Dün akşamın bir vakti pijamalarımı giymiş otururken, ev ahalisinden birisi kestane istedi.Eee kıyamadık tabii, diğer ev ahalisi gitti markete aldı geldi, o duşa girince bende kestaneleri çizip fırına atayım dedim, allahım açtım poşeti ne göreyim, vıcır vıcır oynaşan kurt dolu kestaneler, hemen pijamaların üstüne mantomu giyip, çıplak ayağıma da spor ayakkabılarımı geçirip koştura koştura markete girdim, torbayı iğreti bir şekilde elimde tutarak utanmıyor musunuz? Kurtlu kestane satmaya diye bir de çıkıştım, reyon görevlisi elimdeki torbaya bakarak ama bu kestane değil ki dedi, tabi değil kurtlu kestane dedim.. Adam suratıma tuhaf tuhaf bakarak hanımefendi bu poşette kestane yok demesin mi tekrar desinn, ben torbayı gözlerime yaklaştırdığımda ne göreyim, sabah işyerindeki pascal namlı köpeğe gönderilecek yiyecek poşetini kapıp çıkmışım evden, öyle huylanmışım ki kestaneden poşeti böyle kendimden uzakta tutarak ve koşarak yanlış paketi aldığımın farkında bile değilim.. Durun dedim sakın bir yere gitmeyin şimdi getiriyorum kurtlu kestanlerinizi, dışarı çıktığımda bu absürd durumu ne yapacağımı bir daha bu markete gelmemenin en iyisi olacağını düşünüp, mantomun açılan önünü kapatmaya çalışıp kimseler pijamalarımı görmesin diye koşuyordum ki, kurtlu kestaneyi alan evin diğer ahalisi kestane poşeti elinde gelirken gördüm… Sen git şu kuruyemişciden kestane al, ben kavga edip geliyorum dedim. Neyse tekrar gittim markete getirdim kurtlu kestanelerinizi dedim, sizden hiç beklemezdim böyle bir ürün satacağınızı, adam poşeti açtı, ben iğreniyorum zaten bakamıyorum, adam diyor ki hala tamam hanımefendi geri alacağız ama kurtlar nerde, kurtlar nereye kaçtınız? ordalar işte ne bilim ben, belki toplanıp saklanbaç oynuyorlardır allah allah, diye söylenirken, siz bunları mı kurt sandınız diye bir kestaneyi burnuma uzattı, ucundan filiz vermiş beyaz kestane ama onlar vıcır vıcır oynuyordu diyeceğimm diyemiyorum, kestanelerin hemen hepsinin ucunda beyaz filizlenmelermiş meğersem benim kurt sandıklarım, ama amaa dedim durdum, kıpkırmızı oldum, ben yiyemem artık onları geri alın dedim, paramı ödediler bir daha o markete girebilecekmiyim bilmiyorum, herhalde üstünde pijamaları, saçları arkadan salaş bir şekilde toplanmış, gözünde gözlükleri, üstünde mantosu olan kurtlu kestane diye çığıran bu kadını mahallenin delisi sandılar…Önce kestane diye köpek mamasını geri vermeye çalışan bir kadın sonra kestanenin filizlerini kurt sandığı ortaya çıkan kadın, yani ikisinin üst üstte olması, rezil oldum rezil…Sanırım fişlendim artık, eve gelene kadar hala kendi kendime ve yanımda o kestaneleri alıp eve getiren ev ahalisine valla oynuyorlardı vıcır vıcır diyordum …
yorumlar
sen beni güldürdün, sen de hep gülesin linet…
En sevdiğim şey gece yarısı pijamalarla dondurma almak..=)Çok komiksin Linet..
🙂 linetcim, yalnız değilsin diyip rahatlatayım seni biraz 🙂
teşekkür ederim arkadaşlar, ama halim pek bir acayip idi, güleyim mi, ağlayayım mı, utanayım mı şaşırdım kaldım:))
güzel bir anlatış, eğlenceli bir yazı…….çok güldüm yaaa :)))
vıcır vıcır! :)ben böyle güldüğümü hatırlamıyorum. Allah iyiliğini versin!
Pilli patii güldürdüm demek seni, ne mutlu bana…Ben çok eğlendim yazarken, yaşarken değil ama :))
valla linet, bugün zaten olumlu moddayım, bi de yazını sürekli okuyup gülüyorum, ya sen cem yılmaza falan espri satmıyosun de mi, doğru sööle bak!
dur kopp yaa havalara sokma beni :)) ben espri yazmıyorum yaşıyorum:))
hepsi illüzyondu onların, vıcır vıcır ha :)geçti, geçti…..linet…
weheheheh linetcim boşver ya çok fazla takmazlar kafalarına sanmıyorum:Pzaten kestane zamanı geçiyo yaz gelcek yüzcez eğlencez , utanma böle şeylerden kestanedir kurttur olur bunlar vıcır vıcır iğğğ iğrençmiş lan!filiz miymiş onlar? amaaağğnyine içten bir yazı yine başka bir dünyaya kopup gittim ellerine sağlık, yaz hep yaz, mucka
ben de kestane hastasıyımdır fakat artık cocuklugumda yedigim o eski kestaneleri bulmak zor. alıyoruz arada sırada ama pek tat vermiyorlar. kimisi buyuk, kimisi kucuk. kimisi ayıklanmıyor. kimisi tatsız..hey gidi sobanın ustunde yedigimiz kestaneler nerede heeeeyyy..!yazı cok sirin olmus. eline saglık..
hey dostum! mucka ne ?
hey dostum arrogante! ben de kestane hastasıyımdır,
tahmin ederim..:))
arrogantee seni görmek ne güzel:) evett soba üzerinde gibi olmuyor elbet ama sana bir tarif vereyim, kestaneyi yıkıyorsun ama önce çizeceksin sonra fırın tepsisine ıslak olarak koyuyorsun 200 derecede üstleri kızarana kadar pişir nefis oluyor…Best, beğenmene sevindim:))chattagush; evet resmen ilüzyon gibi nasıl olduğunu hala anlayamadım, beynim benle oynadı…
anneannem suda yapar onları bi de. su falan deyince o geldi aklıma. ama pek sevmem ben o tarzı.
”kestaneyi çizmek” diye bi deyim de vardır
eee! öfkeyle kalkan, zararlar otururmuş sevgili linet:)
sulu iğrenç olur kestane, ağzına iğrenç sularıyla biranda doluverir kestanecikler, ne iğrenç bir tattır o ıyyy…
Bu Linet de kimdi yaw..
Teessüf ederim Nico
:-)) linet ,cok güldüm sabah sabah ….hay Allahim yawww….cok yasa emi …..:-)) komiksin wesselam…
çıkarken pascal’ın mamasını unutma!
kestaneli hindi dolması vardır, lüküs otellerin yılbaşı menüsünde, bi ton para verip yersiniz, afiyet olsun,
linet, ilâhi! çok sağol, bu renkli paylaşımın için sağol…fakat her iş’ te bir hayır vardır; seni mahallenin delisi değil, bu kadın, herbir şeyi çok inceler, aman ona dikkatli davranalım derler, her türlü alacağın malzemenin en iyisini vermeye çalışırlar:) (evet, aynen öyle bir daha başlarına bela olma diye:)) )böyle iyi tarafları da gör:)
yazımı üşenmeyip okuyanlara, üşenmeyip tutanlara, tutup da yorum yazanlara, sadece tutanlara, okuyup da tutmayanlara teşekkür ederim:))
ben de…
sana ayrıca teşekkür ederim kop:))
ben de…
bi şey deelll…