Fizik Bölümü öğrencisi Aytek Alpan Derviş’e hitaben, “Masal anlatıyorsunuz. Bu krizden memleketi nasıl çıkaracaksınız. ABD’de emekçi çocuklarını Irak’a Afanistan’a göndermek üzerinden yaptığınız kan pazarlığıyla mı, depremzedeler için toplanan paraları çeteci müteahhitlere aktararak mı, Türk tarımını AB’ye peşkeş çekerek mi, emekçilere açlık ve işsizlikten başka birşey vaat etmeyen özelleştirmelerle mi?” dedi.
yorumlar
dikkatimi cekti ;
ODTÜ Masalı Artık Güldürüyor!
ODTÜ’deki protestocu öğrencileri hiçbir biçimde ciddiye almak mümkün değil. Eğer gerçekten ciddiye alınacak bir anti-emperyalist, devrimci söylemleri olsaydı, eleştirilerini herşeyden önce sömürge anlayışıyla ABD’ye beyin göçü için çalışan, yarısı İngilizce yarısı Türkçe fevkalade bozuk bir dilde eğitim yapan kendi üniversitelerine yöneltirlerdi. ODTÜ ile devrimci efsanelerini (aslında masal demek daha doğru olur)özdeşleştirenler gerçeklik duygularını tümüyle yitirmiş olarak sanal bir dünyada yaşıyorlar.
“biz tartışmadan devrim yapacağız!”
Nedir bu şimdi? Sol tartışamaz demek değilmidir bu? Tartışamaz kavga eder, tartışamaz yerinde sayar, tartışamazsa, ya da tartışmazsa dikte mi eder? kusacam…
Aslında durumda bir gariplik var; çünkü ‘o genç’ in sorularına değil de, ‘sorunlarına’ dönük bir yaklaşım geliştirilmesi ve iki yorumda da bunun yapılması gerçekten ilginç. Ülkenin geçmişinden ‘resmen’ sorumlu olanlara; ‘anlaşılmaz bir anlayışlılıkla’ yaklaşılırken, – henüz- ülkenin, – gelmemiş- geleceği üzerine, kendince de olsa mücadele edenlere dönük bu tavır nasıl açıklanabilir?
Sitede bulunan arkadaşlar arasında sosyologlar da olduğuna göre, belki bu tavrı anlamaya dönük ve anlaşılabilir ‘sosyal gerekçeler’ sunabilirler bize.
Buradaki yaş ortalamasını bilmiyorum ve dünyada olan bitenlerden [Yakın tarih anlamında] ne kadar haberdar olunduğu ve referansların ne olduğu ortaya konursa; belki tartışılabilir.
Durduk yerde, bu blog un ‘sol karşıtı’ bir söyleme dönüşmesi aslında gerçekten da çok manidar ve belki ‘soldan’ bir tartışmanın anlamsızlaşmasının da sebebi sayılabilir. :))
Ve en önemlisi: Eğer bir gün Türk Solu, tarih tarafından yargılanacaksa; -ki bu kaçınılmazdır- tartışmadığı için değil; o kendi arasında tartışırken, ‘birileri’ ülkeyi çökerttiği için yargılanacaktır.
Savaş ve seviş…
_____________________
* Maksadını aşan bir yorum olarak kabul edilmemesini dilerim ve tartışmanın ‘fikir’ler düzeyinde yürümesini mümkün kılacak ‘iddialı’ arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim.
ilk olarak orda protesto yapan kisiyle sol gorusu bagdastirmak bence her musluman talibandir demek gibi birsey..
ikinci olarak odtu de yari ingilizce yari turkce bozuk bir egitim varmis!! soyleyen arkadas anladigim kadariyla odtude okumuyor .nasil boyle bir yorum yapabiliyor bu kadar rahat sasiyorum.yahu 3 senedir odtudeyim butun dersler ingilizcedir. sen anlamazsan ingilizcen yeterli degilse hocadan istersin oda aciklar turkce.bunun disinda yok yari turkce yok yari ingilizce yok boyle seyler beyler.istesende olmaz cunku o zaman yabanci ogrenciler birsey anlamaz dersten.hem ben sahsen kendi bolumumde gecen farsca/arapcadan turemis veya direk gelmis dunyada hemen hic bir yerde gecmeyen terimleri ogrencegime ingilizcesini ogrenirim daha iyi..
radikal’de yazının altındaki yorumlardan bahsediyorsunuz değil mi, hepiniz? nooluyo dedim,..
dikkatli bakmayinca sanki ahkam olarak yazilmis olarak algilayip dellenmisim.. özür..
gazetede yazan adam her kimse ona soz soylemeye bile degmez zate..
Olayda bahsi gecen gencin karsi karsiya kaldigi tavri tahmin edebiliyorum. Vakti zamaninda milli guvenlik dersimize giren albaya sorular yonelttigimizde de, bize sunulan ‘konusma’ hakki, devlet lutfu, gozumuze sokulurdu sorularimiza cevap olarak. Soru sormamiza izin verilmesi zaten normlari hayli hayli asan bir olay oldugundan cevaba gerek duyulmazdi.
Burada da ayni tavri gormek mumkun. Kendisine sorulani yanitlayacagina “demokrasi ne guzel degil mi, herkez istedigini soyluyo” ayaklarina yatip, cevap vermedigi icin tepki alinca da “siz demokrat degilsiniz” naralari ile olay bambaska boyutlara gecirilmistir.
Fakat, devlet buyuklerinin bu tutumu yeni bir sey degil, dolayisiyla devleti muhattabi olarak goren her kimse, bu tutuma gore strateji belirlemelidir. Olaydaki gencin hatasi bunu yapmamasidir, her gun her hafta yayinlanan dergilerde gazetelerde en az 10-15 defa gecen kaliplasmis, alisilagelmis laflara cevap beklemek yersizdir. Sanki devletin Afganistan savasina katilirken sundugu gerekceler bilinmiyormuscasina, yeni gerekceler isitmeyi beklemek neyin nesidir? Ekonomiden sorumlu devlet bakanina ekonomi ile ilgili bir suru can alici, rahatsiz edici, kamuoyuna gidisati bir nebze olsun gosterebilecek sorular sormak varken [tutun konusu, tarimin subvanse edilmesi, yerli mali kullanimi ozendirilmesi, ozellestirmelerde devletin ugradigi zararlar], adeta uzaya cikilmis ve oradan duyulmayacagini bile bile ‘kahrolsun emperyalizm’ narasi atilmistir.
ODTU ve diger okullardaki ingilizce ile verilen egitim konusunda ise zaten ogrencilerin tavri bellidir. Daha gecen sene bir cok okulda Turkce egitim icin gosteriler yapilmisti. 2 sene oncesine kadar Anadolu Liselerinde ingilizce okutulmakta olan fen derslerinde basarinin dustugu tespit edilmis ve tekrar turkce egitime geri donulmustur. Bunun yaninda ogretim uyelerinin de yabanci dilde egitim konusundaki olumsuz gorusleri bilinmektedir [cogu ogretim gorevlisi iki-uc ay ingilizce kursuna gidip bilmedigi ingilizcede ders anlatmak zorunda birakilmistir] Kaldi ki iki kisi a dilini biliyorsa her ikisinin tutup b dilini ogrenip bu dil uzerinden iletisim saglamaya calismasi abestir, mantiksizdir. Yurt disina gittiklerinde bu egitim biciminin faydalarini goreceklerini zanneden ogrencilere de, mezunlarin yuzde kacinin uzmanlik alanlarinda işe girebildiklerini goseren istatistiklere bakmalarini oneririm… “Anlamayanlara hoca zaten turkce anlatiyor” diyenlere de hocalarinin ne gunahlari oldukuklarini sormak isterim. Zira gunahsiz bir kimse bir dersi yabanci bir dilde anlatmaya zorlandiktan sonra anlamayanlara yeni bastan ana dillerinde anlatmak zorunda birakilmaz.
ODTU ve daha bir cok okuldaki genclerin devrimci kimlikleri hakkindaki elestirilerin tamamiyla yersiz oldugunu soylemekse ne yazik ki mumkun degildir. Zira bu okullarda faaliyet gosteren genclik kollarinda [Oncu Genclik] bir hayli uyesi bulunan Isci Partisi gectigimiz gunlerde “Misyonerlik yaptigi” gerekcesiyle Ankara’ daki bir kiliseyi protesto etmesinden sonra kanimca MHP’ yi bile geride birakmistir.
“Biz tatismadan devrim yapicaz” lafina gelince, her sakalliya dede dememizin beklenmedigi gibi, ‘devrim, sol vs’ diyen her kimseden de butun solu [ki bu sol homojen bir yapi da degildir] sorumlu tutmak beklenemez.
Hakkı Devrime çoğu zaman tahammül edemiyorum.
(Üyelik olayından dolayı yazısını buraya kopyalıyorum. Orjinal hali burada):
Derviş’in tavrı doğruydu
Olacak şey değil elbette, farz edin oldu ve ODTÜ öğrencileri, toplantıdan önce bana akıl danıştılar:
– Kemal Derviş konferans salonumuzda konuşacak. Biraz tavır koyalım istiyoruz, ne dersin?
– Arada bir fark var, bunu da gözden uzak tutmayın, derim.
Derdim, daha doğrusu! Hoş gençler elbette benden ve hepimizden daha iyisini bilirler ya!
Görüldü ki bilmiyorlar.
Derviş’in sözünü kesmişler, sual sormaktan çok, terbiyesizlik ve küstahlık etmişler:
– Masal anlatma, demişler. Emekçi çocuklarını cepheye sürme pahasına, Amerikalılarla kan pazarlığı yapıyorsunuz, demişler. McDonalds gibi, bu üniversiteyi size de dar etmeyi biliriz, tehdidinde bulunmuşlar.
– Tartışalım, demiş Derviş.
Bir kız çocuğu cevap vermiş:
– Bu ülke tartışmadan devrim yapacak.
Derviş, kılı kıpırdamadan dinlemiş gençleri. Araya giren hocaları engellemiş. Öğrenciler protesto heveslerini alınca, sükûnetle nasihat etmeye çalışmış.
Sorsaydılar bana, karşılarında bu tavrı bulacaklarını söylerdim.
– Siz horlanmaya alıştığınız için, savunma yerine saldırma, konuşma yerine küfretme alışkanlığı edindiniz. Değişik biri var karşınızda, siz de değişmeyi deneyin, derdim.
Gazetelerin sonradan söylediği de bu oldu; «Masal anlatma!» hitabını başlığa çıkaran, Vakit ve Gözcü gazeteleri hariç.
1. Yapılan protesto haklıdır, her cümlesine katılıyorum.
2. Yarma: Ekonomiden sorumlu devlet bakanina ekonomi ile ilgili bir suru can alici, rahatsiz edici, kamuoyuna gidisati bir nebze olsun gosterebilecek sorular sormak varken(…)” demişsin, dikkat etmediğin bir nokta Derviş’e sorulacak sorular kağıtlara yazılmış, demokrasi havarisi Derviş, tipik bir burjuva demokrasisi mantığıyla görmezden gelme olayını gerçekleştirmiş. Tabiî onu sıkıştıracak soruya cevap verme olasılığı da gerçekçi bir gözle pek yok. Ayrıca politikalar, özellikle savaş politikaları çoğunlukla ekonomiye göre şekillenir, hükümetin her üyesi gibi Ekonomi Bakanı da hükümet politikasından veya savaştan sorumludur.
3. ODTÜ zamanında Amerika’nın Soğuk Savaş döneminde inşa ettirdiği -hatta bildiğim kadarıyla bokunu çıkartıp namlusu Moskova’ya dönük bir tabanca şeklinde yapmışlar kampüsü- bir eğitim kurumuyken, en devrimci ve radikal eylemlere sahne olarak ABD’yi düş kırıklığına uğratmıştır. Bu gelenek de hâlâ sürmektedir. Tabiî ülkenin protesto ivmesi nedir ki, ODTÜ’den ne bekleniyor? Ayrıca anadilde eğitim konusunda ne yapılıp yapılmadığı da ayrı değerlendirecek bir şey. (Bu arada Yarma, İşçi Partisi devrimci kategorisinden çıkalı uzun zaman oldu)
4. Devrimi kimle tartışacaksın, kapitalistlerle mi, faşistlerle mi? Laf mı şimdi bu ya? Devrim yaparken “Abi Derviş’in de bir fikrini alalım, hatta Bahçeli’ye de bir danışalım bakalım” mı diyeceksin. Solun kendi arasında tartışması farklı, bu farklı, abuklaşılmasın.
kizcagiz o lafi dervis ile teke tekken soyleseydi hakli olurdu belki. Yine de dervis in kamuoyunda popularitesi yuksek biri oldugunu dusunursek boyle bir kisi ile ‘tartismamak’ kamuoyuna ulasma firsatini geri tepmek olur.
Ancak burda durum farklidir, cunku olay yalnizca dervis ile kiz arasinda degildir, bu olayi tum halka duyuracak olan medya da oradadir. Medyanin sola karsi tutumu bariz bir sekilde ortadayken, eline “sol tartismaz” kozunu verecek aciklamalar yapmak dusuncesizliktir. Kanimca halka kendini anlatmak isteyenler medya yi kullanmasini ve ondan korunmasini bilmelidir.
Vallaha o arkadaşı linç edecekseniz ben yokum; sen ne dersen medya onu yazmaz; medya ne yazarsa, sen onu dememiş olabilirsin… vs.
Ama yaşadıklarımızın sorumlusu, ne o soru soran arkadaş, ne de onun soruları… Çok ilginç bir kama var tartışmada; hayırlısı…
—
Karışmayacaktım ya; neyse…
bencede masal anlatıyor ama türkiyenin şu anda krizden çıkabilmesi için böyle insanlar ihtiyacı var.her ne kadar sonu hayırlı olmasa türkiye bu olumsuzlukların üstesinden gelebilecek güçte olduğuna inanıyorum.bu konuda kemal dervişten çok iktidardakilere daha çok görev düşüyor.ne kadar görevlerini yaptıklarıda şüpheli…
saygılar
doğru olsa bile uslup oldukça yanlış “bu üniversiteyi size dar ederiz”, “tartışmadan devrim yapacağız”. Bir kere dar etmek fiili zaten karşılarına aldıkları ideolojinin kullandığı yöntemlerden biri. 80’de ülkeyi dar ettiler bütün sola, şimdide sol, ekonomi bakanına üniversiteyi dar edecekmiş. Gerçi bir yeri birilerine “dar etmek” için ateş gücü yüksek silahlar (darbelerde olduğu gibi) veya kitle gerektiğide bilinen bir durum. Doğrusu bu ikisininde TKP’de veya genel olarak türk solunda olduğunu sanmıyorum. Tartışmadan devrim yapmaksa eskiden yapılan bir hatayı tekrarlamak gibi geldi bana, amaç devrim yapmak, devrimden sonra ne olacağınıda kimse bilmiyor. Devrim yapalım sonra tartışırız mantığının çok daha büyük zararları olur gibi geliyor bana.
tak etti canıma bu maskeli ve onun sahte yüzleri!
bence son derece doğru bir tavır olmakla birlikte az bile yapılmış derwish’e. her solcu grubun ya da bireyin yaptığı doğru değildir ama bunları eleştirirken yerine daha doğrusunu koymak hatta yapmak gerekir. ben şöyle ya da böyle yaparsak daha iyi olur diyebilen birilerini görmüyorum. hakkı devrime kıl oluyorum.
arkadaslar odtude su anda gundemde olan grubun bir etkisi yoktur.. aradada bir gelirler afis asarlar o kadar .. bide barakaya rektorluk karismaz pek.. onun disinda yok mcdonaldsi kovmuslar yok dervisi de kovacaklarmis felan bunlar hikaye .. mcdonalds ne zaman kampanyalarini kesti (ki bi kismi ank da sadece odtudekinde oluyordu..) o zaman batti.. yoksa kimse kovmadi .. su anda mcdonaldsdan bosalan yer icin okulun aylik 10 milyar ve 12 ay pesin istedigini soylersem sanirim batma sebebini de aciklamis olurum. bu grup sadece okulda sip tkp gibi orgutlerin afislerini asmaktadir o kadar .. orgutlenme felan hak getire .. afis asilarak ve iki sov yaparak devrim olcaksa cok kolaymis bu devrim :))
ingilizce egitime gelince dilin ingilizce olmasinin en buyuk nedeni hocalarimiza gore bir yabanci dilin ancak aktif hayatta kullanilarak ogrenilmesidir .. eger egitim dili turkce olsaydi butun ingilizcemi iki senede unuturdum kesin .. iyiki anadolu lisesinde ing. ogrenmisim iyiki ing hala okuyorum .. en azindan nette dolasirken bir kaynak gordugumde kimseye sunu cevirirmisin demiyorum..
bir de su ornegi verirsem : Turkler son yuzyilda ozellikle bilimsel olarak bir sey bulmadiklarindan (istisnalar kaideyi bozmaz) terimler hep baska dillerden devsirme ..
mesela ingilizce alignment olan bir terim turkce alinman .. bumu turkce bumu turkce egitim??
Ingilizcenizi improvize etmek [veya hafizanizin azizligine ugratmamak] istiyosaniz size iki uc ayda ingilizce ogrenen [kendi istekleriyle demissiniz, dogru degildir bu] hocalarinizin agzindan cikacak olan bir iki teoreme uc dort tane de probleme degil kalin kalin ingilizce litaraturune yonelmeyi tavsiye ederim… Fizik hocasinin anlattigi dersle pekistirilebilecek duzeyde bir ingilizceden bahsediyorsak tabii size hak verilmelidir…
Mc Donalds konusunu burda uzun uzun tartistik, gidip bir okuyun derim…