diger siirimsilerinde de var bu tür söz oyunları.
ufakufak’n yarattığı bir buluşmu bu yani…))
bir keresinde;kelimelere dans ettiren bir kareograf demiştim…öyle işte!
bir keresinde;kelimelere dans ettiren bir kareograf demiştim…öyle işte!
teacher07 DİYOR Kİ, (28 Temmuz 2008 17:39)ufakufak’n yarattığı bir buluşmu bu yani…))”Bir yol bilirim güneşe, bir yol bilirim aya, biryol bilirim hıçkırıktan kahkahaya.”—————–buluşmu olmaz, buluş mu…. olacak….
hiç alakası yok bence
makaleci DİYOR Kİ, (28 Temmuz 2008 17:40)teacher07 DİYOR Kİ, (28 Temmuz 2008 17:39)ufakufak’n yarattığı bir buluşmu bu yani…))”Bir yol bilirim güneşe, bir yol bilirim aya, biryol bilirim hıçkırıktan kahkahaya.”—————–buluşmu olmaz, buluş mu…. olacak….
teşekkür ederim mak
rica ederim…
nefesiyiz=ne efesiyiz ikisi bir arada söylenmek istenmiş olabilir mi?..kalbi ben de bulamadım.:)
ufakufak açıklama yapmamanı buradaki geçici bir üye olaraktan rica ediyorum..!Bunun daha faydalı olacağına da eminim.
yazdıklarımı izah etmeyi pek sevmem ama buradatemiz bir hissiyat gördüğüm için yazacağımbirkaç satır…kızmam azizim teacher07, kızmam…samimiyet mevzuu ise kızmak ne fena bir kelime…söz konusu iki kelimeye bu kabil bir hassasiyet gösterilmesi beni bahtiyar kıldı.söylemeye gerek yok tabii ki…”n’efesiyiz”de belli ki bir söz oyunu var.görmediniz mi?d. çolpan’dan poetik makaleler okuyan biri,bu basit sözcük oyununu şıp diyegörebilmeliydi oysa…bu ayan beyan ortada:”nefesiyiz”de “efesiyiz”… bir apostrof alt tarafı…bunda mesele yok sanıyorum.gelelim “kalb” mevzuuna…bunu bile isteye “kalb” yazıyorum.birçok yazım kılavuzu “kalp” yazımını yeğlese de…”kalpazan”daki “kalp” bu…”yumuşama” konusu, elhâk yazdığınız gibidir.bunu ortaokulda öğrendik.şiirdeki sözcük bozmaları, sözcük türetmeleri pek sevmediğinizden olacak, bu sıradan kesmeli sözcük oyununa bile katı bir yaklaşım gösterisözlüklerde aramaya kalkmışsınız…sakın ola oğuzhan akay okumayınız!helâk olursunuz sözlük karıştırmaktan…benim tercih ettiğim “kalb” ise, “gönül”e karşılık gelir.”kalb”, yürek, gönül, duygu merkezi, anlamlarına gelir.”sözlükte yok” yazmışsınız…”sözlük”ünüz nedir bilemeyeceğim amamustafa nihat özön’ün osmanlıca-türkçe sözlüğünün 416. sahifesini açarsanız bu abesle iştigal kelime hafiyeliğinin lüzumsuz, beyhude bir çaba olduğunu görmeniz an meselesidir.”kalb” kelimesinin diğer anlamı da “değiştirme”dir.tevfik fikret’ten:”maziye kalb edip gececek büsbütün sizi”roman jakobson’lardan, şiir üzerine iri iri laflardan bahsedip de çok basit bir “n’efesimiz”ialgılayamamak, bunu, sözlüklerde yok diye yazmakçok üzücü bence.d. çolpan’dan referans yok mu bu kez?;)bu çocukça hata aramalara devam edebilirsiniz, bence mahsuru yok artık!sıradan, âciz bir şiir tutkununu bu kabil sudankelime hafiyeliğiyle tenkite kalkmak pek tuhafdeğil mi?karavana da üstelik!
dej, işşşşt
neden öyle düşündün dejj?
tiçır üzgünüm:)Bunu sormadan evvel anlamaya çalışmak daha güzel olur bence abs.Bir şiirin açıklanması kadar absürd bir durum olamaz. Üstadların kemikleri titriyordur
çocukcaaz eğlensin deja…senden erken davranmışım…yazmış göndermişim…arkadaş hem şiire meraklı, kafayı takmış hem desözcük oyunlarından bîhaber!!!bu durum çok feci!ece ayhan’ı falan pas geçiyorum…bu arkadaş ne oğuzhan akay’dan ne de akgün akova’dan haberdar…tahsilli cehalet bu mu yoksa?
ufakufak, benim başvurum her zaman TDK güncel sözlüğüdür. Osmanlıca, Farsça beni ilgilendirmiyor.
@dej,bize de hep sordular şair burda ne demek istemiş diye..şairin ne dediğini pek tutturamadım ben edebiyat sınavlarında terlerken..sanki herkes şairi çok yakınen tanıyor, bir takım paylaşımları olmuş, şairle rakı sofrasında dertleşmiş gibi kendinden emin yazardı..bense en az yirmi dakika düşünürdüm bu şairin derdi ne olaki diye..fazlaca derin bakmaktan yüzeyde olanı kaçırıyordum sanırım..bir keresinde hocaya kafa tuttuğumu bile hatırlıyorum, ‘hocam siz nerden biliyorsunuz belkide benim dediğimi anlatmak istemiş olabilir’ diye..hoca sadece gülmüştü.şimdi şaire bu kadar yakınken aslında gerçekten ne hissettiğini, ne düşündüğünü, bu şiiri yazmadan neler yaşadığını, yazarken nasıl yazdığını ,nasıl yaşadığını, neler yaptığını…herşeyi sormak istiyorum..bu onun için tatsız bir durum olabilir..benimkisi sade bir merak..
abs şiir senin anladığındır. Bahsettiğin örnek de bizim biçare eğitim sistemimizin mecbura ve ezbere dayalı sorgulama ayaklarıdır. Kendine sormalısın ne anladığını. Şair istemez ki anlaşılmak, bir şiirin tek anlamı varsa bu ne perhiz bu ne lahana turşusu ola ki ??Kelime oyunları yapıyor, çok şık yerleştiriyor cümlelere. Belki herhangi bir cümleye binlerce anlam sığdırıyor bu şekilde. O binlerce anlamdan bir tanesini değil hepsini sorgulamalısın kendinle. Merak da bunu çağrıştırır..
teacher07 kardeş, internet üzerinden yayın yapan tdk “güncel sözlük”ünü kullanarak benim yazdıklarımı ne tenkit edebilirsin, ne de yazdıklarımı anlayabilirsin…”osmanlıca-farsça” diye küçümser bir eda sezdiğim cümleni okuduktan sonra kusura bakma seni bir daha ciddiye almak lüzumu (gereği mi yazacaktım yoksa?) duymuyorum.mustafa nihat özön gibi büyük bir sözlükçüye, dilciye saygısızlıktır bu sözde cevabın…yazdığıma verdiğin bu kısır, içerikten yoksun cevaptan sonra senin şiirin ş’sini bile anlaman mucuşzedir indimde.bir insan öğrenmeye bu kadarkapalı ve bu kadar meraksız olursa, ilkokul 2’ye giden çocuklar gibi”n’efesiyiz”i arar tabii tdk’nin “güncel sözlük”ünde!”kesb ile ta o kadar cehl olmazcehlin ol mertebesi sehl olmaz.”bunu “tdk güncel sözlük”le çözebilmen çok zor.kolay gelsin özztürkçeci “öğretmen”im!
Şairin ruh haline göre değişir anlamlar evet işte budur thing bravo..Yazan kişi bile aynı kelimelere her okuyuşunda farklı anlamlar yüklüyorsa, bizim mutlak bir “anlam” çıkartma çabamız çarşakta kaymaya benzer.
rev: “senin şiirin ş’sini bile anlaman mucizedir indimde.”
bir şiiri yazmak ve onu okumak birbirinden bambaşka şeyler olsa gerek..okuyucu şair kadar özgür değildir zannımca, binlerce anlam yükleyebilecek kadar his zengini değiliz bizler,şair bize bir yer gösterir, kimimiz o yere başını yöneltiriz, kimimiz bir iki adım ilerleriz, kimimiz ise o yere çok yaklaşırız, bazıları öteye bile geçer..lakin o yer şairin yeridir.bir şiirin kaç okuyucusu varsa o kadar çok anlamı vardır bunda hemfikiriz, lakin o anlamlar, birbirinden bıcakla ayrılacak kadar keskin değildir, üzüm bağları gibi iç içedir..kenetlidir.şaire bu şiirde ne anlatıyorsun diye sormak ahmaklık olur, cevabı ‘şiir de anlattığımı’ olabilir..şiirde bir anlatış biçimi değil midir?lakin şairi bilmek onu tanımak başka birşeydir..perdenin arkasını da görmek gibi birşey..
Şair bunları yazarkenkendini bilir mi ki?Biraz havanda su dövüyoruz ama olsun, son yorumum şudur ki;Şairin kullandığı sanatı sorgulayıp “anlamamak” üzere bir sefere çıkmak anlamsız ve gereksiz.Bunu okuduğum zaman hem tebessüm ediyor hem üzülüyorum.Belkide tıpkı şiirlerde olduğu gibi, benim görmediğim keskin bir farklılık vardır sorgulayanın sözlerinin mahiyetinde.Allah kerim..
de ayrısoran olursa..
yazar, şair ne düşünerek yazmış sorusu ilginç. bende uyandırdığı duygular önemlidir tabii ki.bazen yaşama tutkunumdur ölüm bana hitap etmez, bazen ölüme tutkunumdur yaşam ifade etmez.kimi zaman müzik dinemek istersin..sanki sade anlatımlar, karşında duygular. kimi zaman bulmaca çözersin..sanki irdeleyip kendi anlamlarını bulma çabası.şiirin kimleri okuyup okumadığınla, sözlükle, şairle, nasıl yazıldığı ile alakası yoktur.şiir , hislerden izler bulmaktıır bence.
şiir, hayattan damıttığın tortulardır.belki de…klasik olacak ama çoğu kişi tarafından bilinir ama yazmanın zamanıdır:ahmet hâşim der ki: şiirde anlam aramaya çalışmak, bülbülü eti için öldürmeye benzer.derim ki, neyin yokluğunu, boşluğunu duyuorsan ve okudukların onu dolduruyorsa, şiir odur!
“derim ki, neyin yokluğunu, boşluğunu duyuyorsan ve okudukların onu dolduruyorsa,şiir odur!”
o(l) ‘ dur.. 🙂
Ufakufak eklemeniz için teşekkür ediyorum.Hafızamın kuytu bir köşesinde kalmıştı bu söz, fakat kime ait olduğunu hatırlayamadığımdan mütevellit paylaşma riskine girmek istemedim.İşte ancak bu kadar güzel özetlenir..
“odur” yazılır.mustafa kemal gibi bir şahsiyet söz konusuolursa “O’dur” yazabiliriz.ya da “Allah”tan…”odur” yazılışı hatalı değildir.f. terim’in dediği gibi: bana bunlarla gelmeyin!haa, şu olurdu bakın:- şu güzel bacaklı hatun bo’dur!- bo kim aabi?- bo derek!
yaw ufak sana bir şeyle geldiğimiz yok.bu da benim tarzımdır.senin nefesiyiz deki yaptığına benzer. odur ve oldur.ayrıca sözcük -ol- iken -o- olmuştur.bu hep dikkatimi çekmiştir.kendi kendinle çatışmana girmek istemem.sana başarılar.
hafif’in şu mevsim normalleri üzerinde seyreden sinir katsayısna sahip üyeleri olmasa ya da biraz daha sakin olsalar daha güzel bir yer olacak gibi geliyor.Belli başlıkların altı “boş” yorumlarla dolmuş taşmış. Eleştirmek düşermi bilmem ama benimkisi bir görüştür.
havalar sıcak, ondandır…
çok sıcak çok.
Bir seviyeölçer daha damdan düşmüş.Hangi mektepte okuyorlar bunu kurban olduğum Allahım
uluslararası seviye akademiyasında 4 yıl lisans sonra lisans üstü doktora ve mastır diye gidiyo kademeleri…
Gökten birgün ayağımın önüne bir kamera düşecek mi benimde, şaka gibi hayatın içinden
sezen can’ dır…
yorum var diyor yine yokBunu da sallasam mı
bi dürt bakalım
sudan çıkmış balığın aczi değil, azmi var gözlerimizde……….satır satır, tek tek anlamak, sindirmek gerekiyor
Bu şiiri kopyalayayım bir köşeye, yarın değişebilir mısraları 🙂
“bir kalbin yarasını gözü kapalı yalamalı”muhteşem bir söz imzam yapmak isterdim.tebrikler,yüreğinize sağlık.
Siir de imla hatasi veya kelime hatasi aranmaz. Bazen “kalb” der yumasatir, bazen “kalp” der sertlesir ama anlam aynidir. An’liktir siir. Bazen isyan bazen sevgidir siir. Yürekten dile dökülendir siir. Siir Sair’in cocugu gibidir. Onun siirini elestirmek cocugunu dövmekle esanlamlidir. Ufakufak yazdigi yazilarda ve siirlerde SIK SIK kullanir kelime oyunlarini. Her Sair’in tarzi baskadir. Bu arkadasimizin tarzi da bambaskadir. Yazdigi siirler benim tarzim olmasa da seviyorum onun siirlerini. Bence bu tartisma cok ama cok sacmadir. Her insan her yaziyi, ya da siiri begenecek diye bir kural da yoktur zaten…
Deja, hayrola nereye?
“o(l) ‘ dur.. :)””yaw ufak sana bir şeyle geldiğimiz yok.bu da benim tarzımdır.senin nefesiyiz deki yaptığına benzer. odur ve oldur. ayrıca sözcük -ol- iken -o- olmuştur.bu hep dikkatimi çekmiştir.kendi kendinle çatışmana girmek istemem.sana başarılar.”morfik kardeş, kusuruma bakmayasın…”o(!)’dur” olarak okumuşum…haklısın.benim zıplamamdan kaynaklanan bir tatsızlık olmuş.özür mözür, hık mık…ayrıca, xn,cox ağabeyimizin âkil adamlığı dayerinde bir “ayar” sağlamıştır.eyvallah!
“xnicox”
paranoid şiir kontrolorü oldum, her gün dizelerde bir değişim var mı diye bakıyorum:)) iyi bakalım şimdilik yok…
“Hafızamın kuytu bir köşesinde kalmıştı bu söz, fakat kime ait olduğunu hatırlayamadığımdan mütevellit paylaşma riskine girmek istemedim.”hafızanızın kuytu köşesine hürmetlerimle…“musalla taşıdır gözlerin ayyuka çıkınca/mukavva vakardır sözlerin gayya kuyusuna kusunca/sandukam büyükannemden kalmadükalığım aşktan/peymane mani olsa da vahyime düşmem haçtanberkecan yemek masasının üzerindeki buruşmuş, yemek artıklarının yağıyla haritaya dönmüş çizgili dosya kağıdındaki dizeleri dudağını bükerek okumuş bitirmişti ki, odaya giren ağabeyinin ayak sesleriyle irkilip arkasını döndü.- hey adamım, sen mi geldin?- yo, hayır bu gelen senin starın şahin k!- hah ha, evet benim değil, tüm gençliğin starıdır şahin abimiz!- ilahınız kıllı ve göbekli mi artık?- yaa abi, bırak bizim “silici”yi de, sen şu nanede ne demek istedin yine?- bir şey demek istemem mi lazım berkecan?- abi, şiir miir gelmez bize… modifiye bi canavar, bi de kağıt gibi cep, bikaç da marka jean, t-shirt…- tamam, kes, anladık… ilgini çekmez ama şunu söyleyeceğim sana: ahmet haşim’i bilirsin…hani “ağır ağır çıkacaksın merdivenlerden” dedikten sonra, kızların etek altlarını iyice dikizleyelim di mi hocam,diye espri yaptığınız ihmal edilmiş büyük şair…- ama abi, şimdiki kızlar şiiri n’apsın… kimin şeyi kaç santim, kim hangi barda kaç yetele harcıyor…- sus da dinle! şiirde anlam aramaya kalkmak, bülbülü eti için öldürmeye benzer, diyerek “son nokta”yı koymuş birşair-i azamdır.bir de şu “son nokta” saçmalığı var! “ilk nokta” nasıl oluyor acaba bitişte?!- ne diyosun abi yine?! koptun ha! yıldo olsaydı şimdi…- yıldım oğlum hepinizden! yıldırım benayyat da nâdimoldu ya, engin noyan’dan sonra… pes! barlarda iman tazeleme suareleri…- sen hâlâ aşk-ı memnu’da kaldın be abicim… adnan bey’ler, bihter hanım’lar felan filan…yaa, müjde ar da ilik gibiydi ama ha! salih güney abim de iyi ediyordu hatunu…- kes ulan! aşk-ı memnu’yu mu anlatıyorsun, şahin k’nin mikindirik pozisyonlarını mı! ayrıca, “felan” da denmez!- ama abii..- başlatma abinden!- tamam yaa, nerde kaldı senin hisli duygulu hallerin, hani, nerde?- n’apıcaz oğlum, ha babam salya sümük mü gezeceğiz?git başımdan!- tamam, şiir miir sevmem, anlamam da, ne demeye derdini dümdüz anlatmıyorsun be abi? hem kime yazıyorsun bunları?seninki n’oldu? selda, sana vermedi di mi daha?- git başımdan! aşkı nereye gömdünüz ulan! sevgi hangi cehennemde yanıyor berkecan! dümdüzmüş…dümdüz ettiler sizleri değil mi? dümdüz ha?!- dur abi, koysana şu bıçağı ya!- koyacağım yeri iyi biliyorum ben, bırak lan elimi!- ya abi, bırak şakayı, dencır yu nov?!formika sehpanın etrafında dönüp dururlarken kapının civciv doğrama efektli sesini cansimidi bilen berkecan kapıya şimşek gibi fırlar, açar kapıyı kurtulmak istercesine odadan…- selim yok mu?- var, var da…konuşmaları duyan selim sinirli adımlarla kapıya yaklaşır. terden yapış yapış olmuş halini ve elindeki bıçağı gören selda sorar:- hayrola selim ne oldu?önce elindeki bıçağa, sonra da berkecan’a bakar ve:- bülbül kesiyordum da…”
özür dilenecek bişi yok.mesele yok.açıklaman için teşekkürler.
bir üstteki yorumuma dümdüz olmuş yeni bir yorum daha eklemiş bulunuyorum…
bir üstteki yorumuma dümdüz olmuş yeni bir yorum daha eklemiş bulunuyorum…
okunmuyor
neden okunmuyor
Amin herkesin ki mubarek olsun
kayıt please…
mahvoldum artık , tamam:)
dur hele!bunlar iyi günlerin/iz!
keyifle bekliyorum, amaaaaaaaaa;beklemek sayrılığa dönüşmesinyönetmesin bizi beklemekkardeşleri var çok güçlüümid etmek ve ertelemek…(yeni türkü)
Yaredir sinede eski sevgiliEski sevgili eski günlerHayata baksana takmıyor kimseyiHiçbir şey diriltmez artık geçmişiYaredir yine deYaktım gemilerimiDönüş yok artık geriTak etti canıma bu maskeli baloBu maskeli baloVe onun sahte yüzleriYaredir sinede eski sevgiliNe yapsan kolay unutulmazAğlama geçmişe yaşadık bittiAnılar bizi yalnız bırakmazYalnızız yine de( yeni türkü )
manson; son dörtlük biz yengeçler içiin yazdığının…Çünkü yengeçler geçmişle asla vedalaşamaz…bir de bunu oku;eski aşklar sayıklanmaktanyenileri telaştan yorgunbir düşmüş gördüğümgözlerim açıksuya inmiş yıldızlarsanki o ankimbilir ne zaman önce yaşanmış gibibir kez daha sevdimbir kez daha seni(elbette, onlar)
hoba.
🙂