Gestapo kılıklı polisin , dişine göre tek av bendim orda..Bi anlarsa muz çaldığı mı? Bi anlarsa sinema çıkışı yunanlı çocuklarla kavgaya girdiği mi?Çelik suratlı Fransız, bulaşıcı bi hastalık gibiymişim gibi bana baktı.. pasapotumu istedi. Aldı ve uzaklarda bi yerde kaybolup gitti..1983 yılı Orly ( De gaule) hava alanı, gecenin 03.00 suları.Alan derin bir sessizliğe bürünmüş.gündüzün yoğunluğundan eser yok. Beş günlük sefil bi Paris manyaklığından sonra Romaya ,ordan Perugia ya dönüyorum..Günlerdir kerhane barakasına benzeyen bi pansiyonda yatmaktan canım çıkmış.. Şimdi ise bu devasa olduğu kadar ürkütücü terminalin bi kanapesinde sabahlamak zorundayım; para yok, pasaportum alınmış, kavgaya karışmışım. Üstüne üstlük muz hırsızıyım..işim bitik !..Bitişik kanapede sarı bi Amerikalı oğlan uyuyor; Ben yaşlarda bişey..yüzünde sürekli düş görüyormuş gibi bir hal var..kepi biraz yana kaykılmış, sarı sakalları harman yeri gibi. Ağır ağır soluk vermesinden , düşünde ağlıyo mu? İnliyo mu? Uyuyo mu? Anlaşılmıyor !..Sarı nihayet kıpırdadı. Gerçekten uyuyormuş herif. Yana doğru dönüp gözlerini açtı. Beni gördü.Yorgun suratı olduğu gibi meydana çıkmıştı..yağa bulanmışa benzeyen kir pas içinde bi yüzü vardı..Beni başıyla selamladı.nereli olduğumu sordu.türk olduğumu söyledim .adı willi imiş..Açlıktan narkoz yemiş gibiyim, içim bayılıyor..Şu sarı oğlan bişi ısmarlasa da ölmeden lanet uçağa binebilsem diye düşünüyorum..herif oralı bile değil.ceket cebinden bi harita çıkartıp, dizlerinin üzerine yayıp, gözleri ve parmağıyla doğuda bir yerleri aradı. Sonunda gideceği yeri buldu..tırnaklarının kiri dışarı taşmıştı..çipil uykulu gözlerini bana dikip,“ işte, ben şuraya gidiyorum. Her şey yolunda giderse iki günlük yolum var”
İçimden, bana ne lan nereye gidersen git hırt diye söyleniyorum..ben gidipte gelmeyen pasaportumun ve açlığımın derdindeyim..Keşke paramı uçağa vereceğime şu montparnesseden kalkan trenlerden birine bineydim..Şimdi ise uçaktaki kahvaltının hayali ile avunuyoruz hale bak!..Benim suratsızlığımdan olacak sarı oğlan tekrar uyumaya koyuldu.. gözlerimi kapamayı denedim; kesin bu bok Fransızlar beni birazdan tutuklarlar..işe bak! İtalya da çaldığım muzun, ettiğim basit bi kavganın hesabını Fransa da vermek varmış..ne koşup kaçabileceğim ne de saklanabileceğim bir yer vardı..yoksa interpolmü peşimdeydi?Oturduğum yer tam olarak Türk hava yolları bürosunun karşısıydı..bilhassa buraya oturmuştum; Belki de açlıktan ölmeden vatan toprağına yakın hissetme duygusu gibi bi duyguydu benimkisi..G ecenin yarısını çoktan geçmiştik ki birdenbire, nerden peydahlandıklarını anlayamadığım otuz-kırk kadar polisin sağa sola seğirtmeleri , koşuşturmaya başlamaları üzerine, salonda uyuyanların hepsi uyandı.. merakla olan biteni izlemeye başladık..Bu kadar herifin derdi benle değildi herhalde..başka bi telaşın ardına düştükleri belliydi..Mösyö!..pasaportumu alan herifti bu. Alaycı ve boktan bi gülümsemeyle pasaportumu uzattı..“ buyrun “ dedi “ iyi yolculuklar”ohhh !.. Beklide bu ömrümde çekebileceğim en uzun sevinç nidasıydı; açlığımı bile unutturmuştu bana.. uyumuşum..Bulunduğum yerden saatin tam altı olduğunu görüyorum..polislerin geceki hareketliliğini düşündüm ne olup bitmişti? neyin peşindeydiler?..Alana canlılık yeniden gelmişti.. bürolar,mağazalar tek tek açılıyordu..sarı Amerikalı da uyanmış bi sigara yakmıştı. Uçağının dokuzda olduğunu söyledi..beş dakika kadar sohbet ettik.vedalaştık, ben uçağıma yöneldim.. sanki uğurlayan biri varmış gibi arkama dönüp baktım, sarı oğlan el sallıyordu..gülümsedim yoluma yürüdüm..Dışarısı tamamen aydınlanmış ama güneş bulut kümelerini pek delecek gibi görünmüyordu..Yukarıdan bakınca tatlı gri bir ışık ormanları seine’yi eifeli ve uzak tepeleri aydınlatıyor biz yükseldikçe onlar da yerlerini yavaş yavaş bulut kümelerine terk ediyorlardı..Uçağım tam saatinde Romaya indi..Romada duyduklarım korkunçtu!Orly hava limanı kana bulanmış..Türk hava yolları bürosuna bombalı saldırı yapılmış..Bunu hangi celladın yaptığı umrumda bile değildi..Bomba ! Bu küçücük korkunç kanlı kelime orada her şeyi bitirmiş..Her sınır bazen korkunç bir şekilde sona eriyor,dağılıp gidiyor..Ömrün sınırıda öyle; umut ölüyor, planlar ölüyor kesilip atılıyor.. Ölüm listesinde sarı Amerikalı da vardı..onun çirkin yağlı paslı suratından kime neydi ki? Çünkü o bir insandı..o suratın ait olduğu bir insan..Avunma yoksulluğu içinde sarı oğlana ağlarken,canlı kalmak güzel şeymiş diye düşündüm..