Rengarenk bir öykü kitabı : Birbirimize
Kahraman Çayırlı
tulumba.com adresinden alınmıştır.
Yıllarca su gibi, edebiyatlı röportajlarını okudum Ahmet Tulgar’ın. Şimdi ise öykü kitabı Birbirimize var elimin altında…Dili steril, Tulgar’ın. Ne fazla ne az. Abartılı tasvirler, uzun uzadıya benzetmelerle yormuyor hikayeleri. Ağır olmadığı için hareketli bir anlatım. Kitap süresince dört kez “refüze” sözcüğünü kullanması haricinde hiçbir olumsuz fikrim yok dili hakkında.
radikal.com.tr adresinden alınmıştır.
Lokantada isimli hikayesini okurken hissediyorum ki, öykü karakterlerinin ruh hallerini ustaca bir incelikle işliyor cümlelerine. Ayrıca cesurca.Ağırlıkla çok kısa öykülerden oluşuyor, Birbirimize. İkisi isimli öyküsüne özellikle dikkat çekiyorum, çok sıcak, iki tam sayfalık sıkı bir öykü çünkü. Savaş adlı öyküsü ise iki yoğun cümleden ibaret başka bir ince öykü. Sadece iki cümle ama sayfalarca uzatılarak sünebilecek bir duygu sağanağını olduğu gibi naklediyor.
dogankitap.com.tr adresinden alınmıştır.
Manzara isimli öyküsünü bitirdikten sonra Tulgar’ın noktaların, anların küçük hikayelerini yazdığını fark ediyorum. Deneysel bir koku geliyor burnuma. Nokta etrafında dönmüş, aynı noktaya bambaşka yerlerden de bakmaya çalışmış.Kapak, kitabın içindekileri ele verir mi? Birbirimize’de veriyor sanki. Kapakta kırmızı, sarı, yeşil ve mavi harfler var ikişer üçer. Hikayeleri okudukça, rengarenk bir öykü kitabının içine düştüğümü fark ediyorum. Mutlulukla.Selim İleri’yi anımsatan yeni bir öykü izleği gördüm Tulgar’ın hikayelerinde. Dilerim aynı yoldan yürümeye devam eder. Birbirimize’yi, Selim İleri’nin Cumartesi Yalnızlığı kitabının hemen yanına koyuyorum rafta. Yakışıyorlar.Birbirimize / Ahmet Tulgar / Everest Yayınları / Haziran 2009 / 99 sayfa
yorumlar
Refüze konusunda bir-iki kelam etmek istiyorum. Büyük ihtimal onu etmek fiili ile kullanmıştır.Eskiden(6 ay önce kadar) ben de çok karşıydım bu yabancı kelimelere. Fakat onların çekici bir yanı var be yahu. İnanın özenti değilim, kıyafetlerimde mümkün-mertebe yabancı yazılar yazmamasına özen gösteririm. Ama ben de bazı kelimeleri ithal ediyorum. Çok abartmamak lazım tabii, 4 de çokmuş.Mesela spekteküler(yazımı değişebiliyor), bayılıyorum. Göze hoş gelen anlamında. Göze hoş gelen desem, içim burulur, üzülürüm yani.Mamafih empati yapmak var. Bunu kullanıyorduk, tınısı da güzel valla. Ama hâlden anlamak‘ı farkedince, empati’ye beş bastığını anladık.Son olarak avantaj ile dezavantaj kelimeleri bence büyük sorun. Hele bunlar birarada kullanınca fevkalade bir kakafoni oluyor. Futbolda çok yoğun kullanımları. Avantaj yerine kazanım, dezavantaj yerine de mahzur kullanılabilir, denenebilir. Kazanım’ın tutma/tutunma şansı bence de yüksek.
KAHRAMAN, GERÇEKTEN BU KADAR ÇOK KİTAP OKUYOR MUSUN?
kahraman, okumuyorsan bile hatırlatıyorsun ya, o da yeter be kardeş:)
ya ben kendimi “az kitap okuyan” sayıyorum. sadece burada hep kitap yazıları yazdığım için çok okuyormuşum gibi görünüyor..
nitelik kişiden kişiye değişir. ben de haftada bir kitap bitirmeye çalışıyorum..ama senin yazılarına ya da burada kitap üzerine yazılan başka yazılara baktığımda ne kadar az okuyorum diyorum..eminim sen de çok okuyup az okuduğunu sananlardansın.
doğru göreceli. ne zaman bir kitapçıya gidiyorum, deliriyorum ne kadar çok kitap var bense ne kadar azını okudum diye..
kahraman bende sürekli kitapçıya gidip kendini kaybedenlerdenim. Kitap edinmeyi kendime çok kar sayarım, görümcem sürekli piyasaya çıkan, gündemde olan popüler kitapları takip eder ve alır bende dolayısıyla okuma şansı bulurum, ben ise ikinci el kitap satan kitapçıların müdavimiyimdir, eski kitap alınca çok sevinirim
taksimde bir sahaflar çarşısı buldum, nefis. ama adam bana incecik murathan mungan çador’u 8 tl’ye verdi. daha ucuz verirse “kitaba haksızlık olur” dedi..
evet mollafettah, dediğiniz gibi “etmek” yardımcı fiili ile kullanıyor tulgar, refüze’yi.