Gece yarısı , yatağıma uzanmış esen rüzgarla dalgalanan perdeye bakıyorum. Yalnızım, her kıvrımında gıcırtılı bir yalnızlık gömülü olan risperdal haplarımdan bir kaç tane daha alıyorum. Perde dalgalanmaya devam ediyor.Sonra sen pencerede beliriyorsun, tenin ayışığında parlıyor. Heyecanlanıyorum, korkuyorum . Yavaşça pencereden içeri süzülüyorsun, kıpırdamadan sana bakıyorum. Vücudun çok güzel ve sakin adımlarla bana doğru geliyorsun , elini uzatıp çıplak bedenime dokunuyorsun, kalbimin üzerine. Bir sıcaklık hissediyorum ve geçiyor bütün korkularım. Düşünemiyorum, bilemiyorum…

Ve yanıma yatıyorsun, konuşmuyorsun ama bütün düşündüklerini duyuyorum. Sanki benim yerime sen düşünüyorsun, ama mutluyum çünkü beni anlıyorsun. Tenin çok sıcak , engel olamıyorum kendime. Ne hissettiğimi biliyorsun. Çok uzun zaman bekledim ben seni, bu tek kişilik yatakta ve işte yanımdasın , sıkı sıkı sarılıyorum sana . Sonra tenin soğumaya başlıyor, birkaç tane daha risperdal alıyorum. Kısa bir aradan sonra konuşmaya başlıyorsun, benim cümlelerimi kuruyorsun ve bunlar tam duymak istediğim şeyler ; beni seviyorsun . Daha sıkı sarılıyorum sana, öpüyorsun, yanıyorum. Çok sıcaksın, bu olması gerekenden fazla , ayrıca midem bulanıyor. Sense buna aldırmıyorsun sessizce tavana bakıyorsun. Yardım etmelisin , ölüyorum. Yavaşça kalkıyorsun yataktan . Sessiz adımlarla pencereye yönelip atlıyorsun. Kusuyorum, ağlıyorum bir yandan, yoksun ve ben yoksunluk krizi geçiriyorum, yalnızım.