şiiri ve kadını ve hayatın kumpasını Allah bilirağlama duvarı gönlüme kederli bir gölge vursadurmasa deli deli akan kanıma kanka ellerinkanla yıkansa senden arta kalan çıfıt sevdanın küllerifasiküllerden küller dersem derme çatma kirpiklerimeerselik ilk yazı(mı)n uzun koşusunda mola vermişsemaltüst edilmiş bir yaşamı hecelerken benreca ederim küfretmeyiniz…
yorumlar
hayhay etmeyiz. ama küfretmezsek methiye de düzüştürmeyiz.
umumiyetle d/üzülürken düzüp de dizdiğim miirlere (şiir, demeyecek kadar aklım başımda çok şükür!) gelenyorumlara cevap yazmamayı tercih eder(d)im.bilinsin ki; yazdıklarıma “methiye” bekliyor değilim!beklemedim. mefkud’u az çok takip edenler bilir bunu.her yazı son kertede eksiktir. işte, bu eksiklikleri doldurmaya çalışma sürecinde devreye sokulur okuyanınalgısı… neyse.siz, elbette bu “şey”e edebinizle menfi hislerinizi belirtebilirsiniz; beis yoktur.hatta, küfrediniz de…o miir, kendi içinde bir şeyleri anlatmaya çabalarken yereçakılmıştır haddim olmayarak yulkayvenk!reca ederim, ilk küfrü sizden alalım…az kaldı, az…
unutmadan…”insan kendini pek ödeyemiyor,sen dur bende var.”
mefkud…senin yazdıklarını okuyunca tuhaf şeyler geçiyor aklımdan…bazı insanlar ne kadar özel, ne kadar sıradışı özelliklere sahip, diyorum…hep söyledim, yine söylemek istiyorum:çok etkileyici, karmaşık ve “şiir” gibi “yorumlanmaması gereken” bir dünyan var sanki içinde…şiir yorumlanmamalıdır bence…Ve sen de öyle..
kıymetli arkadaş strawberry75…harikuladesin!”şiir gibi” bir yorum eklemişsin… ki, o kadar olur!”şiirde mana aramaya çalışmak, bülbülü eti için öldürmeye benzer” diyen ahmet haşim’i gel de, anma şimdi!kıyam/et günü yaklaşıyor içimdeki dünyanın galiba…sağ olasın!
mefkud, sen sağ olasın…
Mefkud, methiye düzüştürecektim aslında, sırf gösterdiğin tevazuya kalsa. lakin bir beyit bile gözü yemeyen bu sümsük kayvenk, nasıl yazar methiyeyi 33 beyit kasideyi?. fuzuli bizim varlığımızdır adımız değil. küfür olmaz necasete dahi düsturumuzda… şiirden ölen yok henüz… demiş üstad ne güzel söylemiş
şiir öldürmez zaten!bir kez okunup da, zerk oldu muydu bünyeye,o artık süründürür!
var mıdır panzehri @pilli pati
vardır elbet. yine şiirin içinde saklıdır özü…
gediğine oturttun öyleyse özlü sözü…
mefkud;hani rumuzlarımızı okurkenbana iltifat bonkörü demiştin ya:)ben şimdi nasıl iltifat etmeyeyim sana…bu yazın; başındaki harften son harfe kadar yeni bir yazı değil, bence senin tüm yazılarının devamından bir halka, hem bundan sonraki düşüncelerine/yazılarına yeni bir bağlantı olacak bir düstur hem de sanki yeni birşeylere karar vermişçesine yeni bir milat…yani seni okumaya devam etmeli,seni öğrenmeli,çok şeyler okuduk senden,daha çok şey öğrenceğiz belli…Not: müstehzi bir bakış ile belirtmek isterim; yazılarındaki yorumların arasında -ne mutlu ki-tek iltifat bonkörü ben olmuyorum, değil mi?:))
kıymetli makaleci,tespitlerinde nokta atışı yapmışsın :)kalbinden taşan nazik sözlerine çok teşekkür ederim.dört dizelik mani için de teşekkürler…bana edilen her hakaret, her küfür gibi; bana (ben? mefkud? hiç kimse?) yönelik her tür övgü, beğenicümleleri de aynı derecede önemlidir sanal varlığımın tekâmülü açısından…öncelikle yazdıklarıma teveccüh gösteren, beğenilerini saf bir halde ifade eden herkese minnet hislerimi sunmak isterim.hepiniz sağ olun! hakaret, küfür edenler de…bar şarkıcıları diskuruyla; insanları seviyorum, sığlığında görmeyin bu düşüncelerimi.her yeni gün insanî özümüzü törpülüyor, eğiyor, büküyor…olgunlaşma denen sürecin acılı patikasında patiskalardan, ipeklilerden, angoralardan ve taa upuzak yalnızlıklardan geçerken bir yerlerimiz sızlıyor çaresiz…içki içmesini de bilmem ki!zaten beni içki paklamaz!ya teneşir ya bir düzine güzide tebeşir…hepinizi bambaşka dillerde seviyorum!
mefkud …şiir diyince ruhum dellendi yine ,ama okuyunca ölümü düşlemek ve yakın olmak yakışmadı bu cihana bedel ellere ,yüreklere fekat düşünmeden de edemiyorum bu hayat bu kadar mı yaraladı kı bu güzel sözcüklerin esir alıyor bizi, nedir sendeki bu hikmet ,,,,var oluş mu ,yok oluş mu ,,,,değersız sanılan değerler ,aslında yanıbaşınmızda kahır içindemı helak oluyorlar yoksa ,bir su damlası kadar hassas,bir panter kadar yırtıcı,bir bebek kadar masum ve temiz mi ..ben ce aslında hiç biri çünkü o sadece yaşamla yoğrulmuş,şiiire ve sanata aşık bir deli(sevdiğim bir övgüdür).
@Mefkud beni de seviyor musun :))
iltifat veyahut hakaret etmeyeceğim.. letafet ve küfür uzak durmaya çalıştığım uçlardır.. bu miir zihninizin çürümekte olan contasından sıyrılıp, kabının basıncından kurtulmaya çabalayan bir damla gibi.. arada çıkarmalısınız onları.. bir miktar musluğu açıp, kabın basıncını almalısınız.. naçizane teklifimdir.. fakat contayı değiştirmeyiniz.. o esrik contadır sözlerinizi bana ulaştıran..
Böylesi bir yazıya, basit cümlelerimle yorum yazma hakkını önce kendime tanımadım. Tuttum sadece, kelimelere gerek duymadan, ama sonra yazılan her yoruma verilen cevabı kıskandım ve bu cümleleri yazdım. Sizden öğrendiğim kelimelere yeni anlamlar yüklemek, onları olduğundan farklı yerlere koyup, parçalara ayırmak.Kelimeleri öldürüp, yeniden hayat vermek…Devam ediniz, biz sizi izlemeye devam ediyoruz..
kayvenk bazen senın yorumların beni şaşırtıyor ve anlamıyorum ….benım senı anlamam için tercümana ihtiyacım var bilesin….
eyvallah sahlanankoc…teşbihte de, tesbihte de hataya açığım.esasen açım. teşbihe doymam. doğru, “conta”da biter iş…zaten şiir; yaşadığımız (-ı sandığımız) bir âlemin basıncınakarşı koyma çabasıdır imal ettiğimiz, dönüştürdüğümüz, eğerek bükerek ve sek sek oynarken düşüp düşüp deha babam de babam y’aralandığımız…bu basınç farkıdır, bizi aşan cümlelerle mana ummanına tırmanırken ve mayamızı tanımaya kalkma uğraşında ölerek dirilttiğimiz kelimelerle haşır neşirken…”esrik conta” teşbihini rumuzuma iliştirdim ;)mefkud… o bir esrik conta!”gündüz yeniden gelecek”
şiir nasıl olmalı?şiir; (ilk bakışta) sen denizdeyken bir dalga üzerine köpüklenerek geliyormuş gibi uzaktan seni heyecanlandırmalı. sonra (okurken) üzerinden geçen dalganın altında kaldığın müddetçe nasıl nefessiz kalıyorsan öyle tıkayıp bırakmalı. (okuyup bitirdiğinde – şöyle kafanı kaldırıp baktığında) dalga üzerinden geçtiğinde ise ve sen yüzeye çıktığında yeniden doğmuş gibi olmalısın. ya gözlerinde hayat sevinciyle bir damla yaş denizin tuzlu suyuna karışmalı ya da gökyüzüne hala bakabiliyor olmanın sevinci ile gün ışığı teninde pırıldamalı.hayata nasıl saygı duyuyorsan, şiire de öyle ve işte o kadar saygı duymalısın!
Aziz kardeşimin “kendi”nin yüksek”kendi”ye ulaşma yolunda sarfettiği çabaları ayakta alkışlıyorum…öyle çünkü; ahlaksal erdemlerin dibe vurduğu şu dönemde,sevgili mefkud’un akılla kontrol altına almaya çabaladığı edimlerini kıskanmamak elde mi?Aziz kardeşimi devrimsel ahlak yolunda,mevcut düzeni sallamaya yönelik tüm çabaları için kutluyorum.Tanrı bizlere de saldırgan iç güdülerimizi ve dürtülerimizi arındırma yolunda güç versin….
amin….
efsane geri döndü, yavrum.bütün sırları çözeceğiz. hassas derin dübür, dübür.
mezar taşımda;ŞİİRDEN ZEHİRLENDİ VE ÖLDÜ ; deselerdi ne kadar ironik olurdu ……
Alaka olmak mı zorunda,iyi dinlemeler..sağda yukarı ok işaretinden avuçlarımda hala sıcaklığın var ı seçin lütfen..
şiir, demokrasi, iktidar ve hayat?düşününüz…nedir alıp da veremediğimiz şiire şiirden, şirden şirret şirretaşiret illetiynen tıyneti ayarsız halit bey’leri inim inim inleten?şiiri sevmeyiniz!şiir sevilmeye gelmez!ellenmez.şiir sapı olmayan bir bıçaktır; kanatır.
yavf! nefi şiir yüzünden ölmedi mi? ulu hakan onu boğdurmadı mı? şiirleri yüzünden.veya nedim’in sonu da şiirden olmamış mıdır?başlığı kınıyorum.