biraz önce evde kedi-fare oyunu oynadık. kedi tüm ev ahalisi, fare gerçek fareydi. hepimiz elimizde birer sopa, farenin peşindeydik. daha yeni yeni sakinleşiyorum, ne iğrenç bişey öyle. evde tüm koltuk/kanepeler ters çevrildi, tüm eşyaların yeri değişti. herkes bir tarafa koşuşturdu. neyseki kurtulduk, yakalayıp bir poşetin içinde evden olabildiğince uzağa götürüp bıraktık. kulağıma fare sesi geliyor sanki, fare sesi nasıl bişey onu da bilmiyorum ya.
yorumlar
…diye mızıldar fareler. En küçükleri bile insanın psikolojisini bozar; paronayak yapar, ev ahalisini birbirine düşürtür, odaların altını üstüne getirtir…Öldürsen ayrı bir derttir, öldürmek istemesen yakalayamazsın. Yapışkan kağıtlardan koyarsın yoluna kenardan geçer..Tom ve Jerry dizisini boşuna yapmamışlar yani..Geçmiş olsun.
bize de misafirliğe gelmişti bi ara bi fare. o yapışkanlardan aldık serdik oraya buraya. evde herkes yapıştı, fare yapışmadı. aslında, iyi ki yapışmadı. n’apıcaktık ki yapışıp viyk viyk kıvranan fareyi sonra…
Ben aslen o hayvanın da öldürülmesine dayanamıyorum. Yani keşke ağrısız, sızısız bir yöntemi olsa da sadece kendi yaşam alanlarımızdan uzaklaştırabilsek. Şu gelişen teknoloji buna bir çağre bulmalı. Üniversitede öğrenciyken biraz yakınlaşma olmuştu fare milletiyle aramda. Hiç yüzyüze gelmedik. Ama evin içindeki atık borusunda soğuk kış geceleri barındıklarını borunun her iki tarafındakiler de biliyorduk. Onlaradn kurtulmayı denemeye karar verdim ve bakın neler öğrendim:
1- FARE ZEHİRLERİ: Fazlasıyla acımasız olmalısınız. Yan farelerin ailenizden birine kötü bir şeyler yapmış olmaları gerekir bunun için. Çünkü fare bu zehiri yediğinde beyin sistemleri zarar görecek ve acılar içinde zehiri aldıkları yerlere yakın bir yerde öleceklerdir.
2- TABLETLER: Fare hayvanının çok zeki olduklarını bilmelisiniz. Bu hayvanlar anlıyor, öğreniyor ve tepki geliştiriyorlar. Deneylerde tepkileri belki de daha kolay anlaşılabildiği için kullanılıyorlardır. Tabletler daha pahalı olmalarının yanında size daha acısız bir yöntem vaad etmiyor. Örneğin Raid tabletleri açıklamasında “Bu tabletler fare zehirinden farklı olarak, fareyi olay yerinde öldürmüyor. Zira böyle birşey olursa fareler yediğinin ne olduğunu anlıyor ve bir daha o zehire yaklaşmıyorlar.” Peki ne yapıyor bu tabletlar? “İyi bir tadı olan yemi yiyen fare bir süre sonra kendini kötü hissediyor ve yuvasına çekiliyor. İşte burada tablet işe koyuluyor. Hayvan yavaştan ölmeye başlıyor. Beyni büyüyerek…Ve yuvasında can veren farenin ölümüne neyin yol açtığını diğeleri anlayamıyor.” Ben buna benzer açıklaması olan tableti okuduğumda bunu yapmaya hakkım olmadığını düşünmüştüm. Keşke dillerini bilseydim. Konuşarak anlaşabilirik.
3-YAPIŞKANLAR: En temel şekilde ölüm vaad ediyor. Farelerin derilerinin karterli olduğunu biliyoruz. Yani normalden kalın ve dayanıklı. Ama tüyleri var bu dayanıklı derinin. Kolay kolay da kopmaz. İşte bu bilgi üzerine kurumayan aşırı yapışkan bir madde farenin yem rotasına bırakılır. Kendini güvende hisseden fare buraya yapıştığında çok geçtir. Çırpınarak o çok ince tondaki sesiyle bağırmaya başlar. Taki nefes aldığı uzuvları da yapışkandan nasibini alarak boğulana kadar. Sonuç: Cesedi sabah evin en midesizi çöpe atar. Bu da fazlaca Orta çağ…Yapışkan tekniğine büyük boy farelerin yapışacağını sanmam. Bir de belki de farelerin derileriyle yaptıkları ve ölümlerine yol açan başka birşey de olabilir.
Netice, keşke biz insanlar öldürmeyi bu kadar iyi bilmeseydik…
Ben bu ahkamı bi kere gönderdim. Niye iki kere çıktı?
birinden duymuştum. yiyeceklerine alçı katıyorlar ve daha sonra da bir tas içerisinde su koyuyorlar biryere. ikisini birden deneyen hayvan bir süre sonra midesindeki alçının donmasıyla olduğu yerde kalıyor. ama ne kadar doğru bilemiyorum fantazi olma ihtimali de yüksek.
tecrübeyle sabittir.
Farelerle bir ara münasebetimiz oldu. Gördüğüm kadarıyla kakaolu-fındıklı olan dokuz kat gofreti çok seviyorlar. Tuzağa düşürürken bu gofretlerden kullanın.
…nasıl oldu bilmiyorum, evde kullanmadığımız bir tuvalet var, oraya fare gelmişti sanırım kanalizasyon borusundan. gece tuvaletten sesler geliyordu, annem kalkıp kapıyı hafifçe araladı, fareyi görür görmez kapadı.. bir gün kadar yaşadı fare orada.. ondan sonra fare zehiriyle öldü.. onu torbaya koyup dışarı çıkarırlarken torbada gördüm, çok büyüktü ya.. korktum..
İnanmayacaksınız belki ama ben fare beslemiştim. Eski evimizde otururken, ilkokul yaşları civarıydı sanırım, bir gün camla kaplı arka balkonumuzda fare gördüm sonra abime haber verdim önceleri gizlice ona peynir vermeye başladık, sonraları ise nasıl oldu bilmem, evdekiler bizim bu fare besleme işine ses çıkartmadılar, balkonda kalması kaydıyla elbette. Öyle beyaz, minicik fındık faresi falan da değildi hatırladığım kadarı ile. Gri ama yavru bir fareydi. Sonra büyümeye başladı tabii :)) Ve ananem onu aldı, attı dışarı. Açıkcası farenin sonunu pek bilemiyorum. Ama ben o fareyi sevmiştim, onu beslemiş, büyütmüştüm, peyniri yerken tıpkı bir minik kedi yada tavşan gibi oluyordu ağzı, elleri. Şirindi ama fareydi işte. Şimdi de fare görünce korkmam zaten -e doğal olarak-
seyrettiyseniz..
mickey mouse’a bile bakamaz. o derecede yani.