Ben 15 yaşlarındaydım. Böyle yeni açmış bahar dalı gibi ter-ü taze, daha yeni yeni kız olduğumun filan farkına varıyorum. Annemin, çok sevdiği bir kuzeni vardı, ( hala da var da annem gitti ) dayı derdim ona, çok iyi anlaşırlardı. Beni öyle serpilmiş filan görünce ‘ne güzel ömrünün baharında’ dedi. Biz ise yavaş yavaş sonbahar a yaklaştık. O zaman herhalde, benim şimdi olduğum gibi, 4o’ lı yaşlarındaydılar. Dayımın anne ve babası daha 60’ larını bulamadan vefat etmişlerdi. Belki de kendisinin de öyle olacağını düşünüp bunu lafı etmişti. Annem de onu teselli etmek için yok canım genciz biz daha ne sonbaharı filan dedi. Ben de nedense lafa karışıp dayımı teselli etmek istedim. Hem dedim, ben sonbaharı da severim.
Onun bahsettiği sonbahar değildi benim kastettiğim tabi. Benim bahsettiğim eylül de başlayıp kasım da sona eren sonbahardı. Dayım, ben de senin gibi ilkbahar da olsaydım sonbaharı severdim dedi, gülüştüler.