kabus başlıyor
kabus başlıyor

Masalları hiç sevmedim, ben. Uğraştım üstelik, ama olmadı. Külkedisi mesela çok ağlak. Hep şikayet, hep şikayet….Bu kadar eziliyor, bir gün kalkıp da üvey anneye bir tane vurmuyor. Kardeşim bir isyan et, bir devrim gerçekleştir. Yok yok, o yerleri silmeye devam ediyor. Marks o zamanlar yoktu. İşte o yüzden böyle oldu. Sıkıyor beni böyle tipler, çok kaderci. Her şeyi olduğu gibi kabul ediyor. Külkedisindeki ayak da maşallah yalnız. Prens koca ülkede başka o numaradan giyineni bulamadı. Herhalde 45 falandır. Yoksa kandırıp durmasınlar, ayakları çok küçük diye.Pamuk Prenses ise ayrı bir bela. Sakatlık ilk olarak isimden başlıyor. İsme bak, pamuk. Sonrasında pamuk gibi kalbin, pamuk gibi cildin cümleleri hep bu kız yüzünden argomuza girdi. Koca prenses olmuşsun, kötü cadıdan saklanıyorsun; ama gel gör ki bir elmaya tav oluyorsun. Üstelik bu masallarda üvey anne hep kötü. Hiç mi bir tanesi iyi çıkmaz, kardeşim. 7 cüceler mevzusuna hiç girmiyorum. Orta okuldaki yıl sonu gösterisinde Pamuk Prensesi oynamıştım. O günden beri kabusumdur. Cüceyi oynamak için çok yalvardım, hoca cüce kız olmaz diye tutturdu. Bu cüceler ile prenses arasında bir yamukluk var ama….Daha çözemedim, çözünce yazarım. Yiğenim “teyze; yedi cücenin ismini sayıyorum ezberden” deyince, ben anladım ki bu kabus bitmez ve ne lüzumsuztur bu cücelerin isimleri.Sırada kırmızı başlıklı kız var. Yıllarca geyiklerimde kullandım, hakkını yemeyeyim. Sürekli yaptığım espri “ben kırmızı başlıklı kızım da, bu numaraları yedim” Onu da sevemedim. Kurt ile büyükannesini ayırt edemeyecek kadar şapşal. Üstelik ne o öyle sevgi dolu. Sepetiyle ormanda gezip duruyor. Biraz kitap oku, bir şey yap, çalış. Git külkedisi gibi yemek yap. Yok, o da şarkı söyleyip duruyor.

güzel espri
güzel espri

Gelelim, biraz daha idare ediliverir olan Rapunzel’e. Zeki kız. Koca çatıda kilitli, ne yapsın? Diğerleri gibi kaçmayı akıl edemiyor değil, kaçacak yer yok. O da ne yapıyor? Saçlarıyla kurtuluyor. Yalnız o saçları hep merak etmişimdir. İp mübarek, bir adam o saçlarla yukarı tırmanıyor. Saçınızı biri çekse, kıyameti koparırsınız. Hele o saçlarla adam taşımak, Allah muhafaza çok sakat iş. Bu masalda Grimm Kardeşlerin başımıza sardığı belalardanHa birde uyuyan güzel var, o hâlâ uyuyor, farkında değil. Sen yılarca uyu, iş bir öpücüğe baksın. Bu masal sonucunda; “bi defa öpeyim bir şeyin kalmaz yalanı türemiştir.” Genç kızlarımızdan bu cümleye hala inananlar, maalesef vardır.Alice; başka bir bela. Masalı çözmek için uğraş dur. Gerçi o çok masal sayılmaz ama, olsun. Şizofren Alice ile birlikte hepimiz şizofren olduk. Herkes garip garip konuşur. Bir de sırıtan bir kedi vardı. Onun hikayesini hafızam tamamen silmiş, hiç hatırlamıyorum. Konuyla ilgili espri ekşiden. Penis harikalar diyarında.Kibritçi Kız ise diğer masallardan farklıdır. Böyle bir masalı çocukken nasıl okuduk? Şimdi bile okuduğumda psikolojim bozuluyor. Eyvah! Kibrit bitti mi, acaba? Yakamadı tühhh, nidaları eşliğinde okuyorum. Bu kibritçi kız yüzünden yediğim tırnaklarıma mı yanayım, Andersen’in çocukluğumun içine etmesine mi?Ve son masalımız; Hansel ile Gretel. Onlarda ayrı bir mevzu. Şeker hastası veletler. Ekmek bulamıyorsan pasta ye, sözü buradan türemiş olabilir. Bunlarla ilgili espride internette dolaşan Hansel ile Gratelin cibiliyetsizliği yazısındanTekrar düşündüm, yok ben sevemeyeceğim masalları..