Ne muzur insandım ben…Şimdi biraz akıllandığımı hissediyorum.Durgun sulara doğru aktığımı…Zamanında muzurluğu az sevmedim ben, özgürlüğüme çok düşkündüm, başka şehirlere, başka ülkelere bayılırdım.Başka şehirler açardı ufkumu, dünyayı sevdirirdi bana.Arkadaşları ayarttığım günler… ” Hadi bir trene atlayıp, hiç bilmediğimiz bir şehre gidelim, oraları da keşfedelim” dediğim günler… Şimdi duruldum birazcık. Daha sakinleştim. Artık eklem yerlerimde biriken enerjiler beni fazla rahatsız etmiyor.Neydi o anneme ” anne ne yapayım eklem yerlerimde enerjiler birikmiş, atmaya çalışıyorum” diyerek evde uçan tekmeler attığım geceler.Nasıl bir insandım ben? Şimdi bilgisayarım kucağımda yazarken karşımda bir ayna var, yüzümde ki muzur ifade hala silinmemiş, hala muzur muzur çatlak çatlak gülüyorum aynadaki halime.

Arkadaşlara içirdiğim gece, arkadaşımın annesi yazlıkta diye annemden orda kalmak için izin istediğimde, S.’yi de eve aldığımız gece… İşime gelmeyince Almanca bilmiyorum numarası yaptığım zamanlar. Neler neler yapmışım ben böyle?Ama en muzurlarından biri de Almanca bilmiyorum numaralarına yatmamdı.Havaalanında valizlerle binilmeyecek asansöre, valizlerimle bindiğimde bir Almanın çıkıp ” Bu asansörü valizleriniz varken kullanamazsınız, diğer taraftakine gidin. ” dediği zaman diğer taraftakine gitmeye üşenip “Sorry, kein deutsch” dediğim gün.En son okuduğum okulda her tuvalete gittiğimde ben bugün burdaydım diye duvarlara tarih atışlarım:)İkinci sırada ki en muzur şeyse , herhangi bir trene atlayıp nereye götürürse oraya gitmemdi.Binerdim bir trene giderdim nereye götürürse,hangi şehire bırakırsa beni.İnerdim trenden gezerdim sokakları,sindirirdim içime orananın insanlarını, havasını, kokusunu.Severdim ben çantam sırtımda, harita elimde dolaşmayı… Annemin eşşek kadar ama yine de onun biricik deli kızıydım, S.’nin zillisiydim, arkadaşların her deliliğe ilk adım atan öncüleriydim ben. Severdim çantam sırtımda, harita elimde dolaşmayı…