Okullar 17 Eylül’de yine sorunlarla açılacak.Öğretmenlerimizin hazin durumu,eğitim materyallerinin ve fiziki ortam yetersizliği vb. Milli Eğitim Bakanlığı(MEB ) her eğitim-öğretim yılında öğretmenlere verilen hazırlık ödeneğini bu eğitim öğretim yılı için 450 YTL’ye çıkardı. Öğretmenlere, geçen yıl 425 YTL eğitime hazırlık ödeneği ödenmişti.Yani 25 ytl ZAM gelmiş oldu. Şükür etmek lazım belki ama bu işte bir tuhaflık var bence. Niye mi? Şundan dolayı:Öğretmenlerin büyük bir kısmı okulda öğrencileri için kaynak kitap,test,soru bankası gibi müfredat dışı bir yığın şey temin etmek zorunda hissediyor kendini. Bir sınıfta 35 öğrencinin olduğunu kabul edersek öğretmen yapacağı sınavın ve çektireceği fotokopinin parasını alamıyor. Yani kırtasiye parası olarak öğretmenlere verilen hazırlık ödeneği kuş olup uçuyor aslında. 450 ytl iyi para diyenler olabilir. Ama hesap yaparsak o para bir dönem bile yetmez öğretmene…. Öğretmeni sevindirmek isterlerse aslında yılda 2 kez takım elbise ve örneğin ( 500ytl’lik çek ) kitap-gazete almak için verilebilir. Madem zam yapamıyorlar ve 150 bin öğretmen ihtiyacını gideremiyorlar birtakım iyileştirmelerle öğretmenin öğrenci karşısında yok olan saygınlığını geri getiremesede en azından bir katkı sağlanmış olurdu.. Ama 2050 yılında belki olur bu dileklerimiz. Öğretmenlerimizin hakkı ödenmez! Asla……
yorumlar
ancak bu kadar net yazılabilirdi.. teşekkürler..
Kalamara çok haklısın katılıyom sana öğretmenlerimizin hakkı ödenmez.Bana bir harf öğretenin kirkyıl kölesi olurum demiş atalarımz.
dünyadaki en fedakar öğretmenler, bizimkiler olmalı.
dünyadaki en fedakar öğretmenler, bizimkiler olmalı.
ilk öğretmenim; Serap Bulut.seni hiç unutmayacağım. senin öğretilerin sayesinde işte buradayım. sebep olduğun için allah senden razı olsun…
bir öğretmen olarak gurur duydum mesleğimle yazınızı okuyunca.umarım öğrencilerine her daim birşeyler katabilen öğretmenler oluruz bizler de.
evet öğretmenım canım benım..sınıfın içinde kızların onunde verdıgın cezalarla,attıgın dayaklarla..zedeledıgın karızmamın yerlerde olmasıyla yuzumun kızarmasıyla hakkın odenmez..zaten odeyenınde ben taaa
@sahinden,Freud’çu bir yaklaşımla senin duygusal kadınlara karşı duruşunun aslında kendi cümlelerinde saklı olduğunu ifade etmek istiyorum.sen çocukken bu bahsettiğin dayaklar yüzünden karizman yerlerde iken aslında kızlar senin durumuna çok üzülmüşlerdi. duygulanmışlardı. olay geçtikten sonra gelip seni teselli etmek istediler. ama sen olayın bu şekilde hala sürmesinden rahatsız oldun. işte o günden sonra, duygusal kızlar senin kabusun oldu.
3 yanlış 1 doğruyu götürünce, öğretmenlerin hataları da gidiverir…
pilli :))
@sahinden :))derneğinizin ISO 9000 standartları gereği hizmet politikasına, müşteri memnuniyeti formlarına neler yazarsınız, bastırırsınız da dağıtırsınız bilmem. ama derneğin kuruluş amaçları hakkında sıkça sorulan sorular kısmına bu yukarıda yazdıklarımı rahatlıkla alıp yerleştirebilirsin. izin veriyorum. telif falan da istemiyorum. derneğinize bağış, gibi hani, o baabda düşünelim. 😉
bu dernek tum muhaliflere rağmen ayakta duracak..
Ben de Öğretmenim… Ne mutlu bana dedim şimdi………
sahinden??
kalamara yazının başlığı çok doğru, o kadar doğğru ki şimdiye kadar iktidara gelenler de bunu kabul ediyorlar ve ÖĞRETMENLERİMİZİN HAKKINI ÖDEYEMEMEKTEN KORKTULARI İÇİN ödemiyorlar.Bu arada bana okuma alışkanlığını kazandıran sevgili öğretmenimi anmadan geçmeyeceğim( her ne kadar 12 eylülde öğretmenlik mesleğinden atılmış olsa da o benim için en kutsal öğretmen olarak kalacaktır) mustafa öğretmenim seni çok seviyorum
ilk öğretmenim Hafize Binatlı hanım hep merak ettim acaba nerde ne yapar diye ona çok şey borçluyum. Tüm öğretmenleri seviyorum
Türkiye’de öğretmenlerimizin hakkının ödenemeyeceğini düşündüğümüz için Türkiye’de öğretmenlerimizin hakkı ödenemeyecek. Bence bu düşünceden bir an önce vazgeçmeliyiz.Aslında tabii ki ben de biliyorum “Öğretmenim hakkın ödenmez senin!” derken ne yaparsak yapalım öğretmenlere olan borcumuzun bitmeyeceğini, ödenemeyeceğini. Çünkü biz kendi varoluşumuzu, kendimizi gerçekleştirirken onların bize katkısı herkesten çok olmuştur ve bu katkı biz yaşadıkça iteratif bir şekilde artmaktadır.Benim asıl demek istediğim şu; bu düşünce bizi etken yapmıyor, edilgen yapıyor ve zaten cümle de edilgen bir cümle. Soruna çözüm getirmiyor. Nostaljik, klasikleşmiş, klişeleşmiş yani bir anlamda içi boşaltılmış bir cümle bu artık. Benim için hiçbir anlam ifade etmiyor.Şöyle olmasını istiyorum: “Öğretmenim senin hakkını bir gün elbette ödeyeceğiz.” Böyle olmasını isterdim.”…ve ödenene kadar herkese hakettiği eğitimi ver, fazlasını değil. Ne kadar ödeme o kadar kaliteli eğitim. Aksi takdirde kendini yıpratırsın ve o zaman zaten yapabileceğinden fazlasını yapamazsın. Ya da hiçbir karşılık beklemeden yap ne yapacaksan, ideal insan nasıl olmalıysa öyle ol! Zaten öğretmenlik ruhu bunu gerektirir.”Bu arada ben de bir öğretmenim ve öğretmenliğin parayla ödenemeyecek bir karşılığı var. İşte bu beni avutuyor. Ya da kendimi kandırıyorum; ne önemi var ki, ben mutluyum.Ve normal koşulların oluşmasını beklemeden yapmam gerekenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Maddi açıdan karşılığını alamıyorum ama manevi olarak içim rahat diyebilirim.
Evet haklılık payınız var bence….
Bakın 14 Eylül’de ödenmesi gereken hazırlık ödeneğimiz hala yatırılmadı. Biz bu parayla berbere falan gitmiyoruz!Eşyalarını alamayan, önlüğünü alamayan hatta kalemini alamayan öğrencilere hemen tedarik etmek için kullanıyoruz bu ücreti..Yazıklar olsun bu parayı bankalarda işletenlere..!!!!!!!!!