Kendimi uzaktan, çok uzaktan izler gibiydim. Sanki ben bir filmin içinde rol alan aktristim, diğer ben de o filmi izleyen seyirci.. Kendi bedenime, duygularıma, fikirlerime yön veremiyor; sadece uzak bir köşeden olanlara bakıyordum. Bir sonsuzluğun içinde gibiydim.. Hayat akıyor ama ben o hayata hiçbir yerinden dahil olamıyordum. Gerçeklik kavramı zihnimdeki anlamını yitirmişti. Hiçbir şey hissedemez olmuştum. Oysa ben sürekli pozitif olmayı, hayatı ve onu dolu dolu yaşamayı seven biriydim. Belki de bu halim, o yüzden kendime bu kadar yabancı gelmişti.Ağustos ayı ELLE dergisinde aynı başlıkla okuduğum yazı, bunun ” depersonalizasyon” yani ”yabancılaşma sendromu” adında bir psikolojik rahatsızlık olduğunu söylüyordu.
Hayır tabiki hastalık hastası gibi davranıp kendimi sorunlu ilan etmedim bunun üzerine :)Sanırım herkes zaman zaman böyle duygular yaşayabiliyor sizin de haberiniz olsun kendinizden korkmayın istedim 🙂