lorienn sessizce tutup, kaçmışsın:)efenim aksanatta 3- 13 aralık tarihleri arasında kısa film festivali var. bütün gösterimler ve workshoplar ücretsiz. ümit ünal ile senaryo atolyesine bile katılabilirsiniz. tek yapmanız gereken erkenden isminizi atolye çalışmalarına yazdırmak.her yık kısa metrajdan uzun metraja geçen yönetmenlerin kısaları gösteriliyor. mesela ben serdar akar’ın öğrenciyken çektiği kısaları bu festivalde izlemiştim. kendisi öğrenciyken acayip bunalım takılıyormuş. tamamiyle kavramsal filmler çekmiş. velhasıl sözü uzatmadan kısa filmleri kaçırmayın diyerek olayı bağlayayım.
Bir projem var yıllardır zihnimde sekanslarını döndürüyorum… Bir gün maliyet ve zaman ayırıp uyku ve yaşam üzerine bir kısa film çekeceğim. Pek çoğu iyi tat bırakmaz lakin dahiyene bir iki iş sizi mıhlar kısa film festivallerinde diyerek kaçıyorum bende zılgıt yemeden:)
son yıllarda kısa filmlerde acayip bir canlanma var. eskiden kısa hafife alınırken, uzuna gidenin bir başlangıcı olarak görülürken şu an sadece kısa film çeken yönetmenler var. fransız bir kısa film vardı, inanılmaz güzel. başsız bir adamı anlatıyor. adamın yüzü yok, habire masklarla dolaşıyor. linkini bulamıyorum, bulsam dukkan sizin hemen ekleyeceğim.wassago çek bence, zılgıt yiye yiye büyüyeceğiz 🙂
bi sürü kısa film var netten indirdiğim çoğu kötü ama wass’a katılıyorum arada çok iyiler de çıkıyor. Pek nev kısa film izlemeye giden iki kadın birbirlerinin yanına otururlar birbirlerini fiziken tanımamalarına rağmen net bağlantıllı bolca konuşmuşlukları vardır. Birlikte film seyreder, aynı yerde gülerler. Sonra yine hayatlarına sanal ilişkilerine geri dönerler yan yana oturduklarını bilmeden. böyle bi kısa film çeksek mi acaba. Sinemada izlerken ve sonra klavyede yazarken yalıtılmış halde çekeriz, Çoğunlukla yüz ağırlıklı çalışırız falan. Yanında oturana dikkat et nev salona da dikkat et izlerken izleniyor olabilirsin..
yani suziq, ben çok paranoyağımdır. bak şimdi.filmi izlemem, kesin etrafı keserim.acaba hangisi diye?yalnız yakalarsam saatlerce senle sohbet ederim, kızım bir sus dersin. benden söylemesi.
aklıma bir senaryo daha geldi. bu hafif buluşmalarını takip etsek, ansızın içeriye girsem ve ben suziQ desem. sonra sen gelsen desen ki ben de nevdalist. sonra wassago benbey olsa…. bu böyle sürse, yer değiştirsek, yer değiştiriğimizi bizden başkası bilmese.hakkaten bu senaryo da lost’u geçti.
Hiç kısa film izlemedim ama bir köşe yazarı bir filmi yazmıştı çok etkilenmiştim. Avrupanın bir şehrinde, biri Almanca, biri ingilizce, biri fransızca konuşan üç genç bir trende karşılaşıyorlar, işaret diliyle anlaşmaya çalışıyorlar, sonra tren dururken sallantıda pasaportlarını düşürüyorlar, hepsinin pasaportunda ay yıldız var…. Eksik yada yanlış yazmış olabilirim ama sonuç da çarpıcıydı, bir kare ile çok şey anlatabilmek, bana şiir gibi geliyor, bir cümlede yada kelimede binlerce anlamın gizli olması.. Bu kez kaçırmasam iyi olacak sanırım..
süper olur ama beş dakika sonra ben küfretmeye başlayınca foyamız ortaya çıkar. ben bu senaryoyu zaten hafifte yaşıyorum. özel yazdığım adamların yarısı kocam çıkıyor en son buldum şimdi sobeliyorum
gençleri ürkütmeyelim suziQ. zaten ürkmeye meraklılar. şimdi seni de fikriye hanım sanarlarsa şaşırmayacağım. ya da ben espriyi anlamadım.ben de benbey’e çok asıldım. benbey de benbey dedin, beni dolduruşa getirdin, mesaj attıkça attım. bir tık demedi yahu?
benbey kesinlikle kocam değil yani olmadığını ümit ediyorum. benbey contravener-hotshite yapacakbişeyyok nicklerini kullandı. ancak kendisi ısrarla bunun benim paranoyam olduğunu söylemeye devam ediyor. selmaelma ve astral bence klon ama kimin klonları bilemiyorum bu böyle uzar gider ben şahsen astralin baby700 olduğundan şüphelenmekteyim. şüphenin sonu yok diyelim geçelim.
Yazı ile kısa film, bu kadarı geldi elimden!Efenim sağolun var olun, gazı aldım artık engel tanımam…Bu sadece bir enstantane olarak yer alsın zihinlerinizde lakin burada da bir gönderme var, sonrası uyku:)
suziQ kardeşim, gâri kapatalım bu bahsi reca ederim :)vaktinde benbey nikli hesabımı silip kendi kendimi göd edince naçarlığımı belirtir, yapacakbirşeyyok nikini almışidim. gerisi sizin eğlence anlayışınız sadece 🙂 (bkz:menemenus)la nevdalist kardeşim, seni de kelek defterine yazdım. kırıcaam aazınıburnunu da, olmuşun sen de suziQ gibi iyicene, vazcayıyorum:) gayım la ben. aseksüelim, biseksüelim, cumhurbaşkanıyım, kenarmaale lambiricisiyim.ula, iyi ki müdavim bi hatun yok metrajımda 🙂 aynı takımdansınız deyu, sizin niyetinize onu balkondan tepiklerdim ihtimâl.bunu da, her yerde basa basa, bizde kasa kasa deyu; bi kısa film idin:)
ee farketmez ki benbey, seviyoruz yine de seni.ne var allasen bunda?üstelik bak fena mı suziQ’le de zevklerimiz aynıymış.(tamam, tamam, sen kafamı kırmadan; kaçtım)
Yazı ile kısa film derken,Asla yanlış anlaşılmak istemem, huyum kurusun değil bir acaba sadece!Kısa film, adı üzerinde sade olmak ve duygulara olanca gücü ile vurmak felsefesinden doğmuştur. Günümüzde üniversal olma yolunda olmayan kurumlar ders niteliğinde bu felsefenin çok dışında detaylara “zoom” yaparak öğrenci yetiştiriyor. Çoğunluğun bok olmasını bu yüzden genç sinemacılara değil anlayışsız öğretim görevlilerine atacağım. Duygular,kısa’nın zamanla ilişkisi nezdinde öne çıkar ve şiddeti çoğu akıllı işte çok çarpıcı nettir bir anlamda fotoğrafa yaklaşan sinema demekte yanlış olmaz. Uzun metraj olarak adlandırılan türün yaklaşımı bizi içine çekecek ve senaryoyu bir kitap okurcasına merakla takip edebileceğimizden akışkan bir fotoğraf çıkar karşısına sinema seyircisinin.“Sade” derken “Sade”i de kastediyorum, duygusal coşkunluk olmasa olmazı kısa sinemanın.Bence dahiyane birkaç iş derken ilk yorumumda, taştan bir nesne heykelleştirip ona yaşam veren kokusunu bir aroma terapist inceliğinde sunmaktan bahsediyorum/aroma sadist de olur… Buradan hareketle yukarıda verdiğim link, yazarın altına ilave ettiğim porn tekrar, beşiktaşın göbeğinde Mimar Sinan Üni. Fen Edebiyat fakültesinin şehircilik ve Mimarlık adına, şehre ve bize, Mimar Sinan’a edilen hakaretin ve bunun gibi pek çok porno yaşamın yanında hafif kalır! Yazı ile ilişkisi sadece alıntıya istinaden film bağlantısı şeklinde gerçekleştirilerek, bağlantıları okuyucu/izleyiciye bırakmıştır… Sinema ve kısa film üzerine bizi düşündürdüğün için teşekkürler Nevdalist…
ee farketmez ki benbey, seviyoruz yine de seni.ne var allasen bunda?….nevdalist
cânım kardeşim, sahtekârlık ile itham edilmektir klavye tıkırdatma sebebim sadece:) olsa, tükkân sizin. o kadar da serdim balkabağımı/şeceremi münâsip yerde.neyise, zamanında çekmiştim bi kısa film. koca götlü, dudak kıyıcığında kısır akıntılı teyzelerden biri; körüklü otobüsün ilk iniş kapısının önündeki direğe sarılmış, geçişi engellemekte. şoför ve duraktan binmeye çalışanlar, arkaya yürüyün lan! diye bağırışıyor. teyzem kıçını sağa sola oynatıp yerini kaybetmeme kararlılığıyla geçit açıyoridi. hemen ardından gelen görüntüde yolun sağına soluna bakarak, karabağlar’da ana caddeden karşıya geçen bir köpek ve bodoslama karşıya geçmeye çalışan beslenme zincirinin en üst kademesindekilerden örnekler varidi sadece. kasedi kaybettim, bi daha da bu işlere heves etmedim 🙂 hâlbukim içine: yine otobüste, torununu yanına oturtmuş, kimsenin; veledi kaldır da ben oturayımıyla muhattab olmamak için camdan dışarı bakan dangoz teyze görüntüsü de ekleyecektim :)tesis, malzeme var da, bende o koca göt yok 🙂öksürük ikrâmım olsun 🙂
benbey;ben gaylık, aseksüellik, cumhurbabalık konusu için demiştim. diğer, nick mevzuları beni aşar. suziQ’teki paranoyanın sebebini bilmiyorum. onun da işi zor, seni hep contravener olarak hayal ediyor:)
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
lorienn sessizce tutup, kaçmışsın:)efenim aksanatta 3- 13 aralık tarihleri arasında kısa film festivali var. bütün gösterimler ve workshoplar ücretsiz. ümit ünal ile senaryo atolyesine bile katılabilirsiniz. tek yapmanız gereken erkenden isminizi atolye çalışmalarına yazdırmak.her yık kısa metrajdan uzun metraja geçen yönetmenlerin kısaları gösteriliyor. mesela ben serdar akar’ın öğrenciyken çektiği kısaları bu festivalde izlemiştim. kendisi öğrenciyken acayip bunalım takılıyormuş. tamamiyle kavramsal filmler çekmiş. velhasıl sözü uzatmadan kısa filmleri kaçırmayın diyerek olayı bağlayayım.
Bir projem var yıllardır zihnimde sekanslarını döndürüyorum… Bir gün maliyet ve zaman ayırıp uyku ve yaşam üzerine bir kısa film çekeceğim. Pek çoğu iyi tat bırakmaz lakin dahiyene bir iki iş sizi mıhlar kısa film festivallerinde diyerek kaçıyorum bende zılgıt yemeden:)
son yıllarda kısa filmlerde acayip bir canlanma var. eskiden kısa hafife alınırken, uzuna gidenin bir başlangıcı olarak görülürken şu an sadece kısa film çeken yönetmenler var. fransız bir kısa film vardı, inanılmaz güzel. başsız bir adamı anlatıyor. adamın yüzü yok, habire masklarla dolaşıyor. linkini bulamıyorum, bulsam dukkan sizin hemen ekleyeceğim.wassago çek bence, zılgıt yiye yiye büyüyeceğiz 🙂
bi sürü kısa film var netten indirdiğim çoğu kötü ama wass’a katılıyorum arada çok iyiler de çıkıyor. Pek nev kısa film izlemeye giden iki kadın birbirlerinin yanına otururlar birbirlerini fiziken tanımamalarına rağmen net bağlantıllı bolca konuşmuşlukları vardır. Birlikte film seyreder, aynı yerde gülerler. Sonra yine hayatlarına sanal ilişkilerine geri dönerler yan yana oturduklarını bilmeden. böyle bi kısa film çeksek mi acaba. Sinemada izlerken ve sonra klavyede yazarken yalıtılmış halde çekeriz, Çoğunlukla yüz ağırlıklı çalışırız falan. Yanında oturana dikkat et nev salona da dikkat et izlerken izleniyor olabilirsin..
yani suziq, ben çok paranoyağımdır. bak şimdi.filmi izlemem, kesin etrafı keserim.acaba hangisi diye?yalnız yakalarsam saatlerce senle sohbet ederim, kızım bir sus dersin. benden söylemesi.
paranoya olsun diye yazdım ayrıca istediğin kadar konuş ben bayılırım konuşkan insanlara
alaska frıgo satan çocuğa dikkat edin
aklıma bir senaryo daha geldi. bu hafif buluşmalarını takip etsek, ansızın içeriye girsem ve ben suziQ desem. sonra sen gelsen desen ki ben de nevdalist. sonra wassago benbey olsa…. bu böyle sürse, yer değiştirsek, yer değiştiriğimizi bizden başkası bilmese.hakkaten bu senaryo da lost’u geçti.
Hiç kısa film izlemedim ama bir köşe yazarı bir filmi yazmıştı çok etkilenmiştim. Avrupanın bir şehrinde, biri Almanca, biri ingilizce, biri fransızca konuşan üç genç bir trende karşılaşıyorlar, işaret diliyle anlaşmaya çalışıyorlar, sonra tren dururken sallantıda pasaportlarını düşürüyorlar, hepsinin pasaportunda ay yıldız var…. Eksik yada yanlış yazmış olabilirim ama sonuç da çarpıcıydı, bir kare ile çok şey anlatabilmek, bana şiir gibi geliyor, bir cümlede yada kelimede binlerce anlamın gizli olması.. Bu kez kaçırmasam iyi olacak sanırım..
süper olur ama beş dakika sonra ben küfretmeye başlayınca foyamız ortaya çıkar. ben bu senaryoyu zaten hafifte yaşıyorum. özel yazdığım adamların yarısı kocam çıkıyor en son buldum şimdi sobeliyorum
gençleri ürkütmeyelim suziQ. zaten ürkmeye meraklılar. şimdi seni de fikriye hanım sanarlarsa şaşırmayacağım. ya da ben espriyi anlamadım.ben de benbey’e çok asıldım. benbey de benbey dedin, beni dolduruşa getirdin, mesaj attıkça attım. bir tık demedi yahu?
benbey kesinlikle kocam değil yani olmadığını ümit ediyorum. benbey contravener-hotshite yapacakbişeyyok nicklerini kullandı. ancak kendisi ısrarla bunun benim paranoyam olduğunu söylemeye devam ediyor. selmaelma ve astral bence klon ama kimin klonları bilemiyorum bu böyle uzar gider ben şahsen astralin baby700 olduğundan şüphelenmekteyim. şüphenin sonu yok diyelim geçelim.
Bu teğet geçme mevzuu yaşamın kıyısında da bolca vardı.
Yazı ile kısa film, bu kadarı geldi elimden!Efenim sağolun var olun, gazı aldım artık engel tanımam…Bu sadece bir enstantane olarak yer alsın zihinlerinizde lakin burada da bir gönderme var, sonrası uyku:)
suziQ kardeşim, gâri kapatalım bu bahsi reca ederim :)vaktinde benbey nikli hesabımı silip kendi kendimi göd edince naçarlığımı belirtir, yapacakbirşeyyok nikini almışidim. gerisi sizin eğlence anlayışınız sadece 🙂 (bkz:menemenus)la nevdalist kardeşim, seni de kelek defterine yazdım. kırıcaam aazınıburnunu da, olmuşun sen de suziQ gibi iyicene, vazcayıyorum:) gayım la ben. aseksüelim, biseksüelim, cumhurbaşkanıyım, kenarmaale lambiricisiyim.ula, iyi ki müdavim bi hatun yok metrajımda 🙂 aynı takımdansınız deyu, sizin niyetinize onu balkondan tepiklerdim ihtimâl.bunu da, her yerde basa basa, bizde kasa kasa deyu; bi kısa film idin:)
fucketmez
ee farketmez ki benbey, seviyoruz yine de seni.ne var allasen bunda?üstelik bak fena mı suziQ’le de zevklerimiz aynıymış.(tamam, tamam, sen kafamı kırmadan; kaçtım)
suziQ’le aynı anda yazmışım.bak mevzu sen olunca dayanamıyoruz.
hakkaten mevzu benbey olunca uyuyan gözüm açılıyor. Aslından rücu ettim kopyasını isterim /hoş bi tesadüf bunun aslı da gayım ben diip kenara köşeye kaçmıştı.
Yazı ile kısa film derken,Asla yanlış anlaşılmak istemem, huyum kurusun değil bir acaba sadece!Kısa film, adı üzerinde sade olmak ve duygulara olanca gücü ile vurmak felsefesinden doğmuştur. Günümüzde üniversal olma yolunda olmayan kurumlar ders niteliğinde bu felsefenin çok dışında detaylara “zoom” yaparak öğrenci yetiştiriyor. Çoğunluğun bok olmasını bu yüzden genç sinemacılara değil anlayışsız öğretim görevlilerine atacağım. Duygular,kısa’nın zamanla ilişkisi nezdinde öne çıkar ve şiddeti çoğu akıllı işte çok çarpıcı nettir bir anlamda fotoğrafa yaklaşan sinema demekte yanlış olmaz. Uzun metraj olarak adlandırılan türün yaklaşımı bizi içine çekecek ve senaryoyu bir kitap okurcasına merakla takip edebileceğimizden akışkan bir fotoğraf çıkar karşısına sinema seyircisinin.“Sade” derken “Sade”i de kastediyorum, duygusal coşkunluk olmasa olmazı kısa sinemanın.Bence dahiyane birkaç iş derken ilk yorumumda, taştan bir nesne heykelleştirip ona yaşam veren kokusunu bir aroma terapist inceliğinde sunmaktan bahsediyorum/aroma sadist de olur… Buradan hareketle yukarıda verdiğim link, yazarın altına ilave ettiğim porn tekrar, beşiktaşın göbeğinde Mimar Sinan Üni. Fen Edebiyat fakültesinin şehircilik ve Mimarlık adına, şehre ve bize, Mimar Sinan’a edilen hakaretin ve bunun gibi pek çok porno yaşamın yanında hafif kalır! Yazı ile ilişkisi sadece alıntıya istinaden film bağlantısı şeklinde gerçekleştirilerek, bağlantıları okuyucu/izleyiciye bırakmıştır… Sinema ve kısa film üzerine bizi düşündürdüğün için teşekkürler Nevdalist…
cânım kardeşim, sahtekârlık ile itham edilmektir klavye tıkırdatma sebebim sadece:) olsa, tükkân sizin. o kadar da serdim balkabağımı/şeceremi münâsip yerde.neyise, zamanında çekmiştim bi kısa film. koca götlü, dudak kıyıcığında kısır akıntılı teyzelerden biri; körüklü otobüsün ilk iniş kapısının önündeki direğe sarılmış, geçişi engellemekte. şoför ve duraktan binmeye çalışanlar, arkaya yürüyün lan! diye bağırışıyor. teyzem kıçını sağa sola oynatıp yerini kaybetmeme kararlılığıyla geçit açıyoridi. hemen ardından gelen görüntüde yolun sağına soluna bakarak, karabağlar’da ana caddeden karşıya geçen bir köpek ve bodoslama karşıya geçmeye çalışan beslenme zincirinin en üst kademesindekilerden örnekler varidi sadece. kasedi kaybettim, bi daha da bu işlere heves etmedim 🙂 hâlbukim içine: yine otobüste, torununu yanına oturtmuş, kimsenin; veledi kaldır da ben oturayımıyla muhattab olmamak için camdan dışarı bakan dangoz teyze görüntüsü de ekleyecektim :)tesis, malzeme var da, bende o koca göt yok 🙂öksürük ikrâmım olsun 🙂
benbey;ben gaylık, aseksüellik, cumhurbabalık konusu için demiştim. diğer, nick mevzuları beni aşar. suziQ’teki paranoyanın sebebini bilmiyorum. onun da işi zor, seni hep contravener olarak hayal ediyor:)