Mucize dedik, mucize yazdık. Ya da yazmadık. Bunu tartıştık ama şu bir gerçekti ki bugüne kadar savaşmadan maç almıştık. Son onbeş dakika oynamıştık. Maçın sonuna kadar sağlam oynadığımız maç hiç olmamıştı. Almanlar buna güvendi ve rahat çıktılar maça. Ama karşılarında bambaşka bir Türliye çıktı. Onları hezimete uğratabilecek sonuçlar almaya aday bir takım… O kadar istekli bir takım… Tarih yazmaya hazır bir takım… Maçı niye kaybettik o zaman sorularını duyar gibiyim sanki. Maçı kaybetmemizin birçok sebebi vardı ama en büyük etken hakemdi. Çok pozisyonumuzda bizi faulle kesen futbolculara kart göstermedi. Bize faul yapıldı göstermedi… Eğer Alman’lara ilk dakikalarda hakettikleri sarı kartları gösterse tablo böyle olmazdı.Aslında benim değinmek istediğim nokta her ne kadar 3-2 yenilsek de tüm Türkiye’nin milli takımımızla gurur duyuyor olması… Turnuvaya gelmeden Terim, “Kendimizi hatırlatmaya geliyoruz, turnuvaya renk getirmeye geliyoruz…” demişti ve dediği gibi de oldu. Tüm dünyaya nasıl futbol oynadığımızı hatırlattık. Tüm dünyaya Türk’lerin ne kadar hırslı, ne kadar zaferi arzulayan birileri olduğunu hatırlattık. Yeterli olmayan kadromuzla akıllara zarar bir futbol oynadık. Dünyayı bizi ayakta alkışlamaya mahkum kıldık…

Mehmet Topal… İlk defa defansın göbeğinde oynadı ve kusursuzdu… Hamit… Almanları biliyordu ve korktukları kadar iyi çözümlemiş ve iyi oynamıştı… Semih… O artık bir futbolcu değildi, o bizim zor anlarımızın kahramanıydı. Maç bitmek üzere mi, gol mü lazım, Semih sizin için atıversin… Mehmet Aurelio… Türk’lük vasfını en güzel şekilde taşıyan ve buna bir gün olsun zarar verecek hamleler yapmayan Aurelio, maçta oynayan en sağlam futbolculardandı. Her eve lazım tarzı bir futbolcu olduğunu gösterdi… Aslında her biri kahramanlaştı fakat rakibimiz Almanya’ydı….Bir de son dakika haberiyle bitirelim yazımızı. Fatih Hoca kesin olarak milli takımı bırakacak. Öyle görünüyor ki İtalya yolu Fatih Terim için oldukça açık…Mucizelere inansın veya inanmasın, şu an futbolcularımızı ayakta alkışlamayan kimler acaba?…