Yan komşumuzun bir seri katil olduğunu kaçımız düşündü? Ya da patronunuzun bir tecavüzcü olduğunu?Gazetlerin 3. sayfa haberleri değme göre filmlere taş çıkartırken; aynı boyalı basının daha renkli sayfa psikologları aldatma(!) eylemi insanın yasağa, suça olan gizli eğiliminden doğar, diyorlar. Modern suç, şiddet hikayelerinin babası Poe‘ nun platonik aşka yazılan en güzel, en naif şiir Annabel Lee‘ yi yazdığından bir haber..Bu çıldırmış Otomatik Portakal dünyasında Alex de; tıpkı Sade, Nerval ya da Poe gibi gerçek erdemin temsilcisi halini alıyor. Suçun, şiddetin, pornografinin toplumun her hücresinde patladığı; kuralsızlığın, hırsın, çıkarcılığın toplumsal değerler halini aldığı bu galakside, tutkunun özgürlük arayışı nasıl bir yol izleyecek?Dikkat: Çocuk istismarcıları en çok din adamları ve eğitimcilerden çıkıyor! Topluca her türlü değeri çiğnemenin keyif verdiği yerde, neden tahakkümcü sistemin yasaklarına kimse karşı çıkmıyor?
Toplumun; daha fazla keyif (artıkeyif), daha fazla uyarılma, daha çok yapay cennet diye çıldırdığı yerde tutku ‘haz al’ baskısına karşı masumiyetini arıyor… Uzak deniz ülkesinde..
yorumlar
Fransız Devriminin hemen öncesinde, Aydınlanma çağının en cafcaflı günleri… Toplumsal kesimlerin dilinden ‘erdem’ sözcüğü düşmüyor. Herkesin, erdem meraklısı olduğu bu iyi yurttaşlar ülkesinde suç nasıl olup da gündelik hayatın olağan bir unsuru haline gelmişti, bunu açıklama şerefi de günahkar Sade Markisi’ ne aitti.Yöneticisinden hukukçusuna, papazından köylüsüne toplumun suç karnesini fütursuzca ortaya dökerken; erdemle kırbaçladığı bir kadın haykırıyordu: Fransızlar cumhuriyetçi olmak için biraz daha çaba!Yapıtları bireysel şiddetin en çıplak tasvirleri ile dolu Sade; önce monarşinin baskıcı yönetimine, ardından da ona son veren devrimin terör yönetimine dönüşmesine karşı çıktı. Kurumsal suçlardan nefret eden bireysel suçlu Sade için karşı çıktığı monarşi hapishaneyi, desteklediği devrim ise tımarhaneyi uygun buldu. Sade suçu en çıplak haliyle ifşa ederken tutkuyu yargılamadı; Fourier’ nin deyişiyle kötülüğe etik bir statü kazandırdı. Kant’ ın formüle ettiği Aydınlanmanın erdemli, iyi yurttaş toplumunun, Sade’ in yazdığı suçlular toplumuyla aynı şey olduğunu anlamak içinse Lacan’ ı bekleyecektik. Sonuçta gerçek hep geriye döner gelecekten bile olsa; Sade’ in hakkı ise Sade’ a…
Sen bronz sunda be altın mıyım misalı hersey yolunda deıldı,Toplum tarafından “bir kafes hayvanı yapılmaya çalışıldığını öne sürmüş ancak ne zaman affedilse yeni ve kabul edilemez aşırı bir suç daha işleyerek cezalandırılma isteğiyle yanıp tutuşan biri gibi davranmış oldu Sade..bunun yanında ;Ona göre, kendisi, Diderot ve Rousseau’nundoğacılıklarını miras olarak o günlere taşıyan ve insanların gerçek mutluluğu öğrenebilmeleri, bu mutluluğun önünde duran Tanrı gibi engelleri reddedebilmeleri için kendi özgürlüğünden vazgeçmiş bır bırey ıdı…yınede ^30 yıl ıcerıde tuketmiş bırı olarak ve her turlu erdemi yucelten ve bu erdemleri cıgneyenlerın kellesını ısteyenlere karsı ıstıkrarlı bır surec ızledıgınıde goz ardı etmemeli Sare In….
kentsoylu sınıf varoluşundan beri soyut bir ahlak anlayışının savunuculuğunu yapagelmiştir. batı toplumu kilise egemenliğine karşı adaleti gökten yere indirip bir kurum haline getirmekle böbürlenmiştir. günahın ‘suç’ olarak tanımlandığı yerde, burjuva laik hukuk sitemi oluşmuştur. erdem kavramını ağzından düşürmeyen burjuva toplum 7 ölümcül günahın gölgesini toplumsal bilinçdışının karanlık mahzenlerinde saklayagelmiştir. aristokrat değerler Usher evi gibi çökerken aydınlanma kendi tahakkümünü inşa etmiştir.Poe’ nun kenardan, Baudleaire’ in içinde yıkanarak karıştığı kalabalık kent yeni suçları bağrında büyütüyordu.
yıkıcı ve yapıcı ironi ne olaki?