Öyle aşklar var ki insanın ömrüne ömür katar,Öyle aşklar var ki, aşkı ile ölmeyi ibadet sayar.Bu derece hiç âşık olamadım, olmayı isterdim ama olmayınca olmuyor işte! Ölüm kısmını hesaba katmadan olmak isterdim desem daha doğru:)) Daha şimdiden bu aşka su koydum.Yaşamadığımdan olsa gerek bana aşkı için ölmek garip geliyor. Aşktan anladığım insana hayat vermek, sürekli düşüncelerini ve yüreğini esir almak, tutkulu yaşamak ve tutkulu sarılmak. Aşk ne diye sorsalar ben sadece bunları söyleyebilirim. Hiç tatmadım ki tam tanımını yapabileyim.Aşkı bu derece güçlü olanların aşklarına imrenerek geçirdim bu fani ömrümü yanarım da buna yanarım. Henüz ölmedim hala o aşkı ararım.Aşkımı bulunca da onunla birlikte morgda yatmam tabii ki.Başta ölüm kısmını kenara bırakmıştım ya…
yorumlar
Szen Aksu’ya göre; aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk.bana göre ölmek, aşk aynı cümlede yer almamalı.aşkı hissetmek için yaşamak lazım.
aşkı bulan ölmek istemez.
aşkı bulan niye ölmek istesin. o aşkın kaybıyla ilgili bir sonuç düşüncesidir. aşk ile ölüm de gayet güzel aynı cümlede yer alabilir. bu tamamen aşkın şiddetiyle, kişinin yaşadıkları ile, gücü ile, hayata bağlılık kriterleri ile doğru orantılıdır. lakin genele yayılmış değildir. istisnai durumdur. aşkından ölen var mı sorusuna cevabım; ben gördüm. basbayağı da ölmüştür gitmiştir adamcağız. hem de intihar falan değil, bildiğin ince hastalıktan. yaşayan bilir, hisseden bilir. kalanı laf-ı güzaf. herkesin şiddeti kendine güzel..
aşık olduğu kişiden ayrı kaldığı için mi öldü?
evet, karısından boşandıktan sonra öldü. hiç istemedi ayrılmayı. çok kısa bir süre sonra hastalandı. bildiğin ince hastalık. tedaviye yanıt vermedi. doktorlar yapacak bir şey kalmayınca eve yolladılar. 40 kiloya düşmüştü. evindeki yatağında kan kusarak öldü.
çok üzüldüm bu duruma ama hiç destek olanı yokmuydu ya da ayrıldığı eşi bu olaya duyarsız mı kaldı?olmuş, bitmiş, Rahmet dilerim ama böyle olmamasını isterdim.ayrılık olabilir ama hayat devam etmeli.
ayrıldığı eşi başka şehire taşınmıştı. haberi yoktu. destek olanların destekleri bir işe yaramadı maalesef. vücut tedaviye bile cevap vermedi, bırak desteği. herşeyi reddediyordu. 36 yaşındaydı. ama hiç lanetlemedi aşkını. kendi kendini yedi bitirdi.
benimde tanık olduğum benzer bir olay var sedaflora, insan böle şeyleri sadece film ve romanlarda olur zannediyor ama değil işte..bir tanıdığım 1 yıl flört edip evlenme planı yaptığı kız kendisini terk etti diye o denli büyük üzüntü yaşadı ki üzüntü, dengesiz beslenme, aşırı sigara tüketimi neticesinde lösemi oldu. 6 ay sonrada onu kaybettik.
nişanlılık döneminde sevdiğini başkası ile el ele görünce bir daha hiç evlenmeyen birini de ben gördüm ama öldürecek kadar bağlanmaları ve sonuçları üzücü.
insanların bu denli güçlü duygular hissetmesi bana hep garip geldi ben hissedemem.bu örnekler de çok üzücü.
ben de aynı şeyi düşünüyordum şimdi, hatta yazacaktım, sen benden önce yazmışsın. gerçekten de film değil, hikaye değil. üvey amcamdı. uzun yıllar oldu öleli. o dönemler yeni yetmeydim. aşk denilen şeyi okulda yanyana oturmak olarak bildiğimiz dönemler. yıllarca o adamı düşündüm durdum sonra. travmatik….
bu durumda yaşamaktan zorlananlar hemen yakınları tarafından gözetim altına alınmalı ve psikolojik destek alması çok önemli.eğer bu durumu baştan sezilseydi ve gerekenler yapılsaydı sonuç değişebilirdi.bu durum beni etkiledi.travma oluşabilecek sebepler bellidir.ölüm, ayrılık, ani ve mecburi yer değişiklikleri, hastalık gibi sebepler olduğunda mutlaka insanın yakınları uyanık olmak zorunda.
Böylesine tutku ile sevmek bilmiyorum çok hastalıklı geliyor.. Hayat o kişiden ibaret olmamalı..Çok üzücü sed..
Evet Linet’cim. tam da meselenin aslı oydu. hayat o kişiden ibaretti onun için. ama yukarıda dediğim gibi hayata bağlılık kriteleri ile çok doğru orantılı. aile felaket, sosyal çevre felaket, iş hayatı desen istediğini tutturamamış bir türlü. elindeki tek güzel şeye sarılmış sadece. mücadelesi onun için olmuş hep. o gidince açığa çıkan boşluk korkunç oldu. sonuç daha da korkunç….
Aslına bakarsan uğruna yaşanacak birşey yoksa yaşamanın anlamı yok.. Belki de çocuğu olsaydı bu kadar kolay vazgeçemezdi hayattan.Bu sabah gazetelerde okumuşsunuzdur 2 çocuklu kadın kocasını sevgilisine öldürtmüş, o çocuklar bu trawmayı nasıl atlatacaklar? diye düşündüm durdum..Aşkınden katil olan nasıl bir insan, ya çocuklarının babasını öldürten kadın …. Nedir bunları bu duruma iten anlamak zor…
öldürdükleri adamın yaşı 56 yazıyordu bıraksalardı zaten kısa süre sonra kendi eceli ile ölürdü.bu yaklaşım genç olsa da sıkıntı çıkarsa anlamında değil.ama aşk ve aşkı uğruna yapılanlar adına gençlerin gözü dönüyor.yaşı ilerlemiş olan ve bu uğurda kendini ve ailesini harcayanları anlamıyorum.
bağımlı kişilik sendromu olarak nitelenen örnekler olmuş, sonuç ise ölüm.
odeon, daha onceki yazılarından sonra bu yazı biraz tuhaf geldi bana:) daha onceki yazılarından askı yasadıgın izlenimini edinmistim, sanırım yanılmısım,
bu cok tatlı bir yakınma:) insallah bulursun
ve insallah buluruz:)
aminnnn:)
Antidepresanlar aşk düşmanı Antidepresan ilaçlarla ilgili bir araştırmaya göre, bu ilaçlar aşık olma kapasitesine zarar veriyor.
işte o yüzden zamanımızda aşkın içine bile ettiler bu ilaçları kullanan sayısı artınca olacağı buydu.
beni yak, kendini yak, herşeyi yak
aşkıyla ölsün yani hem de yakarak:)