Kaldırımdaki çatlaklara aldırmadan hızlı adımlarla yürüyordu. Dalgındı ama nereye gittiğini biliyordu. İlk sigarasını hep evden işe yürürken içerdi. Başka da sigara işmezdi gün boyu. O çatlak kaldırımları seviyordu. Orada yürümeyi seviyordu. Yüzündeki belli belirsiz çizgilerin çoğaldığını farkederdi her sabah.O aynaya her bakışında bir önceki çizgilerin derinleştiğini de farkederdi. Umurunda değildi bunlar. O çatlak kaldırımlarda yürümeyi seviyordu. Sevmediği pek az şey vardı. Pırasayı sevmezdi eskiden, şimdi seviyordu. Hatta bi keresinde son kez olduğunu bilemden O’na yapmıştı zeytinyağlı pırasa.Ne yapayım akşama dediğinde bugün zeytinyağlı pırasa yapartmısın uzun zamandır yemedim demişti.O gün zeytin yağlı pırasa yapmış akşam O’nunla beraber yemişlerdi.İlk kez o akşam yemişti.Ve çok beğenmişti.Beraber gülüşmüşler, o gece beraber uyumuşlardı.O çatlak kaldırımlarda yürümeyi seviyordu.Gideceği yere vardığında uzun süre yere baktı. Sonra eğildi dizlerini toprağa yasladı.Siyah ayakkabılarının topraklanmasına aldırmadı.
yorumlar
Kısa ve hoş olmuş..
Siyah gibi güçlü…Beyaz gibi masum…Bir anlatım…Yüreğine sağlık…
herkesin anladığı kendine.
Hisset
çok sıcak yahu. bayılajiimmm.
Yapacak birşey yok o zaman harıtametoddefteri denemiş olman güzel…
bende gülmekten katılıyorum haritaya.helede okuduğunu anlamamasına.
Sadece bir evden çıkış anı, kaldırımlar, o kadar düşün Harita, fazla anlam yüklemeye gerek yok..
Niye ki, burada hissettiklerini, güzel cümlelerle anlatabilen çok insan var, sen de yapabilirsin, hem de istediğin kadar..
Okuduğunuz ve düşüncelerinizi paylaştığınız için için teşekkür ederim.
siyah giyme toz olur diye bi şarkı vardı o geldi aklıma
beyaz giyme söz olurdu o ki.
işte devamı öyle haklısın
sonrasında; (yazar müsaade ederse tabii)ayakkabılara bakıp insanların ne olduğunu bildiğini iddia edenleri düşündü.siyah rugan ayakkabılar ve çevresindeki topraklar…doğayı seven bir still uzmanı mıydı şimdi kendisi? ya da yürümesini beceremeyen pasaklı bir kraliçe? ikisi de değildi aslında ve bunu öğrenmek için ayakkabılara değil yüzlere bakmak gerektiğini düşündü.sonra gözlerin kalbin tüm güzelliklerini yansıttığını söylediği geldi aklına, o zamanlar inanmıştı gözleri güzel olanların kalbi de güzel olduğuna. nereden bilebilirdi ki aslında tüm güzelliğin bakan gözlerde olduğunu ve bunu anlaması için bir sürü insan tanıyıp, tecrübe kazanması gerektiğini.. en çok tanıdığını düşündüğün insanın aslında en çok yanılttığını düşündü.kısacık bir an düşücelerinden sıyrılıp nerede olduğunun farkına vardı. siyah bile olsa yeni bir başlangıç yapmak istiyordu ve önündeki merdivenlerden hızlıca çıkamaya başladı, ne de olsa artık hazırdı.şeklinde devam ettirmek geldi içimden.
yaşanmış bir olay, aşk, bilgi, ilginçlik, duygu var mı ilgi çekebilecek? var ben mi anlayamıyorum. eger öyleyse salaklığıma verin, zeytinyağlı yemeklere her dem sevgi ve saygımız vardır bu biline .
devam niteliğindeki katkılarınıza teşekkür ederim
içinde aşka dair detaylar olmazsa 10 olacaktı. bu tip yazılara genel olarak tekme tokat giren biri olarak ben bile aşka dair detaylarda rağmen 7,5 verdim.
manson, zorkedi ayakkapları neden denize atmış sabit bi fikrin var mı
böyle sessiz sakin huzurluğa götüren bir yazı ve ben sessizliği huzuru çook özledim