terk edilmek… bir trapezcinin partnerine duyduğu güvenin benzerini ruhunda büyütmektir sevdanın beynine ferahlık veren realitesi.ama işte o güvendiğin partner, ellerini çekivermiştir. parçalanırsın. ilişkine koruyucu ağ çekmeyenlerin sonu hazin bir parçalanmadır.jacques brel’in dikenli sesinden feryat figan ne me quitte pas’yı dinlerken kadehlerden birinin dolup, diğerininboşaldığını söylemek kehanet sayılmamalı. hele de parçalanmışsan… bourbon ya da rakı, belki viski… kanayan bölgelere alkolle pansuman yapılmalı.bir insana bağlanmanın riskini göze almak lazım. en büyük risk ise terk edilivermek apansız.hele bir de açıklama bol eslerle süsleniyorsa acılı bir tirat şeklinde: sen… biliyor musun… çok iyisin…ucuz arabesk bir bahane… katlanması daha zor gelir.niye, diye sormak faydasızdır. şah damarına kör bir bıçakvurmuştur son darbesini artık.kafanı yormadan, sevgilinin boynunda, dudaklarında koşturduğun soluğunun anıtlaşmış halini düşünmeyeceksin!bileceksin ki, her başlayan “şey” bitecektir. varsın, bu bitiş “mutsuz son”la olsun…ilişkine bu iki ucu samuray kılıcından daha keskin sonu göze alarak girersen, arzulanmayan sonlarda bile ruhunu yüceltecek bir yan bulabilirsin.”dost”oyevski ne demişti: ruhunu yüceltecek bir acı, ucuz bir mutluluktan evladır.
yorumlar
hay sokiim vicdanına ya içim bayıldı anasını satiim. önce islamcılar sonra sen kabusmusunuz lem siz
bu nedir yahu ? yazık…
isminle müsemma ol önce efendi! sana söylüyorum,siyahın matemi mi, her neysen…neden için bayıldı kuzucuk? söyle, rahatlarsın… benimle “islamcılar” arasında ne gibi bir korelasyonkurdun ki, adi küfrünü boşaltmadan önce?!kafan basmayabilir ama yazayım: ne me quitte pas’nın bendeki ruhsal-düşünsel etkilerinden dem vuran mütevazı bir düzyazı-şiir denememi aktardım buraya, hepsi bu!zülfü yare dokunan neresi ki, senin nazik yerlerini tahriş etti bu yazım.”kabusmusunuz” değil, “kabus musunuz” yazılır.sizin gibi yeniyetmelerin önce anadilini bihakkın öğrenmesi,daha sonra da galiz küfürlere başvurmadan insani düşüncelerini ifade etmesi gerektiği kanaatindeyim.kem söz sahibine aittir, sözünden yola çıkarak “sokmaya” yeltendiğin nesneyi aynen iade ettiğimi de bil!edebinle yaz ne yazacaksan! hadi bakiim!
sevgili @naylon vicdan, hayır anlamadığım hala nasıl duruyor bu yorum müsvettesi burada?Hafif’e de sordum, gözünüzden mi kaçtı, nedir bu diye?Tık yok!Hadi torba değil büzesin ama siteye hiç mi bakmıyorsunuz yahu?Yazık ediyorsunuz, yazık… :'(
burası forum değil 🙂 editoryal niye ilgilensin ki?
sevgili @benbey, ben hafif için üzülüyorum. Bu tarz yorumlara müdahele edilmesi gerektiğini düşünüyorum (hafif’in kendisi için.)Forum olup olmamakla alakası yok, yarın bir gün ana avrat cümleleri gördüğünüz zaman dönüp bakarsınız bu başlığa…
çok gördük öyle cümleleri, hafif kayıtlarında her çeşidi halen de mevcuttur. hem buralarda edebi veya hoyrat gidişata açık konvansiyonel başlıklı küfür makbuldür 🙂
“izin vergölgenin gölgesiköpeğinin gölgesi olayımama terk etme beniterk etme beni ne olurterk etme.”yukarıdaki sözler j. brel’in ne me quitte pas şarkısının sözleri…bu şarkı için naçizane hislerimi yazmıştım. beğenilir ya da beğenilmez, burun kıvrılır, gülünür, geçilir, hadi en fazla”hadi lan ordan sevgi kelebeği!” diye geçirirsin içinden.ammaaa…”hay sokiim vicdanına ya içim bayıldı anasını satiim.” gibi sakil, bayağı bir “ahkam” ya da “yorum” yapıl(a)maz!hele hele “hafif” gibi belli bir ağırlığı olan yerde…sitenin belli ki, bir biber sürme mekanizması yok!bunu, daha önceki plastik cerrrahi marifetiyle güzelleşmek isteyen “teen age” kitle için kopartılan fırtınadan gördüm.yerli yersiz küfür sallamak için üç büyüklerin taraftar forumlarına üye olup, içgüdüsel dürtüleri orada salgılamak daha makul bir çözüm sanki…gelelim “hay sokiim vicdanına…” şeklindeki adi ve saygısız cümlenin avukatlığı için saygıdeğer, “kuvva” ruhuyla yanıp tutuşan nihat genç’in referans gösterilmesine…herhalde nihat genç, en samimi hisleriyle bir şarkının kişinin derununda harekete geçirdiği dalgalanmalardan yola çıkarak yazılmış amatör bir denemeye/değiniye allah ne verdiyse küfrü basın demiyor!elmalarla armutlar ayrı sepete konsun! leman’dan ve kitaplarından takip edenler nihat genç’in coşkun seller gibi ağzından çıkan küfrün hangi madrabazlara, hangi vatan hainlerine yöneldiğini çok iyi bilirler! bilmiyorlarsa da iyice öğrensinler!sözün kısası: hiçkimseye samimiyetle kaleme/klavyeye aldığıyazısı için küfür edilemez. beğenmeme hakkın vardır.lütfedersen yazarsın. gerek görmezsen de, görmezden gelirsin. üstelik, söz konusu yazıda herhangi bir hakaret unsuru, kem söz vb nahoş ifadeler de yoksa…”sokma” heveslisi zat muhtemelen çok genç biri… “makina gençliği” ekolünden sanırım. düşüncelerimizi derli toplu ifade etme yolunda daha çoooook karayılan otu yememiz lazım!ha unutmadan, bir avuç karahindiba düşünce tembelliğine çok iyi geliyormuş! aç karnına…
son dakika…”hay sokiim vicdanına…” şeklindeki veciz ifadenin sahibi iki çocuk sahibi bir hanımefendi imiş meğer!geçmiş yazılarına baktım da… ama bu hanımın ağzının oldukça bozuk olduğu anlaşılıyor!her ana-babanın çocuk terbiyesine karışacak değiliz amabeğenmediği bir yazı için en “erkeksi” küfrü yazmaktan çekinmemesi karşı karşıya kaldığımız anne profili için daha fazla yorum yapmanın akla ziyan olduğunu gösteriyor.düşüncelerini adamakıllı ifade etme becerisi düşük bir yeniyetmeyle değil, iki çocuk sahibi bir anneyle muhatap olmuşuz… benim açımdan talihsizliktir.’68 kuşağının “çiçek”lerinden midir, freak bir gençlikçizgisi mi yaşamıştır, o konular için deneme-yanılma metoduna başvurmayacağım.sadece, beğenmediği, kıl olduğu bir yazıya çok edepsiz,adi bir “ahkam” kestiği için esefle kınıyorum kendisini tekrar…hoş, şimdi o “esefine sokiim” bile yazmakta sakınca görmeyebilir de! ama ben cevap vermeyeceğim.
8 günde 26 yazı 5 yorum. Bu 5 yorumun 4’ü kendi yazılarınıza.Ben çalarım ben söylerim yani…
beni kendi yazıma “yorum” yazmak zorunda bırakan sizsiniz (“yazılarınıza” deme inceliği göstermişsiniz)!etti mi 6 yorum!!! kusuruma bakılmaya…nereden başlamalı bilemiyorum. “yorum” adı altında yazdığınız cümlede iyi niyet göremedim.objektifliğin ve insafın ise kenarından dahi geçmemiş bir “yorum” maalesef!gereksiz bir polemiğin yolunu açan sizsiniz. ne yani, haksız yere laf yediğim zaman “ya rabbi şükür” deyip bakacak mıyım? tabii ki, gereken cevap verilecek!”8 günde 25 yazı, 5 yorum” yazmışım. boyuma bosuma bakmadan 5 yorum yapmışım! ne terbiyesiz herifim ya ben!ve de, bunlar kendi yazılarımaymış! ne ayıp!sayın redogre, mütevazı bir şarkı değinime birisi, müstearıma ağzına alıp “sokiim” derken, af buyurun amasus pus kalamam!siz ve bitkisel yazılarına yakın durduğunuz bir “hafif” üyesinin (sayıları benim küçümen bilançomla karşılaştırın ki, insaf ve objektif olma kriterinin nasıl da çöpe atılmış olduğunu görün. belki az da olsa hicap duyarsınız.)198 günde 553 yazı ve 724 yorum yazmış olması sizi neden rahatsız etmedi?merak uyandıran bir soru bu bence.zahmet edip de o “üye”nin tutan yazılarına bakarsanız, “estağfirullah, ne demek, rica ederim.” şeklindeki “yorum”larını da okuyabilirsiniz.sizin de kendi yazılarınıza “yorum” yazmışlığınız var.siz(ler) kendi yazılarınıza cevabi yorumlarınızı yazarken her şey güllük gülistanlık, ben bir iki cevap yazınca, “5 yorum” yazdığım için engizisyon zihniyeti ruhuyla sallanan işaret parmaklarıyla hizaya getirilmeye çalışılıyorum ne hikmetse!bu rahatsızlık, bu huzursuzluk ve bu “kıllanma” niye?!cin fikirli sayılmam. komplo teorileri konusunda da fazla yaratıcı sayılmam. bunun altında ne yattığını bilen bir arkadaş varsa, açıklamasını ilgiyle, merakla okuyacağımdan kuşkusu olmasın.pekala mesele nedir? alınıp da verilemeyen şey nedir?velut bir “üye” olmam mı? ki, yüzlerce yazısı bulunan birçok arkadaşın arasında ana okulu mertebesinde sayılırım.hesaplayalım… 553/198=2,79 “yazı”724/198=3,65 “yorum”bir güne düşen “yazı” ve “yorum” sayısıdır…bu üyenin 198 gündeki üç haneli rakamları dikkatinizden kaçıyor ama benim 8 günlük “performansım” sizi rahatsız edip “yorum” yazdırıyor! tuhaf! hem de çok!keşke, naçizane yazımı beğenmediğini edep sınırları dahilinde ifade etmekte zorlanan şahsa dair birkaç laf edebilseydiniz hassasiyetiniz ölçüsünde…netice: beğenilir ya da beğenilmez, bir yazı var ortada…birisi de, müstearımı kullanarak adi bir küfürle “yorum” yazmış.yazı sahibi olarak, gereken cevabı vermek en tabii hakkımdır! kendim çalıp, kendim söylemiyorum buyurduğunuz gibi sayın redogre! bio-feedback hadisesi…yazı ve yorum adetlerini verdiğim kişiyi “çok tutulanlar” arasından rasgele seçtim. buna benzer birçok örnek üye bulabiliriz “hafif”te.atgözlüğünün dar ufkundan, objektiflik ve insaf kriterlerini boşlamış; bağcıyı dövmeyi, üzüm yemeye tercih etmiş küçük bir linç teşebbüsünün izlerini gördüğüm bu yaklaşımdan üzüntü ve şaşkınlık duyduğumun bilinmesini isterim.minibüs edebiyatının seçkin bir örneği bu “yorum”a verilecek en güzel cevaptı ama biraz boş vaktim vardı da bu kadar uzun yazdım: nazar etme ne olur, çalış senin de olur!
hehe! naylon vicdan muhteşemsin! boşver senin hakkındaki olumsuz görüşleri yada anladığın tarzdaki linc girişimlerini valla yazılarını anladığım kadarıyla takip etmekteyim boyle devam et, diğer arkadaşlarda benle aynı fikirdedir kesinlikle!ayrıca hassasiyetini takdir etmek boynumun borcu(unutmadan yazayım)…
“kıdemli” ve söz sahibi ve dahi eli değnekli ağabeylerimden tırsarak, çekine çekine “cevap” veriyorum bossout…”yorum” değil, cevap.yazılarım için kullandığın övgü dolu sözlerine teşekkür ederim.”muhteşem” çok iddialı bir sıfat. bunu iltifat bonkörlüğüne veriyorum. tekrar teşekkür ederim.kıyıdan denize fırlatılan bir yıldız misalidir yazdıklarım.en azından “taraf”ımı belli ediyorum. hayatı anlamlı kılmamızı sağlayan şeylerin başında müzik geliyor bence. bir diğeri de şiirdir.bir dinleyici olarak müzik zevkimin bendeki yankılarını paylaştım, paylaşıyorum ve paylaşacağım da…uzatmayayım. sevgili bossout yazma gücü aşılayan güzel sözlerine bir kez daha teşekkür ederim.sağlıcakla…
@redogre hocam,üzüldüm yorum namına yazdığınızı görünce. Saptamanız belki yerinde, belki değil ayrı bir tartışma konusudur. Lakin konu, yorum denilen kelimeler topluluğunun kalitesi ile ilgili bir yorumlaşmalar silsilesi iken, konuya bu kadar alakasız bir açıdan girmenin hafifliğini (kendi adıma) size yakıştıramadım.
Keşke daha çok yorum yazsan anlamında söylemiştim hem çalar hem söylerim lafını, engizisyon olduk, linççi olduk, hoş görüsüz olduk hadi bakalım.Yazdığın 50 satır cevaba bir bak, kim hoşgörüzsüz kim eleştiri kaldıramıyor öyle söyle.Romantik ruhuna darbe vurmamışımdır umarım canımın içi, sevgi kelebeğim.
553 yazı ve 724 yorum benimdir.ama zahmet edip birazcık araştırırsanız, bu yazı ve yorumların tarhlerine göz atarsanız göreceksniz ki en eski tarihli blogum 13 mart 2002 tarihinde yazılmış. yani 4 yıldan çok olmuş. hesaplarınızı gözden geçirebilirsiniz.
allah allah, benim yorum sayım seni niye bu kadar ilgilendirmiş ki bay redogre? her neyse…sayın asymtot, müstear belirtmemiştim ama haliyle devreye girme zorunda hissetmişsiniz kendinizi alıntıladığım sayılar dolayısıyla.nick’inize tıkladığımda karşıma çıkan bilgiler şöyleydi: “12.mart.2006 04.57 tarihinden beri bizlerle.”uğur dündarvari soruşturmacı gazetecilik oynayacakvaktim de olmadığı için oradaki tarih bilgisini referans aldım haliyle.kaç satır yazdığımı sayacağına, yazının lafzına değil, ruhuna bakmayı deneseydin meramımı anlamak senin için de zor olmazdı bay redogre.bel altı yumruklara kalkışmaya teşne bir tavrın var ve ben bundan hiç hoşlanmadım.”sevgi kelebee” deriz biz o tür hisli duygular eşliğinde lay lay lom yazanlara…yazdıklarımın o seviyede olduğunu sanmıyorum. takdir okuyanlarındır elbette.şiir hayatımdır! ece ayhan, edip cansever, hilmi yavuz, ilhan berk, cemal süreya, ahmet hamdi tanpınar, küçük iskender, ataol behramoğlu, can yücel, metin altıok… yazmakla bitiremem.hayata, yazdığım o şairlerin dizelerinden, şiirlerinden bakan biri olarak müzik değinilerimde şiirsel bir üslup (ah, keşke gerçekten şiirsel düzyazı yazıyor olabilsem, keşke!) ortaya çıkıyordur ister istemez. buna da ya da diğer yazılarımdaki üslubuma “sevgi kelebeği” etiketiyle yaklaşıp aklınca kafa buluyorsan o senin çapını gösterir.eleştiri kaldırmakta üstüme yoktur ama senin (artık sen! çünkü, küçümseyici esprilere tevessüle yeltenerek sakinliğini koruyamamışsın ne yazık ki! ve de aynıçizgide cevabını alacaksın, hiç bozulma!) her şeyin üzerindebir otorite tavrın oldukça yakışıksız kaçmış.aklınca “romantik ruh” ve “sevgi kelebeği” gibi yaratıcı (!?)yaftalamalarla dalga geçmeye çalışmışsın naylon vicdan’la…ne hazin! ne utanç verici! ne zavallıca!”romantik ruh” ve “sevgi kelebeği” damgalamalarının karşıt anlamı sende vücud bulmuş demek!kısır bakış açından bir parmak öteye gidemeyen ufku dar yaklaşımına bunca cevap bile fazla ama bu memleketteki umumi teamül; sus abi, sen mi düzelticen, kolaycılığında düğümlendiği için sen ve senin gibi ahkam kesen ve ona buna akıl veren kendinden menkul sözde otoritelerin meydanın o kadar da boş olmadığını görmeleri lazım geliyor.hayırlı işler!
68 diil 69 kuşağıyım naylon sepet kardeşim. Ayrıca sokmaya başlamışken yukarki hayvanoğlu hayvana da bi sokup babaannesinden çıkarmak farz oldu ancak grup seksin kafamı karıştırması nedeniyle arkadaşı sabah seansına saklıyorum. Dışardan aşı şeklinde din ahlak öğretisi veren bilimum salaklara karşıyım. Böğüre böğüre dünya nereye gidiyor tarzı yazıp duruyorsun günlerdir. Beynim sikildi. Ayrıca botanikçi asymp. kardeşime de tanıttığı bütün bitkiler saplarıyla girsin. Zahmet edip cevap verirsen köpeğinle birlikte hayvan pornosu malzemesi yaparım ona göre ayaını denk al.Yeri gelmişken N. G. hıyarı da benbeye girsin.
Yahu kardeşim sen ne acaip bir adammışsın. En tepede bana en fazla sevgi kelebeği denebilir diyen sen değilmiydin?Eee dedik işte, ona da laf ediyorsun, demek ki simatem hanım iyi yapmış dediği laf ile, çünkü onu da desek, kendi dediğin gibi sevgi kelebeği de desek sen cellalleniyorsun, hem dikkat et sen “hadi ordan lan sevgi kelebeği” demişsin, ben o “lan” kısmını kaldırdım, onu da desem kimbilir ne yapıcaksın.Öyle ishal olmuş gibi yazarsan kendi lafını unutur böyle saçmalarsın işte…
“hadi lan ordan sevgi kelebeği diye geçirirsin içinden” ile “romantik ruhuna darbe vurmamışımdır umarım canımın içi, sevgi kelebeğim.” cümlesindeki sözde alaycı tarz arasındaki farkı görememek sayın bay kabızın algılama organlarındaki kazurat birikmesindendir herhalde.yazdıklarıma cevap vermeye gerek görmüyorsundur. otoritesindir, çok bilensindir, ishal halinde yazıyoruzdur falan filan! sevsinler!cımbızlama yapacağına yazımdaki bakış açıma cevap vermeyi denemen senin yetke haline daha yakışırdı amasenin de ağzın bozuk. tartışma üslubun yerlerde.edebi edepsizlerden öğrenmeye devam ediyoruz yine.ve senin gibi, okuduğunu yorumlamaktan acizlerle yazışarak daha fazla zaman kaybetmek istemiyorum. dilediğini yazabilirsin. umurumda değil gerçekten.burayı adam gibi adamların yazdığı bir yer sanmakla hata ettiğimi görüyorum üzülerek.yazılanlara kelimelerle cevap veremeyenlerin tipik vasat tavrıdır ağız bozukluğu. dedim ya, elmas ile cam arasındaki farkı göremeyen gözlere ne yazsak boş! kesiyorum.allah selamet versin topunuza!
uy anamlar
🙂 ah nasıl özledim contacım seni
Sayın sanatçılarımız, Lütfen kısır döngülerinizi kapatmayı unutmayınız.matemul’u bu aralar sıkan bu olmalı mutlaka!(bazen katılmamak elde değil tabi)x-ama patavatsız ve yersiz söylemleri vary- ruhunda var. ne yapabilirsin ki, başka yerdede bunun gibi naneler yiyemiyeceğine göre…elin gavuru parçaya başlamadan önce ananıza sovüyo hoş karşılıyorsunuz kim bilir belki buda aslında birşeyler anlatmaya çalışıyordur:)
hahaha bu hoşgörüyle petibör olması mümkün değil arası kaymaklı yuvarlaklardan bu.
küfürbaz annemiz siyahlı matem hatunun cinselliğe bakışı çok ilginç olmalı!sanal alemin perdesine sığınıp adinin bayağısı küfürlerle kompleksli kişiliğini salya sümük akıtmana bu site yöneticilerinin dur diyememesi çok düşündürücü.utanmadan o küfürleri yazabilmeni sanal dünyanın kaygan, kaypak zeminine borçlusun “siyahınmatemi” hanım!sıkıyorsa, sayın asymptot rumuzlu arkadaşımıza, benbey’e ve de bana… yüzümüze küfret de dünyanın kaç bucak olduğunu gör bakalım! sen kimsin ki?! nesin sen?!senin eğiteceğin çocuktan bu millete ne hayır gelebilir?çocuklarına kızınca böyle cinsel organı baş rolde küfürler mi ediyorsun?ya eşinle, yatak odanda nasıl bir ruh hali yaşamaktasın? elalemin cinsel hayatı beni ilgilendirmez. çiftler baskı unsuru olmadan her tür deneyimi yaşayabilir gönül rızasıyla.ama senin bu sakil, bir dişiye yakışmayacak rezil küfürlerinin uzantısının “gerçek” hayattaki yansımaları da çok fantastik hadiselerin canlanmasına yol açıyor ister istemez.allah senin şerrinden korusun senle bir şekilde ilişkiye giren herkesi!yaratılış itibarıyla “duhul” enstrümanının yerinde yeller esiyor olması gerek ama maşallah sen ha babam birilerine “sokma” aşkıyla yanıyorsun! freudyen bir durum.penis kıskançlığıyla alakalı olmalı. senin tıbbi bir yardıma ihtiyacın var bence. bunu çok samimi söylüyorum.ve de seninle daha fazla yazışarak iki kuruşluk ağıztadımı da kaçırmak niyetinde değilim ramazan ayında.bu tür platformlarda galiz küfürlere bir yaptırım mekanizmasının eksikliği ortada. senin bu siteye yazma hakkın çoktan alınmalıydı. burası dingonun ahırı mı?!almışsın eline bir vibratör ha bire sok da sok! ilk önce adabıyla yazı yazmayı öğren de gel buralara!kızgın olduğun anda dahi küfrünü, tepkini zarafet postalına giydir de, öyle salla tekmeni… ne bu rezillik ya!seni şiddetle protesto ediyorum. “protestona sokiim!” diyorsundur elindeki sigarandan derin bir nefes çekerken allah bilir… neyse.duygularını küfürsüz ifade edemeyen primatlarla asgari müşterekte buluşmam neredeyse imkansız. o yüzden seni muhatap dahi kabul etmiyorum. seni allaha havale edebiliriz ancak.ne yazıp yazmayacağımı senden mi öğreneceğim?!senden mi icazet alacağız, az gelişmiş yurdumun az gelişmiş hatunu!ben dünyanın gidişatından memnun değilim ve dilim döndüğünce, kendi bakış açımdan bir şeyler yazıyorum.zorla okuman için eli silahlı birini başına dikiyor değilim!okuma. burada o kadar yazı sahibi var. onları oku.hem o benim görüşümdür. sana ne! sen de kendi bakış açını yaz. tabii elindeki vibratörü bir kenara koymaya fırsat bulabilirsen. eminim anahtarlığın da “bereket tanrısı”dır!köpeğimle birlikte hayvan pornosu mu?! tam bir… sana ne demeli?.. çok sığsın kardeşim “siyahınmatemi”, çok sığ!köpeğim yok. aman aman pek korktum!beni nereye malzeme yaparsan yap, hiç gılırımda değil!hayvan pornolu film arşivin de zengin olmalı. iki cümlenin birinde “sokma/koyma” eylemi var çünkü.porno üzerine ahkam kesmeyeceğim. ancak, senin hayvan pornolu filmlere atıfta bulunarak aklınca tehditlere yeltenmen kalibreni apaçık ortaya koyuyor.ayrı dünyaların insanıyız “siyahınmatemi”! üstelik, ne de şık, şiirsel bir rumuz bulmuşsun kendine. sana da acıyorum, kocana da, çocuklarına da… tabii ki, buradaki iğrenç üslubu “gerçek” hayatta kullanıyorsan.kim bilir, buraları “deşarj” amacıyla kullanıp rahatlıyorsundur o “erkeksi” küfürleri yazarken. dedim ya, kerem doksat’tan randevu almanda sayısız fayda görüyorum aile ve iş hayatında da bu kadar ağzı bozuk olarak hayatını idame ettiriyorsan.marazi, klinik bir vaka olarak görüyorum seni. sen o nihat genç’in tırnağı olabilir misin acaba!utanma hak getire! terbiyesizin, seviyesizin teki kalkmış buralarda tanımadığı bir sürü insana ağıza alınmayacak küfürlerle saldırıyor ve biz de bu basitlik abidesine oturmuş cevap veriyoruz… lanet olsun!bana bak, iki çocuk annesi bayan! hayata nasıl baktığımla ilgili ne senden ne de bir başkasından icazet alacak değilim!dilediğim gibi yazarım! beğenen okur, beğenmeyen okumaz!burası da hiçkimseye kafasına estiği gibi küfür etme hakkı veren bir platform değildir!edebinle yazacak kalibren, çapın yoksa, içgüdülerini süperegonda yumuşatamıyorsan, git ve bir yerlerde tedavi ol önce! sonra bu tür demokratik platformlarda adabınla yazmaya kalkarsın!bu kadar yazıdan bir halt anlaman mucize belki ama bir kadının, anne sıfatıyla çocuk yetiştiren bir kadının, bu kadar müptezel haline de kayıtsız kalamadım.senin sevdiğin “sokma”lı, “geçirme”li küfürlerinibiz de biliyoruz.ancak burası, beşinci sınıf sokak bıçkınlarının antrenman alanı değil en başta!sana daha sunturlusundan küfür sallayacak birçok kişi vardır burada. en azından ben varım! ama aldığımız da bir aile terbiyesi var. sana gerçekten acıyorum.haa, zahmet edip cevap yazdım ya sana, olur da bol “sokma”lı ve tahrik edici bir cevap yazarsan, sana kesinlikle cevap vermeyeceğim. bir süre buralara uğramayı düşünmüyorum.özellikle site yönetiminin bu küfür meselesine ciddi bir yaptırımı olmadığı sürece…allah ıslah etsin seni ve senin gibileri!
tek bir nokta, @siyahın matemi hocam, aynı zamanda yazıya onay verenlere de sövdüğünün farkındasın değil mi ?@naylon vicdan, keşke belaltı çalışmasaymışsın.İyi ki hakaret etme tuzağına düşmemişsin…Bana da eyvallah, kalın sağlıcakla…
@naylon çorapkafana redogre kadar taş düşsün emi, ya da benim kafama düşsün de kurtulayım bu azaptan, 2 cümleye destan yazdın, abartma, takma kafana, dert etme bu kadar…bu cevabı yazan kafama sokayım hatta sen de sok naylon kardeşim
Geçenlerde de bana küfürbaz diyenler Can Yücel’i örnek almamı tavsiye etmişlerdi. Hem Can Yücel hem de Nihat mendebursurat Genç’in küfür konusunda benden çok daha yetkin oldukları muhakkak. Ancak her ne hikmetse ağza biber sürülesi durumlarda bu heriflerin örnek gösterilmesi kanıma dokunuyor. Bana gelince saplamak sokmak gibi yaratıcılıktan uzak fiillerle ettiğim küfürlerden utanç duymaktayım. Bu kabzımal usulü küfürlerle ancak aile babalarını kızdırıyorum. Ayrıca bay asy nin bitki yazılarını okudum da hiç fena değillermiş. Haksızlık etmişim. Belli ki insan aleminden umduğunu bulamayan kardeşim kendini nebatata vermiş. Bundan sonra yazdıklarının en sıkı takipçisiyim.Yine güzel ermenicemizin nadide sözcüklerinden ‘gılır’ ı kullanan orkid poşeti abimin soydaşım olması olasılığı da tir tir titretti beni. Irkıma duyduum güveni sarstı. Acilen ermenice bilen bir Türk olduğu açıklamasını bekliyorum.
“BİLANA BİR, BİLMİYANA BİN.” bayan “siyahın matemi”…anladın?..müstekreh, galiz, sığ küfürlerinden ötürü nedamet getirip, “utanç duyman”a istinaden yazmaya karar verdim. sonra, yine kendi “reel” hayatıma geri döneceğim. belki, hayatı anlamaya çalışan, anlamlı kılma uğraşılarımdan bazılarını burada paylaşırım tekrar… bilemiyorum.bu cevabımda hem küfürbaz hem de ermeni olmakla övünüp ırkçılık oynayan şahsınıza ve bir miktar da redogre’ye (sana ayrıca diyare makamında değineceğim!) “ishal” kıvamında birkaç laf edeceğim.seviye düşüklüğünün farkında olup, daha müeddep bir yazı yazman “hafif” camiası için müspet bir gelişme.can yücel ve nihat genç… sever ya da sevmezsin. onların avukatlığına soyunmayacağım.”sokma-geçirme” temelli fallik söz yığıntılarının çapsızlığını görmende umarım payım olmuştur. neyse. geçelim.”kabzımal usulü küfürler”le sadece “aile babalarını” değil, aile çevresinde bir parça terbiye almış her aklı başında insanı kızdırdığını bilmeni isterim. bir de, bu ve buna benzer sitelerdeki yazışma adabını bilip, uygulayanlar nezdinde.öğrenmenin yaşı ve cinsiyeti yok. öğreneceksin.bana, “bay asy”ye ve benbey’e ettiğin küfürler için sade, kılçıksız bir özür borcun da vardı. bu borcunu ifa etmemişsin.”yaratıcılıktan uzak fiillerle ettiğin küfürler” için utanç duymakla kalmasaydın daha şık olurdu ırkıyla gurur duyan bayan. neyse. özrün de eksik olsun bu saatten sonra.”orkid poşeti abim” diyerek yine “yaratıcılıktan uzak” birörnek sergilemişsin “siyah vibratör”!nasıl, iyi oldu mu? nick’inle kafa bulmam hoşuna gitti mi? hatta, “fallusun siyahi matemi” desem nasıl olur?..seviyeyi düşürttürmekte üstüne yok! elalemin rumuzuyla dalga geçme bir daha!hadise ne biliyor musun, her ne yazacaksan seviyeyi düşürmeden kafandakileri harflere döküp, sağa sola çamur atmamaktır.birinin yazdıklarını beğenir ya da beğenmezsin ama bu sana faşizan bir yaklaşımla, öyle yazma, böyle yazma, şunu yaz, bunu yazma, deme hakkını vermez!dilersen ensest’i savunursun. edebinle yaz. küfretmeden.kokain iyidir, beyne küşayiş verir, de diyebilirsin! ama sağa sola gaita atmadan!”dünya nereye gidiyor” diye yazmama karşılık verdiğin tepkinin yazıya dökülmüş halinde şunu yazmışsın.utanarak alıntılıyorum: “beynim sikildi”. bu mu yani?bu mu klavyenden südur eden “yorum” adı altındaki kepazelik!keza, şu kadar günde bu kadar yazı yazmışsın, şu kadar da yorum yazmışsın, biraz daha fazla ve başkalarının yazılarına “yorum” yaz deme cüretini de vermez bay redogre! herkes yazdıklarına baksın! kimsenin kimseye akıl verme yetkisi yoktur bu platformda, kim(ler)e, kaç adet “yorum” yazacağı hususunda! dedim ya, öğrenmenin yaşı ve cinsiyeti yok! öğreneceksiniz.zurnanın zırt dediği yere geliyoruz… “güzel ermenicemiz, ırkıma duyduum güven” gibi ırkçılık kokan sözleri, şu çok tartışılan 301. madde ve hrant dink davası kapsamında nasıl yorumlamalı acaba…ne var yani; “soydaşın” olan biri demokratik platformlarda edebinle yazı yaz, diyemez mi sana?! bu dünyanın pespayeliğe kayışından duyduğu endişeyi yazıyadökemez mi? bu niye bu kadar titretiyor ki seni?!ermeni-türk ayrımı yapman da ayrı bir ufuksuzluk.bu topraklarda huzur, güven ve barış içinde yaşamıyor musun(uz)? ermenistan işte orada! bu memleketi beğenmiyorsan, tutan yok kimseyi!h. açaryan’ı tanır mısın? 1902’de türkçeden ermeniceye geçen 4.200 türkçe kelime geçtiğini tespit etmiştir kendileri.”moruk”u sıklıkla kullanır bu toplum. ermenice “sakal” anlamına geldiğini kaç türk biliyordur acaba? anlam genişlemesine bakınız! çok zekice!sözcük alışverişi olan iki halkız. bu arada şu netameli “soykırım” konusuna değinmeden olmaz:tarihsel belgeler karşılıklı olarak açılsın. geçmişin kinini bugüne taşıyarak hiçbir şey elde edilmez. kısır bir intikam duygusuyla yaşayamayız. yaşamamalıyız.önce insan olalım… soy sop, ırk mırk hiç “gılırımda” değil!kafatasçı bir yaklaşımım yok yani! tarihte kim kime, ne yapmış, ne etmiş, her iki taraf da onlar bize bunu yaptı, bunlar bize bunu yaptı, şeklinde yalan ya da doğru bir sürü argümanla tezlerini dikte ettirme uğraşı içinde.olan olmuştur. karşılıklı üzüntüler bildirilmeli ve bu iki halkın “kardeş”liği üzerine tezler geliştirilmelidir.kana kan, intikam… şeklinde çığlık atıp, kan davasını sürdürerek yaşamayı tercih edenleri ıslah etmek her iki tarafın aklı başında aydınlarına düşmektedir.tempo’dan hrant dink’le ilgili bir alıntı yapayım:”Hrant Dink, ”Türkiyeliyim ve Ermeni’yim” diyor ve ekliyor: ”Herkesi buna alıştırmaya çalışıyorum.” Dink, bunu Türkleri aşağılamak için değil, kucaklamak için söylüyor.Adı Hrant Dink. Onu muhtemelen pek çoğunuz tanıyor. Hani bilirkişi bile aksini iddia ettiği halde Türklüğü tahkir ve tezyif etmekten, mahkemede ceza alan Ermeni… “Öyleyse giderim” diyen Ermeni. “Devleti tahkirden ceza yesem, gocunmam, yatar çıkarım da. Ama beni ırkçılıkla suçluyorlar. Ben nasıl bakarım sokaktaki adamın suratına” deyip Milli Gazete’den, Cumhuriyeti Gazetesi’ne geniş bir yelpazede sahip çıkılan Ermeni…”ırkçının türkü de ermenisi de birdir gözümde. ırkçılığa karşı olduğumu bil. sen taşnak ruhu mu taşıyorsun yoksa?!ırkçı, faşizan beyinlerin insanlığı bir santimetre ileri götürdüğünü tarih yazmadı henüz. yazar mı pekala?.. hayır!yüreğini ferah tut! nüfusumdaki ibare “türk”. türkçenin içinde ermenice de var, macarca da, romence de,italyanca da… etimoloji merakımın neticesi türkçede yüzlerce ermenice ve ermenicede de yüzlerce türkçe kelime buldum. bunun korkulacak, utanılacak bir yanı yoktur.diller en demokratik oluşumlardır. sana da örnek olmasını dilerim.yaşasın “dyuşmani gyozi gyor olsun” demeyen halkların kardeşçe yaşaması!hamiş: “dudukla kanayan dudaklar” başlıklı yazıma bir göz atıver.
gelelim redogre efendiye…hadise ne biliyor musun, her ne yazacaksan seviyeyi düşürmeden kafandakileri harflere döküp, sağa sola kılçık atmamaktır.bak ne güzel yemek tarifleri neşrediyorsun… kalemin de fena sayılmaz. öfkeni kontrol edebilmek… mesele bu.”kafana redogre kadar taş düşsün emi” (“emi” değil, e mi!) ile “bu cevabı yazan kafama sokayım hatta sen de sok naylon kardeşim” şeklindeki güzide cümlelerine cevap verme zahmetine katlanan bana neremi, nereye “soksam” kafi gelmeyecektir!çünkü, üslubundaki irtifa kaybı o kadar hüzün verici ki…ve o kadar acizsin ki fikirlerini yazıya dökme hususunda… gerçekten de çok üzücü.seviye düşüklüğü konusunda, küfürbazlığındaki “kabzımal” boyutunu kendine yakıştıramayan ve ırkına duyduğu güvenle gönenen bayanla yarışıyorsun maşallah redogre efendi!duygu ve düşüncelerini ifade etme noktasında “inkıbaz” halin maalesef berdevam…bamya, sinameki ve mersin… bu üçlünün inkıbaz meselesine şifa olan, laksatif etkilerinden haberdarsındır umarım. ama düşünce inkıbazlığı muvacehesinde ne gibi bir etkisi var, o henüz saptanmış değil!abarttığım, kafama takmışlığım, dert edinmişliğim falan yok zeka pırıltısı taşımayan kelime yığınlarınızı…hem hangi uzunlukta yazacağımın icazetini senden mi almam gerekiyor?! hem savcı hem hakim halin çok enteresan! “hafif”in moderatörü de olmadığına göre…bu kendinden menkul “otorite” havalarının esbab-ı mucibesi ne ki?!sana cevap vermeye bayılıyor değilim! egolarının kemale erme süreçleri akamete uğramış, kendini her şeyin merkezinde gören, tolerans fukarası ve “farklı” olana tahammül nosyonu eksilerde tur atan zat-ı muhteremlerin çocukça sataşmalarına cevap verme gibi bir hobim yok!bu memleket başıboşların at koşturduğu bir cennet oldu!karşı çıkabildiğim ölçüde, egoları aşırı şişmiş, marazi tezahürler gösteren ve her şeyi çok bildiğini zanneden vatan evlatlarına hak ettikleri cevabı verme hakkımı sonuna kadar kullanıyorum, o kadar!bu “hafif” gibi sanal alem de olabilir, bir belediye otobüsündeki bayan da, din-vatan-bayrak diye milletin en yumuşak yerini; karnını gıdıklayan politikacı da…teker teker gelin, diyesi geliyor insanın…haa, diyare kıvamında oldu yine… arzuladığın uzunlukta yazmasını bir başkasından talep edersin artık!okumaktan sıkılan bir toplum değil miyiz? hayat fast food!hap gibi her şeyi yut! yuttuk milletçe!”Liberte, Egalite, Fraternite!”
Ama kardeşim sen gerçekten acaipmişsin, başkalarının yazılarına da biraz yorum yaz, biraz katılımcı ol demek cürret mi oldu? Bu kadar mı eleştiri kaldırmaz bir adamsın? Eh dil bilgin var, ahkam ne demek? Sadece hoşuna giden ahkam mı olacak burada?Aklı başında kimse ilk yorumuma o kadar saldırmazdı, başka bir derdin mi var? Başka bir nick altında didiştik mi, yoksa bana kim ne yapacağımı söyleyemez hezeyanlarının başka bir kaynağı mı var. Eleştiri kaldıramazsan burada eleştiriye açık bir kısma yazmazsın.Ha bir de şu var “öğreneceksiniz” kısmı. Yani sana kimse bir şey söyleyemez ama sen bize “öğreteceksin”.Kime ne öğreteceksin, vıcık vıcık duygusallık kokan yazılarınla? Ya da ben edebiyattan da tarihten de anlarım ama arada ırkçı derim, kadınsın sus derim, karşıma çıkarsan döverimler ile?Tehdit :
İnsanlıktan nasibini almamış sefil adamların damarına basınca altında ne tür bir ucube olduğu çıkıyor işte, önce dostluk kardeşlik sonra haddini bildirme, ben kimseden öğüt almam deyip başkalarına “öğreneceksin” demeler, dikkat et 301 den tıkarlar içeri demeler..İslamcılar ile ilgili korelasyon u sormuşsun en başta ben söyleyeyim, burada işine gelmeyen yorumlara sayfalarca cevap yazan, beni susturmaya çalışıyorlar diye bağırıp, milleti tehdit eden fethullah kucakçısı hıyarlardan geliyo arada, ortak nokta kendini bir halt sanıp millete sayfalarca akıl öğretmeye kalkıp en ufak lafa bir ton tantana çıkartmak.İşine gelmesin ben yine de söyliyeyim, başka yazıları da okusan, onlara da yorum yazsan burada herkesin eleştiri kaldırdığını, abi harika olmuş dışında ahkamlar da kesilebildiğini, zihin mastürbasyonundan çok bir paylaşma ve tartışma ortamı olduğunu anlardın. Ama ben sana nasıl karışırım ki, tabi sen bol bol yazı gönder, sadece yazı gönder, insanlık seni uzun süre bekledi, daha beklemesin…
“külli cahilun cesurun””yorum” adı altında yazdığın şeyi maalesef okudum.şecaat arz ederken sirkatin söyler, vecizesine uygun bir tarzda üfürüp durmuşsun zihin mastürbasyonu eksperi redogre efendi!anlaşıldı ki, sen elmalarla armutları tefrik edecek mertebede değilsin! çapın yarıçapa dahi ulaşmamış. bana “sefil” demişsin utanmadan! aynen ve en acil tarafından iade ediyorum! sefil sensin!sen, kişiliğime fütursuzca saldıracaksın “sefil” diyeceksin, ben de okuyup, çıt çıkarmayacağım öyle mi?!yok öyle üç kuruşa beş köfte bay redogre! alma de deriz, elma da! “fallik fallik” küfürler edecek bir hatun yazdıklarıma, sen de “sefil” diyerek kaliteni koyacaksın ortaya… eee?biz de sizlerin bu kepazeliğinize ses çıkarmayacağız öyle mi?! yağma yok! bas bakiim şööle geri! (nasıl, bu üsluptan anladın mı, hoşuna gitti mi “alma”nın tadı?)tabii ki, “sokiim, sikeyim” ve “sefil” deme acziyetini gösterenlere anladığı dilden cevap verilecek! sen kimsin!!!tabii ki, layık olduğun seviye ve üslupta cevabını alacaksınhaddini bilmez, edepsiz mahluk!o kadar cahilsin ki, cahilliğinin menzili göz kamaştıracak cinsten! 301’den içeri tıkarlar mı demişim ben? yuh! pes!(gevrek gevrek gülerek, damarına bastım herifçioğlunun, amma da kızdırdım, diye el ovuşturma boşuna! sana, sadece anladığın dilden ve üslubuna münasip bir çizgide cevap veriyorum.)bu nasıl bir algılama kabızlığıdır, hayretler ötesi!..tekrar pes! tekrar “yuh”lardan bir tutam…kardeşim, sen daha yazdıklarımı hazmetme kapasitesine sahip değilsin, gelmişsin, bir de utanmadan, sıkılmadan hakaretler ediyorsun! asıl sen ne acayip bir mahluksun böyle! yemek tariflerinden şaşma sen! nasıl, böyle akıl vermeler hoşuna gitti mi? eleştiriye açıksın ya! sevsinler eleştiriye açıklığını! acınası bir kifayetsiz muhterislik kumkumasına laf anlatmaya çalışmanın dayanılmaz eziyeti!okuduklarını anlamak ya işine gelmiyor ya da beyinsel kapasiten sınırlı… o bayanın yazdıklarındaki ermeni ırkçılığını görmemek için özel bir çaba harcadığın belli.”döverim” lafı geçiyor mu? hayır! ama sen, her haltı çok bilen bay eleştiriye açık redogre efendi, dışkılama organını devreye sokup kabız herzelerini salmışsın ortalığa! pes!bak redogre efendi, “naylon vicdan” nick’ini kullanan biriyle yazıştığını unutma! eleştiriye benim kadar geniş tahammülü olan biri daha yoktur, gibi iddialı bir cümle kurabilirim.bana hangi uzunlukta ve hangi formatta (“vıcık vıcık duygusallık” mı? sözde bu tespitin bile çok ucuz bir saptırma ve okuduğunu analiz edememe eksikliğine işaret… 30 yazının kaçı senin anladığın anlamda “vıcık vıcık duygusallık”?en fazla 5 adedi… 30’da 5… düpedüz yalan söylüyorsun/yazıyorsun “vıcık” mevzusunda. ve sen, hiç yüzün kızarmadan (n)acizane albüm değinilerime “vıcık”lık payesini veriyorsun! pes! allah insaf nasip eylesin tez zamanda sana!beni mest eden albümlerin içindeki, “high light” tabir edilen eserlere yazdığım şiirsel değinilerdir onlar en fazla…ama siz katı gerçekçi beyler (!?), ha babam yemek tarifleriyle bu dimdik duruşunuzu bozmazsınız di mi?! canlarım benim! keşke, sen de dinlediğin müziğin içindeki yansımalarını aktarsaydın, bol beşamel soslu mehmet gürs özentisi kostümünden sıyrılarak…bence, hiç de fena olmazdı. dur canııım, sen eleştiriye açık değil miydin, dur hele! gözü ve kalbi kör birine ne desen fark eylemez. ama yazdığım yazıları okuma lütfunda bulunursan, öyle sandığın gibi iclal aydın-tuna kiremitçi ayarında lise terk gecekondu kızlarına yönelik yazılmış ağlak bir üslup olmadığını görebilirsin. hangi konulara değinmişim oku da kendin gör!tabii, anlamaya çalışırsan…beni posta’nın aşk doktorlarıyla karıştırman, senin farklı okumalara kapalı olduğunu gösterir. ki, o vıcık duygusallık içerikli yazılardan hazzetmem!) yazacağımı, hangi yazıya, kaç yorum yazacağımı söyleyemezsin!bunun adı eleştiri değildir! bu, dikte etmektir! diktelere de, diktalara da karşıyım!yazdıklarım için tek satır bir eleştiri cümlesi yazmış mısın?yazmışsın da, bağırıp çağırmış mıyız? belli ki, yazdıklarımı “vıcık vıcık duygusal” bulmuşsun. olabilir. işte, “yorum” da yapmamışsın. daha ne?! konu burada biter. asıl, senin ne alıp veremediğin var, o belli değil!yazdıklarımı beğenmemişsin. haliyle, yazılarıma “yorum” da yazmamışsın. konu kapanır. ben, sana karışıp, yeter be kardeşim, bıktım şu senin bekar yemek tariflerinden, diyor muyum?biraz sade suya tirit konulardan sıyrıl da, etrafımızda ne dolaplar dönüyor, bir de şunların tariflerini versene, diyor muyum? okuyorum ve geçiyorum. o kadar!tekrar: küfürbaz bayana yazdığım yazıyı aç karnına okuma!belli ki, beynine yeteri kadar kan gitmiyor. şu meşhur bekar evi yemeklerinden ağır olmayan bir tarifi seçerek yap ve ondan sonra sakince oku.yalan yanlış sözde tespitlerinin kof bir yanılsama ve okuduğunu analiz edememe sonucu ortaya çıktığını göreceksin. sakın endişe etme, ne sen kaptan kirk’sünne de ben bir volkanlı!sanal şahsiyetini tahkir ve tezyif edici tek laf kullanmadan gereken cevabı yazdım. sen ise, sanal şahsiyetime “sefil” yazarak hakarette bulundun. bunu, aman da ne güzel yazmışsın, diye yutacak halimiz yok elbette!evet, sen bana karışamazsın. ve de ben sana ve senin gibilere demokratik platformlarda adabıyla, eleştiri ile dikte etme farkını anlatarak vakit kaybedemem.tabii ki, senin gibi eleştiri müessesesini keyfince kullanarak ama bihaber halde ona buna yazı ve yorum yazma yönlendirmesiyle at oynatanlara “öğreneceksiniz” diyeceğim.ne sandın! yazdığın cevabın kalitesiyle orantılı bir cevap verdim sana.bu üslup kirliliği geçicidir. ismet inönü’nün dediği gibi; bu memlekette namuslular da, en az namussuzlar kadar cesur olmalıdır.aman ha! şimdi sen, bu sefil bana namussuz dedi ey hali diye, hedef gösterirsin beni! hayır, seni acınası seviyesizliğinle baş başa bırakıyorum. sadece, men dakka dukka! agresif, terbiyesiz, insafsız, vicdansız, utanmaz üsluba, aynı minvalde cevap ilkesi vücud bulmuştur,o kadar!esprilerinin buz etkisi de okumalara, gülmelere seza!insanlık beni beklemişmiş! yahu, ne hazımsız bir canlıymışsın sen ya!vasatiyet cumhuriyetinin başbakanı mısın nesin! senin espri düzeyini tuttaramasak da idare ediver artık!beşamel sosuyla daha bir yutulur kıvama gelir mi, ne dersin?!eti’nin minik browni’lerini andıran minik komplekslerini hazırlayacağın dondurmana serpiştir ve afiyetle indir midene redogre!”kesbsiz ta o kadar cehl olmazcehlin ol mertebesi sehl olmaz”
Aman aman yemek tariflerime laf etmiş hemen 62 satır cevap yazayım…Üzgünüm ama benim senin gibi komplekslerim yok, her türlü eleştiriye açığım, laf oyunlarıyla alttan çalışmam.Yoruma açık konuşup, haddini bildiririm deyip, ama ben döverim filan demedim diye kıvırmam sizin gibi Beyefendi.Bakalım bu laflara 301 ne diyecek diyip sonra aa beni yanlış anladınız diye dansözlük te yapmamHele hele özgürlükçü maskesiyle bu memleketin en faşist söylemi beğenmiyorsan gidersin de dememSanal şahsiyetine hakaret etmedim bizzat sana söyledim o lafı, ben lafımın arkasında dururum abicim senin gibi kıvrım kıvrım kıvrılmam.Bir taneniz de adam olsa, aba altından sopa gösterip, biz şöyle yaparız biz böyle yaparız demek yerine ben diyebilse… Ama naapalım simatem de ki taşak sende yok demek ki..
Ha bu arada bana istediğini söyleyebilirsin, bana şunu dedi bunu dedi diye ağlamam senin gibi, bilmukabele der geçer giderim. Ben burada daha kimseyi hedef göstermedim ama hedef göstermeye meraklı Beyefendi leri çok gördük.
canım çekti, ben bi daha araya gireyim 🙂
arada sırada tırmalanıyor (s.m.) veya malzeme ediliyor olmak (n.v.) kasmıyor beni :)bazen vıcık vıcık, bazen tekme tokat, bazen de kuru gürültü sergilenen geleneksel hafif tuluatını severim ben.beberuhilik kanına işliyor buralarda insanın 🙂
sanal olmayan şahsiyetine cüruf diyorum, algılaması gelişmemiş spekülasyoncu ve iftiracı cüdam bozması çok bilmiş mahluk taslağı!tabii laf edeceğim yemek tariflerine. “kaçış” yazılarıyla çok ufuk açıcı oluyorsun maşallah cümle aleme! eleştiriye açıktın hani, n’oldu?!sidik yarışını pek seviyorsun anlaşılan. zaten tek becerebildiğin de bu! bir de okuduklarını anlayabilme gibibir yetinin olmadığı sapır sapır dökülüyor kullandığın kelime birikintilerinden. sana, yok, ben onu demedim, anlamamışsın ve benzeri lafları yazmanın da yararı yok!almışsın gitarı eline ha babam aynı tele basıp duruyorsun.şöyle bir riff yapsan…sana laf oyunu gelen üslubumu değiştirecek halim yokzat-ı şahaneleri! üslubu beyan aynıyla insandır. bunu da öğren.gerçekten de nato kafa nato mermersin ha! bak, talihsiz primatım: çok fena kayaya balta sallamaktasın, haberin olsun! dansöz sana derler! laflarımın ta dibine kadar arkasındayım! sen anlama özürlüsü bir tipsin. seni sanal ortamlarda tedavi edecek kadar uzmanlaşmadım henüz.yahu, herif (bu şeref sana ait!) hala 301. maddeye teğet geçtiğim konuyu almış, evirmiş çevirmiş mabadına sokmuş çıkarmış, yetmemiş o meşhuuur beşamel sosuna bulayıp olmadık gerdan kırmalarla tangoya yeltenmiş utanmadan.zavallım benim…sen daha, okuduklarını anlayıp analiz etme nosyonunu elde edememişsin ki, bir de benle sidik yarışına kalkıyorsun mercimek ahmet’i anmama sebep olan soluk gri hücrelerinle! hadi ordan yaa!faşistler, nasyonalistler ve tüm diktacı, tek tip kavram ve oluşumlara kıl olurum. ülkücülerin “ya sev, ya terk et” sloganına kıl olmuşumdur. ama ermeni oluşuyla ırkçılığa göz kırpan bayana, buyrun, tutan yok, gidebilirsiniz, dedim türkleri ve türkiye’yi beğenmiyorsanız mealinde…ülkücülerin “konseptine” zerre yakın değilim bay amatör aşçı yamağı! barbaros şansal’ın “yamak”ı nasıl kullandığını öğren ki, dokundurma olmadığını görebilesin. bak, yine de senin alınganlığını düşündüm… öyle de zarafet timsali bir yanım vardır ha!sandığın gibi ağlıyor falan değilim cüdam bozması! yazdıklarıma poposundan laf ekleyenlere ve yazdıklarımı çarpıtanlara babam olsa acımam! haddini bileceksin.burada lise münazarası yapmıyoruz evladım! kalibreni bil.daha önce yazmıştım: insan ne kadar akıllı olursa olsun, cahillerin yanında cahildir.eline bir diploma geçirmen sendeki ezeli-ebedi cehaleti almamış maalesef.kendin çalıp, kendin söylüyor, kendin oynuyorsun!şahsi oynama yahu, biraz da pas ver! bak, bu espri seninkilerden daha iyi oldu ama, itiraz istemem!”siyahi matemin fallik kraliçesi”nin testis ebatlarını ölçmemiz anatomik olarak zaten mümkün değil.benimkilerin ebatlarını ise muhtemel dudak uçuklamalarına sebebiyet vermemek adına yazmıyorum.dedim ya, sen de çok sığ, hatta çukur bir vatan evladısın korunup kollanmaya ve şefkat dolu testislerle takdis edilmeyi bekleyen…türkçe bilgin, düzeyin ve de ifade kıvraklığın çok kıt be bekarayemektarifigüzelleyenaşçıyamağı!”biz” şeklindeki üslubun anlam katmanları için iyi birsözlük al da, bunu da öğren. öğreneceksin. yaza yaza adam olmayı da öğreneceksin cüdam taslağı seni!bilmukabele de ve geç bekarayemekgüzelleyenaşçıyamağı, tamam mı, bilmukabele de ve geç git o donetella piatti hevesiyle buralara fışkırttığın yemek tarifleriyle dolu mutfağına!!!seni türk aşçılarına emanet ediyorum benim kağıt mendilimden aziz bildiğim kıymetli “aşçı, hırsız ve karısı” ile “büyük tıkınma” filmini seyrettiğini umduğum cüruftan mamul cüdam bozması primatların en primitifi!hamiş: herhangi bir sığlık kümesi içeren “yorum”un öksüz kalacaktır bilesin. bana çok fazla zaman harcattın çünkü.yahu buraya ne düşüncelerle gelmiştim yaa… yazık.
Abimizin ortaya sürecek bişey kalmayınca masaya serdiği taşşak ebatlarıyla göz doldurmaya çalışması beni derinden etkiledi. İşte en sefil haliyle erkek saldırganlığı. Nasıl bir salak sperm torbalarıyla gururlanır ki.Hamiş. Hrant abiniz cezayı yiyince koşarak gidiyor Avrupaya . Ne de olsa Türk koynunda uzun süre yatmışlığı var kapmış o da bikaç numara.
Adam olmak senin gibi olmaksa tiz keserim takım taklavatı, emin ol.Sığ çukur lağım çukuru vb lafları çok tanıdık geldi, otur biraz da başkalarının yazdıklarını oku, yorum yaz lafından nereye geldin bravo.Kıl olduğun lafları kullanmaya bayılıyosun, ben niye söyliyim, o kıl olduklarından zerre farkın yok ondan. Sıfır hoşgörü, sıfır zeka..İşin komiği bana sokmaya çalıştığın laflar, yamaklar filan ne oluyor onu anlamadım, sinirlenmem mi lazım? 5 yaşında çocuklar derdi “sen de çillisin işte hıh”. Yemek yazılarıma kıl olmuyorsun, bunu sen de biliyorsun, misilleme yapacağım diye zorlayınca olmuyor…Ben beşamel soslu mutfağıma dönerim çekinmem, sen naylon vicdanın ile naylon duygularına dönebilecekmisin?2 kelimeye 50 kelime yazdıkça batıyorsun adama sormazlar mı derdin ne diye?Sevgi kelebeğinden nerelere geldin, bu ne hınçmış, bu ne nefretmiş beyefendi? Bişeyler kafana vurmuş dolmuşun ama ne o nu kestiremiyorum…
mmm… donut!
teker teker gelin:)
muhterem zevat, yahu siz iki echel (biri türk, biri de ermeni…yaşasın küfürbazlığın, algılama beceriksizliğinin, edebiyatın hiciv/ironi sanatından habersizliğinin ve yazılanların lafzına değil ruhuna bakmayı kıvıramayanların kardeşliği!!!işte özlediğimiz türk-ermeni kardeşlik tablosu!) el ele, kol kola dört kol çengi saçmalamayarak bu dünyada vakit öldürüyorsunuz yav!sizler bir de oy kullanıp, bu memleketin geleceğinde söz sahibi de oluyorsunuz di mi? güya sizler az buçuk mürekkep yalamış taifesindensiniz bir de… pöh!bekarayemektarifigüzelleyenamatöraşçıbozması yaşam biriminin mürekkep yerine körili bir sos yaladığını düşünmeden de edemiyor bu deli divane gönül!siz iki… sen, ermeni ırkıyla gurur duyan phallus saplantılı dişi…bana “salak” falan mı yazdın yoksa?! “sefil” de sensin, “salak” da! hem de en su katılmamışından…süzme salak diye de adlandırabiliriz bu durumu!şair eşref’ten, neyzen tevfik’ten ve en günceli; ferhan şensoy ustanın mektep arkadaşı “kültürlü hergele” engin ardıç ağabeyimizden habersiz olursanız, adamına münasip “üslup” denemelerinin farkında olmanız mucizedir pek tabii!biraz okuyun abilerim, ablalarım! okuyun ki, bu adi dünyaya saksı gibi gelip saksı gibi gitmeyiverin!rumuzumla dalga geçicen, sanal ve reel şahsiyetime teknolojik perdeler vasıtasıyla hakaretler yağdırıcan, yazılarımdaki demokratik ve tolerans ufkuna (ırkçılık ve düşünce özgürlüğü ve de soykırım üzerine niye tek laf edemiyorsun eli küloduna kaçmış penis kıskancı pek sayın uterus, ha, söylesene! iki halkın kardeşliği için senin de yorumunu okuyabilseydi buradaki ahali keşke! yok, yok, yok! nasyonalist mi bakışın? ama senin kalemin ha babam genital bölgelerde… seni haddini bilmez insanlık dışı mahluk!!!) tek satır cevap yazmıycan, ondan sonra da “ironi” içeren (testis-takdis ses benzeşmesi mesela…) üslupta “egalite” nosyonuna takılıp, aklınca beni aşağılamaya çalışıcan o üç kuruşluk beyninle!!! hadi ordan!tabii ki böyle yazmaktan ötürü zevk almıyorum! ama siz iki echel unsur; öyle yalanlar, çarpıtmalar ve havadan laflar ardına sığınarak kendinizi aklamaya çalışıyorsunuz ki, sizlere o çok iyi anladığınız “brutal” dilden cevap yazmak zorunda kalıyorum. alma da deriz, elma da! buna yakından şahit oldunuz.pek sayın uterus, biliniz ki cinselliğe “seksist” değildir bakışım. testislerimle de övünecek kadar andropoza girmedim henüz!cinselliğe “erkegsi” bakış açım olmadığından bayan arkadaşlarımın takdir hisleriyle onore edilmişimdir hep.tavşana kaç, tazıya tut demeyen bir bakış açısına sahibimdir “sex” mevzusunda.piyasada bol bol gördüğün eli donunda gezen “türk erkeg” tipolojisinden epey uzaktayım anlayacağın.ama siz hanım hanımcık ekalliyet uterusu, “sallama sevgilim” ve benzeri yazılarımı çok “ahlaki” bulduğunuz için durumu kavramaktan çok uzaksınız. neyse. sizi de ermeni düşünürlerine emanet ediyorum bu arada…haa unutmadan; kustuklarının içindeki hrant dink için sarfettiğin şu cümlen için yorum yapmak istemiyorum ama ekürin “yemektarifçisi”nin o herzeni yorumlamasının çok eğlenceli olacağını sanıyorum.tabii yazdıklarımı o cımbızla, sen de dildo-vibratör-köpekli ve de köpeksiz porno eşliğinde okuduğun(uz) için o “yumurta”nı bilmem ki eline alır mı?cümlen şu: “ne de olsa Türk koynunda uzun süre yatmışlığı var, kapmış o da birkaç numara.”sefillik, (aptal) ırkçılık bu değil de nedir?.. soruyorum ey ahali! bu sefillik adi, ham, kafatasçı bir ırkçılık değil de nedir? “ermeni meselesi”ne hiç değinmemenden belliydi türklere bakışın…phallus kıskancı, “sokma” heveslisi ve pornolaşmış hayatımızı (ünsal oskay hoca’yı okumuyor, takip etmiyorsan bi halt anlaman zaten mümkün değil!)izlediği pornolarla (yemek tarifi üzerine pornonun iyi gideceğini bu “deneyimli” nesneden öğrendik çok şükür!)”alımlayan” dişinin ucube bakışını görün de at izi, it izine karışmasın daha fazla!uzunluğuyla aklınca dalga geçtiğin yazılarımdaki referans isimleri bir araştırsan yemektarifçisi…yazılarımdaki temeli görmeyi denesen… ama hiiiiç!dünya kadar yazı yazıyoruz, soykırım, düşünce özgürlüğü, faşizan diktalar hakkında ama sizlerden en ufak bir değinme gelmiyor o konular için… ne kadar da manidar!varsa yoksa, meşrebinize uygun yazdığım üsluba cımbızla dalıp “inciler” çıkararak düşünce fukaralarının ve dıngılların yapabildiği mahalle karıları seviyesinde eller belde bir halde çan çan çene… hadi ordan, hadi!!!sizlerin niyetiniz üzüm yemek değil. nükte tedrisatından çakmışsınız besbelli.insana ait konularda yazdığım onlarca satır vardı sizlere cevap verdiğim yazılarda. “yemektarifçisi” canlının osatırları da sayıp bir bilanço çıkarması suratının kızarmasına yetebilirdi! o hasletini yemektafiflerine dalarak yitirmediyse tabii! yememiş…yahu, insan birinden hisse kapar be! o kadar taslak yaşıyorsunuz ki hayatı, sade suya tirit konularla ömür dolduruyorsunuz.sizin gibi zevzeklere samimiyetle bir şeyler anlatmaya çabaladım, hala da çabalıyorum. ama yok, siz bu yaşa kadar hamlıktan kurtulamamışsanız, bundan sonrası için yapılacak da fazla bir şey kalmıyor.sen güzel güzel bekara yemek tariflerine devam et, sen de gebelik testlerini ve genital bölgelere odaklanan hayat görüşünü zilli kedilerin azgınlığıyla korelasyona çalış, güzel ermenicenle övün, soydaşlarının satılmışlığına küfret, iki halkın arasındaki yakınlaşma çabaları için tek laf yazma, beslediğin soykırım nefretini çocuklarına aşıla, benim gibi sert gerçekleri yazanların yazılarındaki temel fikri göz ardı edip, ucuz polemiklerle küfürleş, bomboş yazılarınıza geyik yapma ihtiyacıyla uğrayanlarla iki satır yazış vs. vs. vs.bulursunuz paskalya yumurtası kıvamında yapacak bir şeyler işte… sabun köpüğünden yarattığınız geniiiiiiiş evreninizde boş kalmayacağınız aşikar sizi algı ortalaması yurdumun algı ortalamasıyla foseptik kanalında buluşan acınası primat taifesi sizi!(erbakan’ın sizi taklitçiler sizi, tonunda okunması önerilir)ben mi? beni cemal süreya’ya, enver ibrahim’e, tateos (tatyos) enserciyan (efendi)’a -gamzedeyim deva bulmam’ı çiçek pasajı’nda terennüm ettin mi azılı türk düşmanı (aksi bir kardeşlik satırı okuyamadık da…) pek sayın uterus?-, nusret fatih ali han’a, barthes’a, jan garbarek’e, k. jarrett’a, gogol’a, bakhtin’e, a. h. tanpınar’a, puşkin’e, gasparyan’a, arto tunç boyacıyan’a, a. haçaturyan’a, gaudi’ye, bach’a, adorno’ya, w. benjamin’e, eleni karaindrou’ya, t. angelopoulos’a, s. yannatou’ya, mevlana’ya, barak baba’ya, beyazıd-ı bistami’ye emanet ediniz kıymetli kaarilerim!(yemektarifçisi anaerobik solunum yapan mahluğun entellik yapıyorsun gibi bir şey fışkırtması muhtemeldir.onun “alımlama” biçimini az da olsa kestirmekteyim artık maalesef! bu saatten sonra “gılırımda” değilsiniz ikiniz de!)allah herkesin müstahakkını versin! ben dahil…
Valla ben kendi adıma konuşayım, hiç okumam.. Filmi varken niye okuyayım ki? O ismini saydıklarınızı da hiç bilmem bana ne elin gavurundan di mi? İnternette millete sataşır, hergün körili beşamelli yemek müsveddeleri yaparım.Kadınlara mal gibi davranır elim donumda gezer otobüste ford yaparım. Her sabah taşakları okşar vay be ne taşak var bende derim.Yazılarımı kısa yazarım uzun yazacak bilgi birikimine sahip değilim zaten kıçımdan uyduruyorum her şeyi.Aşçı yamağı bozmasıyım, şansal yamağıyım, malın önde gideniyim.Ama takma ismimin arkasına saklanmam, don değiştirir gibi isim değiştirmem. Gidip gelip aynı foseptik yakıştırmalarını ortaya sürmem.Siz kültürlü adamsının Beyefendi biz cahil cüdam bozmalarıyız. Engin Ardıç döneğinin de Fethullah döneğinin de yazılarını okumaya vakit ayırmayız, dedim ya tv varken…
Yahu tüm yorumları okudum da, redogre ve naylon vicdan birbirini yanlış anlamış. Konu nerden nereye gelmiş o da ayrı bir hüner. Siyahı_matemi de araya dildoları sokunca olan olmuş. İçimden Sertab ı andım:Sakin ol!Of bu ne sinir bu ne öfkeAman bir telaş bir aceleHerkes birbirini boğacakBu gidişle sonumuz ne olacakKimi takmış alaturkayaKimi batıdan şikayetçiE ne var sanki bunda kızacakDünya hali bu gelip geçiciHişt hişt sakin ol sinirlerine hakim olHişt hişt sakin ol sinirlerine hakim olKimi lahmacundan utanırKimi her önüne gelene gıcıkYa uzak herkes birbirineYa ilişkiler vıcık vıcıkKimi entellere düşmanKiminden cehalete primBu ne manasız didişmeKimse kimseye bir sey öğretemez mirimÖlümlü dünya ölümlü insanHa alim olsan ha zalim olsanÖlümlü dünya ölümlü insanHa alim olsan ha zalim olsanHerkesin doğrusu en doğruHerkesin lafı bir hikmetSıradan şeyler de konusalımİs mi yani birbirimizi yemekİlle de kusursuz olmalıHata yapmaya da hakkımız yokÜçüncü şahıslar için herkesSancılar içinde bu kadarı da çok
cynic tavrını da, kinayeli üslubunu da pek bi beğendim!oku kardeşim, oku! okumaktan kimseye zarar gelmez.seyretme hastalığı düşünce tembelliği yapar, laksatif etkisigeçicidir, beyin pörsür. günde en fazla üç saat tv makuldur.ismini saydıklarımı bilip bilmemen umurumda değil. birisi bana saysa, kimmiş yahu bunlar, diye merak ederim, o ayrı mesele. tv çocuğu olmadım. olmıycam da! hatta “yıkanmak istemeyen çocuk”um!interneti ne amaçla kullandığını bilmiyorum ama benimle tartışma talihsizliği yaşadın. otobüslerde fordizm üzerine uygulamalı çalışmalarını adını sanını bilmediğimiz bayanlara sormak lazım! belli ki, müeddep bir delikanlısın. o tür açgözlülüklere gerek duymayan güvenli, temiz bir seks hayatın da varmış. iyi, maşallah!yemek tariflerini zaten okuyor, biliyoruz. devam et…cinsel organlarınla fazla oynama, körlük yapar! eskiler istimnanın körlük yapacağından bahsederlerdi de…gözlerim aziz çağ fal taşları meaşallah!kel alaka!.. “ama takma ismimin arkasına saklanmam, don değiştirir gibi isim değiştirmem” yazmak da neyin nesi beiyi çocuk redogre?.. bak, kalbim eti puf kıvamına geldi…size, kuzenim diyebilir miyim amca?!bak redogre kardeş, ben “hafif”e bir kez üye oldum.onun bilgilerini de rumuzuma tıklayıp görebilirsin zaten.pekala, senin “gerçek adın” re, soyadın da dogre mi ki, bana saçma sapan bir tezle geliyorsun!!!bana böyle şeylerle gelmeyin! hasta siempre uno çaça bambino la dolce bene fiorentina!senin de rumuzun var, benim de rumuzum var. o halde sana re dogre, diyelim! istersen “nick” de.sanki sen, nüfus kağıdında yazan adınla bu sanal alemde yazmaktasın da…bir de bana bu konuda kılçık atmakla uğraşıyorsun. hey allahım, şu tv gençliği!..kime göre kültürlüyüm?.. mete tunçay’a göre mi, enis batur’a göre mi yoksa şerif mardin ya da halil inalcık’agöre mi?ah tabii, sen televizyonçocuğu olduğundan kelli buisimleri de bilmezsin şimdi! tüh!halktan kopuk plazalarda iş bulmayı sağlayacak bir kaat parçası aldım memleketin lise seviyesinde eğitim veren üniversitelerinden… medar-ı maişet moturuna yakıt uğraşı içinde, gündelik hayatın kaypaklığına, hoyratlığına panzehir bulma hevesiyle dalmıştım bu “alem”e ama baksana günlerdir on galon bira içmişcesine ishal/sidik modunda parmaklarıma eza cefa çektirmektesin. haa, tabii bir de kripto azılı türk düşmanı, anti-demokrat, kana kan intikam ruhlu bayan zıbıkçı var! ara not: ermeni-türk kindarlığının kardeşliğe dönüşmesi için en samimi düşüncelerime cevap vermeyip, soydaşına laf “sokarken”, türklere de hakarete yeltenmesi “vıcık vıcık duygusallık”tan uzak bünyesinin kirli topoğrafyasını harika bir netlikte yakalamamızı sağladı.onu kaale almaya gerek görmüyorum. benim açımdan “yok hükmünde”dir acınası fallik şahsiyetleri. ne hali varsa görsün!”beyefendi” tanımlamasıyla sık sık karşılaştım. bu herif var ya, adinin, üçkaatçının, yavşağın, serserinin tekidir gibisinden bir laf duymadım. şahsıma ve gıyabıma yönelik.kızma, üzülme oldu mu? bana “beyefendi” derler. ama yeri gelirse en bıçkın sokak serserisi, en gözükara tinerci cesareti de ikamet etmekte içimde bir yerlerde.bu tür sıfatlar “izafi”dir. kime ve neye göre? o nedenle bu tür etiketlere pek aldırış etmem, bil istedim.belki de, ortak paydamız bile vardır! engin ardıç’ın dönekliğine şahit olduğumda, kitaplarını çöpe atmakisteği kabarmıştı içimde.özalcı oldun sen de ha, diye şaşkındım.ama herifçioğlunun üslup kıvraklığı, “sinik” tarzı ve debatı’yı ve doğu’yu analiz-sentez gücüne yenildim.eski “sevgim” yok artık ama sol ve aydınlar ve de bir türlü bilinçlenemeyen “uyuyan güzel” halkımız için şahane tespitlerinin popüler kültür temelindeki yazılarına hastayım, n’apiim re dogre!taa amerika’larda tedavi gören eski vaizin ne adını anarım ne de tv’sini, yayınlarını izlerim… gözüyaşlı emekli vaizin, dinlerarası diyalog safsatasının yılmaz savaşçısı sürekli “gülen” zatın hangi madrabazlıklara yeltendiğinin farkında olan vatan evlatlarından biriyim. bunu da bilesin.yaa… işte böyle re dogre! sandığın gibi kendini bi gaita zanneden, sonradan olma “entel”lerden, yuvarlak tel çerçeveli ve yeşil kumaş çantalı aydıncıklardan değildir ağabeyin, anladın mı?jacques brel’in toprağı bol olsun… adamın bir şarkısına tüm samimiyetimizle bir yazı yazdık, geldiğimiz noktaya bak ya!ne diyeyim, böyle olur işler bizde çelebi! geçmiş olsun!allah selamet versin hepimize!
Sevgili naylon vicdan kardeşim, ben yıllardır bu takma ismi kullandığım için google da bile biraz arayınca ismim cismim çıkıyor. Telefonuma bile 1 gün içinde ulaşman mümkün.Ben şöyleyim, ben böyleyim diye kendini öven/anlatan adamdan ne hayır gelir onu bilemiyorum ama beyefendiyim ama gerektiğinde bıçkın serseri olurum laflarını bir arkadaşlık sitesine yaz istersen. Kendinizi nasıl anlatırsınız bölümüne.Sizinle tartışma talihsizliği yaşadım evet çünkü bir lafa bin laf ile cevap veren, bir kadının sokayım lafına gülüp geçemiyecek kadar kendini ciddiye alan, burada ben şöyleyim ben böyleyim diye kendini anlatıp duran, söylediklerinin on da biri olsa kendinden bu kadar bahsetmeyecek biri ile tanıştım.Kendi söylediği sevgi kelebeği lafını tekrar ederken önce alaycı tarzla suçlayıp, sonra tarz özürlü yeteneksize kadar geldin. (bu konuda iddiam yok, odun gibi yazarım aklıma geleni).Kendini öven, bu konuda da ona katılmayan biri oldu mu çılgına dönen ben merkezci adamlardan gına geldi. Egon bu kadar büyük olmasa, aklıbaşında, kendi iddiasıyla belli bir seviyeye gelmiş bir insan; ben şöyleyim, şunu okudum haahaa ben var ya ben tadında konuşmaz onu göreceksin. Nasıl ben çok zekiyim diyen bir adam aptal ise ben de senin için aynı şeyi düşünüyorum. O okuduğun kitapların birini anlasan ben bunları okudum/okurum diye caka satmaya çalışmazsın.
yahu re dog re, sen çok sığ tümevarımlara sarılmışsın yine! niye böylesin be beşamel sosuna yandığımının, ha, niye böylesin? üzücü.şu laftan da mı haberin yok? “kişi, kendini bilmek gibi irfan olmaz.” evet, bu vecizeden de bihabersin.destan ebatlarındaki samimi yazılarımı yine beyin denen organınla anlamaya çalışmadan almışsın eline o meşhuuuur cımbızını (yoksa, mutfak maşası mı?), aklınca okuduklarımla ve okuduklarımı özümseyemediklerimle kafa bulmuşsun…yok canım yok, senin beni anlamanın imkan ve ihtimali yok alçakgönüllük tanrısı kardeşim!kendime bakışımı olabildiğince nesnel tutup çevremden aldığım tepkileri söylemek niye ayıp, tu kaka olsun ki canım kardeşim?bu memleket kendini küçük görmüşlerin sahte tevazularıyla yeteri kadar dolu zaten.fazla tevazu gösterme sahi sanırlar, sözünden de habersizsin di mi?çünkü, sen okumamayı, cehaleti yücelten, kutsayan bir “seyirci” kuşağının saldırgan ve dogmatik birneferisin değil mi?at, atgözlüğünü! elif şafak’ın denemelerini topladığı bir kitap var, hatta radikal ucuza da satmıştı, hah işte, o kitabı bul bir yerlerden ve sende vücud bulan cehalet kutsanmışlığını oku tv seyrederken/yemek tarifi hazırlarken, oldu mu cici ve tevazu timsali kardeşim!aramızdaki fark gerçekten de, hani klişe tabirle söylersek, dağlar kadar be kardeşim! ben n’apiim!sen tv’ye bön bön bakarken, ben o tv’nin transistör devrelerinin kablolarında kullanılan maddenin kimyasal bileşimini merak ediyorum!o kadar derin bir uçurum var yani aramızda cici kardeşim! hay allah, yine kendimi övdüm di mi? marazi bir hal aldı zaten, ne demek canım, estağfurullah ne haddimize, demek…alışmanız lazım bu tür içi geçmiş sahte mütevazılık pozlarının üstünün kazınmasına. her karşı çıkış kızdırır birilerini. alışmak lazım, haa, zor gelir ama alışmak lazım.sanma ki, adını okuduğun ama eserlerini okuyamadığın tasavvuf velilerinin “hakiki” tevazularına karşıyım…aradaki farkı senin şu anda bulunduğun yerden çözümleyebilmen gerçekten de çok çok zor cici kardeşim!beni anlayan anladı. seni de anlayan anladı. daha fazla,en son ben yazıcam, hırsıyla yanıp tutuşma istersen. bak, sözümde duracağım ne kadar kılçık, kazurat atsan da, “ağabey”ine saldırsan da sana cevap vermeyeceğim.en son yazıyı bu konunun dibine kondurmak hazzını sana bırakıyorum. müsterih ol, müstefi olma buradan…tamam, sen mütevazılık abidesisin, iyi yemek yapar, güzel “yorum”lar yazarsın, tv izlersin göbeğini kaşıyarak, benim gibi kendini beğenmişlere de had bildirirsin,edeb ya hu, sözünden habersiz olarak tabii… hazin bir şey.nasıl istersen öyle düşün cici çocuk; sen ki, o samimi son yazımı bile anlamamışsın, olmayacak dualar için amin diyecek cemaat arıyorsun… allah selamet versin sana!bir diğer edepsiz “müdahil” için kullandığım tanımı üzülerek senin için de [oysa, bağışlayıcı bir ağabey duygusallığı bile sarmıştı narin, sevgi kelebee ruhumu…(ıııyyk, vıcık vıcık duygusal mı oldum, nedir yüce rabbim!)] kullanacağım istemeye istemeye: yok hükmündesin.
Çok bilmiş adam, ironiden de anlamaz. Benim yıllarca tvim olmadı evde, belgesel ve birkaç dizi dışında da pek seyretmem.Bir sen okuyorsun biz tv kuşağı tembelleriz zaten.sözlerime MFÖ ile son veriyorumPeki peki anladıkHerşeyden sen anlarsınPeki peki anladıkHerşeyi sen bilirsinEn güzel grubu sen kurdunEn güzel ritmi sen buldunEn güzel dalgıç sensinEn güzel filmi sen çektinPeki peki anladıkSen neymışsin be abi!
sayın naylon, lütfen bunu izledikten sonra değerli yazını tekrar oku. saygılarımla, mrsarkac (sarkac).
redogre, kişinin küfretmesine değil, naylon vicdan’ın 5 yorum yapmasına takılmışssın. hangisi burada konuşulması gereken? ortada yalnış olan birşey var. biri çıkp terbiyesizlik yapıyor. madem bu sitede yazıyoruz, hepimiz terbiyesiz sözlere tepki göstermeliyiz.