Ben 15 yaşlarındaydım. Böyle yeni açmış bahar dalı gibi ter-ü taze, daha yeni yeni kız olduğumun filan farkına varıyorum. Annemin, çok sevdiği bir kuzeni vardı, ( hala da var da annem gitti ) dayı derdim ona, çok iyi anlaşırlardı. Beni öyle serpilmiş filan görünce ‘ne güzel ömrünün baharında’ dedi. Biz ise yavaş yavaş sonbahar a yaklaştık. O zaman herhalde, benim şimdi olduğum gibi, 4o’ lı yaşlarındaydılar. Dayımın anne ve babası daha 60’ larını bulamadan vefat etmişlerdi. Belki de kendisinin de öyle olacağını düşünüp bunu lafı etmişti. Annem de onu teselli etmek için yok canım genciz biz daha ne sonbaharı filan dedi. Ben de nedense lafa karışıp dayımı teselli etmek istedim. Hem dedim, ben sonbaharı da severim.Onun bahsettiği sonbahar değildi benim kastettiğim tabi. Benim bahsettiğim eylül de başlayıp kasım da sona eren sonbahardı. Dayım, ben de senin gibi ilkbahar da olsaydım sonbaharı severdim dedi, gülüştüler.Annem ve kuzeni hep çok yakın olmuşlar. Üsküp’ te de istanbul ‘da da aynı binalarda yaşamışlar.O haylaz bir erkek çocuğu, annem zarif bir kız çocuğu olmasına rağmen ortak pek çok şeyden keyif almışlar. Kitap ve dergi merakları vardı. Hatta ikisinin de 1960 lı yıllardan kalma hayat mecmuaları ciltlenmiş olarak durur hala .Sonra türk müziği severlerdi, sık sık kalabalık sofralarda toplanır, pikaba bir fasıl plağı koyar, o şarkılara eşlik ede ede yemek yerlerdi.O günlerden kalmadır bende türk müziği sevgisi . Radyoda filan duyduğum zaman dinlemekten çok büyük keyif alır eşlik ederim.Annemi çocukluğumda hep şarkı söylerken hatırlarım, iş yaparken hep şarkı mırıldanırdı, babam da öyle, onlar öyle şarkı söyleyen bir kuşakAnnem, son yıllarında, hiç türk müziği dinlemek istemiyordu. Onu hüzünlendirdiğini babasını, amcasını, halasını hatırladığını ve onları özlediğini bu yüzden, türk müziğinin artık ona keyif değil, hüzün verdiğini söylerdi. Son günlerinde belki neşelenir diye ona bir Rumeli şarkıları CD si almıştım. Onu da asla dinlemek istemedi.Ben şimdi onu çok iyi anlıyorum.Ama ben bu şarkıları duyduğum da annem gibi kapatmak istemiyorum da sanki o insanları çocukluğumu yakalamışım da kapatırsam kaçacak gibi oluyorum.Sabahları ilk iş radyomu açıyorum, üstelik rock dinler gibi yüksek sesli ve bildiğim şarkılarda radyoya eşlik ediyorum.Şarkılarda, şarkı hani. Ömrümüzün son demi sonbaharıdır artık. Maziye bir bakıver neler neler bıraktık. Küserek ayrılırsak olur inan ki yazık. Maziye bir bakıver neler neler bıraktık.Bence, bu mazide bir şeyler bırakmak çok önemli, yaşanmışlıklar, yaşanamamışlıklar, kalanlar, gidenler . 40’lı yaşlarımın başında bunu fark ettim. 6. çakramın , ya da gönül gözümün açıldığı şu günlerde, sürekli muhasebe yapıyorum. Geçmiş benim için gelecek kadar önemli. Belki de ogün ektiğimizi bu gün topluyoruz. Kendimiz ile ilgili ne ektiysek onu. İnsan olarak zenginliklerimiz, etrafımızda ki insan zenginliği, kazanımlarımız, pişmanlıklarımız. Sürekli tekrarladığımız yanlışlarımız artık değişmeyeceğimizi ve insanları da değiştiremeyeceğimizi kesin olarak fark etmemiz. İlişkileri ( bu hangi ilişki olursa olsun arkadaş, kardeş, eş ,sevgili,evlat ) asla zorlamamak gerektiği, yanılgılar,acabalar.Bu yüzden herhalde her şey de bir mana arama çabaları.Türk müziği şarkılarından daha bir etkilenme. Maziye bakınca bizi daha az üzecek şeyler bırakma telaşıBu arada dayım için değil ama, annem için 40’ lı yaşlar sonbaharmış hakikaten, kışını göremeden de gitti.