Bir şiir; yazım kuralı olmayan; özel isimlerin baş harflerinin küçük yazıldığı, kelimelerin tersten okunuşlarıyla anlamlandırıldığı, yeni anlamların kazandırıldığı; bir üzerinden yüzlerce doğrunun geçebildiği ve tabii ki bir satırın başka başka manalara da çekilebileceği, ‘somutun somutu’, bazen vuran, bazen çarpan; Cemal Süreya‘lı, İlhan Berk‘li, Edip Cansever‘li, Turgut Uyar‘lı bir şiir. Gariplere, Garipçiler‘e tepki niyetine doğmuş; Pazar Postası ile filizlenmiş yepyeni bir hareket; İkinci Yeni Akım.Türkiye Cumhuriyeti’nin ilan edilmesinin üzerinden 8 sene geçmişti ki, Anarşizm’e kayan tavırları yüzünden ne sol, ‘muhafazakar’ diye adlandırılan Osmanlı savunucularına yaptığı eleştirlerden ötürü ne sağ tarafından sevilen, 1931 senesinin 10 Eylül günü Datça Yarımadası‘nda İkinci Yeni Akım’ın önemli isimlerinden olan Ece Ayhan Çağlar dünyaya geldi. Aslen Çanakkale, Eceabat, Yalova Köylü olan Çağlar Ailesi, Çanakkale’de yaşamaya başladı. 1940 senesinde İstanbul’a taşınan aile, Ayhan‘ı Fatih’te bulunan Hırka-i Şerif İlköğretim Okulu’na yazdırdı. Liseyi, Taksim’de bulunan Atatürk Erkek Lisesi’nde tamamlayan Ayhan, şiir de yazıyordu. Yazdığı şiir, ilk olarak 1954 senesinde Türk Dili Dergisi’nde yayımlandı. ’54 ve ’55 senesinde Türk Dili, Varlık Dergisi ve Yenilik Dergisi’nde yayımlanan şiirler, sonradan Türk Şiiri’nde çok önemli bir yere sahip olacak Pazar Postası’nda ve Yeditepe Dergisi’nde çıktı.

Üniversiteyi 1959 senesinde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi‘nde bitirdi. İlk şiir kitabı “Kınar Hanım’ın Denizleri”ni de yayımladı. Okulu bitirdikten sonra devlet tarafından maiyet memurluğuna (üst kademedeki devlet görevlilerinin yardımcısı) atanan Ayhan, kaymakamlık stajından sonra 1962 senesinde Sivas’ın Gürün İlçesi‘ne kaymakam olarak atandı. Bu sıralarda Deniz Hafize Hanım ile hayatını birleştiren Ayhan, 1963’te Çorum’un Alaca İlçesi’ne kaymakam olarak atandı. Belediye başkanlığı da yaptığı bu ilçede Ayhan’ın adı, memuriyetini ve ileride sahip olacağı ‘şair’ kimliğini de etkileyecek olan bir takım dedikodulara karıştı; Ayhan’ın eşcinsel olduğu yönündeki söylentilerin yanı sıra, Çorum’da kendisinden küçük, genç bir erkekle ilişki kurduğu iddiaları da ortada dönmekteydi. Ayhan’ın çevresi tarafından tepkiyle karşılanan bu durum, şairin Denizli’nin Çardak İlçesi’ne atanmasına sebep oldu. Burada bir süre görev yapan Ayhan’ın adı, bu defa çok çirkin (bahsi edilen olay ispatlanamadı) bir olaya karıştı. Ayhan’ın genç bir erkekle ilişkisi olduğu iddiaları, Çardak’ta da duyulmuştu ve bölge halkı, gerçek mi, asılsız mı olduğu kanıtlanamayan bir iddia ortaya çıkardı. Bu iddia, Ayhan’ın bir erkek çocuğuna cinsel tacizde bulunduğuydu ve kısa bir zaman sonra Ayhan’ın devlet memurluğundan sözde istifası (kayıtlarda Ayhan’ın istifa dilekçesi bulunamadı), durumu şairin aleyhine çevirdi.

Fotoğraftakiler: Ece Ayhan, İlhan Berk, Edip Cansever, Ahmet OktayHayatına İstanbul’da devam etmeye karar veren Ayhan, çeşitli yayınevlerinde editörlük, redaktörlük yaptı. Aynı zamanda dile hakimiyeti sayesinde Meydan Larousse Ansiklopedisi çevirilerine de katkıda bulundu. Solcu olarak bilinen Ayhan, sakınmadan paylaştığı Atatürk karşıtı görüşleri ile ve dini eleştiren bir takım sözleri ile deyim yerindeyse, hiçbir yere ait olamadı.Sene 1965 olduğunda “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı ikinci şiir kitabını yayımlayan Ece Ayhan, Mustafa Kemal’in Latife Hanım ile evlendiğini öğrenince intihar eden Fikriye Hanım için yazdığı “Fayton” adlı şiiri ile de Atatürk’ün karşısında olduğunu bir kez daha hatırlattı.

Gelelim İkinci Yeni Akım‘a. Yazının başında da özetlediğimiz gibi, yazdıklarını ‘sivil şiir’ olarak tanımlayan Ayhan, Muzaffer İlhan Erdost’un adını verdiği bu akımın en önemli temsilcilerinden biridir. Sene 1968 olduğunda “Ortodoksluklar” adlı şiir kitabını yayımlayan Ayhan, davetlere, konuşmalara, gittiği her yere beraberinde götürdüğü ve herkesle tanıştırdığı genç Mehmet ve hiçbir zaman kesin olarak bilinemeyen eşcinsel iddiaları hakkında sorulan sorulara net bir cevap vermediyse de, inkar da etmedi. Ancak şu cümle her şeyi açıklamaya yetiyor; “Eşcinsellik kavramına inanmıyorum, cinselliğe inanıyorum.”1973 senesinde “Devlet ve Tabiat” adlı kitabını yayımlayan Ayhan, geçirdiği rahatsızlıklardan sonra 1974 senesinde beyninde tümör olduğunu öğrendi. Görme yetisini kaybeden bir gözünden sonra, duyma yetisini de nerdeyse tamamen kaybeden Ayhan’ın bedeninin bir kısmı felç oldu ve yardım almadan yürüyemez hale geldi. Ayhan’ın tümörü tadevai edilebilir büyüklükteydi ama ne var, seneler boyunca para ve para gibi kazanılıp, kaybedilen şeylere önem vermediğinden, tedavisi de ancak Başbaşan Bülent Ecevit’in yardımı sayesinde başlayacaktı. İsviçre’deki Gazi Yaşargil adlı doktorun ameliyat ettiği Ayhan, İsviçre’de bir kaç operasyon daha geçirdi. Tam olarak iyileşemeden ülkesine, İstanbul’a dönen Ayhan, parasızdı ve uzunca bir zaman arkadaşlarının para toplayıp kiraladığı bir evde yaşadı. Bir zaman geldi, parayı denkleştiremeyen arkadaşları evin kirasını karşılayamadı ve Ayhan, sokaklarda yatmaya başladı. Bu durum yüzünden Ayhan, arkadaşlarını suçladı.

Bu aralarda, ’73’te “Devlet ve Tabiat”, ’77’de “Bütün Yort Savul’lar”, ’81’de “Zambaklı Padişah”, ’82’de “Çok Eski Adıyladır” ve ’93’te “Sivil şiirler” ve “Son Şiirler” piyasaya çıktı.Sene 2002 olduğunda, 12 Temmuz günü Ayhan, İzmir’deki Gürçeşme Huzur Evi’nde hayatını kaybetti.

2004 senesinde Orhan Kahyaoğlu, Dharma Yayınları’ndan “Mor Külhani / Ece Ayhan Şiiri” adlı kitabı yayımladı.Ece Ayhan kitapları