Yaşadığımız gezegen birçok zenginliklerle dolu. Özellikle de doğa olarak. Doğa, ne kadar değer vermesek de temel yaşam kaynağı. Ancak teknolojinin gelişmesiyle birlikte doğada bozulmalar meydana geliyor. İnsanların sürekli gelişme isteği ekolojik dengenin bozulmasındaki temel neden. Hayatı biraz daha kolaylaştıralım derken yavaş yavaş yaşamımızı tükettiğimizin farkına varacak gibi değiliz.Fabrikalar şu an en son teknoloji üretim sistemlerini kullanıyor. Üretimden sonra oluşan veya fazla kimyasal atıklar akarsulara veya toprağa gönderiliyor. Bu yapılırken fabrika sahipleri doğaya verdikleri zararı biliyorlar.Ancak para denilen varlık gözlere bir set çekiyor ve tüm canlıları sonu gelmeyen bir girdaba sürüklüyor.Teknoloji sadece fabrikalardaki kullanımıyla değil , günlük hayattaki rolüyle de insanları ve diğer canlıları etkisi altına almış durumda. Televizyon,cep telefonu , bilgisayar… Neredeyse herkesin elinde bir telefon,herkesin evinde bir bilgisayar veya televizyon. Düşünsenize, halka açık mekanlar,yürüyorsunuz ve çevrenizde onlarca insan. Herkesin cebinde de bir cep telefonu olduğunu ..Bir telefonun yaydığı radyasyon ne kadar etki yapar. Ama onlarcasından bahsettik…Teknoloji maddi etkilerinin yanında manevi etkileriyle de zararlarını belli ediyor. Neden doğa bizden, biz de doğadan mahrum kalalım ki? Neden yeşilliklerin içinde dolaşmaktansa bilgisayarın,televizyonun başın da çakılmış gibi oturuyoruz? Daha mı modern oluyoruz yoksa daha mı geriye gidiyoruz? Daha mız uzun yaşayacağız yoksa ömrümüz sadece bir kelebeğin ömrüne mi geriliyor?Çocuklarımızın,torunlarımızın,üçbinli yılların insanşarı için… Dünya’nın sonunu kendi ellerimizle getirmenin bir sonu olmalı . Hem kendi yaşamımız,hem de tüm dünya için…