Nasreddin hoca, Fethullah hocanın şanını duymuştur.Nabzını yoklamak için,kendisini birlikte yolculuğa çıkmaya ikna etmiştir.Birlikte yollara düşerler.Dere tepe, dağ taş aşarlar.Nasreddin hoca, Fethullah’ın yüzünün hiç gülmediğinifarketmiştir. Kendisini neşelendirmeye çalışır.Eskiden yaşadığı bazı olayları anlatır.”Parası olan düdüğü çalar!” diye biten hikayeyi anlattıktansonra, Fethullah’ın ağlamaya başladığını görür.Niye ağadığını sorar.Fethullah da:”O çocukcağızlara acıdım. Paraları yoktu belki de düdük alacak.”diye cevap verdi.Nasreddin hoca bir şey demedi ve yola devam ettiler.Bir köye geldiler.Yürürken, iki büyük çocuğun, kendilerinden küçük bir çocuğu dövdüklerini gördüler.Küçük çocuğun yüzü gözü yara bere içinde,üstü başı parçalanmıştı.Yanlarına gidip sordular.Büyük çocukların biri yahudi, diğeri hıristiyandı.Dövülen küçük çocuk ise müslümandı.Yahudi olanı, küçük çocuğun, kendisinin parasını aldığınıve geri vermediğini söyledi.Hıristiyan olanı, küçük çocuğun, kendisine tokat attığınısöyledi.Fethullah hoca, müslüman olan küçük çocuğu bir kenaraçekip nasihat verir. Hoşgörülü, sabırlı ve anlayışlıolması gerektiğini söyler.Cebindeki tüm parasını yahudiye vermesini, hıristiyandanise özür dileyip, kendisine tokat atmasını isteyipödeşmesini ister.Çocuk da üzgün ve öfkeli bir halde söylenileni kabul eder.Nasreddin hoca bir şey söylemez ve yola devam ederler.Günlerden cumadır. Öğleye doğru camiye giderler.Nasreddin hoca abdest alacağı sırada, Fethullah bir işininolduğunu söyleyip ayrılır.Namazdan çıkıncaya kadar da ortalıkta görünmez.Nasreddin hoca, cuma namazından çıktıktan sonra Fethulah’ıaramaya koyulur. Sonunda onu on onbeş kişilik bir topluluklasohbet ederken bulur.Fethullah, oradakilerle gayet samimi bir şekildesohbet etmektedir. Çevresindekilerin de, hoşnut oldukları her hallerinden belli oluyordu.Biraz dinledikten sonra, bu kişilerin hıristiyan ve yahudilerdenoluştuğunu farketti.Nasreddin hoca yine bir şey söylemedi ve yola devam ettiler.Sonunda bir köye daha gelirler. Öğle namazı vakti Fethullahyine kaybolur.Nasreddin hoca, namazdan çıkınca bir ağacın dibine oturupgölgelenir.Çevrede, gelip geçenlerin konuşmalarına kulak kesilir.Biraz sonra, bir kaç kişinin kendi aralarında konuştuklarınıduyar.Yabancı bir adam bir kuyuya düşmüştür, bir türlü çıkarılamamıştır. Adamlar şaşkındır, çünkükuyunun olduğu yer eydanın ortasındadır, ve o güne kadarorada bir kuyu yotur.Üstelik kuyudan oldukça pis bir koku gelmektedir.Hoca, telaşla yürüyenleri takip edip olay yerine gider.Bir de bakar ki Fethullah kuyuda!Kuyunun derinliği, sadece Fethullah’ın omzuna gelir.Ama gel gör ki tüm çabalara rağmen Fethullah çıkarılamamıştır.Fethullah, Nasreddin hocayı görünce sevinir.”Hoca!” der, “Ne olur beni buradan çıkar!”.Nasreddin hoca gülümseyerek:”Yaa Fethullah, gördün mü bak! Kazdığın kuyuya düştün!”Fethullah cevap verir;”Ne kuyusu hoca! Ben ömrümde elime kazma kürek almadım ki!”Nasreddin hocanın cevabı hazırdır:”Sen, ömrün boyunca müslümanların kuyusunu kazdın durdun.Allah da sana öyle bir kuyu kazdı ki,omzun kadar yerden çıkamadın!Üstelik de pis bir kokuya düçar kaldın!”.