Masum bakışların vardı, çekingen cümlelerinin ardında saklanmış. Belki de ürküyordu serçe yüreğin, kaf dağına uçmaktan. Ya da haklıda olabilirdin. Ankalar bir efsaneden ibaretti. Zaten kendine inanmayan birisi; seni hangi mucizeye inandırabilirdi ki…Sonra karanlığa büründü her şey, sen bana veda ederken…Bir anda soğut küvette farz ettim kendimi, düş ve melodi arasında sıkıştı kalbim.İnsanlığımı unuttuğumdan olacak, kendime bir baytar aradım.Çirkin kral aklıma geldi aniden.Çirkindim ama kral değildim…Adını koyamadığım hislerim vardı. Kuytularda kaybettiğimi sandığım.Mahallende üç beş zıpır genç gördüm. Ahkam kesme ve delikanlılığın yeni düzen varyasyonları hakkında konuşan.Sonra gençliğim aklıma geldi.Galiba içimdeki çocuk pamuk şekerine kavuşmuştu.Aslında eve dönüş yolum çok uzundu, ama seni düşündüğümden olacak zaman durmuştu.Sanki hep o an’daydım.Hayal kurmayı unutalı çok uzun zaman olmuştu.Gözlerimi kapadığımda denizin ortasında bir çay bahçesindeydik.Belki de hala çocuk olduğumuzu fark ettik, karşılaştığımız irrasyonel düzlemde.Ben yutkundum; sen sustun…Aslında sessizliğimizle ne kadar çok şey anlattık birbirimize.Sonra ben sana o meşhur soruyu sordum ’İlk tanışmamızı hatırlıyor musun?’Sen de bana biz hiç tanışmadık ki! Dedin…O zaman anladım ki hala susuyorduk ve konuşmaya cesaret edememiştik…Sonra bana gülümsemiştim, evet evet gülümsedin gördüm seni!Yine ürkek bakışlarını; karanlığa sakladın.Tuhaf bir bakışın vardı. Aslında gizli gizli bakıyordun ama bir yandan da bana baktığını fark etmemi istiyordun, ya da ben öyle olmasını umuyordum.Onca kalabalığın içinde sanki bir tek biz vardık. Diğerleri sadece gölge…Aslında ortamda fazla gürültülüydü ama ben sağır olmuştum. Sadece gecenin sesi ve senin nefesin çınlıyordu kalbimde. ‘Öfff ne diyorum yine ben’Galiba aldığım zanax’ların etkisindeyim hala………………………………………………………………………………………………………Sonra yutkunamadım kalbimi tükürdüm.Kelebek hayatımı idrak ettim.Kırık ayna parçalarına kanat çırparak sadece ölümü hızlandırırdım.Belki de yaşam sendin ve ben sendim.O yüzden kanatlarımı şeytana bağışladım…(şimdilik)Bir şiirim vardı başkalaşmış hayatlarımın yazdığı

(Düş Sokağı Sakinleri – İkimizeBaşladığımız yerdeyiz ikimizdeYolların ayrıldığı ve kaybolduğuAkla kara gibiydik zatenYeni cevabı yok sorularınBazen bulanık bir su bazen berrak gibi görünenBir dünyaydık yalnızcaArtık oyun oynamaya hiç mecalim yokYaradılışıma aykırıydı her şeyGözyaşlarım beklerdi hep hep bir kenardaAynı başlangıçlar artıkDüşlerin ayrılıp kaybolduğuAkla kara bir arada durmazHüzün gelir sonra hayatımızaYalanlardı oysa bütün oyunlarımızHep mutlu gibi görünenBüyümüş oyuncaklardık aslındaArtık uyku uyumaya hiç mecalim yokYaradılışıma aykırıydı her şeyGözyaşlarım avuturdu beni hep bir kenardaFarklarımız o kadar çok kiGeceyi gündüz yapamamÖyle büyük uçurumlar doğurdun kiGeçecek bir köprü kuramamFarlarımız o kadar çok kiGündüze gece katamamBüyük uçurumlar doğurdun kiKanatlanıp uçamam….. “kanatlanıp uçamam”)