Dokunurken bile incitmeye kıyamaz tavırların vardı hep.Gözlerinden bile kıskanırdın bakışlarımı.Kimse görmesin, kimse ilgilenmesin diye binbir şekle sokardın beni.Saçlarımın rengine karışırdın, giydiğim kıyafeti eleştirirdin, makyajımı değiştirirdin.Telefonumda ne var ne yok benden daha iyi bilirdin.Anneni babanı araya sokardın size gelmem için.Onları kıramayacağımı bilirdin çünkü.Günleri evde tüketirdim.Annenle çarşıya çıkıp bir iki insan görebilirsem yaşadığımın farkına varırdım.Sonrası aynı…Kahvaltı, televizyon, yemek,televizyon.Ofise inerdim bazen, burnumdan geleceğini bile bile.Öylede olurdu.O baktı, şu konuştu, bu güldü diye başlar ardı arkası kesilmeyen bir sürü cümle kurardın.Okul saatlerimi bile hesaplardın.” Dersin şu saatte biter, hemen çıksan 10 dk ya burdasın” 10 dk dan bahsediyoruz,okuldan çıkıp durağa yürümem 10 dk yı geçer diye itiraz ettiğim zaman, kafanda oluşturduğun hikayeleri bir bir sıralardın.Kıskançlığın dozunu abartırdın hep.Senin kurallarına göre oynamamı isterdin.Benim doğrularım yoktu sana göre, olamazdıda.Herşeyimi değiştirmeye çalışırdın.Tüm yasaklarına boyun eğmemi isterdin.Ve zamanla onuda başardın.Özgürlüğümden asla taviz vermeyen ben, özgürlüğün adını başkaların cümlelerinde duyar oldum.Senin istediğin gibi biri olmak için kaç kez kimlik değiştirdim hatırlamıyorum.Askere gidince değişirsin sandım.Olmadı.Tüm ilgini üzerime yoğunlaştırdın.Sınavlarım varmış, son sınavlarmış, okulum uzarmış umursamadın.Telefondan duyacaktın nefes alıp vermemi.Size gidip sizde bekleyecektim seni.Kafan rahat olacaktı aklın sıra.Bekar evi ya olurda arkadaşlarım gelir, olur da birşeyler içmek için dışarı çıkarız.İnsanlar beni görür, bana bakar.Askerliğide uyguladığın sıkı yönetimlerle bitirdik işte.Peki ya sonrası..Hayatımın anlamı diye yerlere göklere sığdıramadığın beni, ucuz bir kızın kirlenmiş bedenine gömdüğün aşkın.Lekelediğin yaşanmışlıklar.Bir anlık zevkinin geri dönüşü olmayan bir yolla sonuçlanması.Evimi açıp, soframı paylaştığım derdimi anlatıp omuzunda ağladığım, kardeşim diye tanıttığın o kızın koynuna da kardeşçe girdin değil mi?Ya diğeri…Hani beni evde bırakıpta bir saat içinde geliyorum diye tembihleyip, 12 saat boyunca aramalarımıza cevap vermeden, arada bir msj atıp” geldik,geliyoruz” diye uyutmaya çalıştığın gece.Yanlışlıkla açılan telefonun ucundan duyduğum sesin sahibi olan o kız…Ya senin pişkinliğin.Annenin isyanlarına verdiğin saçma sapan cevaplar.Hıçkırıklara boğularak ağladığım gecenin sabahında, ardı arkası kesilmeyen bir sürü kuyruklu yalan.O kapıyı çarpıp çıkarken annenin gözlerinde gördüğüm yaşlar.Başkasına dokunduğun o pis ellerinle, boğazıma sarılıp kendini savunmaya çalıştığın o an beynimde bitirdiğim seni ve telafisi mümkün olmayan hatalarını bıraktığım anılarla dolu o ev..Hatalarını telafi etmek isterken bilmediğin birşey vardı oysa:İnsanın kendi sevgisi üzerinde aldatmacalar yapması çok büyük kayıplara yada telafisi mümkün olmayan hatalara yol açar..Ve ben seni hatalarınla birlikte anımsadığım her an senden iğreniyorum.
yorumlar
Münferit olaylar.Geçer, deler ama geçerrr.
Okul yıllarımı hatırladım, tutsaklığın adını, ”aşk” koyduğum yılları..
gidilene yazgı olmak ya da kaldığın anlarda yazgından vaz geçmek,yalansızdı belki ruhumdan damıttığım bensizliğim,iki satır arasında bulamadığım sensizliğim,seni karanlıklardan saklarkenkaranlıklara gark olmuş sen sandığım onca kimsesizliğimerkekliğimi menimi akıttığım her bir kızda ayrı ayrı kanıtlarkenseni bırakıyorum yazgım saydığım sen durağındaseni karanlıklarda saklarkenkaranlıklara gark olmuş sen sandığım onca kimsesizliğimbana elveda
Bırak ta tebessüm kondurup dudaklarına; şimdilik ben kazandım edasına kapılsınlar! Ama kaybettiklerini duyumsayanlardan olsunlar sonrasında. Eline sağlık Arseli…
bir ilişkide taraflardan herhangi birisi diğerinin özgürlüklerini kısıtlayacak ölçüde özgür davranıyorsa oradaki Pareto Optimum durumu çoktan bitmiş, ilişkinin dengesi kendi içine çökmeye başlamış demektir. örnek bir yazıyla bize hatırlatmada bulunduğun için teşekkürler.
@pilli pati söylediklerinde gerçekten çok haklısın.O cümleyi de değiştirdim senin yazdığın gibi.Yanlışlarım olabilir, bozuk cümleler de vardır muhakkak.Hiçbir düzeltme yapmadan kağıda geçmeden direk ne hissediyosam buraya yazdım.Sağol yorumun için.Okuyan herkese teşekkürler
çok samimi bir yazı arseli…yaşadıkların çok tatsız ve üzücü, ama yazın çok güzel..aşk keşke her zaman insana “iyi gelse”, ama bazen “yiyip bitiriyor”. bunun adına da aşk demeli miyiz, bilmiyorum aslında…yazının sonunda “neyse ki kurtulmuş böyle bir ilişkiden” dedim. mutlaka zor olmuştur, mutlaka seni yıpratmıştır atlatma süreci ama yine de senin için aslında büyük iyilik yapmış tanrı…bir şekilde bu adamdan ve boğucu bir hayattan kurtarmış seni.arseli, umarım layık olduğun gibi büyük ve güzel bir aşk yaşarsın…ne umarım kadar mutlu olduğunu anlattığın yazılar okuruz buradan, kırgınlıklarını değil:)
pillibebekkuyuda DİYOR Kİ, (16 saat önce)Okul yıllarımı hatırladım, tutsaklığın adını, ”aşk” koyduğum yılları..Ancak bu kadar güzel yorumlanır.Arseli çok içten bir yazı.ihaneti yaşayan bir insanın hissedişleri olabildiğince net dillendirilmiş. Size tavsiyem kafanıza tokadan başka birşey takmayın ve ışığı görün..
Hiç yalansız, eklentisiz anlatıyorum yaşadıklarımı,Çünkü ancak o zaman rahatlıyorum.Yorumlar için teşekkürler.@strawberryo7 iyi niyetlerin için teşekkürler.Umarım bir gün tüm kırgınlıklarımı gülerek anlatırım burda@dejavuu88 tokadan başka birşey takmamaya çalışıyorum ama bazen olmuyor işte@proksima asıl ben teşekkür ederim yüreğinizi benimle paylaştığınız için
Götün tekiymiş Arseli, uğruna bu kadar harfi yanyana getirmeye bile değmez. İğrenmekte haklısın.
Teşekkürler Dejavuu88..Aşkların en güzeli senin olsun..Bir müddet sonra aşk için yapılanların hiçbir anlamı kalmıyor zaten..
Pilli melek, güzel bir dilekTeşekkür ederim..
Aşk var olduğu müddetçe, tutsaklıkta olacaktır en yakıcı sevdalarda bile …özgürlüğümüz elimizde, ruhumuzu onaracak olan güzelliklere yüreğimizin kapılarını açabilirsek., kendi tutsaklığımızı aşmaya çalışırken bile hayat bize bir şeyler öğretecektir…