Erken denen şey tam vakit olmaya doğru aşama kaydederken, duş alması ve karnındaki orkestrayı susturması gerekiyordu. Kurtlarını beslemesi elbette, zamansız bir vakitte ağzından dışarı çıkmamaları için tok olmaları gerekti. Duş alma seansları en mahrem mabet de inançsızlığa niyet ederek rüku içinde geçerdi. Çanlar çalınmış ya da ezanlar okunmuş, mumlar söndürülmüş olurdu kahvesini yudumlarken. Göz gezdirdiği haberlere şaşırma numarasından bıkmış olduğundan bu oyunu oynamıyordu son bir yıldır. Fakat saçlarını çeşitli nesnelere benzetmeye çalışmaktan hala çok keyif alıyordu. Gözleri yukarıya bakarken aynada görmeye çalışmaktan vazgeçmiyordu.Özenle siyah elbiselerine baktı. Kararsızlığa düşmüş gibi gözükse de kararı netti. Göğüs altına kadar dar sonra genişleyen siyah elbise uygun değildi. Üstü gömlek tarzında, alt kısmı dar ve dizlerine kadar olan siyah elbise resmi gelecekti ruh haline. Hepsinde bir sorun vardı. Evet ince belini saran siyah elbiseyi seçecekti. Siyah ayakkabılarında da durum aynıydı. Elbiseyi seçtiği anda çok sivri olmayan uçları, aşırı yüksek olmayan topuklu siyah ayakkabısını giyecekti. Gümüş rengi farı, belirsiz allığı, az sürülmüş rimeli, kırmızı rujuna rağmen doğal bir hava veriyordu. Saçlarını açık bırakmış fakat düzleştirmişti. Gümüş küpelerini ve gümüş kol saatini de taktı, evden çıkmanın tam vaktiydi.Gümüş rengi arabası olmasa elbisenin renginin ne olacağı-konusunun radyodaki spikerin bel altı esprilerinden daha çok dinlettireceğine emindi.__ ‘ günaydın. Ben sizi her zaman dinleyen bilmem kim. Konunuz çok kötü ama sizi dinlediğimi göstermek için saçmalamayı düşünüyorum. Araba beyaz olsaydı sanırım bir şey giyilmemesi gerekirdi.’Çok fazla umutlanmış olduğunu ve yine aynı berbat esprilere döneceğini fark etti park ederken. En azından yolda oldukça nazik davranmıştı, beklemek sorun olmamıştı.Renkli dünyalarda otorite gibi duruyordu. Yalnızca duruyordu, kendisine savaş açılmasını bekliyordu. Ve savaşçılara gizli geçitleri gösterebilmeyi istiyordu. Bazen oluyor bazen olmuyordu. Bazen yaralanıyordu, kırmızı ruju taşıyordu tazelerken, bazen çok mutluydu. Bütün bazenler bu renkli dünyadaydı.Bazenler bitiyor, olanlara giderken arabanın kapısını açtığında biraz saçmalamayı düşünüyor olabilirdi. Dinginlik çoktan kaybolmuş, yeşillerin yerini çeşitler almıştı. Kalabalığın bol baharatlı tadı genzini yakıyor, arada bir boğazını temizlemek zorunda kalıyordu. Toplantıda çok başlılık sus pus olduruyor, yol gözükmüyordu. Tünelden hala tam vaktinde sürerken çıktı. Sanki manzaranın kopmuş parçaları; iki tepe, akan bir nehir, bir kaya, biraz kirlilik, taş ve toprak, kara bir bulut tamamlanmayı bekliyordu. Elbette bu durum biraz karmaşıklığa yol açıyordu.