Dakka bir, gol bir. Sonrasını okumaya lüzum görmedim.Homvörk: Birinci Dünya Savaşı buradan 20 defa okunacak, özet çıkartılıp 10 defa deftere yazılacak…
önce Emperyalizm‘in ne olduğunu öğrenelim :)kurtuluş savaşı elbette emperyalizm’e karşı verildi… emperyalizm zaten gelip senin toprağını işgal edenler ve kaynaklarını sömürenlerdir. -bugün yöntemleri farklı o ayrı-kurtardığımız toprağımızda yine kendi medeniyetimizi kurduk, son padişah’ta bir ingiliz gemisiyle kaçıp gitti :)yani “ha hacı hoca, ha hoca hacı” demek için tam zamanı.maçı “a” takımı kazandı diyenlere karşı bunu hazmedemeyen zavallı yobazlar elbette hayır maçı “b” takımı kaybetti diye dayatmaktan usanmayacaktır,ve hayatları boyunca bir hasetle ve karın ağrılarıyla 60 senelerini (ortalama yaşam süresi) boşa harcayıp gidecekler işte.
“1918 Eylülünde Allenby’nin ordusu bugünkü İsrail’in ortalarında bir yerde hücuma geçti. Alman başkomutanın yanında Mustafa Kemal Paşanın kumanda ettiği 7ci ve 8ci Osmanlı ordularını neredeyse tüm mevcuduyla esir aldı. Bunu haber alan Ürdün’deki 4cü ordu da çil yavrusu gibi dağıldı.” miş, miş, mişde miş, miş. Karısının kafasına edenbi adamdan da ancak bu kadar tarih ve taktik bilgisi beklenirdi zaten. Adam hiç geri çekilmiş mi, geri çekilen bir ordunun haleti ruhiyesini biliyormu, geri çekilmenin küçük bir panik ile kaçışa dönüşüleceğini bu yazıyı yazmaya cesaret edebilecek kadar bilgi zanettiğne göre okuması öğrenmesi gerekirdi. Bu adamı esefle kınıyorum…
@OğuzYazının özü T.C mi Osmanlı mı meselesi değil kanımca. Zaten olayların bütününe baktığın zaman T.C. Osmanlı’nın mirası üzerine oturmuş ama Osmanlı’yı, bütün kurum, kuruluş ve mantığıyla reddeden tahakkümcü bir ulus devlet.Yazının özü T.C’nin kuruluşunun anti-emperyalist hatta anti-Batıcı bir hareket gibi gösterilmesinin büyük bir yanılsama olduğu. Bizzat Anadolu’yu bütün kanun, kural, dil, alfabe, giyim-kuşam, fikir, kültürüyle Batının gizli sömürgesi haline getirmiştir. İngiltere 1900-1940’lı yıllardaki gizli arşivlerinin büyük bir kısmını açmasına rağmen Anadolu ile ilgili olanları, hâlâ operasyonel olduğu gerekçesiyle açmıyor. Açık açık sömürge olan Pakistan ve Hindistan gibi ülkeler bağımsızlıklarını kazanabilirken biz kendimizi bağımsız zannettiğimiz için bir asrı heba etmişiz. Hakikaten şapka çıkartılacak bir strateji.
eyvahhh desene ondan başımızda ingiliz vatandaşı bir bakanımız ve ortadoğu’ya ajan yetiştiren okullarda yetişmiş bir cumhurbaşkanımız var!bir de atatürk için idam fermanı çıkaran bir son padişahımız vardı… sonra ingiliz gemisiyle kaçıp gitmişti.bu devrim olmasa şimdiye çoktan bir pakistana ve hindistana daha kötü filistine dönüşmüştük…(onların bağımsızlık kazandığını sanan embesillere selam ederim)osmanlı iyiydi(!) güzeldi yaa kendi mal varlığını korumak için sömürüye hazırdı.insanlar padişahın kulu olmaktan millet olma birey olma şansı yakaladı.. onu da şimdi başka bir son padişah’a vermek isteyenler var…özgürlük ve millet kavramları halen daha birilerinin kafasına girmemiş.
Amerikan emperyalizminin “enerji ve su kaynaklarının güvenliğini garanti altına almak” olarak özetlenebilecek stratejisinin yeni adı “Büyük Ortadoğu” olmaktadır.Tayyip Erdoğan ve mehteran takımı, Necip Fazıl’dan aldıkları “Büyük Doğu” hayaline, Amerikan emperyalizminin “Büyük Ortadoğu” planlarıyla daha fazla yaklaştıklarını düşünerek bu planın asli öğesi olmaya soyunmuşlardır…
Amerikan emperyalizminin “müslüman bir halkın laik, demokratik sistemi başarıyla uygulayabileceği” savıyla desteklenen “Türkiye modeli”nin AKP şeriatçıları tarafından “revize” (“ılımlı islam modeli” olarak) edilirken, aradaki özsel farkı görecek halde bile değillerdir.AKP’nin “ılımlı islam” profili çizen takiyye uzmanı şeriatçılarına göre, Amerikan emperyalizminin “Büyük Ortadoğu” planının üç ayağı bulunmaktadır: Demokrasi (Filipin tipi demokrasi), serbest piyasa (“özelleştirme”) ve “terörle mücadele”, yani “radikal islamcıların” örgütlenmesinin önlenmesi. (Bkz. Yeni Şafak, 1 Şubat 2004.)Amerika’nın “kendileri gibi düşündüğünü” söyleyen, ama kendilerinin “Amerika’nın istediği gibi düşündükleri”ni göremeyen, önlerine açılacak olan “Büyük Doğu” pazarlarından elde edilecek kârlarla gözleri kamaşan ve tüm yapmaları gerekenin biraz takiyye, biraz “muhafazakar demokrat” profili çizmekten ibaret olduğunu sanan bu şeriatçı takımı, Amerikan emperyalizminin Ortadoğu’daki saldırganlığının ve hegemonyasının yeni işbirlikçileri haline gelmişlerdir. Bu işbirlikçiliğin ilk adımlarını Yeni Şafak gazetesi şöyle yazmaktadır:
–
“ABD’nin bu çerçevede Türkiye’ den imam, vaaz, müftü gibi yetişmiş din görevlililerini başta Arabistan Yarımadası olmak üzere, Ortadoğu’ya göndermesini istediği ortaya çıktı. Türk din görevlilerinin büyük kısmının ilahiyat fakültelerinden yetiştiğine dikkat çekilirken, ülkeler arasında yapılacak anlaşmalarla ABD, Türk ilahiyatçıların, Pakistan, Afganistan, Arap Yarımadası ve Ortadoğu’ya gitmesini istiyor. ABD’li bir diplomat, Türkiye’nin, demokratik yapısının Müslüman toplumlara model olabileceğini belirterek, özellikle Suudi Arabistan’da Vahhabilik’in yaygın olduğunu, oysa İslam dünyasındaki farklı anlayışların ‘dini terör’ kavramının da önüne geçeceğini öne sürdü.”[4*]Böylece, Amerikan emperyalizminin isteği doğrultusunda Ortadoğu ülkelerine gönderilecek olan imam, vaaz, müftüler, bir yandan İmam-Hatip liselerinin “atıl kapasitesi”ne istihdam olanağı sağlayacak, diğer yandan “ılımlı islam” yayıcısı misyonu ile Amerikan emperyalizminin ajanları olarak görev yapacaklardır. Hıristiyan misyonerlerinin yüzlerce yıl müslüman ülkelerde yapamadıklarını, AKP’nin imamları yapmaya adaydırlar.1960’larda İstanbul’a gelen 6. Filo’nun gemilerini kıble yaparak namaz kılan bu şeriatçıların dillerinden düşürmedikleri anti-Amerikancılığın, basit bir takiyye olduğu böylece görünür hale gelmektedir.“Paranın dini, imanı olmaz” diyebilen Tayyip Erdoğan ve mehteran takımı, hangi kaynaktan ve hangi amaçla verilecek olursa olsun, her türlü parayı almaya hazır olduklarını da ilan etmişlerdir. Onların “inanmışlığı”, paranın sınırında bitmektedir.
–
Amerikan emperyalizminin işbirlikçiliğine soyunmuş şeriatçıların son geldiği nokta, paranın, imanın önüne geçmiş olmasıdır. Onlar, AKP ve mehteran takımıyla birlikte, imanlarını her verene parayla satabilecek, leasing yoluyla kiralayabilecek haldedirler.”Dünya dev bir köye dönüşüyor. Bu köyde kapılarını açarak birbiriyle daha yakın ekonomik-siyasi ilişkiler kurmak suretiyle birlikte kazanan veya kapılarını kapatarak endişe içinde kendini izole edenler ayrımı başladı. Dünya ‘değişime katılanlar’ ve ‘değişimi seyredenler’ olarak ikiye ayrıldı. Bu çerçevede Türkiye, değişimi kucaklayan ve kazananlar arasına katılan ülke olma yolunda inançlı çabasını başlatmıştır.” (Tayyip Erdoğan, “inananlar”ın başbakanı.)Bill Clinton’un, küçük-burjuva ideologların çok sevdiği “eğer yaşasaydı”yla başlayan demagojileriyle, Hz. Muhammet’i holding sahibi ve karısını da (Bill Clinton, Hz. Muhammet’in bir elin parmaklarından daha çok olan eşlerinden hangisinin olacağını söylemeyi unutmuştur) şirketin başına getireceğinden sözederken, kendileri “kazananlardan” yana olacaklarını açıkça ilan etmişlerdir.
yorumlar
Yalanlarınız yetmeyince karısının kafasına dışkı atan tarihle alakası olmıyan bir ermeniye bel budak bağladınız, sonunuz yakın, yalanlarınızla ….. olup gideceksiniz, geldiğiniz gibi…
Dakka bir, gol bir. Sonrasını okumaya lüzum görmedim.Homvörk: Birinci Dünya Savaşı buradan 20 defa okunacak, özet çıkartılıp 10 defa deftere yazılacak…
Tüü, geç kalmışım.. Amorti..
önce Emperyalizm‘in ne olduğunu öğrenelim :)kurtuluş savaşı elbette emperyalizm’e karşı verildi… emperyalizm zaten gelip senin toprağını işgal edenler ve kaynaklarını sömürenlerdir. -bugün yöntemleri farklı o ayrı-kurtardığımız toprağımızda yine kendi medeniyetimizi kurduk, son padişah’ta bir ingiliz gemisiyle kaçıp gitti :)yani “ha hacı hoca, ha hoca hacı” demek için tam zamanı.maçı “a” takımı kazandı diyenlere karşı bunu hazmedemeyen zavallı yobazlar elbette hayır maçı “b” takımı kaybetti diye dayatmaktan usanmayacaktır,ve hayatları boyunca bir hasetle ve karın ağrılarıyla 60 senelerini (ortalama yaşam süresi) boşa harcayıp gidecekler işte.
“1918 Eylülünde Allenby’nin ordusu bugünkü İsrail’in ortalarında bir yerde hücuma geçti. Alman başkomutanın yanında Mustafa Kemal Paşanın kumanda ettiği 7ci ve 8ci Osmanlı ordularını neredeyse tüm mevcuduyla esir aldı. Bunu haber alan Ürdün’deki 4cü ordu da çil yavrusu gibi dağıldı.” miş, miş, mişde miş, miş. Karısının kafasına edenbi adamdan da ancak bu kadar tarih ve taktik bilgisi beklenirdi zaten. Adam hiç geri çekilmiş mi, geri çekilen bir ordunun haleti ruhiyesini biliyormu, geri çekilmenin küçük bir panik ile kaçışa dönüşüleceğini bu yazıyı yazmaya cesaret edebilecek kadar bilgi zanettiğne göre okuması öğrenmesi gerekirdi. Bu adamı esefle kınıyorum…
kılavuzu karga olanın burnu….. tan çıkmaz boş verin… Laf olsun diye bir mim koymuşlar.
okullarda daha iyisi öğretilse şuan burda bu yazılarla cebelleşmeyiz.
Emperyalistin ağababası senin postu altında kırıntı aradığın şahıs, bunu bilmeyecek kadar kör olmalısın…
@OğuzYazının özü T.C mi Osmanlı mı meselesi değil kanımca. Zaten olayların bütününe baktığın zaman T.C. Osmanlı’nın mirası üzerine oturmuş ama Osmanlı’yı, bütün kurum, kuruluş ve mantığıyla reddeden tahakkümcü bir ulus devlet.Yazının özü T.C’nin kuruluşunun anti-emperyalist hatta anti-Batıcı bir hareket gibi gösterilmesinin büyük bir yanılsama olduğu. Bizzat Anadolu’yu bütün kanun, kural, dil, alfabe, giyim-kuşam, fikir, kültürüyle Batının gizli sömürgesi haline getirmiştir. İngiltere 1900-1940’lı yıllardaki gizli arşivlerinin büyük bir kısmını açmasına rağmen Anadolu ile ilgili olanları, hâlâ operasyonel olduğu gerekçesiyle açmıyor. Açık açık sömürge olan Pakistan ve Hindistan gibi ülkeler bağımsızlıklarını kazanabilirken biz kendimizi bağımsız zannettiğimiz için bir asrı heba etmişiz. Hakikaten şapka çıkartılacak bir strateji.
eyvahhh desene ondan başımızda ingiliz vatandaşı bir bakanımız ve ortadoğu’ya ajan yetiştiren okullarda yetişmiş bir cumhurbaşkanımız var!bir de atatürk için idam fermanı çıkaran bir son padişahımız vardı… sonra ingiliz gemisiyle kaçıp gitmişti.bu devrim olmasa şimdiye çoktan bir pakistana ve hindistana daha kötü filistine dönüşmüştük…(onların bağımsızlık kazandığını sanan embesillere selam ederim)osmanlı iyiydi(!) güzeldi yaa kendi mal varlığını korumak için sömürüye hazırdı.insanlar padişahın kulu olmaktan millet olma birey olma şansı yakaladı.. onu da şimdi başka bir son padişah’a vermek isteyenler var…özgürlük ve millet kavramları halen daha birilerinin kafasına girmemiş.
Necip Fazıl’ın “Büyük Doğu”sundan ABD’nin “Büyük Ortadoğu”suna
–
–