o kadar daralttılar ki dünyamızı düşüncelerimiz onlara uyum sağlamak zorunda kaldı. daralan, küçültülen yaşamlarda sorunlar da plastikleşti.dertler kişiye döndü. kişi sadece kendini düşünür oldu. yazık ki hayalleri ve düşünceli küçülttüler. bizi görünüşte kallavi ama yaşayışta küçücük plazalara tıktılar birlikte yaşayın dediler. paraya giden her yol mübahtır deyip birbirinizi yokedin dediler.ne kadar bencilsen o kadar rahat yaşatıldın. “ne kadar insanlıktan uzaklaşırsan o kadar huzurlu yaşarsın” a inandırdılar.dünya plazalara saklanıyor. yanyana oturanlar birbirlerinin yüzüne bakmak yerine monitörlerinden birbirleriyle konuşmaya çalışıyor(yalan konuşmak ses ile mimikler ve jestlerle gerçekleşir) iletişim kurduklarını sanıp birbirinden saklanıyorlar. aslında tam insanlığa özgü.çünkü çevirdikleri işleri, küçük hesaplarını monitörlerin camının arkasına daha kolay gizleyebiliyorlar.insan sezgisi kabloların karşısında çaresiz kalıyor. bizi gerçek olmayan bize ait olmayan bir yaşama zorluyorlar. dokunamadığımız, koklayamadığımız, gülme- ağlama seslerini duyamadığımız maddesi gerçek; duygusu sanal dünyalara sokuyorlar, tıkıyorlar…